Kolektif – Afetin Sosyal İnşası (2024)

6 Şubat 2023 depremlerinin ardından sosyologlar yanlarında şehir plancılar, mimarlar, inşaat mühendisleri, siyaset bilimciler, kamu yönetimcileri, sivil toplumcular, haberciler, arama-kurtarmacılar gibi farklı disiplinlinlerden uzmanlar ile toplumsal fayda için kolektif bir akademik üretimde bir araya geldiler.

‘Deprem Sosyolojisi Açık Dersi’nden ortaya çıkan afet sosyolojisi alanındaki bu kaynak eser; depremi kültür, siyaset, afet-felaket ilişkisi, risk, tehlike, zarargörebilirlik /kırılganlık, mekan, kent, planlama, göç, bina-imar ilişkisi, gönüllük ve dayanışma kavramlarıyla okurken Türkiye’de depremin sosyal (fay) hatlarını ortaya koyuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Depremin […] nedenleri ve sonuçları ile birlikte etraflı bir şekilde ele alınmasının yerbilimin kapsamına sığmayacağı, depremin anlaşılmasında insan faktörünü merkeze almayan her türden yaklaşımın güdük kalacağı aşikârdır. Depremi anlamak için elbette yeri anlamak, ama daha önemlisi üstündeki binayı anlamak gerekir. Binayı anlamaksa, insanı anlamakla mümkün. Binayı yapan insan, o yerdeki o ölçümleri yapan da insan, imar iznini veren de insan, binanın içinde yaşayan da insan. Deprem olunca enkazın altında kalan da insan. İlk yardıma giden de, diğerkâmlığıyla öne çıkan da bencilliğiyle göze batan da… Yeri sallayan o olmasa da depremi felakete dönüştüren faildir insan. Depremde, failliği nedeniyle mercek altına almamız gereken bu beşeri boyutu, ancak toplumbilim ile kavrayabilir ve yerli yerine oturtabiliriz.”

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Ulaş Sunata, Şükrü Aslan, Murat Arpacı, Mehmet Baki Bilik, Nazan Cömert Baechler, G. Pelin Olcay, F. Umut Beşpınar, Zeynep Beşpınar, Kezban Çelik, Alanur Çavlin Bircan, Seda Yurtcanlı Duymaz, Bahar Bayhan, İlknur Öner, Pelin Pınar Giritlioğlu, Aslı Odman, Taylan Ulaş Evcimen, Meltem Vatan, Şevket Ercan, Elvan Cantekin, Cengiz Çiftçi, Can Ertuna, Helga RIttersberger-Tılıç.

  • Künye: Kolektif – Afetin Sosyal İnşası: Türkiye’nin Deprem Sosyolojisi, derleyen: Ulaş Sunata, Nika Yayınevi, sosyoloji, 236 sayfa, 2024

Önder Özden – Hakikat Sonrası Çağda Yalan Yemin ve Siyaset (2024)

Elinizdeki çalışma, yalan ve siyaset arasındaki ilişkiyi yemin kavramını merkeze alarak oldukça özgün bir şekilde tartışıyor.

Yalan söylemeyi yemin kavramıyla birlikte ele alan Özden, dilin sadece bir konuşma aracı olamayacağının, aynı zamanda dilin etik bir mesele olarak anlaşılması gerektiğinin altını çiziyor.

Çağdaş demokrasi kuramlarını Jacques Derrida, Hannah Arendt ve Giorgio Agamben ile tartışan Özden, bizi hakikat sonrası siyasete farklı bir perspektiften bakmaya davet ediyor.

Özden’e göre bugün “söz konusu olan, konuşan varlık olarak insanın kendi koşulunu beyan etme kapasitesindeki bir eksiklik olan bu musibet halidir.

Bu bakımdan hakikat-sonrasına ilişkin olarak birçok yazara, düşünüre, akademisyene bir şeylerin farklı olduğunu düşündüren, kendi geleneksel rollerini, yani olgulara tanıklık yapmakla ilişkilendirdikleri sorumluluklarını yerine getirmelerine bu musibet hali nedeniyle dilin/konuşmanın engel olmaya başlamasıdır.”

Özden’in çalışması, okuru siyaset teorisinin derinliklerine davet ederek hakikat-sonrası siyaset tartışmasına ufuk açıcı bir katkı sunuyor.

