Priten Shah – Yapay Zekâ ve Eğitimin Geleceği (2024)

Priten Shah’ın “Yapay Zekâ ve Eğitimin Geleceği: Yapay Zekâ Çağında Öğretim’ adlı kitabı, yapay zekânın eğitim üzerindeki etkisini ve gelecekteki olası rollerini inceliyor.

Kitap, yapay zekânın eğitimde nasıl kullanılabileceğine dair pratik öneriler sunarken, aynı zamanda bu teknolojinin potansiyel zorluklarını ve etik boyutlarını da ele alıyor.

Kitap, yapay zekânın kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleri sunma, öğrenci performansını analiz etme, öğretmenlere zaman kazandırma ve eğitimde eşitliği artırma gibi konularda nasıl yardımcı olabileceğini açıklıyor.

Örneğin, yapay zekâ destekli sistemler, öğrencilerin öğrenme hızlarına ve stillerine göre uyarlanmış ders materyalleri sunabilir veya öğretmenlere not verme ve geri bildirim verme süreçlerinde yardımcı olabilir.

Kitap, Yapay zekânın eğitimde yaygınlaşmasıyla ortaya çıkabilecek veri gizliliği, önyargı, eşitsizlik ve işsizlik gibi potansiyel sorunlara da dikkat çekiyor.

Örneğin, yapay zekâ algoritmalarının belirli gruplara karşı önyargılı olabileceği veya yapay zekâ sistemlerinin kullanımının bazı okullarda diğerlerine göre daha yaygın olması nedeniyle eşitsizlikleri artırabileceği belirtiliyor.

Ayrıca, öğretmenlerin rollerinin yapay zekâ tarafından devralınmasıyla ilgili endişeler de ele alınıyor.

Kitap, Yapay zekânın eğitimde yaygınlaşmasıyla öğretmenlerin rollerinin değişeceğini ve öğretmenlerin artık sadece bilgi aktarıcıları olmak yerine, öğrencilere rehberlik eden, onları motive eden ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan “öğrenme tasarımcıları” haline geleceklerini savunuyor.

Kitap, Yapay zekânın eğitimde kullanımıyla ilgili etik konuları da ele alıyor. Örneğin, yapay zekâ sistemlerinin nasıl tasarlanması gerektiği, verilerin nasıl kullanılması gerektiği ve yapay zekânın insan etkileşiminin yerini almaması için nelere dikkat edilmesi gerektiği gibi konular tartışılıyor.

Priten Shah’ın kitabı, yapay zekânın eğitimde devrim yaratma potansiyeline sahip olduğunu, ancak bu teknolojinin dikkatli bir şekilde uygulanması ve etik hususların göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguluyor.

Kitap, yapay zekânın eğitimde nasıl kullanılabileceğine dair pratik öneriler sunarken, aynı zamanda bu teknolojinin potansiyel risklerini ve zorluklarını da ele alarak dengeli bir bakış açısı sunuyor.

Yapay zekânın eğitimde geleceği konusunda düşünmek ve tartışmak için önemli bir kaynak.

  • Künye: Priten Shah – Yapay Zekâ ve Eğitimin Geleceği: Yapay Zekâ Çağında Öğretim, çeviren: Arzu Leman Orcan, The Kitap Yayınları, eğitim, 256 sayfa, 2024

Maxwell Colanna-Dashwood – Kahve Sözlüğü (2024)

Kahve tutkunuzun derinlerine inmek ister misiniz?

Üç kez İngiltere barista şampiyonu olmuş ve dünya genelinde sayısız kez final görmüş Maxwell Colonna-Dashwood, sizi kahve dünyasında eşsiz bir keşfe davet ediyor.

Bu rehber, kahvenin ötesine geçip her fincanda hissettiğiniz zengin lezzetlerin ardındaki gizemi çözüyor.

Menşe ülkelerinden çekirdek çeşitlerine, yetiştirme ve hasat yöntemlerinden kavurma tekniklerine kadar her aşamayı adım adım açıklıyor.

