Gareth B. Matthews – Felsefe ve Çocuk (2023)

Felsefe tarihinin ve kurumsallaşmış felsefenin sırtımıza yüklediği katı sorumluluklardan bir anlığına kurtulup gerçek bir felsefi duyarlılık geliştirmek, çocukların felsefi sorularına kulak vermek ve hayret duygusu ile zihnimizin çeperinin genişlemesine izin vermek belki de kaybedilen bu inancı yeniden kazanmayı sağlayabilir.

Matthews, çocukluk felsefesi alanındaki kilometre taşlarından birisi ve ‘Felsefe ve Çocuk’, filozofun bu alanda kaleme aldığı en önemli eserlerden.

Otantik bir varoluş olarak çocukluğa duyulan ilgi, aynı zamanda felsefenin diri kalmasını sağlayan hayret duygusuna bir övgüdür.

Yalnızca çocuklar ve çocuklarla çalışanlar için değil, felsefeyi yeniden çocuksu hayret ile buluşturmak isteyen herkes için cüretkâr bir kitap.

İdeal olarak, belirli bir soruya ilişkin literatürü iyice kavramak, kişinin kendi cevabına veya çözümüne ulaşabileceği besleyici bir bağlam sağlar.

Ama bu her zaman bu şekilde olmaz.

Bazen filozoflar başkalarının görüşlerini açıklamaya o kadar dalar ki başlangıçta o sorunun kendilerinde uyandırdığı merakı zaman içinde kaybederler.

  • Künye: Gareth B. Matthews – Felsefe ve Çocuk: Çocukların Felsefi Sorularına Yanıt Vermek, çeviren: Meryem Bülbül, Say Yayınları, felsefe, 144 sayfa, 2023

Jana Mohr Lone ve Michael D. Burroughs – Eğitimde Felsefe (2023)

  • Çocuklar gerçekten felsefe yapabilir mi?
  • Çocuklar için Felsefe (P4C) yaklaşımının felsefi temelleri nelerdir?
  • Çocuk edebiyatı ile felsefe yapmak nasıl mümkün olur?
  • Öğretmenler ve ebeveynler bu yöntemi nasıl daha iyi uygulayabilir?
  • P4C’nin zorunlu eğitim içindeki yeri nedir?
  • P4C hangi pedagojik temellere dayanır?
  • Çocuklarla sorgulama yapabilmek ve felsefi diyalog oluşturabilmek için hangi araçları kullanmak gerekir?

‘Eğitimde Felsefe: Okullarda Sorgulama ve Diyalog’, tüm bu sorulara cevap vermekle kalmıyor, farklı yaş gruplarıyla kullanabileceğiniz onlarca uyaran da sunuyor.

P4C yönteminin felsefi ve pedagojik temelleri ile ilgili dilimizde başvurulabilecek en zengin kaynak olma özelliğini de elinde bulunduruyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Hayret sadece felsefi keşif aracılığıyla ortaya çıkmaz, birçok farklı şekilde sergilenebilir. Örneğin sanat, şiir, müzik ve din ya da spiritüellik aracılığıyla. Yine de hayret, insan deneyiminin en temel öğelerine dair sorular ortaya çıkardığı için çoğunlukla felsefi soruşturma ile dışa vurulur.”

  • Künye: Jana Mohr Lone ve Michael D. Burroughs – Eğitimde Felsefe: Okullarda Sorgulama ve Diyalog, çeviren: Ulaş Ersezen, Say Yayınları, eğitim, 400 sayfa, 2023

Alfred North Whitehead – Sembolizm (2023)

Alfred North Whitehead’in bu kitabı, Hume ve Kant’ın epistemolojik meydan okumasına yanıtı olarak okunabilir.

Düşünür burada, cebir ve dil gibi sembolizm türlerini ve tüm sembolik modların en doğal ve yaygın olanı olarak duyu sunumunu tartışmaya açıyor.

Doğrudan bilginin bir sonucu olarak işlev görme biçimimizde sembolizmin kilit bir faktör olduğunu belirten Whitehead’in burada irdelediği diğer konular da sembolizm ve algı ve yanlışlık ve sembolizm.

Kitaptan bir alıntı:

“Sembolizm ile doğrudan bilgi arasında mühim bir fark vardır. Doğrudan deneyim yanılmazdır. Deneyimlediğiniz şeyi deneyimlersiniz. Ancak sembolizm, sembolizmin bizi varsaymaya yönlendirdiği dünyada bir örneği olmayan, yalnızca kavramlardan ibaret olan şeylere ilişkin eylemlere, hislere, duygulara ve inançlara neden olabileceği anlamında bir hayli yanıltıcıdır.