  • Künye: Önder Özden – Hakikat Sonrası Çağda Yalan Yemin ve Siyaset, Nika Yayınevi, siyaset, 176 sayfa, 2024

Vitor Oliveira – Kentsel Morfoloji (2024)

 

Kentlerin biçimini, fiziksel dokuyu oluşturan biçimsel ve yapısal öğeleri, bu öğelerin bir araya gelme koşullarını, kent biçiminde oluşum, değişim ve dönüşüme neden olan süreçleri ve aktörleri inceleyen bir uzmanlık alanı olan kentsel morfoloji, kentin farklı katmanlarının tarihsel perspektifte analizi kadar, bugünün anlaşılmasıyla da ilgileniyor ve geleceğe dönük öngörülerin geliştirilmesini destekliyor.

Yüz yıldan uzun bir süre önce kurulan kentsel morfoloji alanında son on yıllarda önemli gelişmeler oldu.

Mimarlık, planlama ve coğrafya alanlarının yaygın faaliyetinin görüldüğü alan, 1994 yılında International Seminar on Urban Form’un (ISUF) kurulması ve 1997 yılında uluslararası hakemli dergi Urban Morphology’nin yayınlanmaya başlamasıyla kurumsallaştı, daha sistematik ve bilimsel birikimin izlenmesine olanak sağlayan bir disiplin hâlini aldı.

Kentsel morfoloji çalışmalarının uluslararası ölçekte yaygınlaşması, farklı ülkelerde ISUF’la ilişkili olarak kurulan bölgesel ağlar ile mümkün oldu.

Bu çerçevede Türkiye Kentsel Morfoloji Ağı (TNUM), 2014 yılında kuruldu.

Vitor Oliveira’nın 2016 yılında, kendi sözleriyle “kentlerin fiziksel biçimleri üzerine yapılan çalışmalarda, kentsel morfoloji üzerine bir el kitabı” olmadığını fark etmesi üzerine yazmış olduğu ‘Kentsel Morfololoji: Kentlerin Fiziksel Biçim Çalışmalarına Giriş’ kitabı, kentsel morfoloji alanının temel kitaplarından biri oldu.

Oliveira’nın vurguladığı “İngilizce dil bariyeri”, ülkemizde kentsel morfoloji alanında araştırma yapanların uluslararası literatürle ilişkilenme olanaklarını sınırlayan bir unsur oluşturdu.

Bu durum tespitinden hareketle bu temel kitabın Tuğçe Tezer tarafından Türkçeye çevrilmesi süreci, ülkemizde kentsel morfolojinin gelişmesinde büyük bir emeği olan Tolga Ünlü’nün büyük bir özenle gerçekleştirdiği son okumayla tamamlandı.

‘Kentsel Morfoloji’, Türkiye’de başta kentsel morfoloji, mimarlık, şehir planlama ve kent-çevre yönetimi alanlarında çalışan akademisyenler ve öğrenciler olmak üzere araştırma, eğitim ve uygulama süreçlerine dâhil olan tüm okuyucular için faydalı olacak bir başucu kitabı.

  • Künye: Vitor Oliveira – Kentsel Morfoloji: Kentlerin Fiziksel Biçimi Çalışmalarına Giriş, çeviren: Tuğçe Tezer, Nika Yayınevi, kent çalışmaları, 306 sayfa, 2024

Müge Alaçam Böcek – Mültecilik (2024)

‘Mültecilik: Teori ve Pratik Üzerinden Bir İnceleme’, mülteciliğin insan haklarıyla olan ilişkisine yurttaşlık, egemenlik, sınır ve güvenlik kavramları bağlamında ve Hannah Arendt’in “haklara sahip olma hakkı” çerçevesinden yaklaşıyor.

Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği incelemesi üzerinden de teori ile pratiğin bir araya gelme koşullarını tespit ediyor.

Bu kitabın en değerli yanlarından biri, insan hakları ile mülteci sorunu veya -en geniş anlamda- göç sorunu arasındaki gerilimli ilişkiyle ilgili tartışmayı (çoğunlukla pozitivistlerin hâkim olduğu) hukuki düzeyden teorik düzeye çıkarması.

Bu yöntem, bir “yabancının” ne olduğu ve ne yapmasına izin verildiğine dair yerleşik yargıları alt üst etmeyi mümkün kılmaktır.

Göç araştırmalarında proje çağrılarının belirleyici olduğu, terminolojinin başka hiçbir yerde olmadığı kadar havada uçuştuğu bir dönemde yazar, insanlar arasındaki yapısal eşitsizlikleri teorik-politik bir temelden vazgeçmeden gerçekçi bir şekilde tasvir ediyor.

