Anna Lowenhaupt Tsing – Dünyanın Sonundaki Mantar (2023)

‘Dünyanın Sonundaki Mantar’da çağımızın en tuhaf meta zincirlerinden biri olan matsutake mantarı üzerinden kapitalizmin bıraktığı enkaza karşı doğanın direnme biçimlerini, ormanın ve ağaçların hikâyelerini anlatıyor Anna Lowenhaupt Tsing.

Biyoloji, ekoloji ve genetik biliminden de beslenen Tsing, “kapitalist yıkım” ile “işbirliğine dayalı hayatta kalma” ilişkisi üzerine özgün bir incelemeye imza atıyor.

Bunu da Japonya’da çok değer verilen aromatik bir yabani mantar grubu olan, matsutakenin mantarını merkeze alarak yapıyor.

‘Dünyanın Sonundaki Mantar’, 21. yüzyılın antropoloji klasiklerinden.

Tsing gözü pek bir hikâye örüyor…

Kesişen kültürlere ve doğanın dirençliliğine dair sürükleyici anlatısı modernite ve ilerleme hakkında yeni bir perspektif sunuyor.

  • Künye: Anna Lowenhaupt Tsing – Dünyanın Sonundaki Mantar: Kapitalizmin Enkazlarında Yaşam İmkânı Üzerine, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları, antropoloji, 376 sayfa, 2023

Hayrettin Erkmen – İki Dem Bir Demokrat (2023)

Hayrettin Erkmen (1915-1999) Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gerçek anlamda ilk çok partili demokrasi deneyimi olan Demokrat Parti döneminin en ilginç simalarından biridir.

Erkmen çalışma bakanlığından Yassıada’daki mahkûmiyetine kadar giden yolda hayatın bin bir türlü haliyle karşılaşmıştır.

Yıllar sonra aynı siyasi hareketin devamı niteliğindeki Adalet Partisi’nde dışişleri bakanı olarak Türkiye’nin Avrupa Topluluğu’na katılması için mücadele vermiş, ancak muhalefet karşısında kendi hükümeti tarafından yalnız bırakılarak bakanlıktan düşürülmüştür.

Erkmen’in anıları, yakın dönem siyasi tarihimizin, arka planı çok iyi bilinmeyen çeyrek asırlık bir dönemine ışık tutuyor.

‘İki Dem Bir Demokrat’, belgeler ve açıklayıcı notlarla birlikte, siyasi anı kitaplarının güzide örneklerindendir.

  • Künye: Hayrettin Erkmen – İki Dem Bir Demokrat: Eski Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen’in Anıları, Yapı Kredi Yayınları, anı, 144 sayfa, 2023

Kolektif – Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası (2023)

UNESCO Dünya Mirası listesine giren Aphrodisias Antik Kenti, İzzet Keribar’ın fotoğraflarıyla ‘Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası’nda dile geliyor.

1961 yılında, New York Üniversitesi adına Prof. Kenan Erim’in Kazı Başkanı olarak başlattığı Afrodisias Antik Kenti kazılarının ilk ortaya çıkması, fotoğraf sanatçısı merhum Ara Güler sayesinde oldu.

Yolunu kaybettiği için geceyi geçirmek zorunda kaldığı Geyre Köyü’nde, çok değerli tarihi eserlerin, köy meydanı ve köy içindeki her köşede, türlü şekillerde kullanıldığını gören Ara Güler’in çektiği fotoğrafların National Geographic dergisinde yayınlanması bu tarihi kentin keşfini sağladı.

‘Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası’, ülkemizin en önemli fotoğraf sanatçılarından İzzet Keribar’ın bir proje bağlamında çektiği fotoğraflarla Afrodit’e adanmış uygarlık tarihinin bu sıra dışı güzellikteki antik kentini yeniden gözler önüne seriyor.

  • Künye: Kolektif – Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası (İzzet Keribar Fotoğraflarıyla), editör: Hande Kurdoğlu, Yapı Kredi Yayınları, arkeoloji, 172 sayfa, 2023

Kolektif – Cumhuriyet’in İlk Yılı (2023)

29 Ekim 1923’te ilan edilen ve yüzüncü yaşını kutladığımız Cumhuriyet’in en yoğun yılı kuşkusuz ilk yılıdır.

Yıllarca süren savaşlardan, salgın hastalıklardan, geçim sıkıntısından yorgun düşmüş bir halk…

Siyasi tartışmalar, ekonomik sorunlar, nüfus mübadelesi, idari yapıdan eğitime, yargı sisteminden belediyelere kadar her alanda yapılan yenilikler, Anayasa’nın kabulü, halifeliğin kaldırılması, laiklik yönünde yapılan köklü değişimler ve ülkenin yeniden inşa edilmesi…

Tüm bunlar olurken bir yandan da günlük yaşam yeni kitapların yayımlanması, sinemalarda gösterilen filmler, tiyatro oyunları, konserler ve spor karşılaşmalarıyla devam eder.

