S. Frederick Starr – Kayıp Aydınlanma (2019)

Orta Asya’nın 800 ile 1200 yılları arasını kapsayan Aydınlanma çağı hakkında muazzam bir eser.

Frederick Starr, Kazakistan’dan Afganistan’a ve Sincan’a kadar uzanarak Orta Asya’da Türkî ve İranî halkların kurduğu medeniyeti zengin bir anlatımla ortaya koyuyor.

Geniş bir arşivden yararlandığı, görsellerle zenginleştirdiği kitabında Starr, Orta Asya’da bu dönemde kurulmuş büyük ve gelişmiş kentleri, dönemin özgün sanatını, birçok alanda kaydedilen bilgi ve teknolojileri ve bunun yanı sıra, Orta Asya’nın dünya ticaretini ve ekonomisini nasıl yönlendirdiğini anlatıyor.

Kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla,

  • Bu bölge gökbilimi, matematik, jeoloji, tıp, kimya, musiki, sosyal bilimler, felsefe ve ilahiyat gibi alanlarda önemli gelişmelere imza attı,
  • Cebire adını verdi,
  • İnanılmaz bir isabetlilikle dünyanın çevresini hesapladı,
  • Daha sonra Avrupa’da tıbbın temelini oluşturacak eserler verdi,

Starr bu ve bunun gibi gelişmelere beşiklik eden Orta Asya’daki düşünürlerin ortaya koyduğu sonuçların, Aquinas’ın döneminden bilimsel devrime kadar Avrupa’yı nasıl derinden etkilediğini, bunun yanı sıra Orta Asya’nın Hindistan’da da nasıl büyük etkiler yarattığını gösteriyor.

Yazar ayrıca, Asya’nın Aydınlanma Çağı’nın neden sona erdiğine ilişkin farklı teorileri de değerlendiriyor.

  • Künye: S. Frederick Starr – Kayıp Aydınlanma: Orta Asya’nın Altın Çağı, çeviren: Yusuf Selman İnanç, Kronik Kitap, tarih, 688 sayfa, 2019

Hüseyin Serdar Tabakoğlu – Akdeniz’de Savaş (2019)

Akdeniz, 16. yüzyıl boyunca Osmanlı ile İspanya arasında süren büyük mücadelelere sahne olmuştu.

Bu amansız savaş, ağırlıklı olarak donanma seferleri ve yanı sıra deniz savaşları şeklinde kendini hissettiriyordu.

Hüseyin Serdar Tabakoğlu’nun bu kapsamlı çalışması da, bu kapışmanın tarihini başından sonuna izlemesiyle önemli.

Kitap, Osmanlı ve İspanyol deniz gücünü ilk defa karşılaştırmalı olarak inceleyen bir eser olmasıyla da önemli.

Genel olarak 16. yüzyılda denizdeki rekabetin durumuyla ilgili okurunu aydınlatarak açılan çalışma,

  • Osmanlı ve İspanyol donanmaları nasıl seferber edildiğini,
  • Gemilerin inşasından silahlandırılmasına, tersane faaliyetlerinden donanma görevlilerine nasıl bir sürecin işlediğini,
  • Akdeniz’deki Osmanlı ve İspanyol filolarının kuvvet olarak ne durumda olduğunu,
  • Savaşlara yön veren kadırgaların en önemli özelliklerinin neler olduğunu,
  • İki gücün Akdeniz’e yönelik stratejilerinin nasıl geliştiğini,
  • İnebahtı Deniz Savaşı’nın öncesinde ve sonrasında Akdeniz’deki mücadeleler ve savaşların nasıl ilerlediğini,
  • Ve bunun gibi konuları irdeliyor.

Tabakoğlu’nun çalışması için, İspanya’da Simancas Arşivi ve Madrid Deniz Müzesi Arşivi gibi Akdeniz’deki Osmanlı- İspanyol mücadelesine dair değerli bilgiler barındıran yerlerde araştırmalar yaptığını da bilhassa belirtelim.