Öğütme, demleme ve tadım notlarından farklı kahve bazlı içeceklerin yapımına kadar tüm detaylar, kahve meraklılarının anlayabileceği sade ve akıcı bir dille ele alınıyor.

Çizim ve fotoğraflarla desteklenen bu kitap, karmaşık kahve terimlerine ve ekipmanlarına hâkim olmanızı sağlayarak evde profesyonel bir barista gibi kahve hazırlamanıza yardımcı olacak.

Bir kahve tiryakisinin vazgeçilmez başucu kitabı olan ‘Kahve Sözlüğü’, kahveyle ilgili son sözünüz olacak!

  • Künye: Maxwell Colanna-Dashwood – Kahve Sözlüğü: A’dan Z’ye Kahve ( Yetiştirme ve Kavurmadan Demleme ve Tadıma), çeviren: Şafak Tahmaz, The Kitap Yayınları, sözlük, 248 sayfa, 2024

Ziyad Marar – Beni Yargıla-ma (2024)

Herkes yargılanmaktan endişe duyar.

Aptalca bir tweet harika bir kariyeri yok edebilir, dikkatsiz bir görüntü bir sarsılmaz sanılan itibarı mahvedebilir.

Yine de yargılanma kaçınılmazdır; yargılamadan ve yargılanmadan sosyal varlıklar olamayız.

Bu nedenle yargılanmaktan kaçmak hayalden başka bir şey değildir.

Hiç yargılamadan/yargılanmadan anlamlı bir hayat nasıl sürdürülebilir?

Zaman zaman acı verse de başkalarının bizi yargılaması, aslında önemli olduğumuzun bir göstergesidir ve bazen de haklı olduğumuzun onaylanması için gerekli bir yoldur.

Ancak diğer yandan; yanlış değerlendirmeler, arzular ve sosyal alandaki yanlış adımların hepsi bir yanlış anlaşılma ağı örüp günlük hayatlarımız içinde bizleri gölgeleyerek izole eder.

Ortak düşünce ve beklentiler yolunda parmak uçlarımıza basarak ilerlerken kötü şekilde yargılanma tehdidi başımıza bela olur ve pek çok sosyal acı yaşamamıza yol açar.

Garip biri olarak algılanacağımızla ilgili endişeler, utanç ve suçluluk duygusu ve buna eşlik eden diğer faktörler bunlarla baş etmek için kendimizi gizlememize sebep olur.

Konuşmalarımızı ya da davranışlarımızı örteriz.

Ziyad Marar, ‘Beni Yargıla-ma: Yanlış Anlaşılmanın Değeri’ kitabında sıra dışı örneklerle ilginç bir konuyu ele alıyor ve etkileyici bir okuma deneyimi sunuyor.

Psikoloji, felsefe, sahne sanatları, şiir ve edebiyattan sıkça referanslar sunan Marar, ulaşma ve bağ kurma ihtiyacımızı ciddiye alan ve geçici de olsa umudun yeşerebileceği bir dünya ortaya koyuyor.

  • Künye: Ziyad Marar – Beni Yargıla-ma: Yanlış Anlaşılmanın Değeri, çeviren: Çiğdem Köfüncü, The Kitap Yayınları, psikoloji, 240 sayfa, 2024

Annabel Abbs – Uykusuz (2024)

Yazar Annabel Abbs, 2020 yılının kış aylarında art arda sarsıcı kayıplar yaşadı.

Önce üvey babasını, ardından öz babasını kaybeden Abbs, son olarak çok sevdiği köpeğinin acısını yaşadı.

Keder, onu uyuyamaz hâle getirmişti.

Bu aslında alışılmadık bir durum değildi onun için; ömrünün büyük bölümünde uykusuzluk çekmişti.

Fakat bu defa sürpriz bir keşifle aydınlandı, gece ona hediyeler sunuyordu.

Uykusuz geceler, onun için kocaman bir sığınak hâline gelivermişti.

Bu andan itibaren uykusuzluğuyla savaşmayı bırakan yazar, gizemli ve baştan çıkarıcı bir dünyanın içine girdi: Gece Benliği.

Bu eşsiz tecrübenin ardından karanlık, onun için olumsuz anlamını artık yitirmişti.