Bu çalışmanın esas iddiası, insan sembolizminin köklerinin, dışsal dünyanın dolaysız algılamanın iki ayrı türü arasındaki sembolik etkileşimi olduğudur. Bu sayede, dış dünyayla ilgili bilgimizin birbirleriyle yakından bağlantılı fakat farklı olan iki kaynağı vardır. Bu türler birbirlerini tekrar etmezler ve gerçek bir bilgi çeşitliliği söz konusudur. Birinin belirsiz olduğu yerde diğeri kesin ve birinin önemli olduğu yerde diğeri sıradandır.”

  • Künye: Alfred North Whitehead – Sembolizm: Anlamı ve Etkisi, çeviren: Seray Soysal, Say Yayınları, felsefe, 88 sayfa, 2023

John Lardas Modern – Nöromatik (2023)

Bilişsel devrim, maneviyat, toplum ve zihin arasındaki ilişki hakkında önemli bir çalışma.

John Lardas Modern, 19. yüzyılın sonlarından bugünün sibernetikçilerine uzanarak din ve beynin tarihini iç içe okuyor, inancın doğası sorusu üzerine derinlemesine düşünüyor.

Aydınlanma düşünürlerinin Rönesans’tan devralarak üzerine kafa yordukları temel mesele, işleyiş kuralları zihin tarafından çözülmeye başlanan maddeye kıyasla zihnin ve/ya ruhun nasıl tanımlanacağı, nerede konumlandırılacağı sorusuydu.

Gelgelelim ne Aydınlanma düşüncesini kendine siper ederek Kilise’nin siyasi nüfuzuna meydan okuyan devrimin Fransa’sında, ne de devrim filozoflarıyla yakınlıklarını gizlemeyen “reformcu”/“radikal” liberallerin siyasette giderek gücünü hissettirdiği İngiltere’de, zihnin işleyişinin nasıl açıklanacağı sorusuna sarih bir yanıt bulunabilmiş değildi.

‘Nöromatik’, Avrupa’da böylesine dallanıp budaklanmakta olan “bilince dair çetin soru”nun Amerikan bilimi, maneviyatı ve toplumunda yarattığı çalkantıların izini sürüyor.

Bilincin gerek zihin gerek ruh olarak, daha çok da her iki veçhesiyle birden tezahür ettiği deneylerin peşinde ilerlerken tarihçi John Lardas Modern, Foucault’nun soykütük yöntemine başvurarak 19. yüzyılın ikinci yarısından İkinci Dünya Savaşı sonrası döneme ve nihayet günümüze dek uzanan bir zaman kesitinde, genelgeçer bilim tarihi ve felsefesinin tasvir ettiğinden bambaşka bir manzaranın parçalarını birleştiriyor.

Ve iki nöron arasında bir sinaps yakaladığımız her defasında bilgiyi not ederek bir hafıza kaydı açmayı ve soykütük inşasına başlamayı teşvik ediyor.

Yeraltı edebiyatı ile devlet sırrı vasfındaki araştırmaların hangi ortak mutfaklarda hangi dolambaçları kat ederek buluştuğunu görmeye, idrak etmeye, düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: John Lardas Modern – Nöromatik: Maneviyatçılıktan Sibernetik Çağına Beynin, Zihnin ve Dinin Tarihi, çeviren: Ayşe Deniz Temiz, Say Yayınları, bilim, 520 sayfa, 2023

Peter Watson – Büyük Bölünme (2023)

On binlerce yıl önce Afrika’dan yola çıkarak dünyaya yayılmaya başlayan insanlar son Buzul Çağı sona ermeden önce Sibirya’ya gelmişlerdi.

Daha sonra, günümüzden yaklaşık 18.000 yıl önce, o zamanlar okyanus seviyelerinin çok düşük olmasından dolayı bir kara köprüsü halinde olan Bering Boğazı’nı yürüyerek geçip Amerika kıtasına ulaştılar.

Ancak Buzul Çağı’nın sona ermesinden sonra Bering Boğazı suyla doldu ve Amerika kıtasındaki insanların diğer kıtalardakilerle bağlantısı kesildi.

Birbirinden habersiz iki nüfus arasındaki bölünme Kolomb’un Amerika’yı keşfine kadar devam etti.