  • Künye: Hüseyin Serdar Tabakoğlu – Akdeniz’de Savaş: Osmanlı-İspanya Mücadelesi, Kronik Kitap, tarih, 368 sayfa, 2019

Ernoul Kroniği – Haçlı Seferleri Tarihi (2019)

Ernoul Kroniği, Haçlı Seferleri ve Kudüs tarihi literatürü düşünüldüğünde ilk akla gelebilecek kaynaklardandır.

Haçlı Seferlerinin zeminini oluşturan Kutsal Savaş olgusuna eleştirel yaklaşmasıyla özellikle dikkat çeken kronik, o dönemin arka planını daha iyi kavramak açısından çok önemli veriler barındırıyor.

Burada,

  • Haçlı Seferlerinin belkemiğini oluşturan Tapınakçıların nasıl ortaya çıktığı,
  • Selahaddin Eyyubi’nin seferler sürecindeki yükselişinin altındaki dinamikleri,
  • Eyyubi’nin Kudüs’ü kuşatması,
  • Hıristiyanların Akka’yı Müslümanlardan alma süreci,
  • Kral Jean de Brienne ve Hıristiyanların, Müslümanlara mağlup olma nedenleri,
  • Ve Kral Jean’ın Konstantinopolis’i nasıl ele geçirdiği gibi konular aydınlatılıyor.

Bir yönüyle de Selahaddin Eyyubi’nin biyografisi olarak okunabilecek kronik, Eyyubi’nin 1187 yılında Kudüs’ü fethini ve bunun ardından gerçekleştirilen üçüncü Haçlı Seferi konusunda tanıklıklar barındırmasıyla ayrı bir değere sahip.

Kronik aynı zamanda, Eyyubi’nin hayattayken kutsal topraklarda yaptıklarını ve getirmiş olduğu yönetim biçiminin sonraki yıllardaki etkilerini de detaylı şekilde irdeliyor.

  • Künye: Ernoul Kroniği – Haçlı Seferleri Tarihi: Selahaddin Eyyubi ve Kudüs’ün Fethi, çeviren: Ahmet Deniz Altunbaş, Kronik Kitap, 368 sayfa, 2019

Michael Kerrigan – Hitler (2019)

Adolf Hitler ve yaşadığı dönem hakkında hem duru bir anlatımla hem de bolca çizim, fotoğraf ve resimle aydınlanmak isteyenler bu kitabı kaçırmasın.

Michael Kerrigan’ın çalışması, Hitler’i yetiştiği çevre, faaliyetleri ve etkileri bağlamında ele alıyor.

Hitler’in Alman toplumuna dair projelerinin kendi ailesiyle ilişkilerinden nasıl beslendiği, Hitler’in sanatla ilgili görüşlerinin Alman mimari anlayışına yansımaları ve propaganda kullanımının Hitler ile ekibi tarafından benzeri görülmemiş şekilde kullanımı gibi birçok ilgi çekici konuyu aydınlatan çalışma, Hitler’in hayatındaki dram ve gerilimi eksiksiz şekilde veriyor diyebiliriz.

Kitabın, o dönemin tarihi olaylarını işlerken ağırlıklı olarak Hitler’in ruhuna inmesiyle benzer çalışmalardan ayrıldığını söylemeliyiz.

Kerrigan, Hitler’in iç dünyası, kadınlarla ilişkisi, sanata olan düşkünlüğü, çocukluğu, aile yaşamı, okul arkadaşları ve öğretmenleri gibi konularda okuruna önemli bilgiler veriyor.

Son olarak, kitabın 180 çizim, fotoğraf ve resimle zenginleştiğini de özellikle belirtelim.

  • Künye: Michael Kerrigan – Hitler: Canavarın Ardındaki Adam, çeviren: Barbaros Uzunköprü, Kronik Kitap, tarih, 224 sayfa, 2019

Wilhelm von Rubruk – Moğolların Büyük Hanı’na Seyahat (2019)

Wilhelm von Rubruk’un 1253-55 arasını kapsayan bu efsane gezisi, Moğollar hakkında ilk köklü bilgileri veren birinci el kaynaklardan biri.

