Mona Chollet – Aşkı Yeniden İcat Etmek (2023)

Aşkı bize sunulandan farklı bir biçimde tasavvur edebilir miyiz?

Daha güçlü, daha tatmin edici, daha eşit bir aşk…

Televizyon dizileri, filmler, romanlar, gündelik hayatın görünmez kodları kadınların susmasını ve aşkta mutluluğu yakalamak için kendileri ile sevgilileri arasında bir seçim yapmaları gerektiğini öğütlüyor.

Erkek her şeye hakkı olan, kadın ise fedakârca kendini adaması gereken taraf olarak kabul ediliyor.

Sadakat ve tekeşliliğe değer yükleyen toplumsal kaideler bazen kadın kırımının yolunu açabiliyor; bu olmadığında bile kadın için yıkıcı, yıpratıcı ve tüketici oluyor.

Tahakkümün görünür ve görünmez bin bir çeşidi hayatımızı esir almaya devam ediyor.

Mona Chollet, ‘Aşkı Yeniden İcat Etmek’te patriyarkanın heteroseksüel ilişkileri nasıl manipüle ettiğini, hem kadınları hem de erkekleri koşullandırdığını, aşkı ve arzuyu yaşamamıza engel olduğunu anlatıyor.

Kadın-erkek ilişkisinin hakiki ve eşit bir ilişkiye dönüşebilmesi için öncelikle kadınların kendi seslerini bulması gerektiğini söylüyor.

‘Aşkı Yeniden İcat Etmek’, hem eleştirel üslubuyla hem de yüreklendirici bakış açısıyla aşkın gücüne duyulan inancın manifestosu âdeta.

“Kadınların kimliklerine, kıymetlerine dair çok güçlü ve sağlam hisleri olması, her alandaki egemenliklerinden emin olmaları gerekir. İşte tüm bu ögeler kadınların sahip olmakta çok az şanslı oldukları noktalar; ama onları beslemeye kararlı olmak da bizim elimizde.”

  • Künye: Mona Chollet – Aşkı Yeniden İcat Etmek: Patriyarka Heteroseksüel İlişkileri Nasıl Sabote Ediyor?, çeviren: Z. Hazal Louze, İletişim Yayınları, inceleme, 256 sayfa, 2023

François Chaubet – Avrupa’nın Entelektüel Tarihi (2021)

Fikirler tarihine giriş olarak okunabilecek çok iyi bir çalışma.

François Chaubet, Avrupa’nın iki asırlık entelektüel güzergâhını izliyor ve Avrupa entelektüel hayatına etki eden ve devamlı dolaşım halinde olan temel düşünce akımlarını ele alıyor.

Yazarların, yayınevlerinin, çevirmenlerin, dergi çevrelerinin ve bilim insanlarının, kısacası kıtanın düşünsel manzarasını biçimlendiren isimlerin üretimlerini ve karşılaştırmalarını anlatan çalışma, düşünce geleneklerinin fikir alışverişleriyle, aktarımlarla ve zengin temaslarla nasıl gelişip serpildiğini gözler önüne seriyor.

Konferansların, sergilerin, bilim toplantılarının, edebiyat ve felsefe kitaplarının, çevirinin, üniversitelerin Avrupası’nı olduğu kadar savaşın ve yıkımın Avrupası’nı da aydınlara odaklanarak irdeliyor.

Faşizm ve Soğuk Savaş gibi büyük tarihsel olayların yanı sıra Marksizm, Hıristiyanlık ve çoğulculuk gibi büyük temalar etrafındaki tartışmaları ele alıyor.

Chaubet’nin ‘Avrupa’nın Entelektüel Tarihi’, karşılaşmalar, aktarımlar ve yan yana gelişler üzerinden özel bir düşünsel tarih okuması öneren, fikirler tarihine giriş niteliğinde bir kaynak kitap.

  • Künye: François Chaubet – Avrupa’nın Entelektüel Tarihi: 19. ve 20. Yüzyıl, çeviren: Z. Hazal Louze, İletişim Yayınları, tarih, 120 sayfa, 2021

Valéry Giroux ve Renan Larue – Veganizm (2021)

Veganizm, hisleri olan canlıları köleleştirmeye, onlara uygulanan kötü muamelelere ve onları öldürme eylemine, mümkün olduğunca ortak olmamaktır.