Bu zaman diliminde Eski ve Yeni Dünya insanlarının gelişimini araştıran ‘Büyük Bölünme’de Peter Watson insanlık tarihine yeni bir anlayış kazandırmak için arkeoloji, antropoloji, jeoloji, meteoroloji, kozmoloji ve mitolojinin ustaca ve orijinal bir sentezini sunuyor.

Bu iki nüfusun paralel gelişmesi, bir anlamda, dünyanın tanık olduğu en büyük doğal deneydi.

Elbette laboratuvar deneyi anlamında, dört başı mamur bir deney değildi, yine de karşılaştırma açısından büyüleyici bir deney, doğayla insanın nasıl etkileşime girdiğini görmek, kendimizi kendimize açıklamak için bulunmaz bir fırsattı.

  • Künye: Peter Watson – Büyük Bölünme: Eski Dünya ve Yeni Dünyada Tarih ve İnsan Doğası, çeviren: Şükrü Alpagut, Say Yayınları, tarih, 680 sayfa, 2023

Michael Dine – Evrene Bir de Böyle Bakın (2023)

Evren ve onu kontrol eden yasalara yapılan olağanüstü bir yolculuk.

Modern fiziğin en büyük ustalarından biri olan Michael Dine, modern fiziğin yüzleştiği en önemli problemleri ve bunların muhtemel çözümlerini açık bir şekilde ortaya koyuyor.

‘Evrene Bir de Böyle Bakın’, gerçekliğin doğasını en küçükte, en büyükte ve günlük yaşamlarımızdaki ölçekte ortaya çıkaran şaşırtıcı, devam eden bilimsel araştırmalara bir övgü niteliğinde.

Profesör Dine’ın tartıştığı gizemler, evrenin sınırına yapılan fantastik bir yolculuktaki işaret noktaları gibidir.

Büyük Patlama, Karanlık Madde, HiggsBozonu –şu anda fizikteki en ileri nokta– hakkında bilgi edinmek isteyenler için çok iyi bir kaynak.

Lise düzeyinde eğitim almış herkesin anlayabileceği, neredeyse hiç denklem içermeyen bu kitapla Dine, bizi muhteşem bir yolculuğa çıkarıyor.

  • Künye: Michael Dine – Evrene Bir de Böyle Bakın, çeviren: Fatih Şekerci, Say Yayınları, bilim, 296 sayfa, 2023

Alfred North Whitehead – Doğa ve Yaşam (2023)

Alfred North Whitehead’in 1933’te Chicago’da verdiği iki konferanstan oluşan bu eser, doğadaki değişimler ve süreklilikler arasındaki ilişkiselliği ve bütünsel bir yaşam mefhumunun temellerini konu alıyor.

Birinci konferansta Whitehead, doğayı, ortodoks öğretiler dediği klasik mekân anlayışları dışındaki bir düşünce sahnesinde yeniden düşünmenin olanaklarını araştırıyor.

Klasik mekân anlayışlarının ve genel olarak atomcu öğretinin boş mekân ile onu dolduran madde zerreleri arasında kurduğu bağlantının zayıflığını sergiledikten sonra, faaliyet ve süreç eksenlerine oturan bir doğa mefhumu geliştiriyor.

Bu yeniden düşünme, doğayı bir süreç olarak kavrama girişiminde duyu-algısını temel hareket noktası olarak alıyor ve modern ontolojinin bazı ana dayanaklarına itiraz ediyor.

Bu eleştiri ve argümanlarla bağlantılı olarak ikinci konferansta ilişkisel bir yaşam mefhumu geliştiren Whitehead’e göre doğa ve yaşam, modern felsefenin başlangıcından beri bir bölünme içine sokulmuştur.

Özne, kendini, bedeninden ve maddi doğadan bağımsız bir varlıkmışçasına kurmuştur.

Bedeni yok sayan felsefi geleneğin ruhsuzlaştırdığı dünya, süreç ve faaliyet olarak kavranmalıdır.

İşte yaşam, ancak o zaman, içerisinde dinamik bir evren ilkesi şeklinde işleyen karşılıklı bağlantılar ve bir dayanışma bloğu olarak anlaşılabilir.

  • Künye: Alfred North Whitehead – Doğa ve Yaşam, çeviren: Sercan Çalcı, Say Yayınları, felsefe, 64 sayfa, 2023

Roland Ennos – Ahşap Çağı (2023)

Ağaçlarda yaşayan küçük primatların torunları nasıl kendi ayakları üzerinde durarak dünyayı ele geçirmeyi başardılar?

