Monique O’Connell ve Eric R. Dursteler – Akdeniz Medeniyetleri (2019)

Muazzam bir çalışma olan ‘Akdeniz Medeniyetleri’, okurunu ana hatlarıyla orta ve erken modern çağ tarihi, Roma’nın çöküşüyle (500) Napolyon fetihleri (1800) arasında yer alan 1300 yıllık dönem hakkında bilgilendiriyor.

Kitap, Akdeniz’i siyasi ve askeri gelişmeler, sınır hareketlerinin tasviri, dini, ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmeler bağlamında izliyor.

Kitapta,

  • Roma İmparatorluğu’nun kuruluş ve çöküşü,
  • Barbar, Bizans ve Latin Hıristiyan olarak parçalara bölünmesi,
  • Erken ortaçağda Roma İmparatorluğu’nun kalıntıları üzerinden yeni siyasi yapılar inşa eden yeni Hıristiyan ve Müslüman toplumların gelişimi,
  • Ortaçağın son dönemlerindeki Hıristiyan ve Müslümanların kutsal savaşları,
  • Avrupalıların Haçlı savaşlarını ve Müslümanların buna karşı tepkisi,
  • Ortaçağın son dönemindeki ekonomik değişim bağlamında Latin Avrupalı tüccarların Yahudi ve Müslümanların ticari ağlarına girişi,
  • 1348 yılında hıyarcıklı veba salgınının başlamasıyla ortaya çıkan değişiklikler,
  • İberya ve İtalya’da giderek bölgesel devletlerin ortaya çıkışı,
  • Osmanlı Türklerinin bölgede iktidar sahibi olmak için mücadele eden ciddi bir güç olarak ortaya çıkışıyla doğuda Bizans ve Memluk İmparatorluklarının zayıflaması,
  • Erken modern dönemdeki kültürel gelişmeler,
  • Rönesans’ın Avrupa’daki yansımaları,
  • Ticaret şekillerindeki ve lüks malların dolaşımındaki değişiklikler,
  • Daha önce bölgesel devletler olan Habsburg, Osmanlı ve Venedik İmparatorluklarının gelişimi,
  • İmparatorluklar arasında yer alan erken modern dönem sınır belgelerindeki yaşam,
  • İklim, demografi ve hastalık konusundaki global dengesizliklerin Akdeniz kültürünü nasıl değiştirdiği,
  • Akdeniz’de modern öncesi dönemden modern döneme geçişi belirleyen on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllardaki Napolyon ve Rus istilaları,
  • Ve bunun gibi, pek çok önemli konu ele alınıyor.

Zengin kaynaklara dayanması ve kapsamıyla dikkat çeken çalışma, Akdeniz kültürü ve tarihiyle ilgilenenler açısından kaçırılmaması gereken bir kaynak.

  • Künye: Monique O’Connell ve Eric R Dursteler – Akdeniz Medeniyetleri, çeviren: Bozkurt Leblebicioğlu, Say Yayınları, tarih, 576 sayfa, 2019

Eric R. Dursteler – Dönme Kadınlar (2018)

Fatma Hatun ya da eski adıyla Beatrice Michiel,

Maria Gozzadini ve kızları Ayşe, Emine, Hatice,

Elena Civalelli,

Mihale Şatoroviç…

Eric Dursteler’ın bu nitelikli çalışması, yalnızca erken dönem Akdeniz’deki dönme kadınların hikâyelerini anlatmıyor, aynı zamanda dönemin geniş kültürel ve toplumsal pratikleri ve gelenekleri hakkında önemli bilgiler veriyor.

Güçlü arşiv çalışmalarına dayanmasıyla dikkat çeken kitabında Dursteler, dönme kadınların hem toplumsal hem de siyasi olarak nasıl güçlü olabildiklerini de ortaya koyuyor.

Örneğin Venedikli Beatrice Michel, dönme olduktan sonra Fatma Hatun adını almış ve böylece şahsi ve ailevi anlamda statüsünü yükseltmişti.

Bunun yanı sıra Hıristiyan Elena Civalelli ve Müslüman Mihale Şatoroviç, öylesine cesur kadınlardı ki, Osmanlı-Venedik sınırını kullanarak hayatlarına yepyeni yönler vermişlerdi.

Diğer bir önemli örnek de, Yunan adası Milos’tan kaçan dört Müslüman kadının Korfu’ya sığınmalarıydı.

Ayşe, Emine, Hatice ve anneleri Maria, Korfu’ya sığındıktan sonra İslamiyetten Hıristiyanlığa dönmüş ve bu durum Osmanlı-Venedik arasında uluslararası bir soruna neden olmuştu.

Bunun gibi ilgi çekici olaylarla dolu ‘Dönme Kadınlar’, Erken Akdeniz’de kimlik ve dönmelik arasındaki ilişkiyi kapsamlı bir şekilde gözler önüne sermesiyle önemli.

  • Künye: Eric R. Dursteler – Dönme Kadınlar: Erken Dönem Modern Akdeniz’inde Toplumsal Cinsiyet, Kimlik ve Sınırlar, çeviren: Deniz Koç, Koç Üniversitesi Yayınları, kadın, 248 sayfa, 2018

Eric R. Dursteler – İstanbul’da Venedikliler (2012)

 

  • İSTANBUL’DA VENEDİKLİLER, Eric R. Dursteler, çeviren: Taciser Ulaş Belge, İş Kültür Yayınları, tarih, 377 sayfa

Eric R. Dursteler ‘İstanbul’da Venedikliler’de, Osmanlı-Venedik ilişkilerini millet, kimlik ve bir arada varoluş bağlamında, Yakınçağ başlarından Yeniçağ başlarına uzanarak anlatıyor. Dursteler’in kitabını özgün kılan hususlardan biri, iki toplumu “medeniyetler çatışması” gibi ötekileştiren, ayıran bir perspektiften ziyade “bir arada varoluş” gibi yapıcı bir terimle ele alması. İstanbul’daki Venedik milletinin yapısını anlatarak çalışmasına başlayan Dursteler, ardından, Venedikliler ile Osmanlılar, yani Müslümanlar ile Hıristiyanların bir arada varlık gösterdiği bir dönemin kendine has atmosferini ortaya koyuyor.