Gilbert Achcar – Yeni Soğuk Savaş (2025)

Gilbert Achcar’ın bu kitabı, Kosova Savaşı’ndan Ukrayna Savaşı’na uzanan süreçte Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Çin arasındaki ilişkileri yeni bir Soğuk Savaş bağlamında analiz ediyor. ‘Yeni Soğuk Savaş: Birleşik Devletler, Rusya ve Çin Kosova’dan Ukrayna’ya’ (‘The New Cold War: The United States, Russia and China From Kosovo to Ukraine’), bu üç büyük gücün küresel arenadaki rekabetini, çatışma noktalarını ve iş birliği alanlarını tarihsel bir perspektifle ele alıyor. Kitap, 1990’lardaki tek kutuplu dünya düzeninin ardından Rusya ve Çin’in yükselişiyle birlikte ABD hegemonyasının nasıl sorgulanmaya başladığını ve bu durumun yeni bir jeopolitik gerilim dönemini tetiklediğini savunuyor. Yazar, Balkanlar, Ortadoğu ve Doğu Avrupa gibi bölgelerdeki çatışmaları bu büyük güçlerin rekabetinin yansımaları olarak yorumluyor.

Achcar, yeni Soğuk Savaş’ın klasik Soğuk Savaş’tan farklı özellikler taşıdığını vurguluyor. İdeolojik bir kutuplaşmanın yerini ekonomik rekabetin ve bölgesel nüfuz mücadelelerinin aldığını belirtiyor. Ancak, nükleer silahların varlığı ve büyük güçler arasındaki potansiyel çatışma riskinin hala önemli bir tehdit oluşturduğunu da göz ardı etmiyor. Kitap, Ukrayna Savaşı’nı bu yeni Soğuk Savaş’ın kritik bir aşaması olarak değerlendiriyor ve bu savaşın küresel güç dengelerini nasıl daha da değiştirebileceği üzerine öngörülerde bulunuyor. Achcar, bu karmaşık jeopolitik ortamda uluslararası ilişkilerin geleceği ve barışın korunması için yapılması gerekenler üzerine de düşüncelerini paylaşıyor.

Kitap, günümüz dünya politikasını anlamak için önemli bir çerçeve sunuyor. Achcar, büyük güçlerin arasındaki rekabetin sadece bölgesel çatışmaları değil, aynı zamanda küresel ekonomi, uluslararası kurumlar ve insan hakları gibi alanları da nasıl etkilediğini gösteriyor. Kitap, okuyucuyu bu karmaşık ve tehlikeli yeni dönemin dinamikleri hakkında derinlemesine düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: Gilbert Achcar – Yeni Soğuk Savaş: Birleşik Devletler, Rusya ve Çin Kosova’dan Ukrayna’ya, çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 272 sayfa, 2025

Gregory J. Gbur – Düşen Kedigiller ve Temel Fizik (2025)

Gregory J. Gbur’un ‘Düşen Kedigiller ve Temel Fizik’ (‘Falling Felines and Fundamental Physics’) adlı eseri, oldukça sıradan görünen bir olayı, yani kedilerin düşerken neden daima ayakları üstüne düştüğünü bilimsel bir mercek altına alıyor. Yazar, bu basit gibi görünen sorunun cevabını ararken fizik, matematik, biyoloji ve hatta robotik gibi farklı bilim dallarını bir araya getiriyor.

Fizikçi ve kedi velisi Gbur, bu kitabında sadece kedilerin düşme hareketini incelemekle kalmıyor, aynı zamanda bu süreçte ortaya çıkan bilimsel soruların ve cevapların, daha büyük ve temel fiziksel prensiplere nasıl ışık tuttuğunu gösteriyor. Kedi hareketlerinin analizi, yazarın kaleminde karmaşık fiziksel kavramların anlaşılır ve eğlenceli bir hale dönüşüyor.

Kitap, kedilerin düşme hareketini yavaşlatılmış çekimler, bilgisayar simülasyonları ve biyomekanik analizler gibi çeşitli yöntemlerle inceliyor. Bu sayede, kedilerin vücut yapılarının, kaslarının ve sinir sistemlerinin bu olağanüstü hareket için nasıl bir araya geldiği detaylı bir şekilde açıklanıyor.

