Henri Pirenne – Muhammed ve Charlemagne (2024)

Uzun vadede derin sosyal, ekonomik, kültürel ve dini hareketlerin eşit derecede derin temel nedenlerden kaynaklandığını savunan Pirenne Tezi günümüzde Orta Çağ tarihçilerinin başvurduğu kaynaklardan biri olmayı hâlâ sürdürüyor.

Bu teze dayanarak Henri Pirenne ‘Muhammed ve Charlemagne’da İslam ve Batı uygarlığı arasındaki birbirini tamamlayıcı ilişkiyi inceliyor.

Antik geleneğin neden ve nasıl çöktüğünü, Akdeniz birliğinin neden ve nasıl bozulduğunu ayrıntılarıyla açıklıyor.

Kilise tarafından desteklenen Karolenjlerin güçlenmesinin Orta Çağ üzerindeki etkilerini herkesin anlayabileceği bir dille tartışıyor.

Pirenne’nin ünlü deyişinin arka planına ışık tutuyor: Muhammed olmadan Charlemagne’ın kavranamayacağını söylemek kesinlikle doğrudur.

‘Muhammed ve Charlemagne’ kitabında ortaya attığı, İslam’ın Avrupa’nın şekillenmesindeki belirleyici rolü hakkındaki görüşüdür.

Pirenne’ye göre, İslam’ın yükselişi ve Arap fetihleri, Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Avrupa’nın birleşik bir kültürel ve ekonomik bütünlük olarak varlığını sürdürmesini engellemiştir.

Eğer İslam fetihleri olmasaydı, Batı Roma İmparatorluğu’nun mirası daha uzun süre canlı kalabilir ve Charlemagne gibi bir figür, bütün bir Avrupa’yı yeniden birleştirebilirdi.

Pirenne’nin bu tezi, Avrupa tarihçiliğinde büyük bir tartışma yarattı.

  • Künye: Henri Pirenne – Muhammed ve Charlemagne, çeviren: Servet Ugan, Alfa Yayınları, tarih, 280 sayfa, 2024

Frédéric Gros – Güvenlik İlkesi (2023)

Güvenlik, politikada ve medyada günümüzün en önemli bahis konularından birini oluşturur.

Kamusal tartışmalarda sorumlu siyasetçilerin dilinden hiç düşmez: Güvensizlik duygusunun artmasından yakınılır, güvenliğin güya özgürlüklerin ilki olduğu ilan edilir, işsizlik ve ekolojiyle birlikte halkın en önemli sorunlarından biri olduğu saptanır, çocuğun gelişiminin ve yetişkinin mutluluğunun vazgeçilmez koşulu haline getirilir.

Öte yandan birkaç yıldan beri “gıda güvenliği”, “enerji güvenliği”, “insan güvenliği” gibi yeni terimler ortaya çıktı.

Son olarak, güvenliklerle ilgili ekonomik sektörün her biçimi (enformatik, ev otomasyonu, gözetim) büyük bir gelişme içerisinde.

Ama bu güvenlik denen şey nedir?

Bir duygu mu, siyasi bir program mı, maddi güçler mi, bir sis bulutu mu, bir umut mu, patolojik bir takıntı mı, bir meşruiyet kaynağı mı, pazarlanan bir mal mı, bir kamu hizmeti mi?

Fransız filozof Frédéric Gros, bu eserinde güvenlik kavramına tarihsel bir yaklaşım getirerek Stoacılardan sosyal ağlara kadar geçirdiği evrimi inceliyor.

Gros’nun bu kışkırtıcı incelemesi, güvenliğin hem geçmişteki anlamlarına hem de günümüzdeki kullanımlarına ışık tutarak, güvenliğin günümüzdeki suiistimallerini ve gündelik yaşamdaki yaygınlığını gözler önüne seriyor.

  • Künye: Frédéric Gros – Güvenlik İlkesi, çeviren: Servet Ugan, Kolektif Kitap, siyaset, 248 sayfa, 2023

Maxime Rovere – Aptallarla Ne Yapmalı? (2020)

Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim:

Bu kitap, bir aptal, bir Aktroll veya bir yobaz savar değil.

Daha ziyade, onlardan biri olmamamız için bir rehber.

Maxime Rovere, bugün aptallığın nasıl içinde hapsolduğumuz bir sistem haline geldiğini açıklıyor ve bundan kurtulmak için düşüncelerimizi nasıl yönlendirebileceğimizi araştırıyor.

Başka bir deyişle Rovere, aptallarla muhatap olmak yerine onlardan biri olmamak için zihinsel yetkinliğimizi nasıl koruyabileceğimizi, felsefi argümanlarımızı nasıl kurabileceğimizi anlatıyor.

“Genç insanların su katılmamış bir aptal olmalarını en etkili şekilde engelleyecek müşterek yaşam biçimini örgütlememiz gerekmektedir” diyen Rovere, aptallığı hukuksal değil olgusal olarak ele alıyor.

Başka bir deyişle, her şeyden evvel ahlaki, politik ve toplumsal bir mesele olan aptallık engellenmelidir.

Mükemmel bir dünyada, mümkün olan tüm iyi niyetlere rağmen, kaçınılmaz olarak her zaman aptallarla karşılaşacağız.

Rovere, bu yüzden aptallarla uzlaşmanın yapısal olarak imkânsız olduğunu ve bizim de buna göre davranmayı öğrenmemiz gerektiğini söylüyor.

İşte bu kitap, tam olarak bunu nasıl yapabileceğimizi açıklıyor.

Rovere, felsefenin bu acil soruna net çözümler üretip üretemeyeceğini çok yönlü bir şekilde tartışıyor.

  • Künye: Maxime Rovere – Aptallarla Ne Yapmalı?: Onlardan Biri Olmamak İçin, çeviren: Servet Ugan, Kolektif Kitap, felsefe, 160 sayfa, 2020

Albert Cossery – Dilenciler ve Kibirliler (2020)

Albert Cossery, Batı kültürünün son gerçek anarşist yazarı olarak kabul edilir.

Bu tanım boşa değildir, zira Cossery, insan ilişkilerine ve topluma nüktedan ve kışkırtıcı derin bir bakış getirmiş, başkahramanları ise çoğunlukla adaletsiz toplumların düzenini bozan hırsızlar, züppeler, dilenciler, yersiz yurtsuzlardan oluşuyordu.

Ayrıca döneminin avangard yazarlarının aksine Cossery’nin hikâye anlatıcılığı can sıkıntısı ve muğlaklıklardan uzaktır.

Çok güzel haber olarak belirtelim ki, ‘Dilenciler ve Kibirliler’ de, Cossery’nin Türkçedeki ilk yapıtı.

Kahire sokaklarında geçen roman, eski felsefe hocası ve dilenci Gohar, uyuşturucu satıcısı ve şair Yeghen, otoriter ve eşcinsel polis amiri Nur El Dine gibi unutulmaz karakterler barındırıyor.

Toplumsal norm ve heveslere karşı çıkan kahramanlarımız, tüm fakirlik ve yokluklara, devletin pervasız ve usanmaz güçlerine karşı büyük bir yaşam enerjisiyle hayata tutunacaktır.

Roman, bu karakterlerin coşku, yaşam sevinci, hüzün ve beyhudelikle dolu yaşamlarını yakıcı bir hicivle resmediyor.

  • Künye: Albert Cossery – Dilenciler ve Kibirliler, çeviren: Servet Ugan, Kolektif Kitap, roman, 205 sayfa, 2020