Ülker Gökberk – Hafıza Kazısı (2023)

  • Bilge Karasu ile Walter Benjamin arasında bir bağ olabilir mi?
  • Birbirinden farklı ve uzak görünen bu iki isim arasında ortak noktalar var mıdır?
  • İkisini karşılaştırmak mümkün müdür?

‘Hafıza Kazısı’ Bilge Karasu’nun ‘Lağımlaranası ya da Beyoğlu’ başlığı altında toplanmış metinlerini Walter Benjamin’in ‘Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin’de Çocukluk’ ve hafıza ile ilgili diğer metinleriyle birlikte okuyan ve Karasu’nun metinlerindeki tarihsel hafıza katmanlarını araştıran bir çalışma.

Ülker Gökberk kişisel olarak da tanımış olduğu Bilge Karasu’nun anlatılarında kurmacayla birlikte var olan gerçeklik parçalarını bulup çıkarmaya çalışırken ‘Lağımlaranası’nı kişisel ve kolektif hatıraların yansımış olabileceği bir Beyoğlu anlatısı olarak okuyor.

Gökberk “hafıza kazısını” bağlamına oturturken Benjamin’in yanı sıra Freud, Bergson, Ricoeur, Barthes gibi düşünürlerin geliştirdiği yaklaşımlardan yararlanıyor, bunlara ek olarak Türkiye’nin yakın tarihinde Varlık Vergisi ve 6-7 Eylül Olayları gibi önemli konuları ele alıyor.

Walter Benjamin’le diyaloğa soktuğu Bilge Karasu’yu dünya edebiyatının bir parçası olarak yorumlayan ‘Hafıza Kazısı’, Karasu hakkındaki eleştirel yazına kapsamlı bir katkı.

  • Künye: Ülker Gökberk – Hafıza Kazısı: Bilge Karasu’nun İstanbul’u Walter Benjamin’in Berlin’i, çeviren: Kübra Kelebekoğlu, Metis Yayınları, inceleme, 2023

Philip Spencer ve Howard Wollman – Milliyetçilik (2020)

Birçok Batılı araştırmacı, 1990’ların başlarında eski Yugoslavya’da meydana gelen ve ani bir milliyetçilik patlaması olarak değerlendirilen olayların korkunç sonuçlarıyla yüz yüze geldikten sonra milliyetçilik hakkında etraflıca düşünmeye başladı.

Nasıl olmuştu da aynı kentlerde, kasabalarda, köylerde yan yana yaşayan birtakım insanlar “etnik temizlik” denen vahşi sürece dahil olup komşularını evlerinden atmış, öldürmüş, onlara tecavüz etmişti?

Yugoslavya’da sergilenen vahşet, Yahudi Soykırımının gölgesinde büyümüş olanlar için hem korkunç bir çaresizlik hissi uyandırmış hem de insanları bu şekilde davranmaya yönelten inançlara dair eleştirel düşünceler üretme konusunda ısrarcı bir ihtiyaç doğurmuştu.

Burada yanıtlanması gereken temel sorular şudur:

Bu durumlarda millet ve milli kimlik adına talep edilen şey tam olarak nedir?

Nedir bu kadar önemli olan?

Milliyetçiler böylesine etkili ve yıkıcı güçlerin seferber edilmesinde nasıl bir rol oynar?

İşte milliyetçilik hakkında yürütülen altı yıllık bir araştırmaya dayanan Philip Spencer ve Howard Wollman imzalı bu kitap, milliyetçiliğe eleştirel bir perspektiften bakarak bu sorulara yanıt vermesiyle dikkat çekiyor.

Kitap ilk olarak, milliyetçilik hakkında üretilmiş düşüncelerin on dokuzuncu yüzyıldaki köklerine iniyor.