Bu sebeple veganlar hayvan istismarı içeren tüm ürünlerden, tüm hizmetlerden ve tüm eylemlerden kaçınmaya özen gösterirler.

Ne mutlu ki, hayvanları köleleştirmenin temelleri ve meşruiyeti artık yüksek sesle sorgulanıyor..

Valéry Giroux ve Renan Larue’nin vegan felsefesi ve veganizmin tarihi üzerine bu enfes çalışması da, bu sorgulamada bize rehber olacak nitelikte.

Kitap, kimi zaman alay konusu olan, çoğu zamansa sanayicileri ve hayvan sömürüsünden kâr elde edenleri kızdıran veganizmi hayvanlara eziyet etmeme çerçevesinin yanı sıra, doğaya, dünyaya, bizzat insanlara olan faydaları açısından da düşünerek bu felsefeyi daha geniş bir bağlama yerleştirmesiyle dikkat çekiyor.

Kitabın ilk bölümünde, hayvan sömürüsünün güçlü bir direnişi nasıl harekete geçirdiğini görüyoruz.

İkinci bölümde, Antik Çağ’daki öncüllerinden, hayvan etiği hakkındaki en yeni gelişmelere kadar vegan felsefesinin kendine has yönleri ele alınıyor.

Akabinde günümüz veganlarının portresi çiziliyor ve onların −özellikle internetin doğuşuyla− oluşturduğu topluluk inceleniyor.

Son olarak da, veganizmin sadece hayvanlara eziyet etmeyi reddetmenin pratik bir sonucu olmaktan ibaret olmadığı, aynı zamanda onların özgürleşmesi için siyasi bir araç da olduğu gözler önüne seriliyor.

  • Künye: Valéry Giroux ve Renan Larue – Veganizm, çeviren: Z. Hazal Louze, İletişim Yayınları, inceleme, 104 sayfa, 2021

Mona Chollet – Bugünün Cadıları (2020)

Popüler kültür ürünlerine konu edilen cadı karakterlerine bir fantezi ürünü gibi davranılır, süper güçleri olan kahraman imajı verilir.

Oysa hayal gücünü harekete geçiren bir karakter olarak görülmesinden ve olumlu bir imgeyle anılmasından önce “cadı” kelimesi aşağılayıcı bir sıfat olarak, sahtekârlıkla itham edilen kadınları tarif etmek için kullanılırdı ve on binlercesinin işkence görüp öldürülmesine sebep olmuştu.

Özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupa’da sürdürülen cadı avları, toplumsal bilinçte ilginç bir yer tutuyordu.

Mona Chollet, bu tarihsel gerçekliği hatırımızda tutarak kadınlara uygulanan muamelenin bugün farklı biçimlerde, sistemleşmiş ve doğallaşmış halde devam ettiğini, o zamanlardan itibaren, önce şiddet yoluyla ve sonra ideal ev kadını modelinin inşasıyla dayatılan modelin, kadınları doğurganlık üzerine temellenen rollere hapsettiğini, onları çalışma yaşamından kopardığını gözler önüne seriyor.

Yazar, kadınların kimliklerini yok eden, zayıflatan, özgürlüklerini ellerinden alan bu modelin karşısına bugünün cadılarını ve onların yaratabileceği direniş imkânlarını koyuyor.

Yazar, bugünün cadılarıyla kast ettiği ise, bağımsız olabilen, kendini gerçekleştirebilen, bekâr kalan, çocuk sahibi olmak veya olmamak gibi kararlarını özgürce dile getirebilen, türlü biçimlerde süren gençlik, güzellik dayatmasına karşı olgunluğun ve tecrübenin emaresi olarak saçlarının beyazlamasını gururla izlemeyi seçen kadınlardır.

“Cadıların fısıltılarının bizi yönlendirdiği yolu takip edip düşünce dünyamızı ve hayal gücümüzü serbest bıraktığımızda büyük bir coşku bizi bekliyor olacak: cesaretin, isyanın, hayatı olumlamanın, otoriteye kafa tutmanın vereceği coşku.” diyen Chollet, sadece sivrilen kadınları değil, toplumun kadınlık idealini içselleştirmiş kadınları da, cadılık yaftasını sahiplenmeye davet ediyor.

  • Künye: Mona Chollet – Bugünün Cadıları: Kadınların Yenilmez Gücü, çeviren: Z. Hazal Louze, İletişim Yayınları, kadın, 240 sayfa, 2020