Bütün zorluklara karşın umut hep vardır, bayramlar da kutlanır, Hıdırellez’de mesire alanlarına da gidilir, balo salonlarında dans da edilir.

Cumhuriyet’in ilk yılında, muhalif seslerin yanı sıra, Meclis’te mebusların, Gazi Paşa’yı karşılayan halkın, grevlerde işçilerin, genel afla salınan mahkûmların, valiliğe şikâyete giden kadın ve çocukların, kısaca her kesimden halkın ortak sloganı şudur: “Yaşasın Cumhuriyet!”

Bu görkemli dönemin belli başlı siyasi ve ekonomik gelişmelerinin yanı sıra tüm bu ayrıntıları okura yansıtmayı amaçlayan ‘Cumhuriyet’in İlk Yılı’ kitabı, o yıllarda çıkan gazete ve dergilerin titiz bir taraması yapılarak Banu İşlet, Binnur Mörel Büyükertan ve Eser Demirkan tarafından hazırlandı.

Cumhuriyet’in kurulduğu yıl yaşanan olayların kronolojik bir sırayla sunulduğu kitap, Cumhuriyet’in ilk yıllarını o dönem yaşanan önemli siyasi ve toplumsal anlarla anlatıyor.

29 Ekim 1923 – 29 Ekim 1924 arasındaki o günlerde Türkiye’de neler oluyor, toplum nasıl yaşıyor, neler konuşuyor, neler seyrediyor, nasıl eğleniyordu?

Tüm bu soruların cevapları’Cumhuriyet’in İlk Yılı’nda.

  • Künye: Kolektif – Cumhuriyet’in İlk Yılı (29 Ekim 1923 – 29 Ekim 1924), hazırlayan: Banu İşlet, Binnur Mörel Büyükertan ve Eser Demirkan, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 416 sayfa, 2023

Kolektif – Pergamon (2023)

Büyük İskender’in ölümünden sonra Mekedonya kökenli Philetairos tarafından bir kale yerleşimi olarak kurulan ve zamanla Anadolu’nun en güçlü krallıklarından birine dönüşen Pergamon Krallığı’nın başkenti üzerine arşivlik bir eser.

Çalışma, Pergamon araştırmalarının tarihi, koruma çalışmaları, kent tarihi ve çevre kültürleri, şehir planlamacılığı ve mimarisi, insanların yaşam alanları, tapınma merkezleri, kutsal alanları gibi tematik ana başlıklar altında her biri alanında uzman bilim insanları tarafından kaleme alınan 30 akademik makaleden oluşuyor.

MÖ 3. yüzyılda Attalos Hanedanı’nın kurulmasıyla Attalos Krallığı’nın başkenti ve resmi ikametgâhı haline gelen antik Pergamon kenti, birçok sivil kurumu olan az çok bağımsız bir polisti.

Bu nedenle eldeki çalışma da, Pergamon’da yaşayan halkın yanı sıra Athena Kutsal Alanı, Büyük Sunak, Asklepieion ve Kızıl Avlu gibi önemli kutsal yerleriyle birlikte Pergamon’u büyük bir kent ve krallık başkenti olarak sunuyor.

Her ne kadar Hellenistik Dönem’e ağırlık verilmişse de kitapta genel olarak prehistorik çağlardan Bizans Dönemi’ne kadar uzanan geniş bir zaman dilimi inceleniyor.

Böylece içinde bulunduğu doğal çevrenin kentin gelişimindeki etkileri gözler önüne serilirken aynı zamanda Hellenistik Dönem mirasına daha sonraki zamanlarda nasıl sahip çıkıldığı, ne şekilde değiştirildiği ve zenginleştirildiği ya da bu mirasın nasıl tahrip edildiği daha net bir şekilde anlaşılabiliyor.

  • Künye: Kolektif – Pergamon: Anadolu’da Hellenistik Bir Başkent, hazırlayan: Felix Pirson ve Andreas Scholl, çeviren: Güler Ateş, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 432 sayfa, 2023

François Noudelmann – Bambaşka Bir Sartre (2023)

Jean Paul-Sartre’ın manevi kızı Arlette Elkaïm’de bulunan şahsi arşivinden ve kendisiyle yaptığı görüşmelerden hareketle bir başka Sartre portresi çiziyor François Noudelmann.

