Neil Shubin – Canlılığın Tarihi (2023)

Yaşam ortaya çıktıktan sonra, bütün gezegen milyarlarca yıl boyunca mikrobiyal bir hayvanat bahçesi olarak varlığını sürdürdü.

Önemli keşiflere imza atmış paleontolog Neil Shubin, yaşamın deneme yanılma, şans ve kaçınılmazlık, yön değişimleri, devrimler ve icatlarla dolu uzun, tuhaf ve harikulade yolculuğunu anlatıyor.

Tüylerin hayvanlara uçmada, akciğerler ve bacakların da karada yaşamalarında yardımcı olmak için ortaya çıktığını düşünüyorsanız yalnız değilsiniz, ama tümüyle yanılıyorsunuz.

Milyarlarca yıllık süreçte tarihöncesi balıklar karada yürümek üzere evrimleşirken, sürüngenler uçan kuşlara, primatlar iki ayak üzerinde yürüyen, konuşan, kitap yazan canlılara dönüştüler.

Ama hiçbir şey, başladığını zannettiğimiz zamanda başlamadı.

Yenilikler zamanın derinliklerine uzanan öncüllere sahiptir.

Paleontologlar büyük değişimlerin tam olarak nasıl gerçekleştiğini gösterecek fosillerin peşinde bir yüzyıldan uzun süredir gezegeni dolaşıp duruyorlar.

Ve bugün, inanılmaz bir noktadayız: Tarihöncesi fosillerin yeni DNA teknolojileriyle bir araya gelmesi; dolambaçlı yollar, deneme yanılmalar, tesadüfler ve icatlarla dolu milyarlarca yıllık evrimsel tarihi kavrayışımızda büyük sıçrama yarattı.

Yaptığı keşiflerle bu sıçramanın bizzat önemli bir parçası olmuş, dahası bizlere ‘İçimizdeki Balık’ gibi 21. yüzyılın en güzel bilim kitaplarından birini hediye etmiş ünlü paleontolog Neil Shubin, ‘Canlılığın Tarihi’nde yaşamın muazzam çeşitliliğinin ardındaki sırları anlamak için bizleri yüzyıllara yayılmış bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.

Yürüyen balıklardan mutant sineklere, denizanalarından insana uzanan, isteseniz uyduramayacağınız hayret verici detaylarla dolu bu yolculuk bizi o büyük sorulardan birinin cevabına bir adım daha yaklaştırıyor: Yaşam kaçınılmaz mıydı, yoksa tüm bunlar sadece bir kazanın sonucu mu?

  • Künye: Neil Shubin – Canlılığın Tarihi: Fosillerden DNA’ya Dört Milyar Yıllık Karnaval, çeviren: Zeynep Arık Tozar, Domingo Kitap, tarih, 288 sayfa, 2023

Kolektif – Doğa ve Evrim (2023)

Biyolojik evrim ya da kısaca adlandırıldığı şekliyle evrim, yeryüzündeki canlıların belli mekanizmalar dâhilinde değişip dönüşmeleri olgusunu ifade eder.

Bu içeriğiyle evrim, bir kuram değil bir olgudur.

Bu olgu tarihin çok erken dönemlerinden bu yana farklı düşünürler tarafından gözlemlenmiş, anlamlandırılmaya çalışıldı.

Evrim olgusunu yönlendiren başlıca mekanizmalardan birisi olan doğal seçilimin Charles Darwin tarafından ortaya konulması, bu düşünsel hattın önemli aşamalarından biridir.

Ancak evrimi anlama ve anlamlandırma yolundaki çaba orada başlamaz, çok daha gerilere uzanır.

Bu derleme Anaksimandros ve Epikuros’tan başlayan, El Câhız ve İbn Tufeyl’den geçen, Machiavelli, Humboldt ve Nietzsche’ye uğrayan, Subhi Edhem’i ve W.D. Hamilton’u kapsayarak Peter Singer’a uzanan bir çizgide, evrim düşüncesine yapılmış katkılardan bir seçki sunuyor.

  • Künye: Kolektif – Doğa ve Evrim, editör: Cemal Bâli Akal ve Ozan Erözden, Zoe Kitap, inceleme, 282 sayfa, 2023

Charles Darwin – Majestelerinin Gemisi Beagle Günlüğü (2022)

 

Beş yıl sürmüş olağanüstü bir doğa yolculuğunun sadık ve içten anlatısı.