Karanlık yaratıcılık demekti, özgürlüğün ve düşüncenin sonsuz sınırlarını keşfetme yolculuğuydu.

Gece Benliği, uykusuzluğun ya da karanlıktan korkmanın bir işareti değil, ilgi çekici bir güç kaynağıydı.

Annabel Abbs, ‘Uykusuz: Gece Uykusuzluğunun Yaratıcı Gücü’ kitabında uykusuz gecelerde yaratıcılıklarının zirvesine çıkan ve bir tür şifa bulan Lee Krasner, Joan Mitchell, Louise Bourgeois, Katherine Mansfield, Virginia Woolf, Laura de Cereta ve daha onlarca kadını anlatıyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Uyku benden kaçmaya devam etti ama bunun pek de bir önemi yoktu. Işık ve gürültünün yokluğunda, başka bir Benliğin kıpırdanışını hissettim. Bu limbik, uyanık gece saatlerinde Gece Benliğimle ilk defa karşılaştım.”

  • Künye: Annabel Abbs – Uykusuz: Gece Uykusuzluğunun Yaratıcı Gücü, çeviren: Selin Saraçoğlu Bayraklı, The Kitap Yayınları, inceleme, 272 sayfa, 2024

Jason Steinhauer – Altüst Edilen Tarih (2024)

İnternet çağıyla birlikte hız, doğrululuktan; viral olmak ise öğrenmekten daha önemli hâle geldi.

İnternet; tarihimizi, geçmişimizi ve toplumumuzu kökünden değiştirdi.

Zaman alan, uzman merkezli, içsel olarak değerli modeli kullanan akademik tarihçiler; anında tatmin edici, kullanıcı merkezli e-tarih karşısında geri plana itiliyor.

Steinhauer, bu kitapta Wikipedia’dan 
Facebook’a, TikTok’tan Instagram’a kadar sosyal medyanın kullanıcı merkezli deneyimi nasıl en üst düzeye çıkardığını tartışıyor, okurları internet ortamında iken üzerinde “tarih” etiketi bulunan bilgileri tüketirken bilinçli olmaya çağırıyor.

Bunu yaparken internet ve sosyal medyanın yükselişinden bu yana geçen yirmi yılda, tarih yazımı pratiğindeki erozyonu metodik olarak inceliyor.

Steinhauer, ‘Altüst Edilen Tarih’te teknolojinin etkilerini ve toplumları sarsma kapasitesini yakından tecrübe ettiğimiz günümüzde sosyal ağların geçmişe dair anlayışımızı nasıl değiştirdiğini daha iyi anlamak için “e-tarih” evreninin röntgenini çekiyor.

E-tarih ile hangi amaçların güdüldüğünü, görünürlük elde etmek için hangi taktiklerin kullanıldığını, internet kullanıcılarının nasıl daha iyi birer çevrimiçi tarihsel bilgi tüketicisine dönüştürülmek 
istendiğini derinlemesine analiz ediyor.

Kendisini “profesyonel tarihçi, kamu tarihçisi” ifadeleriyle tanımlayan Jason Steinhauer’ın kaleme aldığı ‘Altüst Edilen Tarih’, ilham verici ancak bir o kadar da rahatsız edici bir kitap.

  • Künye: Jason Steinhauer – Altüst Edilen Tarih: Sosyal Medya ve İnternet Tarih Anlayışımızı Nasıl Etkiledi?, çeviren: Şafak Tahmaz, The Kitap Yayınları, tarih, 208 sayfa, 2024

Annalee Newitz – Dört Kayıp Şehir (2024)

Gazeteci Annalee Newitz, ‘Dört Kayıp Şehir: Kentsel Çağın Gizli Tarihi’ kitabında, okurları kent yaşamının gizemli tarihine doğru eğlenceli bir maceraya çıkarıyor.

Newitz, dünyanın dört bir yanındaki araştırmalarının sonucunda, her biri çok yönlü bir medeniyetin merkezi olan dört antik kentin yükselişini ve çöküşünü anlatıyor: Anadolu topraklarının gizemli kenti Çatalhöyük, İtalya’nın güney kıyısındaki Pompeii, Kamboçya’daki Orta Çağ megakenti Angkor ile Mississippi Nehri’nin yanında yer alan yerli metropol Cahokia.

