Larry Collins ve Dominique Lapierre – Kudüs… Ey Kudüs (2017)

Son zamanlarda Kudüs etrafındaki tartışmalar, yeniden alevlendi.

Peki, bu kadim şehir neden bu kadar önemli?

Biraz tarihe bakalım:

Mezmurlar kitabında şöyle yazar:

“Eğer seni unutursam, ey Kudüs, sağ elim hünerini unutsun. Eğer seni anmazsam, eğer Kudüs’ü en büyük sevincimden üstün tutmazsam, dilim damağıma yapışsın.” (137)

Matta İncil’inde, Kudüs’ü Zeytinlik Dağından seyreden Hz. İsa’nın şöyle dediği yazılıdır:

“Ey Kudüs! Peygamberleri öldüren ve kendisine gönderilenleri taşlayan sen, tavuk yavrularını kanatları altına nasıl toplarsa, ben de senin çocuklarını kaç kere öyle toplamak istedim.”

Ve bir hadisinde Hz. Muhammed şunu demektedir:

“Ey Kudüs, Tanrı’nın seçtiği toprak ve onun kurallarının vatanı, senin duvarlarından dünya dünya oldu. Ey Kudüs, sana doğru inen çiy bütün hastalıkları iyi ediyor, çünkü geldiği yer Cennet’in bahçeleri.”

İşte bizde ilk baskısı 1994’te yapılan ‘Kudüs… Ey Kudüs’ adlı bu kitap, dinler tarihinde, siyaset tarihinde ve kültür tarihinde vazgeçilmez yeri olan bu şehrin kapsamlı bir tarihini sunuyor.

Kapsamıyla dikkat çeken kitap, 1948 Arap-İsrail savaşında iki kesim arasında parçalanan şehrin eski zamanlardan günümüze gelen dramatik hikâyesini titiz bir bakışla ele alıyor.

  • Filistin’i bölmek için Birleşmiş Milletler’de yapılan oylama,
  • Oylamanın Yahudiler arasında yarattığı sevinç ve Araplarda yarattığı keder,
  • Tel-Aviv ve Kudüs yolu boyunca yaşanan amansız savaşlar,
  • 1948 yılı Mart ayı boyunca Kudüs’ün neredeyse aç bırakılması,
  • Hurva’nın tahrip edilmesi ve eski şehrin yıkılmasıyla sonuçlanan saldırılar,
  • İsrail devletinin ilan edilişi,
  • Arap Lejyonu’nun Kudüs’e girişi,
  • Deir Yassin ve Hadassah Hastanesi katliamları,
  • Ve bunun gibi, Kudüs’ün tarihinde iz bırakmış pek çok tarihi ayrıntı, bu kitapta bizimle paylaşılıyor.

Bütün bunları, Kudüs tarihinde rol almış Arap ve Yahudi aktörler üzerinden yapan çalışma, Kudüs’ün bir şehirden çok daha ötesi olduğunu, çağlar öncesiyle bugünü buluşturan başlı başına bir medeniyet olduğunu bize yeniden hatırlatıyor.

  • Künye: Larry Collins ve Dominique Lapierre – Kudüs… Ey Kudüs, çeviren: Aydın Emeç, Kronik Kitap, tarih, 608 sayfa, 2017

Kolektif – Türkiye’de Akademik Tarihçilik (2017)

Bu kitapta bir araya gelen, Türkiye’de tarihçilik alanında tanınmış isimler, 19. yüzyıldan itibaren Batılı üniversitelerde bir kürsü olarak yer almaya başlamış akademik tarihçiliğin Türkiye’deki serüvenini ve bu alanda yaşanan güncel meseleleri tartışıyor.

Kitapta,

  • Başlangıcından bugüne akademik tarihçiliğin bilançosu,
  • Tarihçinin, bilgi üretme ve dağıtım süreçleri içinde ne kadar özgür olduğu,
  • Akademik tarihçilikten ne beklendiği,
  • İktidara göre pozisyon alan resmi tarihle akademik tarih arasında nasıl bir etkileşim olduğu,
  • Resmi tarih anlayışının akademik tarihçiliğe yansımaları,
  • Tarih bilgisi üretiminin sosyal ve siyasal gelişmelerle ilişkisi,
  • Akademik tarih yazıcılığıyla tarih ders kitapları yazımı arasındaki farklar,
  • Tarihçilerin geçmiş bilgisini nasıl inşa ettiği,
  • Ve proje eksenli tarih çalışmalarındaki belli başlı sorunlar gibi, alan için önemli konular tartışılıyor.

Kitap, tarih alanında eğitim gören öğrenciler kadar, tarihle ilgilenen ve düşünen her okurun ilgisini çekebilecek türden.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Zafer Toprak, İlhan Tekeli, Yunus Koç, Mehmet Ö. Alkan, Hakan Kaynar, Arif Bilgin, Mehmet Yaşar Ertaş ve İbrahim Turan.

  • Künye: Kolektif – Türkiye’de Akademik Tarihçilik, editör: Ahmet Şimşek ve Alaattin Aköz, Kronik Kitap, tarih, 192 sayfa, 2017

Fahir Armaoğlu – Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları, 1948-1988 (2017)

Arap-İsrail savaşları, yalnızca Filistin sorununu daha içinden çıkılmaz hale getirmedi, aynı zamanda yarattığı büyük dalgalanmalarla günümüz Orta Doğu’sunun tarihsel dinamiklerinde de önemli roller üstlendi.

Fahir Armaoğlu bu kapsamlı incelemesinde, yıllar geçtikçe daha yakıcı hale gelen Filistin meselesini merkeze alarak, 1948-1988 arasında yaşanmış Arap-İsrail savaşını ele alıyor.