Evrim teorisi deyince akla hiç kuşkusuz Darwin kadar onun Beagle seyahati ve Galapagos Adaları gelir.

Bilim tarihinde popüler kültüre de mal olmuş böyle pek az hikâye vardır.

Bu Günlük, Aralık 1831’de başlayarak beş yıl kadar süren olağanüstü bir doğa yolculuğunun antropolojik gözlemler de içeren sadık ve içten anlatısı olmanın yanı sıra bilimsel bilginin üretimine ve Evrim düşüncesinin adım adım ortaya çıkışına tanıklık etmesi bakımından da benzersizdir.

Darwin’in seyahatteyken Britanya’ya yolladığı mektuplar, fosil örnekleri ve hayvan numuneleri, eski öğretmeni Henslow aracılığıyla İngiliz doğabilimcilerine aktarılıyor, Darwin’in ünü bu sayede gittikçe yayılıyordu.

Beagle 2 Ekim 1836’da Britanya’ya döndüğünde saygın bir doğabilimci olarak tanınmıştı.

Kalan hayatını İngiltere dışına yolculuk etmeden, üretken ve saygın bir doğa bilimci olarak geçirecek, temelini Beagle seyahati boyunca attığı Evrim teorisini geliştirecekti.

  • Künye: Charles Darwin – Majestelerinin Gemisi Beagle Günlüğü (1831-1836), hazırlayan: Richard Darwin Keynes, çeviren: Ömer Bozkurt, Yapı Kredi Yayınları, bilim, 584 sayfa, 2022

John Gribbin ve Mary Gribbin – Evrimin Kökeni (2022)

Genetik ve biyokimyasal evrim, farklı toplumlarda nasıl dönüşümler geçirdi?

John Gribbin ve Mary Gribbin, evrim kuramının tarihsel serüveni hakkında harika bir çalışmaya imza atmış.

Doğal seçilim yoluyla evrim süreci, canlıların üremesini, kendilerinin kopyalarını üretmesini, fakat kopyaların pek de mükemmel olmamasını ve böylelikle de sonraki nesilde çeşitliliğin var olmasını gerektirir.

Eğer bu çeşitlilik, her ne sebeple olursa olsun o yavrulardan bazılarını diğerlerinden daha başarılı kılarsa bunları daha başarılı kılan ayırt edici özellikler de sonraki nesiller arasında yayılacaktır ve onlar “seçilecektir.”

Bu kuram sadece Charles Darwin’in zihninde bir anda belirmedi, aksine, binlerce yıldır dünya çapındaki filozoflar tarafından incelendi ve tartışıldı.

İşte bu kitap, evrim fikrinin evriminin izini sürmekte, zaman içinde farklı toplumlar tarafından nasıl değiştiğini ve değiştirildiğini gösteriyor.

Yazarlar Darwin’in Tehlikeli Fikrini uygun bağlamına yerleştirecek genetik ve biyokimyasal evrimi inceliyor ve kuramın daha önce olanlar üzerine nasıl inşa edildiğini ve yirminci yüzyılda nasıl geliştirildiğini ortaya koyuyorlar.

Bunların hiçbiri, Darwin’in evrimin bireyler ve türler düzeyinde nasıl işlediğini algılamadaki başarısını azaltmıyor, tersine Darwin’in katkısının antik çağa uzanan ve bugün hâlâ oluşturulmakta olan bir zincirin en önemli halkalarından biri olduğunu gösteriyor.

  • Künye: John Gribbin ve Mary Gribbin – Evrimin Kökeni: Aristoteles’ten DNA’ya “Darwin’in Tehlikeli Fikri”nin Peşinde, çeviren: Ozan Karakaş, Alfa Yayınları, bilim, 280 sayfa, 2022

Francisco J. Ayala – Ben Maymun muyum? (2021)

Evrim kuramını hiç uzatmadan, konuyu öne çıkan altı soru bağlamında açıklayan şahane bir giriş kitabı.

Francisco Ayala kısır tartışmalar yerine, evrimi bilimsel yönleriyle inceliyor.

Kitapta yanıtı aranan sorular şöyle:

  • Ben maymun muyum?
  • Evrim neden bir kuram olarak ele alınır?
  • DNA nedir ve evrim sürecine etkileri nelerdir?
  • Bütün bilim insanları evrim kuramını kabul eder mi?
  • Yaşam nasıl başladı?