Newitz; Çatalhöyük, Pompeii, Angkor ve Cahokia’da yapılan son araştırmaları yerinde inceleyip bu antik yerleşimlerin sonunu getiren çevresel değişiklikler ile siyasi kargaşanın bir resmini çiziyor.

Şehir planlamasının erken dönem gelişiminin izini süren yazar, aynı zamanda bizi bu şehirleri inşa eden ve binlerce yıllık eserleri meydana getiren çoğu zaman isimsiz işçilerle -köleler, kadınlar, göçmenler ve el işçileri- tanıştırıyor.

  • Künye: Annalee Newitz – Dört Kayıp Şehir: Kentsel Çağın Gizli Tarihi, çeviren: Çiğdem Köfüncü, The Kitap Yayınları, tarih, 296 sayfa, 2024

P. K. Newby – Gıda ve Beslenme (2024)

  • Sağlığınız için ne yemeniz gerektiğine dair herkes gibi sizin de kafanız karışıyor mu?
  • Bilime dayalı bilgi istiyorsunuz ancak neye inanacağınızı bilemiyor musunuz?
  • Beslenme uzmanları sürekli fikir değiştiriyor gibi mi hissediyorsunuz siz de?

İşte bu kitap, tam da bu soruların yanıtlarını vermesiyle önemli.

Sağlıksız ve düzensiz beslenme ile birlikte patlama yapan obezite vakalarının ardından televizyonlar, sosyal mecralar ve hatta arkadaş sohbetleri bile beslenmeyle ilgili sansasyonel bilgilerle dolup taşıyor.

Sağlıklı yaşam arayışındayken, maruz kalınan düzensiz ve kaynağı belli olmayan bilgi bombardımanın sonucunda kaygı ataklarının içinde ortasında buluyoruz kendimizi.

“Beslenme Doktoru” adıyla dünyaca üne kavuşan Dr. P.K. Newby, ‘Gıda ve Beslenme’ kitabında beslenme konusuna dair mitleri 134 farklı soru ile çürütüyor.

Yazar, bu kitapta, sağlıklı bir hayat için okurları beslenmenin temellerini öğrenmeye, yanlış bildiklerini unutmaya ve doğruları ise öğrenmeye teşvik ediyor.

Kronik hastalıkların yüzde sekseninin doğru beslenme düzeniyle önlenebilir olduğunu vurgulayan Newby, bilinmesi gerekenleri tüm detaylarıyla aktarıyor.

  • Künye: P. K. Newby – Gıda ve Beslenme: Herkesin Bilmesi Gereken Şeyler, çeviren: Ayşe Yurdakul, The Kitap Yayınları, beslenme, 368 sayfa, 2024

Tim Spector – Yaşam İçin Yemek (2024)

Gıda, sağlığımız için en büyük müttefikimizdir ancak ultra işlenmiş gıda çağında ne yiyeceğimiz sorusu hiç bu kadar karmaşık görünmemişti.

Çoksatan yazar ve bilim insanı Tim Spector, iyi beslenmenin yeni bilimine dair net cevapları ‘Yaşam için Yemek’ kitabında veriyor.

Tim Spector, beslenme konusunda yeni bir yaklaşıma öncülük ederek bizi yanıltıcı kalori hesaplarını ve besin öğeleri dağılımlarını unutmaya teşvik ediyor.

‘Yaşam için Yemek’te, on yılı aşkın süredir devam eden en son bilimsel araştırmalardan ve kendi kişisel görüşlerinden yararlanarak bugün gıda hakkında hepimizin bilmesi gerekenlere yeni ve kapsamlı bir yaklaşım getiriyor.

Çevresel etki ve gıda sahtekârlığından alerjilere, ultra işlenmiş gıdalardan aldatıcı etiketlemeye kadar her şeyi inceleyen Spector, bilim insanlarının henüz yeni yeni anlamaya başladığı günlük gıdaların birçok harika ve şaşırtıcı özelliğini de gözler önüne seriyor.

