Claude Grange, Régis Debray – Son Nefes (2023)

“Binyıllar yıl geçti ama insan ölüme alışamadı bir türlü.”

‘Son Nefes’, Malraux’nun bu sözleriyle başlıyor.

Maurice Blanchot, “Ölüm insanın olanağıdır, onun şansıdır, tamamlanmış bir dünyanın geleceği bize onun aracılığıyla kalır.” demişti.

Cioran ise, “Ölüm bir çözüm olmasaydı, faniler şöyle ya da böyle onu atlatmanın bir yolunu mutlaka bulurdu.” demişti.

Régis Debray ve Claude Grange’ın kaleme aldığı ‘Son Nefes’, çaresiz hastalıklar nedeniyle ölmekte olan insanların son anlarına odaklanıyor ve hayli çarpıcı, dramatik, yer yer trajik hikâyeler aktarıyor.

Satırlar arasında o insanların korkuları, kaygıları, çaresizlikleri, pişmanlıkları güçlü bir biçimde hissediliyor.

Bu yönüyle ‘Son Nefes’ kimi zaman ağır ve hazmedilmesi zor bir anlatıya dönüşüyor.

Fakat özellikle güncel bir eser olması itibarıyla, hassas meselelere ve onlara dair tartışmalara çok önemli katkılar sunuyor.

Ölümü olağan bulmak ile ölümden korkmamak apayrı şeyler.

Hepimiz bir gün öleceğiz demek kolay, ama yakında öleceğim, ben öleceğim demek zordur.

Grange, ölmekte olan insanlarla nasıl konuşacağımızı bilmek büyük bir meziyettir, diyor.

Yaşlılık ve yaşlılar, kitabın gündeminde önemli bir yer tutuyor.

Grange ve Debray bunlara dair algımızın zaman içinde nasıl değiştiğine dair dramatik gözlemler aktarıyorlar, modern toplumlara ciddi eleştiriler getiriyorlar.

Debray’nin ifadesiyle “hiçbir şey üretmeyen ve doğru dürüst tüketmeyen” yaşlılar her yerde birer fazlalığa dönüştüler.”

Evin bir köşesinde sessizleşip silindikçe varlığı makbul görülen kişiler oldular.

Onlar bir kez yaşlanmakla, elden ayaktan düşmekle hayatlarının hatasını yapmışlardır!

Yaşadıkları fazladan her gün için neredeyse mahcubiyet duyacak kadar sessizleşmiş, küçülmüşlerdir.

  • Künye: Claude Grange, Régis Debray – Son Nefes: Ölmekte Olanlara Eşlik Etmek, çeviren: Özcan Doğan, Doğu Batı Yayınları, felsefe, 109 sayfa, 2023

Aliocha Wald Lasowski – Althusser ve Biz (2019)

Birçok entelektüel nesli için hayati bir referans olan Louis Althusser, siyasal aygıtların ötesinde Marksizme olan sadakatini ifade ederek 1950’den 1970’li yıllara kadar siyasal ve felsefi düşünceye yeni bir soluk getirdi.

Aliocha Wald Lasowski, Althusser’i herkesten daha iyi tanımış ve onunla görüşmüş, hatta onunla teşrikimesaide bulunmuş yirmi yazar ve felsefeciyle yaptığı buradaki söyleşileriyle Althusser’in kuramsal üretkenliğini ve etkilerini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Bu yirmi söyleşi, Althusser’in çalışma koşullarını, insan ve düşünür olarak kişiliğini ve farklılığını anlamamıza imkân veriyor; ayrıca Fransa’da 1950, 1960 ve 1970’li yılların entelektüel ve siyasal çevrelerini meydana getiren ve şekillendiren düşüncelerin sağlam bir fotoğrafını çekiyor.

Lasowski’nin bu kitap için söyleşi yaptığı isimler şöyle:

Alain Badiou, Étienne Balibar, Olivier Bloch, Régis Debray, Yves Duroux, Maurice Godelier, Dominique Lecourt, Jean-Pierre Lefebvre, Bernard-Henri Lévy, Pierre Macherey, Jacques-Alain Miller, Jean-Claude Milner, Antonio Negri, Jacques Rancière, François Regnault, Philippe Sollers, Emmanuel Terray, André Tosel, André Tubeuf ve Yves Vargas.

  • Künye: Aliocha Wald Lasowski – Althusser ve Biz, çeviren: Ayşe Meral, İletişim Yayınları, felsefe, 256 sayfa, 2019

Constantin von Barloewen – Bilgiler Kitabı (2011)

  • BİLGİLER KİTABI, Constantin von Barloewen, çeviren: Işık Ergüden, Aylak Kitap, söyleşi, 400 sayfa

 

‘Bilgiler Kitabı’, sanat, edebiyat, dinsel ve kültürel bilimler, antropoloji, doğa bilimleri ve müzik gibi alanlarda iz bırakmış aktörlerle yapılmış söyleşilerden oluşuyor. Kitaba, aralarında Adonis, Boutros Boutros Ghali, Régis Debray, Carlos Fuentes, Nadine Gordimer, Stephen Jay Gould, Samuel Huntington, Julia Kristeva, Claude Lévi-Strauss, Yehudi Menuhin, Amos Oz, Arthur Schlesinger, Tu Wei-Ming, Paul Virilio ve Elie Wiesel gibi isimler katkıda bulunmuş. Çalışma, bu söyleşiler aracılığıyla, yirmi birinci yüzyılın entelektüel bir panoramasını ortaya koyduğu kadar, günümüz sorunlarına getirdiği çözüm önerileriyle de dikkat çekiyor.