Yazar, kedilerin düşme hareketini incelerken, aynı zamanda fizik, matematik ve biyoloji arasındaki ilişkileri de vurguluyor. Örneğin, kedilerin dengelerini nasıl korudukları konusundaki araştırmalar, robotların daha iyi dengeye sahip olmasına yardımcı olabilecek veriler sunuyor.

Kısacası, ‘Düşen Kedigiller ve Temel Fizik’ adlı eser, günlük hayatta sıkça gözlemlediğimiz bir olayı, bilimsel bir mercek altına alarak karmaşık fiziksel prensipleri anlaşılır bir şekilde açıklıyor. Kitap, hem bilim meraklıları hem de kedi severler için keyifli bir okuma deneyimi sunuyor.

  • Künye: Gregory J. Gbur – Düşen Kedigiller ve Temel Fizik, çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Düşbaz Kitaplar, bilim, 304 sayfa, 2025

Dylan Riley – Avrupa’da Faşizmin Yurttaş Dayanakları (2024)

Gramscici bir teorik bakış açısına ve sistemli bir karşılaştırmalı yaklaşımın geliştirilmesine yaslanan ‘Avrupa’da Faşizmin Yurttaş Dayanakları: İtalya, İspanya ve Romanya 1870-1945’te, faşist rejimlerin tıpkı kitle demokrasileri gibi zayıf ve ayrışmış sivil toplumlar yerine iyi örgütlenmiş sivil toplumlara ihtiyaç duydukları ileri sürülerek, otoriterlik hakkında genel kabul gören Tocquevilleci görüş birliğine meydan okuyor.

Kitapta bu yöndeki argüman ortaya atılırken, dünya savaşları arasındaki devrin en önemli üç otoriterlik örneğine odaklanılıyor: İtalya, İspanya ve Romanya.

Bu üç örneğin hepsinde de faşizmin, gönüllü birliklerin hızla gelişmeleriyle hâkim sınıf içindeki politik partilerin zayıf bir şekilde gelişmelerinin çakışması yüzünden ortaya çıktığı ileri sürülüyor.

Kitaba göre bu durum bir hegemonya krizi yarattı.

Riley, bundan hareketle krizin 19. yüzyılda sivil toplumun gelişimine bağlı bulunarak aldığı özgül şeklin izini sürüyor.

İtalya, İspanya ve Romanya’da faşizmin yükselişinin bu dâhiyane incelemesi, Tocqueville ve Gramsci’yi alışılmamış ve şaşırtıcı bir sohbetin içine sokuyor.

Sivil toplum, faşizm ve demokrasi hakkında yeniden düşünmemizi sağlayacak bir çalışma.

Riley, sadece Tocqueville, Arendt ve Gramsci’nin mirasları üzerine yeniden düşünmek ve bunları bağdaştırmakla kalmıyor; Kıta Avrupa’sındaki sivil toplumun ve demokratikleşmenin asıl tarihi konusunda aklımızı başımıza getiriyor.

  • Künye: Dylan Riley – Avrupa’da Faşizmin Yurttaş Dayanakları: İtalya, İspanya ve Romanya (1870-1945), çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 384 sayfa, 2024

Warwick Ball – Asya’nın Geçitleri (2022)

Doğu-Batı ulaşım yollarının en ünlüsü “İpek Yolu’dur”.

Arkeolog Warwick Ball ise, bunun bir efsane olduğunu, böyle bir yola veya rotaya değinen hiçbir antik kaynak olmadığını söylüyor.

Ball, dört kitaplık kült yapıtı ‘Avrupa’daki Asya ve Batı’nın Şekillenişi’nin son cildiyle karşımızda.

Avrupa’nın doğu sınırlarının genellikle Ural Dağları boyunca uzandığı kabul edilir.

Ancak Urallar ne Himalayalar ne de Alpler veya Pireneler gibidir.

Ne “Asya’ya” bir engel vazifesi görür ne de “Avrupa’ya” bir sınır çeker.

Aksine nispeten alçak bir tepeler dizisidir ve tarih boyunca her iki taraftaki topluluklar hem ortak kimlikleri hem de ortak bir tarihi paylaşmışlardır.

Doğal engellerin yokluğunda, yapay engeller tesis edilmeye çalışılmış ama bunların çoğu sonunda uğradıkları akametleriyle kayda geçmişlerdir.

