Maurice Blanchot – Bekleyiş Unutuş (2014)

Yazın ve düşünce dünyasının nevi şahsına münhasır isimlerinden Maurice Blanchot’dan anlatı biçimleri, felsefi söylemin derinlikleri ile şiirin harmanlandığı şahane bir metin.

Bir yönüyle yoğun bir tefekkür metni, diğer yönüyle Blanchot’nun üslubunun en görkemli duraklarından biri.

Unutuş, bekleyiş, zaman, ebedilik, an, mekân, ölüm, acı, gelip geçicilik, mevcudiyet, anlam ve hiçlik üzerine derinlemesine düşünmek için.

  • Künye: Maurice Blanchot – Bekleyiş Unutuş, çeviren: Ender Keskin, MonoKL Yayınları, anlatı, 120 sayfa

G. Willow Wilson – Elif (2014)

G. Willow Wilson, aşk, hackerlık, Arap Baharı ve devlet baskısıyla örülü bir hikâye sunuyor.

Bir Ortadoğu şehrinde yaşayan Elif, yetenekli bir hackerdır. Tahmin edileceği gibi kahramanımızın çalışmaları, baskı ve sansür araçlarını pervasızca kullanan devletin dikkatinden kaçmaz.

Kendini devletin güvenlik aygıtlarıyla sonu gelmez bir kovalamacanın içinde bulan, aynı zamanda üstesinden gelemediği bir aşk açmazıyla da kuşatılmış Elif’in tek çaresi, ölümüne bir kaçıştır.

  • Künye: G. Willow Wilson – Elif, çeviren: Gökhan Sarı, MonoKL Yayınları, roman, 364 sayfa

Kobo Abe – Kumların Kadını (2017)

Japon savaş sonrası edebiyatının önde gelen yazarlarından Kobo Abe’nin varoluşçuluk felsefesiyle örülmüş meşhur romanının Türkçe baskısı uzun zamandır tükenmişti.

Kimilerinin Kafkaesk bir karabasan, kimilerinin düşsel bir başyapıt olarak selamladığı roman, Beckett, Kafka ve Sartre’ın romanlarının Japon muadili olarak alkışlanmıştı.

Bir böceğin izini süren romanın başkahramanı, günün birinde garip bir kasabaya ulaşır. Kahramanımız burada, erotik bir yakınlık kuracağı dul bir kadının evine yerleşir.

Fakat kısa süre sonra bu misafirliğin cazibesi, ürkütücü bir hapishane hayatına dönüşmeye başlar.

Roman, başkahramanının sürekli başarısızlıkla sonuçlanan kaçma girişimlerini ve bunun onun açısından gün geçtikçe hayatı ve duygularıyla hesaplaştığı bir karabasana nasıl dönüştüğünü çarpıcı bir üslupla tasvir ediyor.

Huzursuz, düşsel, psikolojik, karanlık ve harikulade bir roman.

  • Künye: Kobo Abe – Kumların Kadını, çeviren: Barış Bayıksel, MonoKL Yayınları, roman, 184 sayfa

Czeslaw Milosz – Tutsak Edilmiş Akıl (2017)

Varşova’daki Nazi işgalinin yanı sıra Sovyetlerin ülkesi Polonya’ya yönelik baskılarını da bizzat deneyimlemiş büyük şair ve denemeci Czeslaw Milosz’tan diktatörlüklerin, totaliterliğin altında inim inim inleyen insanlığa bir ağıt.

1953’te yayımlanan kitabın konusu, ağırlıklı olarak komünizmin düşüncelerin ifade edilmesi üzerindeki baskıcı tutumu ve bunun ardında entelektüel dünyada yaşanan çölleşme.

Fakat kitabı yalnızca bundan ibaret görmek, onun sahip olduğu evrensel ve çağlar üstü niteliği basite indirgemek olur.

‘Tutsak Edilmiş Akıl’, güncelliğini halen koruyan ve dünya üzerinde baskıcı yönetimler var oldukça da etkili kalacak bir metin.

Kitap, baskıcı iktidarların aklı neden ele geçirmeye ihtiyaç duyduklarını, zamanla bunda hangi araç ve yöntemleri kullanarak başarılı olduklarını ve buna karşı ruhumuzu ve aklımızı nasıl koruyabileceğimizi anlamak için iyi bir fırsat.

Kitaptan bir alıntı:

“Tek bir şey biliyorum: Eğer arkadaşım, zaferin tatlı meyvelerini yiyecekse, yerküre uzun yüzyıllar için planlı şekilde imar edilecekse, o güne kadar yaşayacaklara yazık. Şimdi yataklarında uyuyorlar ya da aptal eğlencelere veriyorlar kendilerini ve gerçekten her bir eylemleriyle yok oluşa hizmet etmeye uğraşıyorlar.”

