Henri Mendras, Jean Etienne – Sosyolojinin Kurucuları (2024)

Bu kitap bir sosyolojik düşünce tarihi değildir.

Dört büyük sosyolog bu kitapta kendi namına değil, çağdaş sosyologlara faydalı olmaya devam ettikleri için incelenmiş.

Her birinin dehası, modern toplumları anlamak amacıyla genel bir paradigma geliştirirken, aynı zamanda bu paradigmayı kusursuzlaştırmak ve yorumlayıcı bir toplum kuramına dönüştürmek için özel tanımlayıcı çalışmalar yürütmeleridir.

Genelleme ve ampirik araştırma arasında gidip gelmek sosyal bilimlerin, hatta aslında tüm bilimlerin başvurduğu bir yaklaşımdır.

Toplumu okumaları kadar yöntem konusundaki dersleri de sosyal bilimlere yeni giriş yapanların ilgisini çekmelidir.

Tocqueville, Marx, Weber ve Durkheim’den her biri kendi açıklama anahtarına vardı: Eşitliğin ilerlemesi, sınıf mücadelesi, toplumsal rollerin farklılaşması ve akılcılaştırma (rasyonalizasyon) her zaman çağdaş sosyologlar tarafından incelenen mekanizmalar oldu.

Bu makro-sosyolojik karşılaştırmacılık örnek teşkil etmeye devam ediyor; geleceğin sosyologları olsun ya da olmasın, tüm genç beyinler bu yaklaşımdan beslenmelidirler.

  • Künye: Henri Mendras, Jean Etienne – Sosyolojinin Kurucuları: Tocqueville, Marx, Durkheim, Weber, çeviren: Zuhal Karagöz, Albaraka Yayınları, sosyoloji, 220 sayfa, 2024

Paul Fauconnet ve Marcel Mauss – Sosyoloji Yazıları (2020)

Sosyolojinin hangi aşamalardan geçerek bir bilim haline geldiği konusunda çok değerli bir çalışma.

İkisi de Fransız sosyoloji ekolünün ilk temsilcilerinden olan Marcel Mauss ve Paul Fauconnet, Fransa’da sosyolojinin adım adım bilim haline gelirken hangi konuları işlediğini, uyguladığı yöntemleri ve bölümlemeleri sunuyor.

Sosyolojinin bugünkü konumuna gelmesi konusunda tarihsel değeri olan bu çalışma, aynı zamanda antropoloji ve diğer bilimlerle kurulan ilişkileri örneklendirmesiyle de önemli.

  • Künye: Paul Fauconnet ve Marcel Mauss – Sosyoloji Yazıları, çeviren: Zuhal Karagöz, Pinhan Yayıncılık, sosyoloji, 128 sayfa, 2020

 

Maurice Halbwachs – Toplumsal Sınıfların Psikolojisi (2019)

Türkiyeli okur Maurice Halbwachs’ı, yakın zamanda Türkçede de yayımlanan ‘Kolektif Bellek’le hatırlayacaktır.

Bellek ve toplum arasındaki ilişki konusunda çok önemli bir çalışma olan kitabında Halbwachs, klasik pozitivizmin aksine yorumsamacılık ve determinizmi bir araya getirerek yaşanan toplumsal olayların bizim belleğimizi nasıl etkileyip onu dönüştürdüğünü gözler önüne sermişti.

Halbwachs şimdi de, başka bir önemli eseriyle, ‘Toplumsal Sınıfların Psikolojisi’yle karşımızda.

İnsan tabiatını toplumsal bir tabiat olarak tanımlayan düşünür, bu yönüyle insan tabiatının içgüdülerine ve eğilimlerine derinlemesine bakıyor.

Sosyolojik ve psikolojik perspektiflerin harmanlandığı bu eserinde Halbwachs, farklı toplumsal grupları ele alıyor ve bu gruplarda hangi kolektif temsillerin hâkim olduğunu, etkilerinin, yayılma alanlarının ve sınırlarının ne olduğunu ele alıyor.

Toplumsal grupların varlığının bunların toplumsal evrimin farklı aşamalarına tekabül edip etmediği, düşünürün burada yanıtını aradığı bir diğer önemli soru.

  • Künye: Maurice Halbwachs – Toplumsal Sınıfların Psikolojisi, çeviren: Zuhal Karagöz, Pinhan Yayıncılık, sosyoloji, 168 sayfa, 2019

Maurice Halbwachs – Kolektif Bellek (2018)

Hafıza çalışmalarının modern öncülerinden biri olarak kabul edilen, Fransız sosyolog Maurice Halbwachs’ın bu kitabı, arkasında bıraktığı el yazmalarından yola çıkarak hazırlanmış.

Bellek ve toplum arasındaki ilişki konusunda çok önemli bir çalışma olan ‘Kolektif Bellek’te Halbwachs, klasik pozitivizmin aksine yorumsamacılık ile determinizmi bir araya getiriyor.

Kişisel anılarımızın ne kadar bize ait olduğu, örneğin tanık olduğumuz bir toplumsal olayın bizim belleğimizi nasıl dönüştürdüğü, Halbwachs’ın burada asıl ilgilendiği konu.

Kitap, belleğin ve hatırlamanın zaman ve mekân ile ve hatta müzik ile ne gibi bir ilişkisi olduğunu irdelemesiyle dikkat çekiyor.

  • Künye: Maurice Halbwachs – Kolektif Bellek, çeviren: Zuhal Karagöz, Pinhan Yayıncılık, sosyoloji, 232 sayfa, 2018