Todd Strasser – Dalga (2014)

  • DALGA, Todd Strasser, çeviren: Dilek Berilgen Cenkçiler, APRIL Yayıncılık, roman, 154 sayfa

Todd Strasser, ilgi çekici romanı ‘Dalga’da, bir lise sınıfında gerçekleştirilen kötücül bir deneyin çığırından çıkarak neredeyse öğrencilerin tümünü ele geçiren bir yıkıcılıkla sonuçlanışını anlatıyor. Lisede tarih öğretmenliği yapan Ben Ross, öğrencileri üzerinde bir deney yapar. Deneyin amacı, Yahudi soykırımını yaratan Nazi Almanya’sını yeniden canlandırmaktır. Deney icabı öğrencileri manipüle eden Ross, onların içindeki korkunç yıkıcılığı yüzeye çıkaracaktır.

Kurt Vonnegut – Hacıyatmaz (2012)

  • HACIYATMAZ, Kurt Vonnegut, çeviren: Ekin Uşşaklı, APRIL Yayıncılık, roman, 232 sayfa

 

Usta Amerikalı yazar Kurt Vonnegut ‘Hacıyatmaz’da, ABD’nin yakın geleceğini anlattığı trajikomik bir ütopya sunuyor. Romanın başkahramanı ve aynı zamanda anlatıcısı, Dr. Wilbur Nergis-11 Swain’dir. ABD’nin eski başkanı olan Swain, Çinlilerin yerçekimiyle oynaması nedeniyle gündelik hayatı oldukça çetrefilli hale gelmiş, enerji kaynaklarının tükenmesi nedeniyle hayalet ülke haline gelmiş, aynı zamanda salgın hastalıklarla da boğuşan bir ABD tasvir ediyor. Swain, ABD toplumunun bu trajikomik, absürd dünyasını ironik bir üslupla anlatırken, insan olmaya ve yaşamaya dair sıra dışı fikirlerini de okurlarıyla paylaşıyor.

Kurt Vonnegut – Kedi Beşiği (2012)

  • KEDİ BEŞİĞİ, Kurt Vonnegut, çeviren: Serkan Göktaş, APRIL Yayıncılık, roman, 255 sayfa

Kurt Vonnegut, ilkin 1963’te yayımlanan ‘Kedi Beşiği’nde, medeniyetlere, dinlere ve dünyanın sonuna dair trajikomik bir hikâye kaleme getiriyor. Romanın başkahramanı, atom bombasının mucitlerinden olan Felix Hoenikker’in, bombayı Hiroşima’ya ilk attığı an neler hissetiğiyle ilgili bir kitap yazmaya karar verir. Bununla, modern insanı ve onun deliliklerini açıklamayı amaçlayan kahramanımız, çalışmalarını yürütürken, kendini Karayip Denizi’ndeki San Lorenzo Cumhuriyeti isimli küçük bir adada bulur. İsimsiz kahramanımız burada, Bokononculuk olarak bilinen, zararsız yalanlardan oluşan bir dinle ve sıradışı tiplerle tanışır.

Margaret Meserve – Türk (2011)

  • TÜRK, Margaret Meserve, çeviren: Asiye Koray Bendon, APRIL Yayıncılık, inceleme, 552 sayfa

 

Margaret Meserve nitelikli çalışması ‘Türk’te, Batı Türkleri, Hazarlar, Oğuzlar ve Selçuklular gibi, Osmanlı öncesi Türki halkları tanımlayarak, Rönesans tarihçilerinin kullandığı Geç Antik dönem ve Ortaçağ kaynaklarını inceliyor. Bunu yaparken, “Osmanlı” ve “Türk” kelimelerini birbirlerinin yerine geçebilecek şekilde kullanan yazar, Rönesans, Ortaçağ, Osmanlı, Türk ve İslam konularını araştırmasının merkezi olarak tasarlıyor. Türklerin kökenlerinin nereye uzandığını ve onların uzak tarihlerini irdeleyen kitabın, aynı zamanda Batı ve Doğu, Hıristiyanlık ve İslam konusundaki tartışmalara yeni katkılarda bulunduğunu da söyleyebiliriz.

Dominic Smith – Cıva Sanrıları (2011)

  • CIVA SANRILARI, Dominic Smith, çeviren: Dilek Berilgen Cenkciler, APRIL Yayıncılık, roman, 355 sayfa

1787-1851 yılları arasında yaşayan Louis-Jacques-Mandé Daguerre, sanatçı ve kimyagerdi. Fakat Daugerre asıl ününü, bir çeşit fotoğrafik görüntü elde etme yöntemi olan “dagerreyotipi”yle sağladı. İşte Dominic Smith’in elimizdeki romanı ‘Cıva Sırları’nda, fotoğrafın mucidi Daguerre’in hayatı ekseninde, dönemin Fransa’sının bir panoramasını çiziyor. Devrim sonrası Fransa’da geçen roman, aynı zamanda Baudelaire, Niépce ve Arago gibi dönemin önemli figürlerine de yer veriyor. Bu muazzam icadın doğuşuyla hız kazanan kurgu, Daguerre’in listesine aldığı on kişiyi fotoğraflarla ölümsüzleştirmek için yola koyulmasıyla ilginç bir hal alıyor.

Elisabeth Kübler-Ross – Ölüm ve Ölmek Üzerine (2010)

  • ÖLÜM VE ÖLMEK ÜZERİNE, Elisabeth Kübler-Ross, çeviren: Ekin Uşşaklı, APRIL Yayıncılık, inceleme, 294 sayfa

Psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross ‘Ölüm ve Ölmek Üzerine’ adlı ilginç incelemesinde, ölüm psikolojisi hakkında kapsamlı bir çerçeve çiziyor. “Ölmek doktorlara, hemşirelere, din adamlarına ve ölenlerin ailelerine ne öğretmelidir?” sorusunun yanıtını arayan çalışma, ölüm için beş aşamalı bir model oluşturuyor. Yazar bu aşamaları, inkâr ve yalnızlaşma, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme şeklinde tanımlıyor. Ölümcül hastalara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda önerilerde bulunan Kübler-Ross’un kitabında, ölümcül hastalarla yapılan bazı söyleşiler ve ölümcül hastalar için nasıl bir terapinin uygulanabileceği konuları da yer alıyor.