‘Bambaşka Bir Sartre’ yayımlanmamış mektuplar, ses-film kayıtları ve notlardan oluşan bu arşivin izinde Sartre’ın yüzeysel bir turist olmayı sevdiğini, gönlünün çokeşliliğe meylettiğini, angaje yazar kimliğinin üzerine yapışmasından rahatsız olduğunu, müzikle olan ilişkisini ve depresif anlarını ifşa eden şaşırtıcı bir çalışma.

Kitaptan bir alıntı:

“Bir yazarın hayatına girmek için her şeye karşın bir yol seçmek gerektiğine göre, yan yolları izleme stratejisi verimli olabilir. Bu strateji bağlantılar üzerinden yanlamasına düşünmeyi, çevresi ve –birlikte yeni, şaşırtıcı bir yöne girdiği– kişiler üzerinden bir bireyin izini sürmeyi amaçlıyor. İnsan hayatlarının anlaşılması için biraz epigenetiği devreye sokmak tekanlamlı nedenselcilikten kaçınmayı, yerinde dönüşümleri ve çevrenin yarattığı farklılaşmaları ortaya koymayı sağlıyor. Raymond Aron ona Husserl’den söz etmeseydi ve onu Berlin’e yönlendirmeseydi, Sartre fenomenolog olur muydu? Peki ya Jean Genet ya da Frantz Fanon’la karşılaşmasaydı, Kötü kavramı üzerinde düşünür ve sömürgeciliğe böylesine şiddetle karşı çıkar mıydı?”

  • Künye: François Noudelmann – Bambaşka Bir Sartre, çeviren: Şehsuvar Aktaş, Yapı Kredi Yayınları, biyografi, 152 sayfa, 2023

Jean Bottéro – Dünyanın En Eski Mutfağı (2023)

 

Mutfak ve sofra kültürü bir uygarlığı anlamanın en etkili yollarından biri.

Dünyaca ünlü Fransız Asurbilimci, Kutsal Kitap ve kadim Ortadoğu dinleri uzmanı, tarihçi Jean Bottéro, yaklaşık MÖ 1700’lere tarihlenen ve kırka yakın yemek tarifini içeren üç kil tablet üzerinden antik Babil’in yemek kültürünü inceliyor.

Pişirme teknikleri, şölen yemekleri, ölüm ve yaşamın sofraya yansıması, içecek kullanımı gibi çeşitli konu başlıkları, “uygarlıkların beşiği” olarak anılan Mezopotamya’dan günümüz kültürüne ışık tutuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Bu kitabı yazarken niyetim Mezopotamyalı muhterem atalarımızın ‘yeme-içme’ kültürü hakkında akademik ve kapsayıcı bir çalışma ortaya koymak değildi, çünkü bu (samimi okuyucuya ulaşamama pahasına) akademisyenlere yönelik sıkıcı ve kuru bir çalışma olurdu (…)

“Acilen tatmin edilmek istenen damak zevkine gelince, eski Mezopotamyalılarla beraber yemek yeme imkânımız olmadığına göre bu mutfağın lezzetlerini, elimizin altında bulunan Türk-Arap veya Lübnan ya da Yakındoğu (kim nasıl isterse öyle adlandırsın) mutfağında tadamaz mıyız? Çünkü tarihsel olarak bu mutfaklar Mezopotamya’nın kaybolmuş ‘Yeme-İçme’, ‘Mutfak ve Sofra’ tekniklerinin devamı ve ulaşabileceğimiz tek çağdaş temsilcisi.”

  • Künye: Jean Bottéro – Dünyanın En Eski Mutfağı, çeviren: Nur Çiğdem Tezel, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 136 sayfa, 2023

Sula Bozis – İstanbullu Rumlar (2023)

Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’i kısmen kuşatan Haliç’in doğu yakası, “şehir ötesi” anlamına gelen Peran veya Perea adıyla anılıyordu.

Pera’da Bizans döneminden beri Cenevizli ve Venedikli unsurlar mevcuttu. İstanbul’un fethinden sonra 1535’te Fransız elçisine Galata Kulesi dışında, “Pera bağlarında” oturma izni verilmesiyle elçilik oraya taşınmış, bunu diğer yabancı elçilikler, on yedinci yüzyıldan itibaren de Rum tüccar aileleri izlemişti. Sonraki yüzyıllarda çeşitli amaçlarla Osmanlı İmparatorluğu’na gelen Avrupalılarla diğer gayrimüslimlerin semte yerleşmesi sonucu ortaya çıkan kentsoylu Pera mozaiği, özellikle son devir Osmanlı siyasi, kültürel ve toplumsal tarihinde son derece büyük bir rol oynadı.