On üçüncü yüzyılda, hızla yükselen ve önüne çıkan her gücü adeta öğüten Moğollar, Doğu’nun yanı sıra Batılı ülkeler için de büyük bir tehlike olarak belirmeye başlamıştı.

Bu süreçte Hıristiyan dünyanın ilk adımı, doğal olarak Moğolları tanımak amacıyla onların yaşadığı bölgeye misyonerler göndermek oldu.

İşte tanınmış seyyah Rubruk da, Fransa Kralı’nın emriyle misyonerlik yapmak üzere Moğol dünyasını gönderilen isimlerden biriydi.

Rubruk’un seyahati, Moğolların siyasî ve toplumsal tarihi hakkında çok önemli detaylar sunuyor.

Burada, Moğollara dair anlatılan kimi konular şöyle:

  • Moğolların evleri,
  • Çadır yaşamları,
  • Dinî âdetleri,
  • Beslenme ve süt ekonomileri,
  • Yedikleri hayvanlar,
  • Giyimleri,
  • Avcılıkları,
  • Estetik beğenileri,
  • Erkekleriyle kadınları arasındaki iş bölümü,
  • Aile yapıları,
  • Yasaları,
  • Coğrafyası ve iklimi,
  • Mimari yapıları,

Rubruk bütün bu konuların yanı sıra, seyahati boyunca karşılaştığı Nasturîleri, Müslümanları ve putperestleri, ayrıca Moğol Hükümdarı Möngke Han’ın huzuruna çıkışını da ayrıntılı bir şekilde tasvir ediyor.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Rubruk’un kitabı, Plano Carpini’nin hemen hemen ayrı dönemde yazılmış ve daha önce burada da yer verdiğimiz seyahatnamesiyle birlikte, Moğollara dair en önemli kaynaklardan biri.

  • Künye: Wilhelm von Rubruk – Moğolların Büyük Hanı’na Seyahat: 13. Yüzyılda İstanbul’dan Karakurum’a Yolculuk, 1253-1255, çeviren: Ergin Ayan, Kronik Kitap, seyahatname, 224 sayfa, 2019

Kolektif – Savaşanların Gözüyle Türk-Alman İttifakı (2018)

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ve Alman imparatorlukları müttefikti.

Bu ittifak, ikisi için de hezimet oldu.

Türk ve Alman kaynaklarının yanı sıra, İngiliz ve Fransız kaynaklarından da yararlanmasıyla büyük öneme haiz elimizdeki kitap ise, bizzat içinde yer almış olanların gözünden bu ittifakın içeriğini çok yönlü bir şekilde irdelemesiyle dikkat çekiyor.

Farklı yazarların makaleleriyle katıldığı kitapta, aynı cephede Almanlarla birlikte savaşmış Mustafa Kemal Atatürk’ün Alman subayları hakkında ne düşündüğünden Almanların Türk komutanlarını nasıl değerlendirdiklerine, Alman askerî stratejisinde Türkiye’nin rolünün ne olduğundan 1915’te Ermenilere yapılanlara dair kararların alınmasında Almanların rolünün ne olduğuna pek çok konu ele alınıyor.

Çalışmanın, o dönemi hem zengin belgeler hem de kapsamlı bir şekilde irdelemesiyle her tarih tutkununa hitap edeceğini söyleyebiliriz.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: M. Alaaddin Yalçınkaya, Mustafa Çolak, Mustafa Gencer, Uğur Üçüncü, Özgür Yılmaz, Kadir Kon ve Cemal Candan.

  • Künye: Kolektif – Savaşanların Gözüyle Türk-Alman İttifakı (1914-1918), editör: Necmettin Alkan ve Eyyub Şimşek, Kronik Kitap, tarih, 240 sayfa, 2018

Necmettin Alkan – Karikatürlerle Sultan II. Abdülhamid (2018)

Yerli ve yabancı karikatürcülerin, gerilimi oldukça yüksek bir dönemde hüküm sürmüş II. Abdülhamid’e çok ilgi duyduğunu biliyoruz.

