Bernard Lewis – İslam’ın Siyasal Söylemi (2021)

İslam dininin siyasi alan içerisinde geliştirmiş olduğu söylemi tarih içinde nasıl gelişti?

Bernard Lewis, İslam dünyasındaki siyasi yapının unsurlarını sosyolojik, dilbilimsel, etimolojik, siyasal ve tarihsel bir okumaya tabi tutuyor.

Kitapta, “Cihat aslında ne demektir?”, “Müslümanların kanun anlayışı nedir?” ve “İslam’ın kâfirlere karşı tutumu nedir?” gibi önemli soruların yanıtları aranıyor.

Edebi ve tarihi kaynakları ele alan Lewis, İslam’ın siyasal söyleminin gelişiminin, Peygamber’in zamanından günümüze kadar izini sürüyor, bunun yanı sıra, Arapça, Türkçe ve Farsça belgeleri inceleyerek İslam’ın siyaset düşüncesi ile Batı siyaset teorisi arasındaki farkları ortaya koyan Lewis, bununla birlikte İslam dünyasındaki siyaset algısına, tartışmalarına ve uygulamalarına ışık tutuyor.

Günümüzde İslam’ı siyasal söyleminden ayrı, hatta siyasal söylemi olmaksızın düşünebilmek olanaksız hale geldi.

Hatta İslam’ın siyaset sahasında ileri sürdüğü konular ve başlıklar bugün, belki de tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar ön planda ve sorgu altında.

Tarihçi ve İslam bilimleri uzmanı Lewis, meseleyi ustaca çevreleyen bu kitabında, İslam dininin siyasi alan içerisinde geliştirmiş olduğu söylemi inceliyor.

‘İslam’ın Siyasal Söylemi’nde yazar, İslam dünyasındaki siyasi yapının unsurlarını sosyolojik, dilbilimsel, etimolojik, siyasal ve tarihsel bir okumaya tabi tutuyor ve bu yapının yüzyıllar içerisinde atılan temellerini ele alıyor.

İslam uygarlığının siyaset sahasında geliştirdiği dile ait örnekleri irdeleyerek kökenine dair kaynaklara işaret eden Lewis’in İslam siyasetine ait unsurlar ile Batı siyaset teorisi ve pratiğini kıyaslaması kitabı özellikle önemli kılıyor.

‘İslam’ın Siyasal Söylemi’, İslam siyaset dilinin tarih içerisindeki serencamını kısa ve öz biçimde sunuyor.

  • Künye: Bernard Lewis – İslam’ın Siyasal Söylemi, çeviren: Ünsal Oskay, Kronik Kitap, siyaset, 224 sayfa, 2021

Marshall McLuhan – Yaradanımız Medya (2019)

İletişim kuramcısı Marshall McLuhan, internetin henüz icat edilmediği zamanlarda yaşasa da, yazılı ve görsel basının kitleleri manipüle etmede ne kadar mahir olabildiğine, televizyonun kitlelerin yeni afyonu haline geldiğine yakından tanıklık etti.

“Küresel köy” kavramıyla ilk “medya gurusu” olarak kabul edilen McLuhan, her kültür çağında bilginin kaydedilip aktarıldığı ortamın o kültürün karakterinin belirlenmesinde kesin bir rol oynadığını söyledi.

Bu görüşünü de o ünlü “Ortam mesajdır” deyişiyle özetledi.

McLuhan’ın ilk kez 1967 yılında yayımlanmış, bizde de yeni baskısıyla raflardaki yerini almış ‘Yaradanımız Medya’ adlı bu çalışması ise, medyanın ne denli güçlü bir aygıt olabileceğini, pek çok çarpıcı örnekten yola çıkarak gözler önüne seriyor.

İktidarların medya aracılığıyla propaganda yapmak ve rıza üretmek için trol orduları kurduğu günümüzde, özellikle okunması gereken bir çalışma.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Evrensel, tiranca bir gözetim, hem de ana rahminden mezara kadar gözetim altındayız.”

“Zamanımız neyin nerede başlayıp bittiğinin belirsizleştiği, eski kategorilerin geçersizleştiği – her şeyin yeniden incelenmesinin gerektiği bir zaman.”

“Bugünün gençliği, bugünün yaşam ortamını – yaşadığımız bu elektronik dramayı içgüdüsel bir şekilde anlayabiliyor. Bu drama, mitik ve derinlemesine yaşanan bir drama. Kuşaklar arasındaki bugünkü yoğun yabancılaşmanın nedeni de budur. Yaşadığımız günün savaşları, devrimleri, toplumsal ayaklanmaları da günümüzün elektronik enformasyon araçlarının arabirimleri, kumanda panelleri durumunda.”

“Herkesin herkesin yapıp ettiğiyle bu kadar uğraştığı, hepimizin bir toplumsal değişimin amelesine dönüştüğü günümüz dünyasına nasıl gelip dayandık? Bunu kim programladı? Bu ne iştir?”

“Yeni teknolojiden ‘evli evine, köylü köyüne’ demesini bekleyemeyiz. Artık, günün birinde dönecek yurdunuz, yuvanız kalmadı.”

  • Künye: Marshall McLuhan – Yaradanımız Medya, çeviren: Ünsal Oskay, Nora Kitap, medya, 160 sayfa, 2019

Walter Benjamin – Estetize Edilmiş Yaşam (2015)

Faşizm kuramını daha iyi kavramak açısından özgün bir bakış açısı sunan metinler.

Düşünür, faşizm ve modern toplumların kültür yaşamı arasındaki ilişkiyi irdelediği gibi, tarih felsefesinin sınırlarını da tartışıyor.

Benjamin, yaşadığımız tarihsel sürecin olumsuzlukları karşısında neler yapacağımızı, özgürleşmek ve tarihin akışına etkide bulunabilmek için neler yapılabileceğini irdeliyor ve bunu yaparken de Alman faşizminin kuramlarındaki “Faşizm” olgusunu açıklığa kavuşturmaya çalışıyor.

Benjamin’e göre, faşizmin oluşumu da, topluma kendini kabul ettirebilmesi de, modern toplumların kültür yaşamının kendi işleyişinden ve işlevlerinden yararlanarak olmaktadır.

Kitabın diğer zenginliği de Ünsal Oskay hocamızın kapsamlı giriş yazısı barındırması.

  • Künye: Walter Benjamin – Estetize Edilmiş Yaşam, derleyen ve çeviren: Ünsal Oskay, İnkılap Kitabevi, siyaset, 176 sayfa, 2015

Kolektif – Estetik ve Politika (2006)

  • ESTETİK VE POLİTİKA, Kolektif, çeviren: Ünsal Oskay, Alkım Yayınları, felsefe, 455 sayfa

‘Estetik ve Politika’ isimli bu derleme, Moskova’da Almanca olarak yayımlanan ve sürgündeki anti-faşist yazarların organı olan Das Worth dergisinde 1938 yılında patlak veren dışavurumculuk tartışmasına ilişkin Bloch, Lukács, Brecht, Benjamin ve Adorno imzalı ünlü metinleri bir araya getiriyor ve sorunu tarihsel bir perspektiften görebilmeyi amaçlıyor. Kitapta, Fredric Jameson’un bu yazılar hakkında kaleme aldığı kapsamlı bir sunumun yanı sıra, Theodor Adorno’nun iki, Ernst Bloch, György Lukacs, Bertolt Brecht ve Walter Benjamin’in de birer yazısı bulunuyor. Kitapta ayrıca, Ahmet Oktay’ın, makalelerin odaklandığı konularla ilgili kaleme aldığı bir yazı da yer alıyor.