Eser Coşkun – Son Aborijinler (2021)

Aborijinler, 40 bin yıldır Avustralya kıtasında yaşayan, dünyada varlığını sürdüren en eski insan topluluklarındandır.

Eser Coşkun’un bu usta işi çalışması da, insanın en eski kökenlerine uğruyor ve bunu uygar insanla karşılaştırıyor.

Avustralya yerlileri genel olarak Aborijin diye anılır.

Latincede; bir yerin asıl sahibi, ilk orijin veya “yerli” anlamına gelen ve beyazların yakıştırdığı bir sözcüktür bu.

En eski insan toplulukları olan Aborijinler, insanın en eski geçmişini, inançlarını, geleneklerini, yaşam ve üretim biçimini, özetle her şeyini gözler önüne seren canlı tarih sayılırlar.

Coşkun’un on yılı aşkın araştırma ve saha çalışmasının ürünü olan ‘Düşzamanı’ ve ‘İnsanın Yaşayan Geçmişi’ kitaplarının gözden geçirilmiş versiyonu olan ‘Son Aborijinler’, bizi sadece insanın en eski geçmişine götürmüyor; aynı zamanda bir kesişme noktasında madalyonun diğer yüzü olan uygar insanla karşılaştırıyor.

Büyük emek verilmiş bu sosyal antropoloji çalışması; “Tarih”, “İnsan”, “Teknik” ana başlıkları altında Aborijinleri mercek altına alırken; keşifler çağını izleyen kolonizasyon ve “uygarlaştırma” döneminin Avustralya’nın yerli halkının yaşamı ve kültürü üstündeki yıkıcı; yok edici etkilerini de sahadan tanıkların sözleriyle, anılarıyla aktarıyor.

Aborijinlerin inançlarına ve ritüellerine olduğu kadar ekonomik etkinliklerine, gündelik yaşamlarına, mitlerine ve efsanelerine de yer veren çalışma, ritüelleri, kutsal mekânları, gündelik yaşamdan sahneleri, sanat eserlerini belgeleyen çok sayıda fotoğraf ve resimle o dünyayı yakınımıza getiriyor.

  • Künye: Eser Coşkun – Son Aborijinler: En Eski Doğa ve Evren Arayışı, İş Kültür Yayınları, antropoloji, 272 sayfa, 2021

Georges Balandier – Sahnelenen İktidar (2021)

“Bu bir tiyatro” lafı son dönemlerin modasıdır.

Öte yandan tarihteki bütün iktidar ve muhalefet biçimleri, bir tür teatrallik barındırır.

Georges Balandier, bizi, kolektif yaşamın icra edildiği bu ilginç sahneye bakmaya davet ediyor.

Sosyolog Balandier ‘Sahnelenen İktidar’da tarih boyunca her devirde ve her coğrafyada rastlanabilecek tüm iktidar ve muhalefet biçimlerinin bir tür teatrallik barındırdığını, daha da önemlisi, sahneleme sanatına has tekniklere başvurarak rıza ve dayanışma ürettiğini savunuyor.

Her toplumsal düzenin altında düzensizlik, her kurumun altında şiddet; her birliğin altında indirgenemez bir çokluk ve kaos yatar.

Balandier, Amerika yerlilerindeki tören şaklabanı karakteri, Benin’in koyu dindar düzeninde yer bulan Legba figürü; Zunilerdeki kutsal palyaçolar; Avrupa’daki saray soytarıları ve meczuplar gibi pek çok geleneksel “sıra dışı” kişiliği bu düzen-düzensizlik diyalektiği bağlamında ele alıyor.

Yazara göre bu kişilerin; “toplumların yüzeyde gizlediğini ifşa etme, düzenin sakladığı kargaşayı gösterme, yapıların; kurumların ve törelerin evcilleştirme süreçlerinden kaçan hareketi drama yoluyla ortaya çıkarma işlevi” vardır.

Modern toplumlarda ise “kolektif yaşamın temel sahnelerinin kendine yer bulduğu büyük sahne” medyadır.

Siyasal temsil biçimleri değişmiş; laikleşmenin etkileri görülmekte olsa da iktidarın icra ve işleyişinin modern toplumlarda geleneksel toplumlardan farklı olmadığına dikkat çeken yazar; kitabının sonunda oldukça güncel bir medya analizine de yer veriyor.

  • Künye: Georges Balandier – Sahnelenen İktidar, çeviren: Öznur Karakaş, İş Kültür Yayınları, sosyoloji, 232 sayfa, 2021

Stefan Zweig – Kendileriyle Savaşanlar (2021)

Stefan Zweig’ın usta işi kaleminden, tarihte iz bırakmış üç büyük isim; Hölderlin, Kleist ve Nietzsche’nin şahane bir portresi.