Tüm bu sorularla evrim kuramına dair yaptığı açıklamaları genişleten Ayala, kitabın son bölümünde ise hem evrime hem Tanrı’ya aynı anda inanmanın mümkün olup olmadığını da ele alıyor.

  • Künye: Francisco J. Ayala – Ben Maymun muyum?: Evrim Hakkında Altı Büyük Soru, çeviren: Ferit Burak Aydar, Fol Kitap, bilim, 88 sayfa, 2021

Charles Darwin – İnsanda ve Hayvanlarda Duyguların İfade Edilmesi (2021)

Charles Darwin’in evrim kuramında eksik olan tek nokta duygulardı.

İşte Darwin’in son büyük eseri olan eldeki çalışma da, tam da insan ve hayvan duygularına odaklanmasıyla hazine değerinde bir yapıt.

Darwin, önceki eserlerinde insanların diğer hayvanlardan kategorik olarak farklı olmadığını ve dünya üzerindeki bütün canlıların ortak bir atadan geldiğini ispatlamıştı.

Bu eserinde ise, insanlar ve hayvanlarda duyguların nasıl ortaklıklar gösterdiğini analiz ederek hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalı olan etolojinin de temellerini atmış olur.

Darwin’in ölümünün üzerinden yüz yıldan fazla zaman geçti.

Fakat bugün de, onun parmak ısırtan çıkarımlarla dolu ifadelerini tam olarak hazmedebilmiş değiliz.

Hiçbir bilimsel devrim daha önceki alışkanlıklarımızı ve kanaatlerimizi değiştirme açısından Darwin’in buluşuyla karşılaştırılamaz.

İşte bu kitap da, bu gerçeği bir kez daha ortaya koymasıyla çok önemli ve değerli.

  • Künye: Charles Darwin – İnsanda ve Hayvanlarda Duyguların İfade Edilmesi, çeviren: Bahar Kılıç, Alfa Yayınları, bilim, 360 sayfa, 2021

Jaak Panksepp ve Lucy Biven – Zihnin Arkeolojisi (2021)

‘Zihnin Arkeolojisi’, evrimin mirası olan temel duygulara odaklanan harika bir çalışma.

Jaak Panksepp ve Lucy Biven’in 740 sayfalık kitabı, hayvan zihni ile insan zihni arasındaki sürekliliği çarpıcı biçimde ortaya koymasıyla da dikkat çekiyor.

Yazarlar, bu kitaba zemin oluşturacak çalışmalarına, temelde insan duyguları ve duyguların, özellikle de klinik bozukluklardaki rahatsızlıklarına eğilerek başlamış, daha sonra uygun hayvan modelleri olmaksızın derin bir nörobilimsel anlayışın geliştirilemeyeceğini fark etmişti.

Kitapta, memeli beyinlerinin eski subkortikal bölgelerinde en az yedi temel afektif sistem olduğu belirtiliyor.

Bunlar da, Arayış (Beklenti), Korku (Kaygı), Öfke (Kızgınlık), Arzu (Cinsel Heyecan), Bakım (Besleme), Panik/Yas (Üzüntü) ve Oyun (Sosyal Neşe).

Kitap, beynin daha yüksek düzeydeki süreçlerini anlamamızın temelini oluşturan bu yedi birincil süreci inceliyor ve yaşamak için evrimsel araçlar olarak miras aldığımız temel duygusal hisleri güvenilir bir şekilde anlayamadan, güvenilir bir zihin kuramı geliştiremeyeceğimizi vurguluyor.

  • Künye: Jaak Panksepp ve Lucy Biven – Zihnin Arkeolojisi: İnsan Duygularının Nöroevrimsel Kökeni, çeviren: Çiğdem Çalkılıç Taylor, Alfa Yayınları, bilim, 740 sayfa, 2021

Hoimar von Ditfurth – Başlangıçta Hidrojen Vardı (2021)

Özellikle son yıllarda gericilerin bitmek bilmez saldırılarıyla karşı karşıya kalmış “evrimi” bilimsel ve felsefi düzlemde açıklayan sıkı bir eser.

Hoimar von Ditfurth, ‘Başlangıçta Hidrojen Vardı’da, big-bang’in ardından gezegende başlayan hayatın öyküsünü anlatıyor.

Modern doğa bilimleri alanında çok sayıda bilim dalının verilerini bir araya getirerek doğa tarihinin büyüleyici bir panoramasını çizen Ditfurth, toplamda üç kitaptan oluşan bu çalışmasında, “yaratılış” mitoslarının ardından, son yıllarda özellikle ABD’nin başını çektiği “Akıllı Tasarım”cı tezlerin hedefi halindeki “evrimi”, hem bilimsel hem de felsefi düzlemde tartışmaya açıyor.

