Selim İleri – İstanbul: Lâle ile Sümbül (2007)

  • İSTANBUL: LÂLE İLE SÜMBÜL, Selim İleri, Doğan Kitap, anı, 198 sayfa

istanbul-lale-sumbul

Okuyucularının iyi bildiği gibi, Selim İleri yazınının bir yönü de, İstanbul’a duyulan sonu gelmez tutkudur. İleri’nin kırk yıldan beri emek verdiği edebiyat, hem bu şehirden beslenir, hem de bu şehri besler. Kendisinin İstanbul’a dair yazılı kaynaklara ve şehir kültürüne duyduğu tutku, asıl gücünü bu çift yönlü üretimden alır. Dolayısıyla İleri’nin bu kitabı, İstanbul’a, onun tarihine ve kültürüne adanmış bir anlatı olarak düşünülebilir. ‘Gözlem ve Anı’, ‘Edebiyatın Dile Getirdiği’ ve ‘Veda Vakti’ başlıklı üç bölümden oluşan kitapta, şehrin muhtelif semtlerine, önemli aktörlerine, mevsimlerine, tarihine, kısacası İstanbul’u İstanbul yapan pek çok ayrıntıyı atıf yapılıyor.

Şengül Hablemitoğlu – Sessiz Ağıt (2007)

  • SESSİZ AĞIT, Şengül Hablemitoğlu, Bilgi Yayınevi, anı, 157 sayfa

sessiz-agit

Şengül Hablemitoğlu, bir suikast sonucu hayatını kaybeden Necip Hablemitoğlu’nun eşi. Şengül Hanım’ın ‘Sessiz Ağıt’ı da, bu beklenmedik cinayete kurban giden kocasının yokluğu karşısında hissettiklerine yer veriyor. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi, buradaki anlatımların çoğunluğu, böylesi muazzam bir acı karşısında duyulan öfkeyi ve çaresizliği dile getiriyor. Hablemitoğlu, yaşadıklarını neden yazıya dökmeye karar verdiğini şöyle açıklıyor: “Dostlarımızla ve kendi arkadaşlarımla her yan yana gelişimizde, Necip’le ilgili nokta koymadan, nefes almadan konuştuğumu, bunun bir tür bağımlılık olarak hastalıklı bir duruma dönüştüğünü, beni de sıkıcı bir insan yaptığını gördüğümde yazmaya karar vermiştim.”

Aziza de Rochebrune – Dilber Kethy’nin Bursa ve İstanbul Hatıratı (2007)

  • DİLBER KETHY’NİN BURSA VE İSTANBUL HATIRATI, Aziza de Rochebrune, çeviren: İlhami Yurdakul, Kitabevi Yayınları, anı, 174 sayfa

dilber-kethy

Orijinal adı, ‘Le Calvaire de l’Islam’ olan bu kitabın ilk baskısı 1913 yılında Paris’te yapılmıştı. Kitabın yazarı ise, Doğu ve Batı kültürüne oldukça aşina olan Fransız yazar Madam Aziza de Rochebrune. Kitabın anlatıcısı, Kethy Brown isimli kurgu karakterdir. Brown’ın anlatımıyla verilen hatıraların birinci bölümü Bursa, ikinci bölümü de İstanbul’da geçer. Önemli bir ayrıntı olarak da, Balkan Savaşları’nda işgal edilen Edirne, kitapta karşımıza çıkan mekânlardan bir diğeri. Hatırat, Osmanlı yaşamına dair ayrıntılar barındırmasıyla ilgiye değer.

Nuri Salman – Yolculuk Sürer (2017)

  • YOLCULUK SÜRER…, Nuri Salman, Ayrıntı Yayınları

yolculuk-surer

Dersim, 1980 öncesi sol hareketlerin yaygın örgütlendiği bir kentti. Bu kitap da, Dersim ve ilçelerinde 1977 yılından başlayarak siyasi faaliyetler yürütmüş Salman’ın anılarından oluşuyor. Kitap, bir yönüyle Salman’ın kişisel hayatından kesitler sunarken, öte yandan da, özellikle Dev-Genç/Devrimci Yol’un Dersim’de nasıl örgütlendiği ve geliştiğini aydınlatıyor.

Stella Rimington – Açık Sır (2017)

  • AÇIK SIR, Stella Rimington, çeviren: Dilek Şendil, Yapı Kredi Yayınları

acik-sir

Britanya iç istihbarat servisi MI5’in eski Genel Direktörü Rimington’un otobiyografisi. Servisin ilk kadın direktörü olan Rimington, kurumun tarihine ve yapısına, MI5’in Soğuk Savaş sürecinde ve IRA ile savaştaki rolüne dair bilinmeyenleri aydınlatırken erkek egemenliğindeki istihbarat dünyasında bir kadın olarak nasıl var olabildiğini anlatıyor.