Bu üç yazarın yaşamlarının ortak yanı, mizaçlarını belirleyen neredeyse tabiatüstü bir güçle bitmek bilmeyen bir iç mücadeleyi sürdürmeleri.

İçlerindeki bu güç, yaşamlarının birer tragedya olarak sürüp, öyle sona ermesine neden olmuştu.

Yazar, Hölderlin, Kleist ve Nietzsche’nin yaşamöykülerini çağdaşları Goethe’nin hayatından kesitlerle birlikte ele alıyor.

Goethe’nin karşı kutbu oluşturan hayatı algılayışı, biçimleyişi ve hayatla yaratıcılık arasında kurduğu bağ, sergilenen yaşamların farklılıklarını daha belirgin hale getiriyor.

Zweig, ‘Kendileriyle Savaşanlar’da yaratıcılık serüveni, anlaşılma sorunu ve sanatçının çevresine karşı tutumunu gerçeğe bağlılıktan ayrılmadan, derin bir duyarlılıkla işliyor.

  • Künye: Stefan Zweig – Kendileriyle Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche, çeviren: Nafer Ermiş, İş Kültür Yayınları, biyografi, 368 sayfa, 2021

Euripides – Herakles (2021)

Hayatın trajik yönü ve kaderin değişkenliği üzerine bir şaheser.

Çağdaş tiyatroya en yakın eserler vermiş, klasik ozan veya modern ozanların ilki sayılan Euripides bu tragedyasında, çağlar öncesinden insanın evrensel trajedisini anlatıyor.

MÖ yaklaşık 484-406 yılları arasında yaşamış Euripides’in, Atina’nın yetiştirdiği üç büyük tragedya şairi arasında en fazla eseri günümüze ulaşan sanatçı olarak özel bir yeri var.

Bu özelliği şenliklerde Aiskhylos ve Sophokles kadar birincilik ödülü kazanmamış olsa da halk arasında daha çok beğenilen bir şair olmasına bağlanır.

Euripides’in kahramanları insana özgü zayıflık ve kusurları taşırlar, yaşadıkları tragedyalar da bu kusurları ile vazgeçemedikleri tutkularından kaynaklanır.

Euripides bu tragedyasında, mitolojik kahramanın ünü ve gücü doruktayken bir anda her şeyini yitirmesini anlatıyor.

Oyunun, Seneca’nın en önemli eserlerinden biri olan Hercules Furens (Çıldıran Herkül) tragedyasına esin kaynağı olduğunu da ayrıca belirtelim.

  • Künye: Euripides – Herakles, çeviren: Ari Çokona, İş Kültür Yayınları, oyun, 96 sayfa, 2021

Edhem Eldem – V. Murad’ın Oğlu Selahaddin Efendi’nin Evrak ve Yazıları, 2. Cilt (2021)

Daha önce burada, V. Murad’ın oğlu Selahaddin Efendi’nin evrak ve yazılarının ilk cildine yer verilmişti.

Uzun bir tecrit hayatı yaşamış Selahaddin Efendi, zamanının önemli bir kısmını anı, düşünce ve duygularını kaleme almaya ayırmıştı.

‘Sada-yı Mahpus’ (Hapisteki Ses) adı altında topladığı yazı ve kayıtlarına ilaveten birkaç yıllık günlüklerini kapsayan bu yazılar, son dönem Osmanlı tarihinin en ilginç ve özgün kaynaklarından birini oluşturur.

Dizinin ikinci cildinde ise, ‘Sada-yı Mahpus’ defterlerinin yedincisinin ikinci yarısını oluşturan, Selahaddin Efendi’nin ‘Mukayyet’ adını verdiği anı ve belgeler ele alınıyor.

Genç şehzade burada, kâh elinde kalmış olan bazı orijinal mektup ve yazıları deftere yapıştırıp yorumlamış, kâh bazı belgelerin metnini kendi yazarak aktarmış.

Bu kaynak çalışması, Selahaddin Efendi’nin eğitimi ve hocaları, babasıyla ve hane halkıyla ilişkileri ve adeta hapishaneye dönüşen saraydaki günlük yaşam ve düzen hakkında eşsiz bilgiler sunmasıyla dikkat çekiyor.

Eldem’in bu malzemeyi tanıtıp incelediği giriş yazısıyla birlikte, ‘V. Murad’ın Oğlu Selahaddin Efendi’nin Evrak ve Yazıları’nın ikinci cildindeki belge ve metinler, V. Murad’ın ailesi ve hane halkının yaşamına ışık tuttuğu gibi, hanedan, saray ve harem düzeninin incelenip tartışılmasına imkân veriyor.

