Carl Zimmer – Gülüşü Tıpkı Annesi (2024)

Genleri inceleyen teknoloji ucuzladıkça, milyonlarca insan kendilerini kayıp ebeveynlere, uzak atalara, etnik kimliklere bağlamak için genetik testler istedi.

Oysa Zimmer’in açıkladığı gibi “Her birimiz, birçok atamızdan gelen DNA parçalarının bir araya getirilmiş bir karışımını taşıyoruz. Her parçanın kendi soyu vardır ve insanlık tarihi boyunca farklı bir yol izler. DNA’mızın çoğu kim olduğumuzu –görünüşümüzü, boyumuzu, eğilimlerimizi– akıl almaz derecede ince yollarla etkiler.”

Kalıtım sadece ebeveynden çocuğa geçen genlerden ibaret değildir.

Kalıtım, tek bir hücrenin vücudumuzu oluşturan trilyonlarca hücreye yol açmasıyla kendi bedenlerimizde de devam eder.

Kalıtımın ne olduğuna dair yeni bir tanıma ihtiyacımız var ve Carl Zimmer’in anlaşılır anlatımı ve hikâye anlatıcılığı sayesinde bu olağanüstü öykü bunu sağlıyor.

Genlerden kişiliğe kadar her özelliğin bir kuşaktan diğerine aktarılması biyolojinin en temel, karmaşık, yanlış anlaşılan ve yanlış kullanılan muammalarından biridir.

Zimmer, tarih, otobiyografi ve bilimi bir araya getirerek kalıtımın gizemlerini ve neden önemsememiz gerektiğini açıklıyor.

Kitap, önceki kuşakların bize neler aktardığı ve bizim neleri aktarabileceğimiz konusunda yeni bir bakış açısı oluşturuyor.

  • Künye: Carl Zimmer – Gülüşü Tıpkı Annesi: Kalıtımın Gücü, Zayıflığı ve Potansiyeli, çeviren: Elanur Yılmaz, Alfa Yayınları, bilim, 760 sayfa, 2024

Carl Zimmer – Yaşamın Kıyısında (2023)

Carl Zimmer en büyük bilimsel sorulardan birini araştırıyor: Hayat nedir?

Cevap, ciddi bir şekilde cevaplamaya çalışana kadar açık görünüyor.

Mutfak tezgâhınızda duran elma canlı mı, yoksa sadece içinden geldiği elma ağacı mı bu sözü hak ediyor?

Bu soruyu burada, dünyada cevaplayamazsak, diğer dünyalarda uzaylı yaşamı keşfedip keşfetmediğimizi nasıl bileceğiz?

Soru, örneğin döllenmiş bir yumurtanın yaşayan bir insan olup olmadığı ve bir kişiyi ne zaman yasal olarak ölü ilan etmemiz gerektiği gibi, toplumun en tartışmalı çatışmalarından bazılarının üzerinde asılı duruyor.

Koronavirüsler tarihin akışını değiştirdi, ancak birçok bilim insanı onların canlı olmadığını iddia ediyor.

Kimyagerler toplanabilen, çevrelerini algılayabilen ve çoğalabilen damlacıklar yaratıyorlar.

Laboratuarda yaşam mı yarattılar?

Zimmer bizi, yaşamı sıfırdan tasarlayan araştırmacıların laboratuvarlarına ve zihinlerine kadar götürüyor.

Yazar bunu yaparken de ufuk açıcı ve aydınlatıcı pek çok hikâye anlatıyor.

  • Künye: Carl Zimmer – Yaşamın Kıyısında: Canlı Olmak Ne Demektir Arayışı, çeviren: İlkay Alptekin Demir, Alfa Yayınları, bilim, 384 sayfa, 2023

Carl Zimmer – Virüs Gezegeni (2012)

  • VİRÜS GEZEGENİ, Carl Zimmer, çeviren: Müzeyyen Aytaç, Alfa Yayınları, bilim, 130 sayfa

 

Popüler bilim yazarı Carl Zimmer ‘Virüs Gezegeni’nde, bilim dünyasında bilinen en küçük yaşayan şeyler olmalarına rağmen, tüm dünyaya hükmetme gücüne sahip virüslerin ilginç hikâyesini anlatıyor. Virüslerin yaşama ve biyosfere etkileri, ilk yaşam formlarının oluşmasına nasıl önayak oldukları, yeni hastalıklara nasıl neden oldukları, gelecekte virüslerin insanın ve dünyanın kaderini nasıl etkileyeceği, Zimmer’ın odaklandığı konulardan bazıları. Ayrıca kitapla birlikte, soğuk algınlığı için yapılan tedavilerin yarardan çok zarar verdiğini ve okyanusların şaşırtıcı sayıda virüse ev sahipliği yaptığını da öğreniyoruz.