  • Künye: Müge Alaçam Böcek – Mültecilik: Teori ve Pratik Üzerinden Bir İnceleme, Nika Yayınevi, inceleme, 270 sayfa, 2024

Kolektif – Gitmek ve Dönmek Arasında (2024)

Üniversitede okurken yurtdışı hayali kuran gençler, her sene artan sayıda mesleki sicil kaydı almak için başvuran doktorlar, hayatına başka ülkelerde devam eden sanatçılar, gazeteciler, akademisyenler, yazılımcılar, mühendisler…

Bu kitapta okuyacağınız 13 makale günümüz Türkiye’sinin önemli meselelerinden biri olan yüksek nitelikli kişilerin göç ve hareketlilik pratiklerine odaklanıyor.

Farklı bilimsel arka planlardan gelen yazarlar, yüksek nitelikli göç olgusunu basitçe bir kayıp-kazanç hesabı çerçevesinde değerlendirmekten kaçınarak; meselenin hem bireysel tercihler hem de yapısal sorunlar çerçevesinde nasıl şekillendiğini gösteriyorlar.

Yüksek nitelikli kişiler yabancı ülkelere göç ettikleri gibi, koşullar ve beklentilerdeki değişimle beraber köken ülkelerine de dönebiliyorlar.

Bu nedenle bu kitapta beyin göçü sorunu, “gidenler” ve “dönenler” meselesine odaklanmak üzere Türkiye’den yurtdışına ve Türkiye’ye geri göç olarak iki ayrı bölümde ele alınıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Didem Danış, Elif Aktaş-Çelik, Zeynep Yanaşmayan, Adem Yavuz Elveren, Gülay Toksöz, Nursel Durmaz Bodur, Burçe Orhan, Güzin Ağca Varoğlu, Gülay Türkmen, Elif Keskiner, Zehra Hopyar, Filiz Künüroğlu, Meltem Yılmaz Şener, Nilay Kılınç, Ulaş Sunata, Yasemin Erdoğan.

  • Künye: Kolektif – Gitmek ve Dönmek Arasında: Türkiye’de Yeni Nesil Beyin Göçü, derleyen: Didem Danış, Nika Yayınevi, inceleme, 352 sayfa, 2024

Kolektif – Çocuğun İstismarı ve İhmali (2024)

Çocuğun sağlıklı bir birey olarak gelişimini tamamlayabilmesine engel olabilecek durumlardan biri de istismara ve ihmale maruz bırakılmasıdır.

Çocuğun fiziksel, duygusal, ruhsal ve sosyal yönlerden olumsuz etkilenme olasılığı olan istismar ve ihmalden korunması, bunlara yol açan olası risk faktörlerinin bilinmesi ve buna göre koruyucu ve önleyici çalışmaların geliştirilmesi açısından önemli ve gereklidir.

Çocuğa yönelik ihmal ve istismar, farklı biçimlerde ve çocuğun bulunduğu bütün ortamlarda görülmekle birlikte, bu ortamlar koruyucu faktörler ve risk faktörleri açısından birbirlerinden farklılaşmaktadır.

Çocuklar ev ortamında aile içinden ya da dışından birileri tarafından istismar ve ihmale maruz bırakılabileceği gibi, kapalı kurumlarda, sokakta, eğitim ortamlarında/okullarda, dijital ortamlarda ve sistemlerde de, süreç içerisinde istismarın ve ihmalin çeşitli şekilleriyle karşılaşılabiliyor.

Çocukla çalışan tüm meslek profesyonellerinin, çocukla çalışma olasılığı olan öğrencilerin ve konuya ilgi duyan herkesin istismar ve ihmalin gerçekleştiği/gerçekleşebileceği ortamlara ilişkin bilgilenmesi, riskleri fark etmek, önlemek ve nihayetinde çocukları korumak açısından son derece önemli.

Bu kitapta, çocukların istismar ve ihmale maruz bırakılma olasılığı olan ortamlar, vakalar özelinde tanımlanarak, bu ortamların risk faktörü oluşturma ve çocuğun korunması açısından işlevlerine dikkat çekiliyor.

Kitap, çocukların korunmasına, onların korunmasından sorumlu olan başta aile bireyleri ve çocukla karşılaşan herkesin ihtiyaç duyduğu çocuk koruma hizmetlerinde iyileştirmeye ve sistemlerin eşgüdüm içinde çalışabilmesine katkıda bulunacaktır.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar şöyle: Pınar Özdemir, Güngör Çabuk, Ferda Karadağ, Özgür Sağlam, Ayşe Kızıltaş, Figen Paslı, Hacer Taşkıran Tepe, Zeki Karataş, Derya Kayma, Ayten Kaya Kılıç, Mine Ersoy, Semra Saruç, Gökhan Yanar.