  • Künye: Edhem Eldem – V. Murad’ın Oğlu Selahaddin Efendi’nin Evrak ve Yazıları, 2. Cilt: Hatırat ve Belgeler (Mukayyet), İş Kültür Yayınları, tarih, 220 sayfa, 2021

Thomas R. Martin – Perikles (2021)

Perikles, Atina’nın altın çağını yaşadığı dönemde imparatorluk yaptı.

Thomas Martin, bugün de hayranlıkla gezilen Parthenon’u yaptırmış Perikles ve yaşadığı dönem üzerine kapsamlı bir biyografiyle karşımızda.

Perikles (MÖ 490’ların ortaları – 429), gücünün, refahının ve etkisinin zirvede olduğu altın çağında Atina’yı yöneten kişidir.

Pers Savaşları ile Peloponnesos Savaşları arasındaki bu dönemde kentinin, bilim, felsefe, heykelcilik, mimarlık ve tiyatro başta olmak üzere, coğrafyada ve zamanda çok uzak mesafelere ulaşacak kültürel gelişmelerin merkezi olmasını sağladı.

Bu çalışma da, şehrinin ikinci sınıf uluslararası konumunu değiştirip bölgenin en zengin ve kuvvetli devleti haline gelmesini sağlamış bu sıra dışı figürün hayatına ve zamanına yakından bakmak için çok iyi fırsat.

  • Künye: Thomas R. Martin – Perikles, çeviren: Ülke Evrim Uysal, İş Kültür Yayınları, biyografi, 288 sayfa, 2021

Raymond Tallis – Sonsuz Uzayın Hâkimi (2021)

Kafamız bi dünya!

Raymond Tallis’in bu enfes çalışması, kafamızın içindeki büyüleyici sinirsel aktiviteler üzerine harika bir çalışma.

“Kafa, birinci tekil şahıs dünyamızın başkentidir. Bu dünyanın en gizli dairesinin merkezinde yer alır.” diyen Tallis, beynimizin, insanı hayrete düşüren sayısız faaliyete ev sahipliği yaptığını gözler önüne seriyor.

Çalışma, nefes almadan göz kırpmaya, horlamadan gülmeye; gözyaşından tere, tükürükten kusmuğa kadar kafanın bir parçası olduğu her şeyin biyolojik temellerinin ötesinde psikolojik ve hatta kültürel anlamlara sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Kafayla ilgili akla gelebilecek hemen her şeyin ele alındığı kitap, beynin biyolojik yapısından yola çıkarak zihin, benlik gibi konulara uzanıyor ve bunu yaparken de birey oluşumuza dair felsefi bir sorgulamaya girişiyor.

Künye: Raymond Tallis – Sonsuz Uzayın Hâkimi: Kafamızın İçinde Büyüleyici Bir Yolculuk, çeviren: Yonca Aşçı Dalar, İş Kültür Yayınları, bilim, 360 sayfa, 2021

Kolektif – Trakus: Türkiye’nin Kuşları (2021)

Türkiye’de bulunan kuş türlerini gerçek fotoğraflarıyla gösteren, her kitaplıkta bulunması gereken bir çalışma.

Bu enfes albümde ülkemizdeki 491 kuş türünün 2800 fotoğrafı yer alıyor.

Eşsiz doğa güzelliği ve canlı çeşitliliğine sahip Türkiye’nin tüm kuş türlerini içerisinde barındıran, metinlerinden görsel malzemesine kadar tümüyle özgün olması açısından “ilk” kuş tanım kitabı niteliğindeki bu kitap, doğa ve kuşlara olan ilgisini geliştirmek isteyenlere rehberlik etmek için hazırlanmış.

7 gram ağırlığı ile Çalıkuşu’ndan 3 metre kanat açıklığına sahip Kara Akbaba’ya, dünyanın en hızlısı Gök Doğan’dan en güçlüsü Kaya Kartalı’na ülkemizde görülen kuş türleri, her türe ait dağılım haritası, tanım bilgisi ve karşılaştırma tablolarıyla bu kitapta yer alıyor.

Bu muazzam çalışma, 2007 yılında, kuş fotoğrafçıları ve kuş gözlemcileri için bir paylaşım platformu olarak kurulan http://www.trakus.org internet sitesi üyelerinin katkılarıyla, 25 kişilik gönüllü bir ekibin yıllarca süren çalışmasıyla tamamlanmış.

