E. M. Cioran – Düşüncelerin Günbatımı (2025)

“Dünyadan en uzak yıldızı arıyorum, orada kendime bir beşik ve bir tabut yapmak için, benden yeniden doğmak ve bende ölmek için.”

“O zamanlar beni genelevler ve kütüphanelerden başka hiçbir şey cezbetmiyordu”

Emil Michel Cioran anadili olan Rumence’de yazdığı bu son eserinde düşüncenin sınırlarında dolaşan, metafizik bir yorgunluk ve varoluşsal çöküntüyle yoğrulmuş aforizmalar sunuyor. ‘Düşüncelerin Günbatımı’ (‘Le crépuscule des pensées’), sadece felsefî bir metin değil, aynı zamanda umutsuzluğun edebî bir biçimde dile geldiği bir iç hesaplaşmadır. Cioran, aklın ve düşüncenin nihai bir çözüm sunmadığını; aksine, insanı daha derin bir çıkışsızlığa sürüklediğini söylüyor.

Kitap boyunca yazar, bilgiye ve düşünceye dair bir alacakaranlık duygusu yaratır. Ona göre düşünmek, aslında bir tür acı çekmektir; çünkü varoluşun trajik doğası, ne kadar düşünülürse o kadar keskinleşir. Düşünce, insanın anlam arayışında başvurduğu en güçlü araç gibi görünse de, sonunda onu yorgun, kırılgan ve kendiyle baş başa bırakır.

Cioran, dini, ahlakı, zamanı ve bilinci sorgularken, hiçbir kesinlik sunmaz. Aksine, tüm mutlakları çürütür ve boşlukla yüzleşmeyi önerir. Bu anlamda eser, nihilizmin ve mistik bir umutsuzluğun izlerini taşır. Ancak Cioran’ın karamsarlığı, sıradan bir kötümserlikten farklıdır; bu karanlık bakış açısı, aynı zamanda yüksek bir bilinç seviyesinin ve derin bir içgörünün ürünüdür.

‘Düşüncelerin Günbatımı’, insan aklının kendiyle çatışmasını ve varoluşun ağırlığını duyumsatan keskin cümlelerle örülü. Her aforizma, hem bir sarsıntı hem de bir çağrıdır: Anlamdan kaçmak değil, onun yıkıntıları arasında dürüstçe kalabilmek. Cioran’ın dünyasında düşünce, bir kurtuluş değil, belki de en estetik biçimiyle yaşanan yenilgidir.

  • Künye: E. M. Cioran – Düşüncelerin Günbatımı, çeviren: İsmet Birkan, Jaguar Kitap, felsefe, 248 sayfa, 2025

Yu Hua – On Sözcükte Çin (2020)

Yu Hua, çağdaş Çin edebiyatının en önemli isimlerindendir.

‘Yedinci Gün’, ‘Kanını Satan Adam’, ‘Yaşamak’ ve ‘Yağmur Altında Çığlıklar’ gibi kitaplarıyla bildiğimiz Hua, bu sefer ülkesi Çin’i yakın tarihini merkeze alarak anlattığı bu kitabıyla karşımızda.

Özellikle Kültür Devrimi’nden bu yana Çin’de yaşanan büyük değişimi çarpıcı ayrıntılarla vermesiyle dikkat çeken kitabında Hua, devrimin Çin toplumsal hayatı üzerindeki etkisini, Çin halkının kendine has niteliklerini, ülkenin içinde bulunduğu durumu ve Çin’in hem yazar hem de kişisel anlamda kendisini nasıl etkilediğini anlatıyor.

Kültür Devrimi’nden bugüne Çin’in geçirdiği dönüşüm hakkında keyifle okunacak kitabın, Hua’nın özgün tarzının yanı sıra, pek çok ilginç hikâyeyle zenginleştiğini de ayrıca belirtelim.

  • Künye: Yu Hua – On Sözcükte Çin, çeviren: Bahar Kılıç, Jaguar Kitap, deneme, 256 sayfa, 2020

Emil Michel Cioran – Umutsuzluğun Doruklarında (2019)

Emil Michel Cioran’ın henüz yirmi üç yaşındayken yazdığı ‘Umutsuzluğun Doruklarında’, düşünürün intihar fikri üzerine yoğun şekilde düşündüğü bir dönemde yazılmış.

Dolayısıyla kitap, Cioran’ın daha sonra adım adım geliştireceği düşüncesi içinde çok kilit bir role sahiptir diyebiliriz.

Zira düşünürün daha sonraki tüm kitaplarında anlatacaklarının geldiği asıl kaynak, bu kitaptır.

Kitaptan iki alıntı:

“Herkes aynı yanlışı yapıyor: Yaşamayı bekliyorlar, çünkü her anın yürekliliği yok onlarda. Neden her an yeterince tutkulu, yeterince ateşli olup anı sonsuzluğa dönüştürmüyor insan? Hepimiz yaşamayı ancak bekleyecek hiçbir şeyimiz kalmadığında öğreniyoruz; beklediğimiz sürece hiçbir şey öğrenemeyiz çünkü somut ve canlı bir şimdide değil, uzak ve donuk bir gelecekte yaşıyoruz. Oysa anın bize dolaysız olarak aşıladığı şeyler dışında hiçbir şey beklemememiz gerekiyor, zaman bilinci olmaksızın beklemeliyiz. Doğrudanlığın dışında kurtuluş olanaksız. Çünkü insan doğrudanlığı yitirmiş bir varlıktır. Bu yüzden, dolaylı bir hayvandır.”