  • Künye: Tim Spector – Yaşam İçin Yemek: İyi Yemenin Yeni Bilimi, çeviren: Çiğdem Köfüncü, The Kitap Yayınları, yemek, 568 sayfa, 2024

Elyakim Kislev – İlişkiler 5.0 (2024)

‘İlişkiler 5.0’, disiplinler arası bir çalışma ile sosyolojiyi, tarihi ve psikolojiyi harmanlayarak geçmişten günümüze ilişkilerin ne tür değişimler geçirdiğini nesnel verilerle ortaya koyuyor.

İnsan-teknoloji ilişkilerine dair kapsayıcı bir yaklaşımı savunan ‘İlişkiler 5.0’, araştırma verileri, uzman görüşmeleri ve kapsamlı deneysel araştırmaların sonuçlarıyla ikna edici argümanlar sunuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“‘İlişkiler 5.0’ kitabının içeriğinden son derece rahatsız olan okuyucular ve aynı zamanda insan-robot ilişki olasılığından büyük heyecan duyanlar aynı fikirde birleşmelidir: Türümüzü karakterize eden ve tarih boyunca bizi var eden şey, gelişme ve yeni koşullara uyum sağlama yeteneğimizdir. Bu nedenle, insanlığın bir kez daha teknolojiye uyum sağlamasına şaşırmamalıyız.”

  • Künye: Elyakim Kislev – Tarih Boyunca Ailenin Evrimi ve İlişkiler 5.0: Yapay Zekâ, Sanal Gerçeklik ve Robotlar Duygusal Hayatlarımızı Nasıl Yeniden Şekillendirecek?, çeviren: İrem Hattat, The Kitap Yayınları, inceleme, 344 sayfa, 2024

Sam Tatam – Evrimsel Fikirler (2023)

 

Yeni zorluklarla karşılaştığımızda, çözümlerimizin de aynı şekilde eşi benzeri görülmemiş olması gerektiğini düşünmek kolaydır.

Bir devrime ihtiyacımız olduğunu düşünürüz.

Peki ya bu büyük bir hataysa?

‘Evrimsel Fikirler’de Sam Tatam, davranış bilimi ve evrimsel psikolojinin, dünyanın daha önce hiç görmediği bir şeyi keşfederek değil, dünün çözümlerinden ödünç alarak –genellikle en beklenmedik yollarla– yarının zorluklarını çözmemize nasıl yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Tıpkı milyonlarca yıllık evrimin kanat ve sırt yüzgecinin oluşmasına yardımcı olması gibi, binlerce mühendis, tasarımcı, pazarlamacı ve reklamcı da bugün karşılaştığınız sorunların çoğunu çözmek için çalışmıştır.

Zaman içinde, niyet, tasarım, sosyal öğrenme ve tamamen şans yoluyla, neyin işe yaradığını bulduk.

İnsan inovasyonundaki bu kalıpları görme yeteneğimizi geliştirerek, artık daha etkili fikirleri daha kolay ve hızlı bir şekilde geliştirmek için yaratıcı sürece sistematik bir şekilde yaklaşabiliriz.

Japon mühendislerin baykuş ve yalıçapkınının evrimleşmiş biyolojisini inceleyerek hızlı tren gürültüsünü azaltmaları gibi, bugün Disney’in kuyruk deneyimini nasıl geliştirdiğini, Houston Havaalanı’nın gelen yolcuları nasıl daha hızlı hissettirdiğini (insanların daha fazla yürümesini sağlarken) görebiliyoruz.

Cornetto dondurmasının altındaki çikolatanın bir Hata 404 mesajını nasıl iyileştirebileceğini ve bir kâse M&M’in kömür madenindeki bir kanarya ile ortak noktasını öğreneceğiz.

  • Künye: Sam Tatam – Evrimsel Fikirler: Yarının Sorunlarını Çözmek İçin Geçmiş Buluşlardan Faydalanmak, çeviren: Şafak Tahmaz, The Kitap Yayınları, psikoloji, 360 sayfa, 2023