Radi Dikici – Theodora (2009)

Radi Dikici, uzun araştırmalar sonucu kaleme aldığı ‘Theodora’da, tam adı Flavia Maximiana Theodora olan Bizans İmparatoriçesi Theodora’nın hikâyesini anlatıyor.

İmparatoriçe’nin 48 yıllık yaşamını, günümüze ulaşan belgelerden de yararlanarak işleyen Dikici, tarihin en güçlü kadınlarından biri olan, Bizans İmparatorluğu’nu büyük badirelerden kurtaran Theodora’yı, zaafları ve güçlü yönleriyle hikâye ediyor.

Tarihte Theodora, cinsellik düşkünü bir figür olarak yer alır.

Oysa kraliçe, çariçe ve sultan gibi hüküm sürmüş kadınlar arasında Theodora güçlü bir devlet yöneticisi oluşuyla da bilinir.

Dikici, bu güçlü kadının, Bizans entrikalarıyla iç içe geçmiş ilginç hayatını sunuyor.

  • Künye: Radi Dikici – Theodora, Remzi Kitabevi, roman, 367 sayfa

Michele Zackheim – Paris’te Son Tren (2015)

Nazilerin giderek güç kazandığı bir dönemde, Paris’te gazetecilik yapan Amerikalı Rose Manon’un gerilimle örülü hayatı, bu romanın konusu.

Manon bu sıkıntılı zamanlarda, dönemin ünlü aydınlarıyla dostluklar kurar ve direnişçi bir sanatçıya âşık olur.

Kahramanımız, Nazilerin baskısı adım adım artarken, hayatı ve aşkı için savaşacaktır.

  • Künye: Michele Zackheim – Paris’te Son Tren, çeviren: Leyla İsmier Özcengiz, Remzi Kitabevi

Turan Akıncı – Beyoğlu (2018)

İstanbul’da yaşayan ve yolu düşen herkesin Beyoğlu’nda bir hatırası vardır.

İstanbul’da insanlar çok şeyi ilk defa Pera’da yaşadı.

İşte Turan Akıncı’nın bu kapsamlı çalışması da, Pera’nın 1831-1923 yılları arasındaki dönemini ele alıyor.

Akıncı, bu döneme ait, 288 kurum, 22 aile, 25 mimar ve 61 sokak saptamış.

Kitap, on altı bölümde,

  • Pera’daki sefaret saraylarını,
  • Pasajları,
  • Otelleri,
  • Yeme-içme mekânlarını,
  • Opera ve tiyatroları,
  • Sinemaları,
  • Mimari yapıyı,
  • Cemiyetleri,
  • Mektepleri,
  • Camileri,
  • Mevlevihane, dergâh ve tekkeleri,
  • Mağazaları,
  • Aileleri,
  • Mimarları,
  • Ve sokakları kayıt altına alıyor.

Beyoğlu, 190 yıldır şehrin en önemli çekim merkezi.

Akıncı’nın çalışması da, kapsamı ve özeniyle, her kütüphanede bulunması gereken arşivlik bir eser.

  • Künye: Turan Akıncı – Beyoğlu: Yapılar, Mekânlar, İnsanlar (1831-1923), Remzi Kitabevi, tarih, 512 sayfa, 2018

Selma Fındıklı – Vardar Rüzgârı (2009)

Selma Fındıklı son romanı ‘Vardar Rüzgârı’nda, Mustafa Kemal’in hem yaşıtı hem de memleketlisi olan Cenap Fehmi’nin, Türkiye tarihinin önemli olaylarıyla iç içe geçmiş hikâyesini anlatıyor.

Fındıklı, doğup büyüdüğü Selanik’ten bir daha dönmemek üzere İstanbul’a sürüklenen Cenap Fehmi’nin, Dimitra isimli bir Rum kızıyla yaşadığı aşkı, aylarca Çanakkale Savaşı’nda Mustafa Kemal’in askerlerinden biri olarak savaşmasını, Anadolu’da verilmekte olan Milli Mücadele’ye ve zorluklarla dolu Kurtuluş Savaşı’na katılmasını anlatıyor.

Roman, Cenap Fehmi’nin kişisel dünyasında yaşadığı dönüşümleri anlatırken, bu dönüşümü, dönemin iz bırakan trajik olaylarıyla iç içe geçmiş bir halde kurguluyor.

  • Künye: Selma Fındıklı – Vardar Rüzgârı, Remzi Kitabevi, roman, 267 sayfa

Abdullah Ağar – IŞİD ve Irak (2015)

Özel Kuvvetler’de görevli Abdullah Ağar, uzunca bir süredir bulunduğu Irak dağlarında girdiği bir çatışmada yaralandı.

Burada geçirdiği son dört yılının ürünü olan elimizdeki kitabı, bölge dengelerini alt üst eden IŞİD’i doğuran şartları, Irak’taki Şii ve Sünni aşiretlerin yapısını ve buradaki silahlı unsurları ele alıyor.