“Anlamıyorum, neden bu dünyada bir şeyler yapmamız gerekiyor; neden arkadaşlarımız, arzularımız, hayallerimiz ve umutlarımız olmak zorunda. Kuytu bir köşede inzivaya çekilip, dünyanın tüm gürültüsü ve kargaşasından uzakta kalmak, daha iyi olmaz mıydı? İşte o zaman kültürden ve ihtiraslarımızdan kurtulabilirdik; her şeyi kaybetmiş olurduk ve hiçbir şey kazanmazdık; hem, bu dünyada kazanabilecek bir şey var mı ki?”

  • Künye: Emil Michel Cioran – Umutsuzluğun Doruklarında, çeviren: Orçun Türkay, Jaguar Kitap, felsefe, 152 sayfa, 2019

Vergilius – Aeneis (2019)

Romalı büyük şair Vergilius’un, yeterince iyi olmadığını düşündüğü için ‘Aeneis’i yakmak istediğini biliyor muydunuz?

İyi ki yakmamış, zira böylece ‘Aeneis’, ölümsüz bir öykü olarak geleceğe kalmış oldu.

Batı edebiyatının temel metinlerinden olduğu kadar dünya edebiyatının de en büyük eserlerinden olan ‘Aeneis’, şimdi yepyeni yeni baskısıyla raflardaki yerini aldı.

Toplamda on iki kitaptan oluşan bu destan, yıkılan Troya kentini terk edip doğaüstü bir yol göstericinin peşinde, geleceği zafer dolu yeni bir kent kurmak için batıya doğru yola çıkan Troyalı Aeneis’in Lavinium kentini kurma sürecini hikâye ediyor.

Aeneis, Yunanlıların zaferinden sonra yanına ailesini, yandaşlarını ve aile tanrılarını alarak yanmakta olan Troya’dan kaçar.

Fakat bu esnada yaşanan büyük karışıklıkta karısını kaybeder ve karısının hayali de, doğaüstü bir yol gösterici olarak ona, Batı’ya, Tiber Irmağı’nın suladığı topraklara gitmesini söyler.

Bir diğer büyük şair Thomas Stearns Eliot’ın “Tüm Avrupa’nın klasiği” olarak tanımladığı destan, Türkân Uzel’in Latince aslından yaptığı usta işi çevirisiyle ayrıca önsöz, harita, bolca dipnot ve bir sözlükle yeniden Türkçede.

  • Künye: Vergilius – Aeneis, çeviren: Türkân Uzel, Jaguar Kitap, şiir, 465 sayfa, 2019

Emil Michel Cioran – Gözyaşları ve Azizler (2015)

Batı düşüncesinde bir kopuşa işaret eden; aşırılıklardan ve çelişkilerden malul Emil Michel Cioran’dan; gözyaşları, acı, ölüm, inançsızlık, yalnızlık ve şüphenin hercümerç olduğu denemeler.

“Ben hiç ağlamadım çünkü gözyaşlarım düşüncelere dönüştü.” demiş Cioran’a yakışır yoğunlukta bir metin.

  • Künye: Emil Michel Cioran – Gözyaşları ve Azizler, çeviren: İsmail Yerguz, Jaguar Kitap

Seneca – Ahlak Mektupları (2018)

Romalı filozof Seneca’nın Batı düşüncesine büyük etkide bulunmuş ‘Epistulae Morales’i, ‘Ahlak Mektupları’ adıyla şimdi Türkçede.

Seneca’nın bu kitabı, öyle etkili olacaktı ki, Shakespeare, Marlowe ve Bacon gibi efsane isimler bu kitabı kendilerine rehber alacaktı.

Daha da önemlisi, ‘Ahlak Mektupları’, “denemenin babası” Montaigne’in de en çok etkilendiği eserdi.

Ve ünlü ‘Denemeler’den tam bin beş yüz yıl önce yazıldı.

Dolayısıyla Montaigne için, “Fransız Seneca” denmesi boşuna değil.

Seneca bu kitabında, iki bin yıl öncesinden bize seslenerek yaşam, ölüm, dostluk, sanat, erdem, felsefe, Tanrı, iyi ve kötü, yalnızlık, iktidar, kötülük, güzellik gibi, yüzyıllardır insanoğlunun üzerine kafa yorduğu pek çok kavram üzerine derinlemesine düşünüyor.

“Seni hırpalayan kötülüklerden kaçınmak istiyorsan başka yerde değil, başka biri olmalısın.” diyen bilge Seneca’nın bu değerli kitabı, Türkân Uzel’in Latince aslından yaptığı çeviriyle karşımızda.

Kitap yalnızca Seneca’nın düşüncesini değil, dönemin Roma kültürünü, medeniyetini ve Stoa felsefesini daha iyi kavramak için de altın değerinde.

  • Künye: Seneca – Ahlak Mektupları, çeviren: Türkân Uzel, Jaguar Kitap, felsefe, 500 sayfa, 2018

Juniçiro Tanizaki – Naomi (2013)

  • NAOMİ, Juniçiro Tanizaki, çeviren: İlker Özünlü, Jaguar Kitap, roman, 263 sayfa

NAOMI

İsmi Türkçeye Cuniçiro Tanizaki olarak da çevrilmiş Juniçiro Tanizaki ‘Naomi’de, Batı hayranı bir kadın karakter üzerinden 1. Dünya Savaşı sonrası Japonya’sının Batılılaşma serüvenini, yaşanan kültürel kırılmayı anlatıyor. Roman, bir kafede garsonluk yapan Naomi ile Kawai Joji’nin tanışmasıyla başlar. İkili arasında ilişki, bir süre sonra Batı değerlerini, kültür ve sanatını merkeze alan bir paylaşıma dönüşür. Tanizaki, Naomi karakteri üzerinden, Batılı yaşam tarzına özenen, bunu benimseyen, fakat aynı zamanda geleneksel toplumun değer yargılarından da olumsuz etkilenmiş Japon kadınlarının yaşadıklarını merkeze alıyor.