Kristen R. Ghodsee – Kızıl Savaşçı Kadınlar (2023)

‘Kızıl Savaşçı Kadınlar’, sosyalist kadın hakları aktivizminin tarihini bu tarihin önde gelen beş figürü üzerinden anlatıyor: Sovyetler’in kadınlara yönelik politikalarına şekil veren teorisyen, siyasetçi ve diplomat Aleksandra Kollontay; kendini halk eğitimine adamış Nadejda Krupskaya; Komünist Parti Kadın Birimi Jenotdel’in kurucularından İnessa Armand; efsanevi keskin nişancı Lüdmila Pavliçenko ve Bulgar Kadın Hareketi Komitesi’nin yirmi iki yıl boyunca başkanı olan Elena Lagadinova.

Bu beş kadının yaşam öykülerinden yola çıkan Kristen Ghodsee, sosyalist kadınların mücadelelerini, başarılarını ve önlerine çıkan engelleri anlatırken geçtiğimiz yüzyılın kadın hakları mücadelesini yaşadığımız çağa bağlıyor.

İç çatışmalarla, çelişkilerle, birlikte çıkılan veya ayrılan yollarla ama aynı zamanda da büyük bir azimle, yaratıcılıkla ve başarılarla dolu beş yaşam öyküsü.

Hayatları boyunca ince bir çizginin üzerinde yürümek zorunda kalan kızıl savaşçı kadınlar kadın mücadelesine büyük bir sadakatle bağlı kaldılar; yeni çözümler ürettiler, siyasi projeler geliştirdiler ve bizlere bugüne dair yeni sözler ederken mutlaka dikkate alınması gereken bir deneyim bıraktılar.

Yirminci yüzyıl kadın hareketine Doğu Avrupa’nın ve Sovyetler’in devrimci politikalarından yola çıkarak bakan ‘Kızıl Savaşçı Kadınlar’, kadın hareketinin, Batı tarihçiliğinin ilgisiz kaldığı sosyalist yönüne ışık tutuyor ve bu hareketin radikal geçmişiyle yeniden bağlantı kuruyor.

Toplumu ve değişmez sanılan kuralları değiştirmek ve daha adil bir dünya kurabilmek için erkek yoldaşlarıyla omuz omuza çarpışan bu kadınların hem uluslararası etkileri hem de başarıları belki gözden kaçırıldı, ama kesinlikle unutulmadı.

Kadın hareketi üzerinde öyle bir etki bıraktılar ki aslında yaşadıkları başarısızlıklar bile ne kadar devrimci olduklarının bir kanıtı sayılmalı.

‘Kızıl Savaşçı Kadınlar’, sadece yirminci yüzyıl kadın hareketine dair yazılan hikâyenin değil, aynı zamanda Sovyetler ve Doğu Avrupa tarihinin de eksik kalan sayfalarını tamamlıyor.

  • Künye: Kristen R. Ghodsee – Kızıl Savaşçı Kadınlar: Beş Devrimci Kadından Dersler, çeviren: Senem Erdoğan, Yordam Kitap, siyaset, 224 sayfa, 2023

Vijay Prashad – Esmer Milletler (2019)

Afrika, Asya ve Latin Amerika halkları sömürgeciliğe karşı verdikleri sonu gelmeyecek gibi görünen mücadeleleri boyunca yeni bir dünyanın hayalini kurdular.

İkinci Dünya Savaşı’nın enkazından, insanlığın varlığını tehdit eden iki kutuplu bir dünya doğmuştu.

ABD ve Sovyetler şeklinde ayrılan bu iki kutbun arasında kalan esmer milletler ise, Üçüncü Dünya olarak bir araya gelmeye başladı.

Bu süreç, milyonları harekete geçirdiği gibi büyük tarihsel kahramanlar da yarattı.

Bu kahramanların bazıları, üç büyük dev (Nasır, Nehru, Sukarno) ve Vietnam’dan Nguyen Thi Binh ile Ho Şi Minh, Cezayir’den Bin Bella, Güney Afrika’dan Nelson Mandela gibi siyasi figürlerdi.

Bu proje, aynı zamanda şair Pablo Neruda, şarkıcı Ümmü Gülsüm ve ressam Sudjana Kerton gibi kültür emekçileri için de yeni bir dünya demekti.

İşte Vijay Prashad’ın ‘Esmer Milletler’i, 1920’lerden 1960’lara ve oradan da 1980’lere uzanarak Üçüncü Dünya projesinin dört dörtlük bir tarihini sunuyor.

Üçüncü Dünya’yı coğrafi olmaktan ziyade dünya çapında sömürgeciliğe karşı çıkan halkların siyasi, iktisadi ve kültürel mücadelelerinin bütünü olarak ele alıp irdeleyen Prashad, bu projeyi ortaya çıkaran koşulları, gelişimini, dönüm noktalarını, gerileyişi ve nihayet trajik çöküşünü baştan sona izliyor.

Kitabın bir diğer önemli katkısı ise, bu deneyimin geleceğe nasıl bir miras bıraktığı üzerine derinlemesine düşünmesi.

  • Künye: Vijay Prashad – Esmer Milletler: Halkların Üçüncü Dünya Tarihi, çeviren: Çağdaş Sümer ve Senem Erdoğan, Yordam Kitap, tarih, 448 sayfa, 2019

Vijay Prashad – Ulusun Ölümü ve Arap Devrimi’nin Geleceği (2017)

Bir emekçi devrimi olarak ortaya çıkan Arap Baharı, nasıl oldu da mezhepçi bir boğazlaşmaya dönüştü?

Trinity College’de profesör olan Vijay Prashad, bu önemli çalışmasında, rejim değişikliği felsefesini, Irak’ın mahvedilmesinden Libya’nın harap edilmesine, sahada kendini gösterdiği şekliyle izliyor.

Prashad’ın burada ifade ettiği şekliyle rejim değişikliği, silahlı eylemleri tanımlamaktan ziyade, IMF ve Dünya Bankası’nın dayattığı ekonomik kemer sıkma politikalarını ve mezhepçiliği kışkırtan sosyo-politik gündemleri de kapsamakta.

Yazar, yukarıdaki sorunun yanıtını ararken, bölgesel sorunlara tarihsel bir perspektiften bakıyor ve devrimin sönümlenmesine neden olan faktörlerin sağlam bir analizini ortaya koyuyor.

Kitap Arap Devrimlerinin akıbetini Ortadoğu boyunca adım adım izlerken, aynı zamanda IŞİD’in anatomisini, Türkiye’de AKP iktidarının başını çektiği karşı devrim kampını ve buna karşı mücadele edişte önemli bir güç olarak Rojava Devrimi’nin ortaya koyduğu olanakları da derinlemesine inceliyor.

Prashad, her ne kadar Arap Devrimi’nin artık sönümlenmiş olduğunu ortaya koysa da, ekonomik ve toplumsal eşitsizlikleri ortadan kaldıracak, farklılıkları içeren ve kucaklayıcı bir kültürel bakış açısına sahip bir geleceğin kurulmasının imkânlarının da elimizin altında bulunduğunu düşünmekte.

  • Künye: Vijay Prashad – Ulusun Ölümü ve Arap Devrimi’nin Geleceği, çeviren: Senem Erdoğan, Yordam Kitap, siyaset, 239 sayfa