Milosz, karamsar bir tablo çiziyor görünse de, iyinin nihayetinde kazanacağına duyduğu derin inançla bize de muazzam bir ümit aşılıyor.

  • Künye: Czeslaw Milosz – Tutsak Edilmiş Akıl, çeviren: Osman Fırat Baş, MonoKL Yayınları, anlatı, 240 sayfa

Kolektif – Direnişi Düşünmek (2013)

  • DİRENİŞİ DÜŞÜNMEK, Kolektif, MonoKL Yayınları, siyaset, 304 sayfa

DIRENISI

‘Direnişi Düşünmek’te, dünyadan ve Türkiye’den düşünürlerin, 31 Mayıs 2013’te Taksim’de başlayarak bütün Türkiye’ye yayılan Gezi Parkı olayları ile ilgili yorumları yer alıyor. Kitaba katkı verenler arasında Alain Badiou, Slavoj Žižek, Jean-Luc Nancy gibi isimler ile Ahmet Soysal, Volkan Çelebi, Işık Ergüden, Gökbörü Sarp Tanyıldız, Gizem Çıtak ve Gökhan Kodalak’tan oluşan Türkiye’den isimler de bulunuyor. Polisin Gezi Parkı ve Türkiye genelinde başvurduğu aşırı şiddetle ilgili uluslararası bir imza kampanyasının metniyle açılan kitap, ardından yukarıdaki isimlerin direniş konusundaki gözlemlerine, düşüncelerine yer veriyor.

Jacques Lacan – Televizyon (2013)

  • TELEVİZYON, Jacques Lacan, çeviren: Ahmet Soysal, MonoKL Yayınları, psikanaliz, 113 sayfa

TELEVIZYON

Lacan düşüncesinde kilit bir metin olan ‘Televizyon’, psikanaliz teoriye önemli katkılarda bulunmuş ünlü düşünürün Jacques-Alain Miller ile bir televizyon programı için yaptığı söyleşiden oluşuyor. Kitabın en önemli özelliği, psikanalizi yapısalcı dilbilim, felsefe tarihi ve çağdaş antropoloji gibi farklı yönlerle genişleten Lacan’ın düşüncesinin kendisi tarafından yapılmış bir özetini sunması. Bir savunu metni olarak da değerlendirilebilecek söyleşisinde Lacan, televizyon kültürünü psikanalitik ve felsefi bir çerçeveden yorumladığı gibi, psişik enerji, duygulanım ve itki gibi kavramları yeniden yorumlayıp tartışıyor.

Jacques Lacan – Benim Öğrettiklerim (2012)

  • BENİM ÖĞRETTİKLERİM, Jacques Lacan, çeviren: Murat Erşen, MonoKL Yayınları, psikanaliz, 142 sayfa

 

‘Benim Öğrettiklerim’, psikanaliz kuramını ve düşünce dünyasını derinden etkileyen isimlerden Jacques Lacan’ın yayımlanmamış üç konferansını bir araya getiriyor. Lacan’ın bir klinik psikiyatr olarak gelenekdışı yöntemler kullanmakla suçlandığı ve bu durumun psikanalitik kuramlarla hayatı boyunca sürecek anlaşmazlıklar yaşadığı biliniyor. Bu anlaşmazlıklar, eldeki konferanslarda dikkat çekici şekilde öne çıkıyor. Lacan, zamanında birçok Fransız ve yabancı entelektüelin katılımıyla ününü pekiştiren konferanslarında, kendi doktrinini çok yönlü bir biçimde açıklamaya koyulurken, psikanalist kuramla da hesaplaşıyor.

Peter Ackroyd – Platon Günlükleri (2012)

  • PLATON GÜNLÜKLERİ, Peter Ackroyd, çeviren: Bilgesu Şişman, MonoKL Yayınları, roman, 184 sayfa

 

Ünlü İngiliz yazar Peter Ackroyd, şiir, deneme ve romanlarının yanı sıra, William Blake, Thomas More, Charles Dickens ve T. S. Eliot gibi yazar ve düşünürleri, çağları ve çevreleriyle birlikte ele aldığı biyografileriyle de tanınıyor. Yazar, bu halkaya, baş kahramanının Platon adında bir hatip olduğu elimizdeki romanını da ekliyor. M. S. 38. yüzyılda geçen roman, Londra’nın en büyük hatiplerinden olan Platon’un geçmiş, bugün ve geleceğe dair fikirleri üzerine kurulmuş. Çağının anlamakta zorlandığı Platon, hayata dair düşüncelerini günlüğünde bir araya getirir ve okuru, adım adım, aydınlanma macerasına tanık olmaya davet eder.