Doğan Hasol – Anılar Kuşlar Gibidir (2007)

  • ANILAR KUŞLAR GİBİDİR, Doğan Hasol, Remzi Kitabevi, anı, 264 sayfa

anilar-kuslar-gibidir

Doğan Hasol, mimarlıktan yazarlığa, yayıncılıktan reklamcılığa ve farklı dallarda yöneticiliğe kadar uzanan geniş bir deneyim yelpazesine sahip. Yazarın bu kitabı, hem çocukluktan başlayarak ilk gençlik ve olgunluk yıllarına uzanan anılarına yer veriyor, hem de, bu deneyimlerinden edindiği farklı izlenimleri barındırıyor. Hasol’un, kitabının girişinde, “Amacım anılarımı yazarak, kendimi, yaşamımı anlatmak değil. Üstlendiğim çok değişik görevler gereği yaşadığım ilginç olayları, çevremde olup bitenleri, gözlemlerimi, olduğu gibi aktarmaya çalıştım,” diyor.

Hulusi Tunca – Hey Gidi Günler (2007)

  • HEY GİDİ GÜNLER, Hulusi Tunca, C Blok Yayınları, röportaj, 304 sayfa

hey-gidi-gunler

Alt başlığı, ‘Bir Best Offf Çeksem / 70’li Yıllar’ olan ‘Hey Gidi Günler’, Hulusi Tunca’nın 70’li yıllarda HEY dergisinde yayınlanan röportajlarından derlenen bir kitap. Tunca’nın keyifli röportajları, Türkiye’nin yakın dönem popüler kültürüne dair bilgi edinmek isteyenlere özellikle önerilir. Çünkü bu röportajlarda, günümüzde artık kendini ispat etme derdi kalmamış ünlü isimlerin, ünlü olmaya başladıkları ilk zamanları yer alıyor. Örneğin, Edip Akbayram’ın babasından neden borç para istediği; Erkin Koray’ın, hangi plağını Türk müziği listesine girmek için yaptığı ve hangi şarkıcının çiçek yerine 70’lik Rakı aldığı, kitaptaki röportajlarda karşımıza çıkan keyifli ayrıntılardan birkaçı.

Arif Keskiner – Yine mi Çiçek (2007)

  • YİNE Mİ ÇİÇEK, Arif Keskiner, Doğan Kitap, anı, 315 sayfa

yine-mi-cicek

Arif Keskiner, ilk baskısı 2003’te yapılan ‘Yine mi Çiçek’te, sinema, basın, sahne ve edebiyat dünyasının bilinen isimlerinin, meşhur oldukları bu işler dışında, onların sevinçlerine ve hüzünlerine, yer veriyor. Keskiner’in anıları, bu ünlü simaların özel hikâyelerine yer verirken, okuyucuyu sinema yönetmenliği, fotoroman yöneticiliği, figüranlık, yapımcılık, senaryo yazımı ve oyuncu keşfi gibi konularda da bir gezintiye çıkarıyor. Keskiner, hem Türk sinemasına, hem de TRT’yle başladığı televizyon camiasına önemli katkılar sundu. Yazarın, yer olarak meşhur mekânı Çiçek Bar’da geçen ve güçlü bir üslupla aktardığı anılar, bu dünyaya dair renkli ayrıntıları sunmalarıyla ilgiye değer.

Selahattin Küçük – Radyodaki Büyülü Ses (2007)

  • RADYODAKİ BÜYÜLÜ SES, Selahattin Küçük, Gürer Yayınları, anı, 160 sayfa

radyodaki-buyulu-ses

Selahattin Küçük, radyolu yılların önemli isimlerinden biri. Dolayısıyla kendisi, televizyon kuşakları tarafından pek bilinmez. Küçük’ün anılarından oluşan bu kitap, o dönemin ayrıntılarına indiği için ayrıca ilgiyi hak ediyor. İkinci Dünya savaşı yıllarında, en önemli iletişim kanallarının radyo ve basın olduğu düşünüldüğünde, radyonun ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Küçük, radyoculukta kırk yıllık deneyime sahip. Kendisinin anılarında, Eski İstanbul Radyosu ile Harbiye’deki Radyoevi’nin kırk yıllık süre içinde nasıl bir değişime uğradıkları, dönemin sanatçılarına dair anılar ile o dönemde Ankara ve İstanbul radyoları arasındaki farklar anlatılıyor.

Nur Yaycıoğlu – Bir Psikologun İtirafları (2007)

  • BİR PSİKOLOGUN İTİRAFLARI, Nur Yaycıoğlu, Resital Yayınları, anı, 207 sayfa

bir-psikologun

‘Bir Psikologun İtirafları’, hem anı hem de deneme türüne dâhil edilebilir. Nur Yaycıoğlu yirmi yıl boyunca devlet hastanelerinde klinik psikolog olarak görev yaptı. ‘Başarı ve Çocuklarımız’, ‘Özgürlüğümü Alacağım’, ‘Kişilik Renkleri’ ve ‘Arayış Tutkusu’, yazarın daha önce yayınlanmış kitapları. Anlattığı tüm öykülerin gerçek olduğunu belirten Yaycıoğlu, bu öykülerden yola çıkarak kişilik çözümlemeleri yapıyor. Yazar, yine bu öyküler üzerinden, Türkiye’nin psiko-sosyolojik yapısına dair eleştiriler de sunuyor. Çalışma, bireyin yaşadığı sorunların önemli bir sebebi olarak toplumsal yapıyı gösterip bu yönde analizler yapıyor.