Ulrich Beck – Risk Toplumu (2011)

Alman sosyolog Ulrich Beck, 1986’da yayımlanan ‘Risk Toplumu’nda, risklerin yaşamın her alanına egemen olduğu teorisini ortaya atarak sosyoloji dünyasında büyük yankı uyandırmıştı.

Beck, modernleşmenin, 19. yüzyılda kemikleşmiş olan tarım toplumunu tasfiye edip sanayi toplumunu ortaya çıkarması gibi, bugün de sanayi toplumunun konturlarını lağvedip, modernliğin sürekliliği dahilinde başka bir toplumsal biçim ortaya çıkardığını savunuyor.

Bu yeni toplumsal biçimi “risk toplumu” olarak kavramsallaştıran Beck, modernleşmenin şimdi de, sanayi toplumunun öncüllerini ve işlevsel ilkelerini baltalayarak kendi kendini hedef aldığını belirtiyor.

  • Künye: Ulrich Beck – Risk Toplumu, çeviren: Kâzım Özdoğan ve Bülent Doğan, İthaki Yayınları, sosyoloji, 391 sayfa

Daniel T. Willingham – Çocuklar Okulu Neden Sevmez? (2011)

  • ÇOCUKLAR OKULU NEDEN SEVMEZ?, Daniel T. Willingham, çeviren: İnci Katırcı, İthaki Yayınları, psikoloji, 190 sayfa

 

Psikoloji alanında uzman isimlerden olan Daniel T. Willingham, ‘Çocuklar Okulu Neden Sevmez?’de, çocukların okulla ilgili yaşadığı sorunlar konusunda, özellikle öğretmenleri hedeflediği dokuz prensiplik bir çözüm planı sunuyor. İnsanların doğuştan meraklı olduğunu, fakat bu merakın kırılgan olduğunu söyleyen Willingham, öğretmenlerin zihinlerini daha organize hale getirecek önerilerde bulunuyor. Öğrencilerin soyut fikirleri anlamalarını sağlamak; öğretim yöntemini, farklı öğrenme tarzlarına sahip öğrencilere göre ayarlamak ve yavaş öğrenen öğrencilere nasıl yardımcı olunabileceği, Willingham’ın burada işlediği konulardan birkaçı.

Robert Fisk – Büyük Medeniyet Savaşı: Ortadoğu’nun Fethi (2011)

  • BÜYÜK MEDENİYET SAVAŞI: ORTADOĞU’NUN FETHİ, Robert Fisk, çeviren: Murat Uyurkulak, İthaki Yayınları, siyaset, 933 sayfa

Yaşayan en önemli gazetecilerden, rakipsiz savaş muhabirlerinden Robert Fisk, Amerika’nın Ortadoğu siyasetinin ikiyüzlülüğüne yönelttiği eleştirileriyle bilinir. Fisk’in elimizdeki kitabı, her şeyden önce bir muhabirin neredeyse otuz yılı bulan Ortadoğu macerasının bir dökümü niyetine okunmalı. Fisk eldeki çalışma için, gazete arşivlerinden, kendisinde bulunan 350 bini aşan belgeden, çok sayıda defter ve dosyadan yararlanmış. Bir gazeteci olarak amacının tarih yazmak değil, otoritelere meydan okumak olduğunu söyleyen Fisk burada, Irak, Afganistan, Cezayir, İran, İsrail, Filistin ve diğer savaş alanlarındaki savaş ve zulmü; 11 Eylül 2001 saldırısını; Saddam Hüseyin rejiminin devrilme sürecini ve buna benzer, yalnızca Ortadoğu’yu değil, tüm dünyayı etkilemiş olayların vicdanlı ve eleştirel bir çetelesini tutuyor.