Bu mozaiğin en önemli unsuru, 1804’te Galatasaray’da Panayia Kilisesi’nin açılmasıyla Pera-Stavrodromi Rum Cemaati adını alan Rum toplumuydu.

Tarih boyunca Pera, İstanbul’un Fener’den sonra en büyük Rum nüfusunu barındıran semti olmuştu.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve 20. yüzyıl boyunca Türk-Yunan ilişkilerinin inişli çıkışlı seyrinden olumsuz etkilenen Rum Cemaati, özellikle 6-7 Eylül 1955 saldırılarından sonra hızla küçülmüştü.

Sula Bozis’in yazmalar, diplomalar, okul kayıtları, fotoğraf albümleri gibi çok çeşitli yazılı kaynakların yanı sıra sözlü tarih araştırmalarına da dayanarak hazırladığı ‘İstanbullu Rumlar’ adlı çalışmasının bu genişletilmiş yeni baskısı, Rum cemaatinin tarihini derli toplu bir şekilde günümüz okuruna sunarken, dolaylı olarak bugünkü Türkiye’nin kültür ve şehirleşme tarihine de ışık tutuyor.

  • Künye: Sula Bozis – İstanbullu Rumlar, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 296 sayfa, 2023

Kolektif – Oidipus–Psikomitoloji (2023)

  • Psikomitoloji neyi, nasıl yordar?
  • Psikanaliz nedir, nasıl çalışır?
  • Tragedya nedir, neyi irdeler?

Sophokles’in Oidipus odaklı tragedyaları bu sorulara yanıt vermek için başvurulacak örnek metinlerdir.

Sigmund Freud’un “Oidipus Karmaşası” kavramsallaştırması Oidipus’u modern bireyin ruhsallığına dair yorumların merkezi imgelerinden biri haline getirmiş, çeşitli disiplinlerden katkılarla “Oidipus” figürü çok boyutlu bir imge ve simgeye dönüşmüştür.

‘Oidipus – Psikomitoloji: Psikanalitik ve Klinik Yorumlar’, modern bireyin psikososyal gelişim sürecine ilişkin çalışmaların merkezi imgelerinden Oidipus’u psikanalitik kuram ve uygulama açısından yorumlayan metinlerden oluşuyor.

Oidipus mitinin psikanalitik kuram ve uygulama çalışmalarındaki serüveni ile bu mitin sosyokültürel yansıma ve uyarlamalarını irdeleyen kitap, Oidipus kavramsallaştırmasına dair değerli bir başvuru kaynağı niteliğinde.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Mehmet Bilgin Saydam, İlker Özyıldırım, Joseph Triest, Hakan Kızıltan, Ceylin Özcan, Türkay Demir, Yavuz Erten, Tevfika İkiz, Raşit Tükel, Doğan Şahin, Oya Çelik Aypak, Ejder Akgün Yıldırım ve Hakan Gürvit.

  • Künye: Kolektif – Oidipus–Psikomitoloji: Psikanalitik ve Klinik Yorumlar, hazırlayan: Mehmet Bilgin Saydam, Yapı Kredi Yayınları, psikanaliz, 328 sayfa, 2023

Catherine Nixey – Kasvetli Çağ (2023)

‘Kasvetli Çağ’, farklı kültürlere ve inançlara karşı hoşgörülü olan kadim Roma İmparatorluğu’nun Hıristiyanlığın gelişiyle başlayan karanlık tarihini anlatıyor.

Greko-Romen dünyada insan avları, kitap yakmalar, sürgün edilen filozoflar, yağmacı keşiş çeteleri, tapınakların yerle bir edilmesi, heykel ve tasvirlerin tahribatı gibi pek çok hadisenin yaşandığı bu dönem, Klasik Antikçağ’ın mirasını ortadan kaldırmış ve “klasik dünya”yı büyük bir yıkıma uğratmıştı.

Catherine Nixey gazeteci olmanın yazınsal imkânlarını sonuna kadar kullanarak sürükleyici bir tarih kitabı sunuyor.

‘Kasvetli Çağ’ yayımlandığı tarihte yılın en iyi kitaplarından biri kabul edilmiş, özgünlüğü ve üslubu dolayısıyla akademik olsun olmasın pek çok övgüye değer görülmüştü.

Kitap, Hıristiyanlık galip geldiğinde nelerin kaybedildiğini açığa çıkan yıkım ve çaresizliği gözler önüne seriyor.

  • Künye: Catherine Nixey – Kasvetli Çağ: Klasik Dünyanın Hıristiyanlar Tarafından Yıkılışı, çeviren: Arzu Akgün, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 256 sayfa, 2023