Kitabın devamında ise, milli kimlik ve milliyetçilik arasındaki ilişkinin nasıl inşa edildiği, milli kimliklerin milliyetçi hayaller temelinde nasıl oluşturulup şekillendirildiği, milliyetçiliğin nereden doğup hangi yollardan geçtiği ve en önemlisi de, milliyetçiliğin modern ulus devletlerin kurulmasını nasıl sağladığı gibi konular tartışılıyor.

Yazarlar ayrıca, bugünün politik ikliminde milliyetçiliğin günümüzde neden tekrar canlanıp etki alanını genişlettiğini de irdeliyor ve ayrıca, milliyetçiliğin geleceğinin nasıl şekilleneceği konusunda da kimi öngörülerde bulunuyor.

  • Künye: Philip Spencer ve Howard Wollman – Milliyetçilik, çeviren: Kübra Kelebekoğlu, Yeni İnsan Yayınevi, inceleme, 400 sayfa, 2020

Chris Brazier – Dünya Tarihi (2018)

Yaşam çamur birikintilerinde kımıldanmaya başlayıp balıklara, sürüngenlere ve nihayet memelilere doğru evrildi.

Ardından sahneye insanlar çıktı ve gezegeni kolonileştirmeye başladı.

İnsanlık tarihi işte o günden bu yana inişli çıkışlı bir seyir halinde yoluna devam ediyor.

Tarihçi Chris Brazier’in elimizdeki kitabı da, bu tarihi belli başlı dönüm noktaları üzerinden ve eleştirel bir bakışla yorumluyor.

Kitabın en güzel yanı, kalın tarih kitapları okumaktan sıkılanlar için iyi bir özet çıkarmasıdır diyebiliriz.

Yani Brazier, dünya tarihi gibi ciltlere yayılacak bir tarihi, görece pek gerekli olmayan ve yorucu ayrıntılardan ayıklayarak 192 sayfa gibi kısa bir hacimde anlatmayı başarıyor.

Firavunlar ve rahibelerden süper güçlere ve barbarlara, Yunan ve Latin dünyasından dinin önlenemez yükselişine, Haçlı seferlerinden yeni dünyanın keşfine, Fransız Devrimi’nden Ekim Devrimi’ne, Dünya savaşlarından kapitalizm ve faşizme pek çok önemli konu, burada.

  • Künye: Chris Brazier – Dünya Tarihi, çeviren: Kübra Kelebekoğlu, Sel Yayıncılık, tarih, 192 sayfa, 2018

Max Haiven – Radikal Hayalgücü ve İktidarın Krizleri (2018)

Max Haiven’ın araştırmaları, geçen kırk yılda toplumun finansallaşması ve kültür üzerinde yoğunlaşmıştır.

Yazarın ‘Radikal Hayalgücü ve İktidarın Krizleri’ ise, sermayenin yaratıcılık, hayalgücü ve müşterekler üzerinde kurduğu hegemonyayı nasıl aşabileceğimizi tartışıyor.

Haiven, sağcı “değerlerin” toplumsal hayata yön verdiği bugün, yaratıcılığın özelleştirildiğini, sermayenin hayalgücünü baskılamaya başladığını ve yaratıcılığın devasa bir krizle boğuştuğunu gözler önüne seriyor.

Yazar, buna karşı çıkmanın tek yolunun, ortak değerleri yeniden gözden geçirerek bunları radikal bir yaratıcılıkla birleştirmek ve bu yolla yeni bir toplumsal hareketler bütünü inşa etmek olduğunu belirtiyor.

Haiven, hayalgücü ve yaratıcılığın finansallaşmasıyla ortaya çıkan güncel krizi saptıyor, değer kavramı üzerine yeniden düşünüyor ve nihayet, kamu ve müşterekler üzerindeki işgallerin, tarihin ve yaratıcılığın çitlenmesini nasıl aşabileceğimizi tartışıyor.

  • Künye: Max Haiven – Radikal Hayalgücü ve İktidarın Krizleri: Kapitalizm, Yaratıcılık, Müşterekler, çeviren: Kübra Kelebekoğlu, Sel Yayıncılık, siyaset, 296 sayfa, 2018