Erez Manela – Kendi Kaderini Tayin Hakkı ve Sömürge Karşıtı Milliyetçiliğin Kökenleri (2020)

Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Woodrow Wilson’ın ortaya attığı kendi kaderini tayin hakkı, sömürge halkları için büyük umutlara vesile oldu.

Fakat bu ülkelerin bağımsızlık yolunda verdikleri mücadele çok zorlu aşamalardan geçerek ancak gerçekleşti.

İşte Erez Manela, sömürgeciliğin hükmünü yitirmeye başladığı ve ulus-devletlerin ortaya çıktığı bu dönemde ortaya çıkan bu hakkın ve bu hakkı elde etmeye çalışan halkların yaşadığı dönüşümü ve hayal kırıklığını kayda alıyor.

Manela, bu “yeni dünyanın” uzun mücadelelerden sonra bağımsızlığının tanınmasını adım adım izlediği gibi, o dönemde Woodrow Wilson’un sömürge halkları için nasıl bir kurtuluş figürü haline geldiğini, fakat kendi kaderini tayin hakkına kavuşacaklarına inanmış halkların “medeniyet kriteri”ne çarparak nasıl hayal kırıklığına uğradıklarını ve mücadelelerini sokağa nasıl taşıdıklarını da anlatıyor.

Kitap, bu halkların, yüzlerini zaman içinde Wilson’dan, kendi kaderini tayin hakkını ilk kez 1914’te zikreden Lenin’e çevirmelerini aktarıyor ve böylece Büyük Güçler’in çıkarlarının, ilkelerin önüne nasıl geçtiğinin gözler önüne seriyor.

  • Künye: Erez Manela – Kendi Kaderini Tayin Hakkı ve Sömürge Karşıtı Milliyetçiliğin Kökenleri: Wilsoncu Moment, çeviren: Ergin Özler, İletişim Yayınları, tarih, 431 sayfa, 2020

Serhat Halis – Bir Sınırda Hapsolmak: Ulus (2018)

Marx’a ait, fakat bilerek veya bilmeyerek eksik aktarılmış ünlü bir lafı vardır: “Din halkın afyonudur.”

Bu afyona, futbolu ve milliyetçiliği de eklediğimizde, ortaya sıradan insanı zil zurna edecek bir karışım çıkarmış oluruz.

Bugün, bütün iktidarların elindeki en etkili “iksir” de budur.

Bu kitabın yazarı Serhat Halis ise, toplumda rıza üretme araçlarından biri olarak milliyetçiliğin, yani ulusçuluğun bu üçlüden en etkili faktör olduğunu belirtiyor.

Yazar kitabında, tarihyazımı, ideoloji ve ulusçuluğun birbirini besleyen sıkı birlikteliklerini gözler önüne seriyor ve buradan hareketle geleneksel Marksist tarihyazıcılığının ulusçuluk ekseninde şekillendiğini, dolayısıyla egemen Marksist tarihyazımının bir sağ sapma içinde bulunduğunu savunuyor.

Yazar tezini şu mantıkla kuruyor:

Ulusu, ulusçuların ona yüklediği anlamları yükleyerek tanımlamak, bu tanımı yapan özneyi de ulusçu yapar.

Bu bağlamıyla egemen Marksist tarihyazımı, ulusu ve ulusçuluğu, egemen doğruluk ölçütlerinin belirlediği hak ve meşruiyet ölçütlerinin dışına çıkarak tanımlamadığı müddetçe, egemen düşüncenin tesirinde kalmış bir sağ sapma örneğini teşkil eder.

Öte yandan Halis, bu tartışmayı Kürt ulusal hareketini de kapsayacak şekilde genişletiyor.

Yazar, ezilen de olsa her ulusçuluğun, gelişiminin belirli bir aşamasında, bir “resmi ideoloji” ve “resmi tarih” yarattığını, ezilen de olsa, ulusçulukların kurguda türdeş, siyasal/sosyal pratikte karşıt olduklarını iddia ediyor.

Kitap, ulus, ulusçuluk, ulus-devlet, ezilen ulus milliyetçilikleri ve ulusların kaderini tayin hakkı gibi meselelerle ilgili Marksizm içi tartışmalara daha yakından bakmak isteyenlere önerilir.

Künye: Serhat Halis – Bir Sınırda Hapsolmak: Ulus – Sağ Marksizmle Polemik, Nota Bene Yayınları, siyaset, 192 sayfa, 2018

Michael Löwy – Marksistler ve Ulusal Sorun (2017)

Türkiye’nin Marksist geleneğinin farklı bileşenlerinin, ülkenin Kürt sorunu bağlamında uzun zamandır yürüttüğü tartışma biliniyor.

Oysa ulusal sorun, Türkiye’yi bir yana bıraksak da, bilhassa Ortadoğu’nun içinden geçtiği süreç düşünüldüğünde yakıcı bir hal almış durumda.

İşte önde gelen Marksist felsefeci ve sosyolog Michael Löwy’nin bu kitabı, her şeyden önce Marksizm’in ulusal soruna bakışını, bu bakışın tarihsel evrimini ve Marksistlerin ulusal sorun konusunda dünyanın farklı yerlerinde aldığı pozisyonları kapsamlı bir şekilde ele almasıyla konuya muazzam bir katkı sunuyor.

Hem derli toplu oluşu, hem kapsamı hem de niteliğiyle Löwy’nin yapıtının, alanda şimdiden bir klasik haline geldiğini de belirtelim.

  • Künye: Michael Löwy – Marksistler ve Ulusal Sorun, çeviren: Kemal Ülker, Versus Kitap, siyaset, 80 sayfa