Irak ve bölgeden, sıcağı sıcağına son gelişmeler, bu kitapta

  • Künye: Abdullah Ağar – IŞİD ve Irak, Remzi Kitabevi

John Steinbeck – Bir Savaş Vardı (2009)

John Steinbeck, 2. Dünya Savaşı’ndan gelişmeleri, savaş muhabiri olarak çeşitli cephelerde izlemişti. Yazarın o dönem Avrupa ve Afrika’dan gönderdiği yazılar da büyük ilgiyle karşılanmıştı.

Söz konusu yazıları barındıran bu kitap, insanları seven, onların acılarını hisseden Steinbeck’in ne denli duyarlı olduğunu göstermeleriyle büyük öneme haiz.

“Yıllarca korku tarafından sömürüldük biz, sadece ve sadece korku tarafından.” diyen Steinbeck, hâlâ etkisini sürdüren bu korkunçluğu kayda geçiriyor; büyük acılarla yüz yüze bırakılan insanları tasvir ediyor.

Bu yazılar kuşkusuz, Steinbeck’in “çok eskiden” dediği savaş kadar, günümüzün “barışçıl” dünyasını da tasvir ediyor.

  • Künye: John Steinbeck – Bir Savaş Vardı, çeviren: Ülkü Tamer, Remzi Kitabevi, anlatı, 198 sayfa

C. W. Ceram – Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler (2015)

Arkeolojinin insanoğlunun yarattığı ilk uygarlıklara dair keşiflerinin keyifle okunacak bir hikâyesi.

Eski çağın görkemli heykel ve tapınaklarından piramitlerin gizemlerine, Nemrut dağının altındaki saray söylentisinden II. Montezuma’nın hazinesine pek çok ilgi çekici konu, bu meşhur romanın konuları arasında.

  • Künye: C. W. Ceram – Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler, çeviren: Hayrullah Örs, Remzi Kitabevi

Gülseren Budayıcıoğlu – Kral Kaybederse (2015)

Hep doruklarda yaşamış bir kralın görkemli düşüşünün hikâyesi…

İşinde de, kadınlarla ilişkilerinde de hep güçlü olagelmiş Kral, günün birinde âşık olur.

Böyle güçlü bir duyguyu daha önce hiç yaşamamış olan Kral’ın kibri hızla düşüşe geçerken, hayatı boyunca hiç sevilmeyeceğine inanmış âşık olduğu kadın da, kendisindeki muazzam gücün ayırdına varır.

  • Künye: Gülseren Budayıcıoğlu – Kral Kaybederse, Remzi Kitabevi

Mahfi Eğilmez – Değişim Sürecinde Türkiye (2018)

Osmanlı’dan bu yana bizde yaşanan sosyo-ekonomik evrimin karakteristik özellikleri nelerdir?

Daha önce okuru aydınlatan farklı çalışmalarıyla bildiğimiz Mahfi Eğilmez, bize özgü ahbap-çavuş kapitalizmini karşılaştırmalı bir yaklaşımla değerlendiriyor.

2000’lerde, bilhassa küresel krizden sonraki süreçte, dünyada köklü değişimler yaşandı.

Gittikçe bozulan bir sistem olduğu halde, kapitalizmin giderek tek ekonomik model haline gelmesinin yanı sıra, Çin’in yükselişi, Rusya’nın yeniden süper güç olma çabaları ve bunlara ek olarak Trump’ın başkan seçilmesiyle küreselleşmeye karşı korumacı politikalara dönmeyi planlaması, bunlardan yalnızca birkaçı.

Türkiye’ye baktığımızda ise, AKP iktidarıyla beraber yaşanan dönüşümler, sonuçlarına bakıldığında bunlardan bütün bu olanlardan çok daha fazla etkili oldu.

Eski değerler ve yaklaşımlar altüst oldu, toplum bölündü ve ekonomi de doğal olarak bundan nasibini aldı.

İşte Eğilmez’in çalışması, Osmanlı’dan günümüze uzanan bir perspektifle, söz konusu köklü değişimin nedenlerini ve bizi nereye sürüklediğini irdeliyor, 2000’li yıllarda küresel sistemde ve Türkiye’de yaşadığımız sosyal, kültürel ve ekonomik değişimin nasıl oluştuğunu ve bunların beraberinde getirdiği sonuçları derinlemesine analiz ediyor.

  • Künye: Mahfi Eğilmez – Değişim Sürecinde Türkiye: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sosyo-Ekonomik Bir Değerlendirme, Remzi Kitabevi, ekonomi, 248 sayfa, 2018

Atilla Dorsay – Qou Vadis İstanbul? (2015)

Emek Sineması için verdiği mücadeleyle gönlümüzde taht kurmuş Atilla Dorsay’ın, İstanbul’un son 20 yılda yaşadığı yıkıma dair tanıklığını bizimle paylaşıyor.

Okur da bu tanıklıkla, bir nevi bellek tazeliyor diyebiliriz.

1990’larda Refah Partili belediyelerin deprem etkisi yaratan icraatları, 2000’lerde şehrin ranta ve yağmaya kurban edilişi ve “çılgın projeler”le hepten bitirilmeye çalışılan İstanbul’un trajik hikâyesi, burada.

  • Künye: Atilla Dorsay – Qou Vadis İstanbul?, Remzi Kitabevi