  • Künye: Kolektif – Çocuğun İstismarı ve İhmali (Vaka Örnekleri), editör: Figen Paslı, Hüsnünur Aslantürk, Nika Yayınevi, inceleme, 226 sayfa, 2024

Kolektif – Parçalanmış Kentsel Mekân (2024)

Modern kent olgusunun birkaç asırlık tarihinde kentsel gerçekliğe farklı yaklaşımlar ışığında temas etmek teorinin gündemini sıkça meşgul etti.

Mekânın manifestosunu yazan Henri Lefebvre kenti hak, talep ve feryat üçlüsüyle temsil olunan diyalektik bir örüntü olarak sunar.

Günümüz kentleşmesinin özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdeki temel sorunlarından birisi olarak gecekondulaşmaya dikkat çeken Mike Davis ise kenti Haçlı seferlerinin bir uzantısı olarak okur.

Korkular kadar medeniyetin de mekânları olan kentler çelişkili durumlara olduğu kadar yeni deneyimlere de imkân tanırlar.

Tüm bu yönleriyle günümüz kentleri can sıkıntıları, hayaller, hayal kırıklıkları, türlü çılgınlıklar yoluyla insan ve mekân arasındaki kesintisiz ilişkinin gizemli arenasıdır.

Bu derleme kitap günümüz kentli insanının tanıklık ettiği farklı durumlara dairdir.

Bu durumlar, modern kent ülküsünü kentli bir toplum idealiyle gerçekleştirme tasarısının yerle bir olduğu durumlardır.

Kitaptaki yazılar, bir yandan toplumsal varlığıyla bütünleşmek yerine parçalanan kentin çeşitli kesitlerine ışık tutuyor.

Diğer yandan parçalanmanın izlerini bellek, politika, sanat ve hayali dünyalarda arıyor.

Bu yönüyle kitap, okuru parçalanan kent deneyimini yaşamaya ve sorgulamaya bir davet niteliğindedir.

Kitaba katkıda bulunan isimler şöyle: Mustafa Doğanoğlu, Halil Ecer, Tolgahan Aydıner, Ahmet Emin Bülbül, Senem Kurtar, Ceyda Kurtar Anlı, Sinem Şahin Yeşil, Zehra Âzâde Soysal.

  • Künye: Kolektif – Parçalanmış Kentsel Mekân: Bellekten Politikaya, Metaverse’ten Sinemaya, editör: Senem Kurtar, Ceyda Kurtar Anlı, Nika Yayınevi, kent çalışmaları, 234 sayfa, 2024

Kolektif – Sosyal Politika (2023)

Yeni dünya düzeni, başta beslenme ve barınma sorunları olmak üzere, yoksulluk, göç, kölelik, işsizlik, güvencesizlik, örgütsüzlük ve toplumsal cinsiyet konularında yeni sorunları, yeni çalışma biçimleri ile yeni işleri, yetersiz sağlık ve eğitim uygulamalarını getirmiştir.

Sosyal politikanın finansallaşması nedeniyle bulunan çözümler de beklenen faydayı sağlamıyor.

Genç akademisyenlerin bu tür çok boyutlu ve kapsamlı bir çalışmayı yapmış olmalarını takdirle karşılamak gerekir.

Bugünün sosyal politika alanındaki yeni yaklaşımların, uygulamaların ve bunların işe yararlığının tartışıldığı bu kitap, alana önemli katkıda bulunuyor.

Sosyal politika alanında çalışan genç akademisyenlerin katkıda bulunduğu derleme kitap, son yıllarda çalışma yaşamını derinden etkileyen ve şekillendiren güncel gelişmeleri emek perspektifi ile ele almakta ve tartışmaya açıyor.

Bundan birkaç on yıl önce akıllara bile gelmeyen yeni, hızlı ve çalışma yaşamını yeniden biçimlendiren gelişmeler, ulusal ve uluslararası sosyal politikanın önemini bir kez daha öne çıkarıyor.

Klasik sosyal politika konularının ötesine geçen kitap, çalışma yaşamını ve gündelik yaşamı etkileyen değişim ve dönüşüm sürecini sınıf perspektifi ile eleştirel bir yaklaşımla ele alıyor.

Kitap, çalışma sosyolojisi ve sosyal politika alanında tartışılan sıcak konuların bir kesişimini veriyor.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar şöyle: Mehmet Atilla Güler, Güven Savul, Özge Kahraman Ersöz, Nuray Şahin, Fatma Yeşilkaya, Gaye Burcu Yıldız, Orkun Saip Durmaz, Onur Metin, Öztekin Düzgün, Aylin Güler Ünlü, İlayda Erturun, Özal Çiçek, Çağatay Edgücan Şahin, Özal Çiçek-Çağağtay, Emek Önder Ünlü, Cüneyt Eren, Denizcan Kutlu.