Sistem teorisi, “sosyal sistemleri” de kapsadığı için, evrim ile sosyal sistem karşılaştırmaları çok yönlü bir ilgiyi hak ediyor.

İşte Ditfurth’un çalışması da bilhassa, evrim süreçleriyle birlikte, özellikle günümüzde çok konuşulan “sistem teorisi”nin sağlam bir modelini sunmasıyla dikkat çekiyor.

Yazar, ayrıntılı bilimsel zorlamalara girmeden, fakat aynı zamanda düşünce alışkanlıklarımıza da meydan okuyan kitabında, big-bang’den başlayarak büyük patlamanın ardından evrenin bir köşesinde ortaya çıkan bir gezegenin ve onun üzerinde başlayan hayatın öyküsünü anlatıyor.

Oksijenin zehirli gaz olarak başlangıçta canlıları yok olmanın eşiğine getirmesi, karaya çıkan hayatın “sıcakkanlılığı” keşfedişi ve bilinç ile kültürün ortaya çıkışı, burada aydınlatılan çarpıcı konulardan birkaçı.

  • Künye: Hoimar von Ditfurth – Başlangıçta Hidrojen Vardı, çeviren: Veysel Atayman, Alfa Yayınları, bilim, 418 sayfa, 2021

David Quammen – Kördüğüm Evrim Ağacı (2021)

Biyolojideki en dudak uçuklatan hikâyelerden biri protein moleküllerindeki zengin çeşitliliktir.

David Quammen’in bu enfes çalışması da, moleküler filogenetikteki son keşiflerden yola çıkarak insanın kimliği ve canlıların evrimi konusunda bize yepyeni bilgiler veriyor.

Kitabın en büyük katkısı, bu keşiflerin evrim anlayışımızı ve yaşamı nasıl değiştirebildiğini bilim tarihinde iz bırakan araştırmacıların yaşamları ve çalışmaları üzerinden anlatması.

Arkeleri keşfeden Carl Woese, endosimbiyotik teorinin mimarı Lynn Margulis ve yatay gen transferinin şaşırtıcı sonuçlarını ortaya koyan Tsutomu Watanabe, bunlardan birkaçı.

Quammen bu isimlerin ortaya koyduğu muazzam katkılardan hareketle, “İnsan birey nedir?” ve “Bu keşifler insanın kimliği, bireyselliği ve tarihine dair bize neler söyleyebilir?” gibi hayati soruların yanıtlarını arıyor.

‘Kördüğüm Evrim Ağacı’, canlılar arası evrimsel bağlantıların atalarımızdan kalma doğası ve her bir organizmanın iç içe geçme derecesi üzerine derinlemesine düşünmek için çok iyi fırsat.

  • Künye: David Quammen – Kördüğüm Evrim Ağacı, çeviren: Akın Emre Pilgir, Tellekt Kitap, bilim, 568 sayfa, 2021

Nick Lane – Yaşam Neden Var? (2016)

Biyolojinin temel sorularına yanıt veren, bunu yaparken de yaşamın evrilişindeki dönüm noktalarını gözler önüne seren bir rehber.

Dört küsur milyar yıl önce ortaya çıkmış bir bakteri hücresinin bugünkü karmaşık insan hücresine nasıl dönüştüğünü ve yaşamın kökenini merak edenler için dört dörtlük bir kılavuz.

Nick Lane, kitabına, yaşamın anlamının ne olduğuna biyolojinin nasıl yanıtlar verdiğini anlatarak başlıyor ve devamında da,

  • Yaşamın kökeninde enerjiyi,
  • Hücrelerin ortaya çıkışını,
  • Bakteriler ve arkelerin neden temelden farklı olduğunu,
  • Karmaşık hücrelerin kökenini,
  • Karmaşıklığın anahtarları olarak mitokondrileri,
  • Eşeyli üreme ve ölümün kökenlerini,
  • Türlerin kökenini,
  • Cinsiyet kararlılığını,
  • Yaşlanmayla ilgili serbest radikal kuramı,
  • Ve bunun gibi ilgi çekici konuları anlatıyor.

Künye: Nick Lane – Yaşam Neden Var?, çeviren: Ebru Kılıç, Koç Üniversitesi Yayınları, bilim, 317 sayfa, 2016