Kendisiyle ilgili yapılmış pek çok karikatür bulunuyor.

Necmettin Alkan’ın elimizdeki kitabı da, II. Abdülhamid karikatürlerinden yola çıkarak bir dönem okumasına girişmesiyle, bu alanda yapılmış en özgün çalışmalardan biri olmaya aday.

Türk, Alman, İngiliz, Fransız, Rus, Yunan, İtalyan ve Amerikan karikatüristlerin pek çok karikatür örneğini barındıran çalışma, II. Abdülhamid’in iktidarı döneminde yaşananları, Osmanlı’nın o süreçteki durumunu ve söz konusu karikatürler üzerinden dönemin propaganda yöntemlerinin nasıl işlediğini ayrıntılı bir bakışla inceliyor.

  • Künye: Necmettin Alkan – Karikatürlerle Sultan II. Abdülhamid: Propaganda ve Gerçek Arasında Bir Padişah, Kronik Kitap, tarih, 304 sayfa, 2018

Georgi P. Kostandov – İstanbullu Bulgarlar ve Eski İstanbul (2018)

İstanbul doğumlu bir Bulgar olan Georgi Kostandov’un bu kitabı, İstanbul’un yakın tarihini ait olduğu cemaatin penceresinden okumasıyla çok değerli.

Bilindiği gibi Bulgarların, Osmanlı İstanbul’unda yoğun ve etkili bir nüfusu vardı.

Bunun yanı sıra, kalabalık bir kesim oluşturan Bulgar cemaatinin dönemin sosyo-politik gelişmelerinde oldukça etkili oldukları da biliniyor.

Kostandov’un uzun araştırmalarının ürünü olan bu kitap da, yalnızca bu özgün cemaatin dünyasına daha yakından bakmakla yetinmiyor, aynı zamanda eski İstanbul’un iyi bir fotoğrafını da çekiyor.

Kostandov, Bulgar cemaatinin sosyal ve kültürel durumunu, Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin bağımsız bir yapıyla kuruluşunu ve Bulgar cemaatinin ülke siyaseti içindeki yerini saptıyor.

Yazar kitabının ikinci bölümünde ise, okurunu İstanbul’un semtlerinde 1950’li yıllardan 2000’li yıllara uzanan bir yolculuğa çıkarıyor.

Bu bölümde, şehrin tarihi dokusu ve eski yerleşim yerleri, İstanbul’da Bulgar sütçüler ve muhallebiciler, şehirdeki bayram ziyaretleri ve kutlamaları, şehrin sayfiye yerleri, boğaz gezileri, İstanbul’un sahilleri ve plajları, 6-7 Eylül’de yaşananlar ve bunun gibi pek çok ilgi çekici konu yer alıyor.

  • Künye: Georgi P. Kostandov – İstanbullu Bulgarlar ve Eski İstanbul, Kronik Kitap, tarih, 416 sayfa

Emrah Safa Gürkan – Sultanın Korsanları (2018)

Emrah Safa Gürkan, geçen sene yayımlanan ‘Sultanın Casusları’nda, Osmanlı, Habsburg ve Venedik istihbarat faaliyetlerinin kapsamlı bir karşılaştırmasını yapmış ve tüccar, korsan, asker ve denizcilerin ilginç hayat hikâyeleriyle bunların istihbari faaliyetlerinin detaylarını sunmuştu.

Gürkan, şimdi harika bir çalışmayla daha karşımızda.

Yazar, bizi Osmanlı deniz tarihinde keyifli bir yolculuğa çıkararak Osmanlı korsanlarının gizemli dünyasına davet ediyor.