Joel Rose – En Karanlık Kuş (2011)

  • EN KARANLIK KUŞ, Joel Rose, çeviren: Sevinç Kayır, İthaki Yayınları, roman, 488 sayfa

 

Joel Rose imzalı ‘En Karanlık Kuş’, ünlü şair ve yazar Edgar Allan Poe’yu hikâyenin en kritik karakteri olarak kurgulayan bir tarihi polisiye. Roman, New York’ta, Marry isminde bir kadına ait cesedin bulunmasıyla açılır. 1841’de işlenen bu cinayeti çözmesi için görevlendirilen kişi de, başarılı çalışmaları neticesinde emniyet müdürlüğüyle taltif edilen Jacob Hays’tir. Hays, katilin izini sürerken, beklenmedik duraklara uğrar. Onun önemli uğraklarından biri, şehrin en karanlık, suça batmış bölgesidir. Hays’in yolu burada, ünlü ozan Edgar Allan Poe’yla kesişir. Emniyet Müdürü, Mary’nin azılı katilinin izine ulaşmak amacıyla, Poe’nun şiirlerindeki ipuçlarını yakalamaya çalışır. Fakat çok geçmeden Hays, şairin kendisinden şüphelenmeye başlar. Umutsuz romantik şair, bu acımasız cinayetin en öne çıkan şüphelisidir.

Patrick Rothfuss – Rüzgarın Adı (2011)

  • RÜZGARIN ADI, Patrick Rothfuss, çeviren: Cihan Karamancı, İthaki Yayınları, roman, 736 sayfa

 

‘Rüzgarın Adı’, Patrick Rothfuss’a dünya çapında ün getiren ‘Kralkatili Günceleri’nin ilk kitabı. Bu fantastik kurgu, baş kahramanı Kvothe’nin evrenin anlamını arama çabasını ve bunu yaparken yaşadığı sıradışı olayları hikâye ediyor. Kvothe’nin anlatımlarıyla yol alan roman, insanın varoluşsal kaygılarını merkeze alsa da, hikâye amansız çatışmalarla da hareket kazanıyor. Böylece Kvothe, hayatın kendisine ne ifade ettiği üzerine düşünürken, aynı zamanda azılı düşmanlarına karşı savaşmaktan da geri durmayacaktır. Roman, hem Kvothe’nin ilginç kişiliği hem de iç içe geçmiş hikâyeler üzerinden ilerlemesiyle keyifli bir okuma vaat ediyor.

Simone Berteaut – Edith Piaf: Kaldırım Serçesi (2007)

  • EDITH PIAF: KALDIRIM SERÇESİ, Simone Berteaut, çeviren: Aydın Emeç, İthaki Yayınları, biyografi, 479 sayfa

 

‘Edith Piaf: Kaldırım Serçesi’nin yazarı Simone Berteaut’nun ilginç bir hikâyesi var. 29 Mayıs 1918 günü Lyon’da dünyaya gelen Berteaut’nun annesi, henüz on bir günlükken onu Paris’e getirdi. Jean-Baptiste Berteaut da, babasız doğan çocuğa soyadını verdi. Ama Simone’un asıl babası, aynı zamanda Edith Piaf’ın da babası olan Louis Gassion’du. Fakat Simone, asıl babası Gassion’la, ancak on iki buçuk yaşındayken tanışacaktı. Bu tanışma Simone’un hayatını değiştirecek, üvey kardeşi Edith’le sokaklarda şarkı söyleyip, akrobatlık yapacak ve bu beraberlikleri otuz yıl boyunca sürecekti. İşte Berteaut, Edith Piaf öldükten sonra, onu en iyi tanıyan isim olarak ‘Kaldırım Serçesi’ni yazacaktı.  Kısa zamanda belli başlı dillere çevrilen ve gözlemleriyle dikkat çeken bu kitap, Edith Piaf’ın aşk ve müzikle geçen hızlı yaşamından önemli ayrıntılar barındırıyor.