  • Künye: Kolektif – Trakus: Türkiye’nin Kuşları, İş Kültür Yayınları, doğal yaşam, 416 sayfa, 2021

Edgar Morin – Yolumuzu Değiştirelim (2021)

Koronavirüs, dünyaya dair bütün algılarımızı yerle yeksan etti.

Sosyolog Edgar Morin ise, bu virüsü, gezegene yayılmış Batılı paradigmanın, yani modernite krizinin bir semptomu olarak okuyor.

“Covid-19’un köklü yeniliği siyasal, ekonomik, toplumsal, ekolojik, ulusal ve küresel krizlerin bileşimi olan bir megakrize yol açması oldu,” diyen Morin, yaşadığımız sürecin nasıl bir dönüşüme işaret ettiğini tartışıyor, daha da önemlisi, bu krizi nasıl fırsata çevirebileceğimiz üzerine kafa yoruyor.

Koronavirüs sonrasının da krizin kendisi kadar endişe verici olduğunu, umudun da yeni felaketlerin de taşıyıcısı olabileceğini belirten Morin, tüm insanları bir kader ortaklığına mahkûm eden, herkesi gezegenin biyo-ekolojik yazgısına bağlayan bu pandemiden vakit kaybetmeden ders çıkarmamız gerektiğini söylüyor.

  • Künye: Edgar Morin – Yolumuzu Değiştirelim: Koronavirüsün Öğrettikleri, çeviren: Murat Erşen, İş Kültür Yayınları, siyaset, 104 sayfa, 2021

Armenag K. Bedevian – Resimli Çokdilli Bitki Adları Sözlüğü (2021)

‘Resimli Çokdilli Bitki Adları Sözlüğü’, 85 yıl önce bize miras kalan bir hazine.

Botanikçi Armenag K. Bedevian’ın bu şaheseri, günümüz botanik tarihi ve sözlük yayıncılığı açısından hâlâ biricikliğini koruyor.

Eserin elimizdeki Türkçe baskısı ise, ilk baskısı 1936 yılında Kahire’de yapılan sözlüğünün tıpkıbasımından oluşuyor.

Sözlükte 3657 adet bitki Latince, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Türkçe, Ermenice ve Arapçadaki adlarıyla tanıtılıyor ve bu sözlük için çizilmiş 1711 adet özgün desenle canlandırılıyor.

Tıpkıbasımı hazırlarken içeriğinin yanı sıra fiziki özelliklerinin de korunmasına gayret edilmiş.

Sözlüğün ikinci bölümünde, yedi dilde hazırlanan bitki adları dizini, yedi farklı renkle temsil ediliyor: İngilizce pembe, Fransızca sarı, Almanca turuncu, İtalyanca beyaz, Türkçe gök mavisi, Ermenice zeytin ve Arapça yeşil.

Bedevian, sözlüğünün giriş yazısında, bu sözlüğü kimler için hazırladığını şöyle anlatmış:

“Her ne kadar bu sözlük, başlangıçta, ziraat ve tıp talebesinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yazılmışsa da aynı derecede eczacıların, çiçekçilerin, bahçecilerin, haşerat uzmanlarının ve dilcilerin ihtiyaçlarına da cevap verebileceği gibi evlerde de kullanılabilecektir. Bu kitap, etrafımızda gördüğümüz veya işittiğimiz bütün ağaçların, ağaççıkların [çalıların] veya otların isimlerini içeremezse de yetiştirilen bütün mahsulatı, meyve ağaçlarını ve sebzeleri, sınai, tıbbi ve zehirli bütün bitkileri, umumi bahçelerin en önemli ve en çekici süs bitkilerini, çiçekçiliğin sevimli ve beğenilen çiçeklerini ve çiftliklerin en yaygın kendiliğinden bitme otlarını içerir. Kitabın hacmini lüzumsuz yere büyültmekten sakınmak için belli bir bitkinin en çok bilinen ve halk arasında en çok kullanılan ismini veya isimlerini yazarak daha az öneme sahip aynı cins türlerini bıraktım. Bitkilerin isimleri, Latince isimlerine göre, alfabetik olarak sıralanmışsa da eser öyle bir tarzda düzenlenmiştir ki bir bitkinin söz konusu yedi dilin birinde kullanılan ismini bilen herhangi bir kimse diğer dillerdeki karşılıklarını bulabilecektir. Bunu mümkün ve kolay bir hale koymak için sözlüğün ikinci bölümüne ayrı ayrı yedi fihrist koyarak bitkilerin seçilen dillerde bilinen isimlerini ve müracaat numaralarını belirttim.”

  • Künye: Armenag K. Bedevian – Resimli Çokdilli Bitki Adları Sözlüğü, İş Kültür Yayınları, sözlük, 1132 sayfa, 2021