Büyük Orta Avrasya steplerinin doğu otlakları neredeyse kesintisiz bir şekilde Balkanlar’dan Moğolistan’a kadar uzanır.

Bundan dolayı Avrupa’nın geçitleri ilkçağın başından beri ardına kadar halkların yer değiştirmesine açıktır: Avrupa’nın Asya’yla en uzun “hududu” boyunca bir sınır yoktur.

Engelsiz stepler sürekli olarak Avrupa’nın kaderini şekillendirmiştir. Geçitler hâlâ eskisi gibi ardına kadar açıktır.

Dört ciltlik ‘Avrupa’daki Asya ve Batı’nın Şekillenişi’ adlı dizinin yazarı Ball, dizinin bu dördüncü cildinde de ezber bozuyor.

Bilindiği gibi Doğu-Batı ulaşım yollarının en ünlüsü “İpek Yolu’dur”.

Oysa Warwick Ball’a göre bu bir efsanedir ve böyle bir yola veya rotaya değinen hiçbir antik kaynak yoktur.

Bu terim 1877’de Richthofen Baronu unvanlı Ferdinand adlı bir Alman Orta Asya coğrafyacısı tarafından icat edilmiştir.

Ball’un, bunun gibi Amazonlar’dan Kral Arthur’un Excalibur adlı kılıcına kadar birçok efsaneyi de ele aldığı bu eseri çok önemli.

  • Künye: Warwick Ball – Asya’nın Geçitleri: Avrasya Stepleri ve Avrupa’nın Sınırları, çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Ayrıntı Yayınları, tarih, 304 sayfa, 2022

Arnold Toynbee – İnsan Soyu ve Toprak Ana (2021)

‘A Study of History’ adlı on iki ciltlik şaheseriyle bildiğimiz Arnold Toynbee, şimdi de insanoğlunun macerasını anlattığı 800 sayfalık bir başyapıtla karşımızda.

Toynbee, dünya tarihini kronolojik bir sırayla bir bütün olarak gözler önüne sererek insan soyunun tarihinin etraflı bir kuşbakışı görünümünü öyküsel bir dille aktarıyor.

Kitap, Dicle-Fırat Havzası’ndaki alüvyonlu arazinin açılması ve bunun neticesinde Sümer uygarlığının ortaya çıkışından Doğu Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne ve 1973 yılına kadar uzanarak dünya tarihinin sağlam bir özetini çıkarıyor.

Toynbee burada, insan türünün maddi gelişimini izlemekle yetinmiyor, aynı zamanda insanın manevi bakımdan gelişimini ve onu doğuran “biyosfer” ile, başka bir deyişle insan soyuyla Toprak Ana’nın ilişkisine de odaklanıyor.

Yazara göre, insan soyu sonunda evrende bildiğimiz yegâne biyosferi mahvedebilecek ölçüde “şeytani” bir güce ulaşmıştır ve şayet insan soyu Toprak Ana’nın canına kıyarsa, kendini de imha edecektir.

  • Künye: Arnold Toynbee – İnsan Soyu ve Toprak Ana: Dünyanın Öyküsel Bir Tarihi, çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Ayrıntı Yayınları, tarih, 800 sayfa, 2021

David Bryn Whitehouse ve Richard Hodges – Muhammed, Şarlman ve Avrupa’nın Kökenleri (2018)

Henri Pirenne’in ‘Mahomet et Charlemagne’ (Hazreti Muhammed ve Şarlman) adlı eseri, beşinci ve dokuzuncu yüzyıllar arasındaki klasik dönem Avrupa tarihini incelemişti.

Bu kitabın öne çıkan tezi, Cermen akınlarının Antik dünyanın Akdeniz’deki birliğini kırmadığı, Antik gelenekten kopuşun tek sebebinin İslam’ın beklenmedik bir hızla yayılışı olduğu şeklindeydi.

Literatüre “Pirenne Tezi” olarak geçen bu tez, şu ana kadar çokça tartışılmış olsa da, söz konusu kitabın yayımlandığı elli yıldan bu yana çürütülmüş değil.