Kaan Arslanoğlu – Sessizlik Kuleleri 2084 (2007)

  • SESSİZLİK KULELERİ 2084, Kaan Arslanoğlu, İthaki Yayınları, roman, 124 sayfa

Kaan Arslanoğlu’nun ‘Sessizlik Kuleleri 2084’ isimli bu romanında, fantastik, ütopik yönler ağır basıyor. Arslanoğlu’nun kurgusu, George Orwell’ın kara ütopyası olan ‘Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ünden yüz yıl sonrasını hikâye ediyor. Geçen bu yüzyıldan sonra, beden ve zihin teknolojileri akıl almaz ölçüde gelişmiş durumda ve insanların beyinleri tıpkı bilgisayarlar gibi yeniden yapılandırılmaktadır. Dolayısıyal kimlikler, deneyimler, düşler, anılar, kısacası tüm insani nitelikler değiştirilebilir özellikler kazanmıştır. Roman, bu değiştirilebilir insani özelliklerin, bireyi karşı karşıya bıraktığı kâbusu anlatıyor. Arslanoğlu’nun romanı, kara ütopyalara yeni örneklerden biri.

Kemal Tahir – Üstadın Ölümü (2007)

  • ÜSTADIN ÖLÜMÜ, Kemal Tahir, İthaki Yayınları, öykü, 190 sayfa

Kemal Tahir, Türkiye edebiyatının en çok yazmış isimlerinden biri. Yazarın, birbirinden çok farklı birçok dergide yayımlanmış öyküleri bulunuyor. ‘Üstadın Ölümü’ndeki öyküler de, kendisinin farklı dergilerde yayımlanmış otuz kısa öyküsünü bir araya getiriyor. Bir araya getirilen bu öyküler iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, Tahir’in 21 Ekim 1936-5 Temmuz 1938 tarihleri arasında yayımlanan öyküleri yer alıyor. İkinci bölümdeyse, yazarın Karikatür Dergisi’nde, 13 Şubat 1937-3 Şubat 1938 tarihleri arasında yayımlanmış öyküleri yer alıyor. Yazarın TİPİ ve TA-KA takma isimleriyle kaleme aldığı bu öykülerinin, mizahi yönlerinin baskın, melodramik bir yapıda olduğunu belirtelim.

Kaan Arslanoğlu – Öteki Kayıp (2007)

  • ÖTEKİ KAYIP, Kaan Arslanoğlu, İthaki Yayınları, roman, 294 sayfa

Kaan Arslanoğlu’nun ‘Öteki Kayıp’ı, ilk olarak 2003 yılında yayımlanmıştı. Yazarın kendine has yönü, Psikiyatri bilgisini romanlarının psikolojik unsurlarını oluştururken iyi kullanmasıdır. Bu roman da, yabancılaşmayı, mültecileri ve kayıp ruhları hikâye ediyor. Gündelik hayatın beraberinde getirdiği sıkıntının, insanları hayatın öteki ucuna götürmesi ve insanların bu sıkıntıyı atlatmak için gösterdikleri çaba romanın asıl konusu. Yazarın, Türkiye’nin zihniyet yapısını da eleştirdiği bu romanda, kimlik, etnisite, mülteciler gibi sorunlara da, psikolojik ve kültürel açılardan odaklanıyor.

Jonathan Carroll – Kahkahalar Ülkesi (2006)

  • KAHKAHALAR ÜLKESİ, Jonathan Carroll, çeviren: Sönmez Güven, İthaki Yayınları, roman, 335 sayfa

Jonathan Carroll’un ‘Kahkahalar Ülkesi’nin kahramanı, Marshall France adında bir yazar. Romanın ismi olan ‘Kahkahalar Ülkesi’, kurguda, Galen adlı küçük bir kasabada inzivaya çekilmiş ve kırk dört yaşında geçirdiği bir kalp krizi sonucunda ölmüş olan, çocuk kitapları yazarı France’ın da kaleme aldığı kitabın ismi olarak görünür. Olay örgüsü, Tom Abbey ve kız arkadaşı Saxony Gardner en beğendikleri yazar olan France’ın biyografisini yazmak için Galen’e gelmeleriyle başlar. Ancak ne bu uyuşuk, küçük kasaba ne de orada yaşayanlar göründükleri gibidir: France’ın gölgesi hâlâ kasabada dolaşmaktadır. Carroll’ın romanının, ‘İmgelem Büyük Ödülü’ aldığını da belirtelim.