  • Künye: Kolektif – Sosyal Politika: Yeniden İnşanın Eleştirisi, editör: Serter Oran, Nika Yayınevi, inceleme, 424 sayfa, 2023

Kolektif – Ev (2023)

Ev, fiziksel bir mekân olmanın ötesinde, özel alanın, mahrem olanın, güvenlik ve ait olma hislerinin, dört duvarı yuvaya dönüştüren yaratıcı eylemin yöneldiği, bazen ayrılmak bazense geri dönmek istenen bir yer; gerçek ve metaforik anlamlarıyla kişisel olanın, ailenin ya da kolektif düzeyde toplumsal ve siyasal kimliklerin bir ifadesi; coğrafi bir konum ya da mimari bir form olarak hayatlarımızın geçtiği bir yer olarak düşünülebilir.

Hayatlarımızın merkezinde evle ilişkili kavrayışlar ve tanımlar hep var olmuşsa da ev tarihsel ve toplumsal olarak neredeyse her zaman değişme göstermiştir.

Tarihsel ve toplumsal açıdan Türkiye’de ev ve evin değişen/dönüşen anlamını ele alan bu çalışma, evin çok boyutlu niteliği nedeniyle disiplinler arası bir yaklaşımı benimsiyor.

Coğrafya, mimarlık, siyaset bilimi, tarih, sosyoloji, edebiyat, iletişim bilimleri gibi alanlardan beslenen ancak bunlarla sınırlı olmayan şekilde evi düşünme, hatırlama, deneyimleme tarzlarını anlamaya ve açıklamaya yönelik araştırmalar yapan ve yazan akademisyenlerin çalışmalarını bir araya getiriyor.

Evi sosyal bilimlerin disiplinler arası bir konusu olarak yeniden düşünmek, yeni sorular sormak ve yeni araştırmalar yapmak için bir davet niteliği taşıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Aslı Özcan, Nora Tataryan Aslan, Tuğrul Çelik, Deniz Avcı Hosanlı, Z. Selen Artan, Ayşe Yılmaz, Seran Demiral, Turgay Gülpınar, Çimen Günay Erkol, Şilan Çelebioğlu, Şule Tepe, Ali Devrim Işıkkaya, Pınar Melis Yelsalı Parmaksız, Atilla Barutçu, Mislina Akşeker, Duygu Altınoluk, Sinan Aşçı ve Gül Şener.

  • Künye: Kolektif – Ev: Tarihsel Toplumsal ve Sembolik Bir Mekan Olarak Anlamı ve Dönüşümü, editör: Pınar Melis Yelsalı Parmaksız, Nika Yayınevi, inceleme, 324 sayfa, 2023

Alex de Waal – Yeni Salgın Eski Siyaset (2023)

‘Yeni Salgın Eski Siyaset’, modern dünyanın salgın hastalık tehditleriyle başa çıkmak için nasıl bir savaş senaryosu benimsediğini ve bunun defalarca nasıl başarısız olduğunu araştırıyor.

Avrupa ilk olarak on dokuzuncu yüzyılda koleraya karşı “savaş” ilan etti.

Hastalığı yenemedi ama ulus-devletlerin kuruluşuna ve imparatorlukların amaçlarına hizmet etti.

1918’de grip gerçek bir savaştan çıktı ve ne siyasalar ne de tıp tarafından denetim altına alınmadan dünyayı kasıp kavurdu.

Kırk yıl önce AIDS tıp biliminin güvenine meydan okudu.

AIDS hâlâ bizimle, ama onunla yaşamayı öğrendik, özellikle de toplumsal aktivizm ve özgürleştirici siyaset sayesinde.

Bugün, halk sağlığı uzmanları ve onları dinlemeyen siyasi liderler COVID-19’la “savaşmamız” gerektiği konusunda hemfikir.

Toplumlarımızın bu kadar savunmasız olmasının nedenlerini ele almak yerine, tek tek patojenleri hedef almamız ve onları bastırmamız gerektiği konusunda bir fikir birliği var.

Bu fikir birliğinin yanlış olduğunu savunan Alex de Waal, Antroposen için yeni bir demokratik halk sağlığı savunusu yapıyor.

  • Künye: Alex de Waal – Yeni Salgın Eski Siyaset: Hastalığa Karşı Savaşın İki Yüz Yılı ve Alternatifleri, çeviren: S. Erdem Türközü, Nika Yayınevi, tarih, 300 sayfa, 2023