Hans Reichenbach – Kopernik’ten Einstein’a (2025)

Hans Reichenbach bu kitapta, modern fiziğin kökenlerini ve düşünsel gelişimini anlatıyor. Bilimin tarihsel dönüşümünü, özellikle astronomiden başlayarak fiziğin temel kavramlarına doğru genişleten bir anlatı kuruyor. ‘Kopernik’ten Einstein’a’ (‘From Copernicus to Einstein’), Kopernik’in güneş merkezli evren modelinden başlayarak, Einstein’ın görelilik kuramına uzanan zihinsel sıçramaları açıklıyor. Reichenbach, bilimsel devrimlerin sadece gözlemlere değil, aynı zamanda düşünsel cesarete de dayandığını vurguluyor.

Kopernik’in ortaya koyduğu modelin yalnızca bir astronomik hipotez olmadığını, doğayı anlama biçimimizi temelden dönüştürdüğünü belirtiyor. Galileo’nun deneysel yöntemi, Kepler’in gezegen hareketleri üzerine kurduğu matematiksel ilkeler ve Newton’un evrensel çekim yasası bu çizgide birleşiyor. Her adımda, fiziksel dünyanın açıklanmasında yeni düşünme biçimleri gelişiyor.

Einstein’ın özel ve genel görelilik kuramları ise bu sürecin zirvesi olarak yer alıyor. Zaman ve mekân kavramları Newtoncu fizik içinde mutlakken, Einstein bu mutlaklığı kırıyor. Gözlemcinin konumu ve hareketi, olayların nasıl algılandığını belirliyor. Bu da fiziği, sadece nesnel gerçeklik üzerine değil, aynı zamanda gözlemcinin doğasına dayanan bir bilim haline getiriyor. Reichenbach, göreliliği sadece teknik bir kuram değil, insan düşüncesinin esnekliğini kanıtlayan bir örnek olarak yorumluyor.

Kitap, bilimin soyut kavramlarla değil, sürekli değişen bakış açılarıyla ilerlediğini gösteriyor. Reichenbach, fiziği anlamak için düşünmeyi öğrenmemiz gerektiğini hatırlatıyor.

  • Künye: Hans Reichenbach – Kopernik’ten Einstein’a: Evren, Uzay, Zaman ve Hareket, çeviren: Şehnaz Yardım, Say Yayınları, bilim, 120 sayfa, 2025

Owen Gingerich, James MacLachlan – Nikolas Kopernik (2025)

 

Nicolaus Copernicus’un yaşamı, yalnızca bir astronomun değil, aynı zamanda bir devrimcinin hikâyesi olarak dikkat çekiyor. Owen Gingerich ve James MacLachlan, bu kısa ama yoğun kitapta, Copernicus’un bilim tarihindeki yerini yalnızca kuramsal katkılarıyla değil, dönemin kültürel, dinsel ve siyasal bağlamı içinde ele alıyor. Copernicus’un yaşadığı 15. yüzyıl sonu ile 16. yüzyıl başı, düşünsel dönüşümlerin hızlandığı, skolastik düşüncenin çözülmeye başladığı bir dönem olarak öne çıkıyor.

Yazarlar, Copernicus’un çocukluk ve eğitim yıllarını anlatırken onun yalnızca astronomiye değil, matematik, hukuk ve tıp gibi alanlara da yoğun ilgi gösterdiğini aktarıyor. İtalya’da aldığı eğitim, onun dünya merkezli Evren anlayışına eleştirel yaklaşmasını kolaylaştırıyor. Ptolemaiosçu sistemin karmaşıklığına karşın, Copernicus’un Güneş merkezli modeli daha yalın ve bütünlüklü bir çözüm sunuyor. Ancak bu çözüm, yalnızca bir gökbilim modeli olmanın ötesine geçerek, insanın evrendeki yerini de sarsıyor.