Pirenne’in bir diğer özelliği ise, dönemin başat tarihyazımı anlayışından farklı olarak, on dokuzuncu yüzyılın öyküsel tarih geleneğinden ayrılıp ekonomi tarihine odaklanan ilk girişimlere imza atmasıdır.

Ki Pirenne’e tarih yazıcılığının ölümsüzleri arasında yer alma hakkını kazandıran da asıl olarak bu çalışmalarıdır.

İşte elimizdeki kitabın, ikisi de arkeolog olan yazarları, David Bryn Whitehouse ve Richard Hodges, “Pirenne Tezi”ni” Kuzey Avrupa, Akdeniz ve Batı Asya’da elde edilen arkeolojik bilgiler ışığında gözden geçiriyor.

Yazarlar bunu yaparken, hem Karolenj İmparatorluğu’nun kökenlerine dair bilinmeyenleri aydınlatmaya koyuluyor hem de arkeolojik verilerin neredeyse şaşırtıcı potansiyeline işaret ediyor.

  • Künye: David Bryn Whitehouse ve Richard Hodges – Muhammed, Şarlman ve Avrupa’nın Kökenleri, çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Ayrıntı Yayınları, tarih, 192 sayfa, 2018

Warwick Ball – Tek Dünyaya Doğru (2015)

Doğu’dan gelip de Avrupa’ya ayak basan onca halkın arasında oradaki varlığı en kısa süren halklardan Persleri konu edinen önemli bir çalışma.

Kitap bilhassa, Avrupa’nın Antik İran’la temasını, Doğu’yla Batı arasındaki bugüne kadar devam eden karmaşık etkileşimin miladı olarak incelemesiyle dikkat çekiyor.

  • Künye: Warwick Ball – Tek Dünyaya Doğru, çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Ayrıntı Yayınları

Carl Sagan ve Ann Druyan – Kuyrukluyıldız (2017)

Buralarda Yeryüzü meydana gelmeden çok çok önce, kuyrukluyıldızlar vardı.

Ve kuyrukluyıldızlar, daha sonra gelen milyarlarca yıl boyunca olduğu gibi, bugün de gökyüzünü süslemeye devam ediyor.

İşte ‘Kozmos’ ve ‘Mesaj’ gibi iki kült kitabın yazarı Carl Sagan ile Ann Druyan’ın birlikte kaleme aldığı bu kitap, kuyrukluyıldızlar ekseninde evreni bir uçtan bir uca kat eden çok öğretici ve keyifli bir çalışma.

Kitapta ele alınan kimi konular şöyle:

  • Kuyrukluyıldızların doğası,
  • Halley,
  • Serseri kuyrukluyıldızlar,
  • Kuyrukluyıldızların anatomisi,
  • Kuyrukluyıldızlarla ilgili hayvan masalları,
  • Kuyrukluyıldızların kökenleri ve kaderleri,
  • Göçüp gitmiş kuyrukluyıldızların hayaletleri,
  • Kuyrukluyıldız yörüngeleri ve meteor yağmurları,
  • Çıplak gözle görülebilen başlıca meteor yağmurları…

Kuyrukluyıldızlar, devasa tarihlerinden bu yana, artlarında toz ve gazdan çok daha fazlasını bıraktı; imgelere, şiirlere, sorulara ve içgörülere kapı araladı.

Bu kitap da, söz konusu izleri yeniden keşfetmesi, kuyrukluyıldızlarla ilgili bugünkü kavrayışımızı mercek altına alması ve başka nelerin mümkün olabileceği üzerine akıl yürütmesiyle önemli.

  • Künye: Carl Sagan ve Ann Druyan – Kuyrukluyıldız, çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Ayrıntı Yayınları, bilim, 480 sayfa, 2017

Warwick Ball – Roma’nın Sultanları (2017)

romanin-sultanlari

Kültürlerin Asya’dan Avrupa’ya yayılışını inceleyen dört ciltlik dizinin elimizdeki üçüncü kitabının konusu, tarih boyunca üç kıtayı etkilemiş Türkler.

Kitapta Türklerin ortaya çıkışından İslamiyete geçişlerine, Türklerin Batıya doğru yol almasından İstanbul’un fetihlerine ve Akdeniz’deki başarılarına kadar birçok konu ele alınıyor.

  • Künye: Warwick Ball – Roma’nın Sultanları, çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan, Ayrıntı Yayınları