Kitapta,

  • Osmanlı korsanlarının etnik aidiyetleri,
  • Hıristiyan denizcilerin Müslüman dünyasına ne kadar adapte oldukları,
  • Gemilerde korsanların yiyip içme alışkanlıkları, doğal ihtiyaçlarını karşılama biçimleri,
  • Denizcilerin denizcilikle ilgili ibadet ve ritüelleri,
  • Hastalıkla mücadele yöntemleri,
  • Hijyen ve disiplin sağlama yöntemleri,
  • Korsan akınlarındaki askerî taktikler,
  • Korsan akınlarına uygun gemi tipleri,
  • Topoğrafik faktörlerin hangi limanları korsanlığa mahkûm ettiği,
  • Elde edilen ganimetin korsan limanlarına katkısı ve Avrupa ekonomisine zararının boyutları,
  • Ganimetlerin paylaşım kuralları,
  • İnsanları korsanlığa iten sosyo-ekonomik etkenler,
  • Ve korsanların uluslararası hukuktaki yeri gibi pek çok önemli konu ele alınıyor.

Gürkan’ın Osmanlıca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, İngilizce, Portekizce, Katalanca, Latince ve Almanca kaynaklarına dayalı çalışması bununla sınırlı kalmıyor.

Firar etmek için binbir yolu deneyen Cervantes gibi esirler, aynı gemide yoldaşlık yapan ve beraber yiyip içen Hıristiyan ve Müslümanlar, Yeniçerilere fark ettirmeden korsan gemisini bir Hıristiyan limanına yanaştırıp özgürlüğüne kavuşan esir denizciler ve Hıristiyan dünyasında bıraktığı ailesini ziyaret eden gaziler gibi pek çok ilginç, aydınlatıcı ve keyifli konuyu da bizimle paylaşıyor.

  • Künye: Emrah Safa Gürkan – Sultanın Korsanları: Osmanlı Akdenizi’nde Gazâ, Yağma ve Esaret (1500-1700), Kronik Kitap, tarih, 592 sayfa, 2018

Plano Carpini – Moğolistan Seyahatnamesi (2018)

Ortaçağ Avrupa’sının en büyük korkularından biri, Moğol İmparatorluğu’nun kendilerini birebir tehdit eden bir güce dönüşmesiydi.

Hele hele Moğol ordularının 13. yüzyılda Macaristan’ı geçip, Adriyatik kıyılarına kadar dayanması, Avrupa’nın tabir-i caizse yüreğini ağzına getirmişti.

Bu dönemde Papa Innocentius, Moğollara elçi yollayıp, barış girişimlerinde bulunmalarını emretmişti.

Dönemin ünlü seyyahı, keşiş Plano Carpini de, bu emre uyarak büyük bir cesaretle Moğol topraklarına, hükümdarın ayağına kadar gitmişti.

Carpini, Moğol topraklarında aylarca kalmış, onları yakından tanımış ve geri döndüğünde izlenimlerini bizzat Papa’ya sunmuştu.

İşte altın değerinde bir tarihi kaynak olan Carpini’nin bu seyahatnamesi, dönemin Moğol İmparatorluğu’nun kapsamlı bir değerlendirmesini sunuyor.

Carpini, yalnızca Moğol topraklarında gördüklerini anlatmıyor, aynı zamanda Moğolların gelenekleri, yaşamları, kılık kıyafetleri, inançları, Ritus adı verilen Moğol dini törenleri, tarihleri, savaşma biçimleri ve başka uluslarla ilişkileri hakkında çok önemli bilgiler veriyor, ayrıca Batılıların Moğolların ilerleyişine karşı ne gibi tedbirler alabileceği konularında kimi ilgi çekici önerilerde bulunuyor.

Moğolların en güçlü oldukları dönem hakkında, birinci elden yazılmış iyi bir kaynak.

  • Künye: Plano Carpini – Moğolistan Seyahatnamesi: 13. Yüzyılda Avrupa’dan Asya’ya Yolculuk, 1245-1247, çeviren: Ergin Ayan, Kronik Kitap, seyahatname, 176 sayfa, 2018