‘Nikolas Kopernik: Dünya Gezegen Olunca’ (‘Nicolaus Copernicus: Making the Earth a Planet’), Copernicus’un ‘De Revolutionibus Orbium Coelestium’ adlı başyapıtının hazırlık sürecine ve yayımlanmasındaki tereddütlerine de odaklanıyor. Gingerich’in bilim tarihi uzmanlığı sayesinde metin, teorik ayrıntılara boğulmadan okunabilir kalıyor. MacLachlan ise tarihsel anlatıyı canlı bir dile taşıyor. İki yazarın ortak çalışması, Copernicus’un yalnızca gezegenlerin düzenini değil, düşünce evrenimizi de değiştirdiğini gösteriyor.

  • Künye: Owen Gingerich, James Maclachlan – Nikolas Kopernik: Dünya Gezegen Olunca, çeviren: Mustafa Bayrak, Vakıfbank Kültür Yayınları, bilim, 152 sayfa, 2025

Nicolaus Copernicus ve Georg Joachim Rheticus – Copernicusçu İlk Astronomi Metinleri (2021)

Nicolaus Copernicus, güneş merkezli evren teorisiyle bilim tarihine damgasını vurdu.

Bu şahane kitap ise, Copernicusçu astronominin düşünce tarihindeki ilk metinlerini sunuyor.

Kitap, Copernicus’un ‘Commentariolus’ ve ‘Werner’e Karşı Mektup’ başlıklı metinlerini ve onun ilk ve tek öğrencisi olan Georg Joachim Rheticus’un ‘Narratio Prima’ adlı eserinin çevirisini içeriyor.

Bunlar da Copernicus’un teorisini açıkladığı ana metni olan ‘De Revolutionibus Orbium Caelestium’la (‘Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine’) birlikte Copernicusçu astronominin düşünce tarihindeki ilk metinleridir.

  • Künye: Nicolaus Copernicus ve Georg Joachim Rheticus – Copernicusçu İlk Astronomi Metinleri, çeviren: C. Cengiz Çevik, Albaraka Kültür Yayınları, bilim, 176 sayfa, 2021

Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine (2010)

‘Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine’ ile Ptolemaeus’un dünya merkezli modeline karşı güneş merkezli yeni bir model koyan Nicolaus Copernicus, bu yönüyle modern astronominin kurucusu olarak kabul ediliyor.

Aristoteles’in dünyanın devinimsiz olduğu ve evrenin merkezinde bulunduğu düşüncesi ve bu düşünceyi referans alan Ptolemaeus’un fikirleri, Copernicus’un elimizdeki eserinin yayımlandığı 1543’e kadar kilise tarafından savunuluyordu.

Copernicus ise, bunun aksine, sabit yıldızlar kümesinin merkezinde sabit duran bir güneş olduğunu ve gezegenlerin, aynı ekliptikte güneşin etrafında sabit hızla döndüğünü ortaya koymuştu.

  • Künye: Nicolaus Copernicus – Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine, çeviren: C. Cengiz Çevik, İş Kültür Yayınları, astronomi, 529 sayfa

Kolektif – Bilimsel Devrimin Başyapıtları (2012)

Uzun soluklu bir çalışmanın neticesi olan elimizdeki nitelikli çalışma, bilim dünyasına önemli katkılarda bulunmuş ve önemini günümüze kadar sürdürmüş eserleri okurlarına sunuyor.

İki bölüme ayrılan kitapta ilkin, Thomas Kuhn, Eric Lerner ve Friedrich Engels imzalı yazılarda, bilimsel devrimi hazırlayan toplumsal koşullar, devrimin içeriği ve tarihsel önemi değerlendiriliyor.

Kitabın omurgasını oluşturan ikinci bölümde de, bilimsel devrimin simgesi olan eserler ile onların Nikola Kopernik, Galileo Galilei, Johannes Kepler, Christiaan Huygens, Isaac Newton ve Charles Darwin gibi yazarları ayrıntılı makalelerle tanıtılıyor.

  • Künye: Kolektif – Bilimsel Devrimin Başyapıtları, yayına hazırlayan: Ender Helvacıoğlu, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, bilim tarihi, 294 sayfa