Yaklaşık kırk yıl sürmesiyle modern çağın en uzun savaşı olarak bilinen Arap-İsrail savaşı, uluslararası niteliğiyle de bizim de içinde bulunduğumuz geniş bir coğrafyayı etkiledi.

Armaoğlu, Osmanlı’nın Orta Doğu’dan çekilmesinin, burada önemli bir boşluk yarattığını ve Filistin meselesiyle Arap-İsrail çekişmesinin de bu istikrarsız ortamın neticesi olduğunu savunuyor.

Yazar bu tezini işlerken, bölgeyi hem güncel hem de tarihsel bir perspektifle irdeliyor.

Çalışma, sadece Filistin sorunu ve Arap-İsrail savaşları için değil, en basitinden bugün Suriye’nin içinde bulunduğu durumu da daha iyi kavramak için iyi bir kaynak.

  • Künye: Fahir Armaoğlu – Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları, Kronik Kitap, tarih, 584 sayfa

Kont Galeazzo Ciano – Savaş Günlükleri: 1939-1943 (2017)

Önemli bir tarihi figür olan Kont Galeazzo Ciano’nun çok sıra dışı bir hikâyesi var.

Kendisi, Mussolini’nin damadıydı.

Fakat onu daha da dikkat çekici kılan husus, Ciano’nun Yüksek Faşist Konsey’de Mussolini’nin görevden alınması lehine oy kullandığı ve kendisinin bu yüzden kurşuna dizilmiş olması.

Ciano’nun Savaş Günlükleri ise, 2. Dünya Savaşı ve Mussolini dönemi İtalya’sı açısından en önemli kaynaklardan biri.

Burada, Ciano’nun 2. Dünya Savaşı’na yön vermiş önemli aktörlerle yaptığı görüşmeleri ve fikirleri yer alıyor.

Günlüklerde,

  • İtalya’nın Arnavutluk’u nasıl ilhak ettiği ve Hırvatistan için hangi planlarının olduğu,
  • Ülkenin savaşa nasıl hazırlıksız yakalandığı,
  • Yunanistan ve Kuzey Afrika’da yaşadığı felaketlerin nedenleri ve bunun gibi pek çok önemli bilgiyi barındırıyor.

Bu günlüklerin bizi de ayrıca ilgilendiren yönü ise, İtalya’nın Balkanlar’da Türkiye’yi nasıl izlediğini ve İtalya’daki faşist iktidarın 2. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında Türkiye’ye karşı düşüncelerinin neler olduğunu aydınlığa kavuşturması.

  • Künye: Kont Galeazzo Ciano – Savaş Günlükleri: 1939-1943, çeviren: Selçuk Uygur, Kronik Kitap, tarih, 640 sayfa

Emrah Safa Gürkan – Sultanın Casusları: 16. Yüzyılda İstihbarat, Sabotaj ve Rüşvet Ağları (2017)

On altıncı yüzyılda istihbarat her ne kadar henüz kurumsallaşma aşamasında olsa da, bu dönemi istihbaratın “Altın Çağı” olarak tanımlayanlar da var.

İşte Emrah Safa Gürkan da bu nitelikli çalışmasında, Osmanlı, Habsburg ve Venedik istihbarat faaliyetlerinin kapsamlı bir karşılaştırmasını yapıyor ve tüccar, korsan, asker ve denizcilerin ilginç hayat hikâyelerinin ve bunların istihbari faaliyetlerinin detaylarını sunuyor.

O dönem dünyanın iki büyük imparatorluğu olan Osmanlı ve Habsburglar arasındaki emperyal rekabetin, haber almanın ve diğer casusluk faaliyetlerinin önemini görülmemiş şekilde arttırdığını belirten Gürkan’ın kitabında öne çıkan konular şöyle:

  • Osmanlı casuslarının nasıl bir geçmişe sahip olduğu,
  • On ayrı Osmanlı casusunun birbirinden ilginç hikâyeleri,
  • Osmanlı istihbaratının sivil, askeri ve diplomatik mecraları, başka bir deyişle Osmanlı istihbaratının casuslar dışındaki belli başlı bilgi kaynakları,
  • Osmanlı ekâbirinin ve serhad idarecilerinin emrindeki istihbarat ağları ile merkezi hükümetin istihbarat içindeki rolü,
  • Osmanlıların kontrespiyonaj, yani rakip istihbarat örgütlerine karşı verdikleri mücadele faaliyetleri…

Künye: Emrah Safa Gürkan – Sultanın Casusları: 16. Yüzyılda İstihbarat, Sabotaj ve Rüşvet Ağları, Kronik Kitap, tarih, 336 sayfa

Halil İnalcık – Tanzimat ve Bulgar Meselesi (2017)

Usta tarihçi Halil İnalcık’ın doktora tezi olan ve 26 yaşındayken tamamladığı ‘Tanzimat ve Bulgar Meselesi’, hem yöntem hem de içerik olarak halen alanında öncülüğünü koruyor.

İnalcık burada, çift taraflı arşiv ve kaynak araştırmalarına dayanarak, Tanzimat’ın ilanından sonra Bulgaristan bölgesinde çıkan ayaklanmaları çözümlenemeyen toprak meseleleri ve köylülerin yaşadıkları sıkıntılarla ilişkilendiriyor.

Yazar burada,

  • Bulgar köylüsü meselesinin Osmanlı’nın içinde bulunduğu genel durumla ilişkisi,
  • 1850 Vidin ayaklanmasına uzanan süreçte Bulgarların bir milli ve siyasi varlık olarak ortaya çıkışı,
  • Ve Bulgaristan’da büyük çaplı Vidin isyanına neden olan etkenler gibi, birçok konuyu irdeliyor.

Künye: Halil İnalcık – Tanzimat ve Bulgar Meselesi, Kronik Kitap, tarih, 208 sayfa