Roland Ennos ‘Ahşap Çağı’nda insanlığın başarısının anahtarının ahşapla ilişkimiz olduğunu gösterirken bizi, yuvalarını ağaçların arasına kuran büyük maymunlardan, ateş, barınak, alet ve silahlar için tahtaya bağımlı olan ilk insanlara ve sonrasında tekerleğin, kâğıdın ve matbaanın icadına nasıl götürdüğünü anlatıyor.

Ennos antropoloji, arkeoloji, mimarlık, tarih ve mühendislik alanlarındaki mevcut kanıtları yeniden yorumlayarak ahşabın benzersiz özelliklerden yararlanma becerimizin bedenlerimizi ve zihinlerimizi nasıl şekillendirdiğini açıklarken bir yandan da sanayileşmenin yıkıcı tablosunu gözler önüne sererek ağaçları anlamanın geleneksel yollarını yeniden keşfetmenin iklim değişikliği ile mücadele etmeye nasıl yardımcı olabileceğine ve yaşamlarımızı doğayla nasıl daha dengeli hale getirebileceğimize dair öneriler sunuyor.

  • Künye: Roland Ennos – Ahşap Çağı: En Kullanışlı Malzememiz ve Uygarlığın İnşası, çeviren: Mihriban Doğan, Say Yayınları, inceleme, 344 sayfa, 2023

Stefan Klein – Dünyayı Nasıl Değiştirdik? (2022)

Yaratıcı düşüncenin tarihi uzun; ilk taş aletlerden, bugünün vazgeçilmezi akıllı telefonlara dek uzanıyor.

Alet, yontu, resim, yazı, yapı, aygıt…

Zihin her adımda dünyayı değiştiriyor, yeniden inşa ediyor.

Ama bu tek yönlü değil: Dünya algılarımızı, algılarımız da dünyayı dönüştürüyor.

  • Peki, bunu nasıl yapıyor?

Cro-Magnon ressamlardan Leonardo da Vinci’ye, Arşimet’ten AlphaZero’ya hep aynı şeye tanık oluyoruz: Yenilik ve ilerlemeler tek bir dâhinin tek bir fikir üretmesiyle olmuyor; zihinlerin etkileşimiyle ortaya çıkıyorlar.

Yaratıcılık, fantezi ve yenilik bireysel yetenekler değil, tersine insanlar arasındaki temasların meyvesi. Her değişim yeni fikirlerin buluşmasıyla başlıyor.

  • Dünya yaşadığımız dünyaya nasıl dönüştü?
  • Biz insanlar bugünkü halimize nasıl geldik?
  • Ve bu değişim nasıl devam edecek?

Çok satılan kitapların yazarı Stefan Klein bu sorulara doyurucu yanıtlar veriyor.

  • Künye: Stefan Klein – Dünyayı Nasıl Değiştirdik?: İnsan Aklının Kısa Bir Tarihi, çeviren: Sema Özgün, Say Yayınları, bilim, 272 sayfa, 2022

Lawrence Freedman – Savaşın Geleceği (2022)

Ödüllü bir askeri tarihçi, profesör ve siyasi danışman olan Lawrence Freedman bu benzersiz insani şiddet biçimini neyin yönlendirdiğini ve sürdürdüğünü göstererek savaşın hikâyesini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Savaşın geleceği ile ilgili sorular siyasi tartışmaların, stratejik analizlerin ve popüler kurgunun özelliğidir.

  • Yeni tehlikeleri nerede aramalıyız?
  • Bir saldırganın aklında hangi kurnaz planlar olabilir?
  • En iyi savunma biçimleri nelerdir?
  • Barış nasıl korunabilir?

Freedman 1870’te Fransa’nın Sedan’da yaşadığı yenilgiden, Afganistan ve Irak savaşlarına kadar çoğu savaşta savaşın geleceğine yönelik tahminlerde bulunanların nasıl yanıldıklarını anlatırken aynı zamanda 1990’lardan itibaren sayıları artan iç savaşlara yeterince ilgi gösterilmediğini ve barış ile savaş, ordu ile sivil arasındaki ayrımların nasıl bulanıklaştığını da açıklıyor.

  • Künye: Lawrence Freedman – Savaşın Geleceği: Strateji Savaşın Geleceğini Nasıl Etkileyecek?, çeviren: Yavuz Alogan, Say Yayınları, siyaset, 488 sayfa, 2022