Kolektif – Kömür Karası (2025)

“Bu 301 kişi neden öldü? Burası çok iyi bir işletme, çok kurumsal bir işletme; size çok güzel para veriyor, çok iyi davranıyor; bütün görevlerinizi yapıyorsunuz, sensörleriniz çok iyi çalışıyor, her şey çok yolunda ve hâlâ o işletmede çalışıyorsunuz, anladım. Patron, tutukluların bile maaşını yatırıyor, sigortasını ödüyor; böyle işletmede çalışılmaz mı, anladım. Her şey çok iyiydi, herkes madende gezdi; sıcak yok, nem yok, koku yok, monoksit yok; patlamalarda işçiler dışarı çıkartılıyor, kimse kimseye sesini yükseltmiyor… Bu 301 kişi niye öldü, sorusunun cevabı yok. Benim anladığım kadarıyla bu saatten sonra bu soruya cevap vermek isteyen yok. Kalkıp sırayla diyeceksiniz ki ‘benim işim değil, benim yetkim değil; ben bilmiyorum, amirim bilir, müdürüm bilir; ben işimi yaptım’. Bunları deyip oturacaksınız ve bunun sizi cezadan kurtaracağını düşüneceksiniz. Eğer gerçekten yeni bir şey söylemek isteyen olursa biz buradayız, ben buradayım.”

“Ben buradayım” diyen Avukat Selçuk Kozağaçlı ve yine “orada” olan Avukat Can Atalay, halen Silivri Cezaevi’nde. Katliam sanıklarından ise cezaevinde olan tek bir kimse yok. Elinizdeki kitap, Soma yargılamasının ve kimlerin nerede durduğunun unutulmaması için bir özet bırakma çabası.

  • Künye: Kolektif – Kömür Karası: Soma Katliamı Yargılaması, hazırlayan: Göksun Gökçe Göndermez, Zoe Kitap, hukuk, 464 sayfa, 2025

Thomas Hobbes – Hukukun Unsurları (2025)

Thomas Hobbes’un bu kitabı, Hobbes’un siyaset felsefesinin temelini oluşturan ve daha sonraki başyapıtı Leviathan’ın öncüsü niteliğinde olan bir çalışmadır. ‘Hukukun Unsurları’ (‘The Elements of Law – Natural and Politic’), insan doğasını ve toplumsal düzenin nasıl ortaya çıktığını mekanikçi ve materyalist bir bakış açısıyla ele alır. Ona göre, insan doğası temelde bencildir ve her birey kendi varlığını sürdürme ve arzusunu tatmin etme eğilimindedir. Bu doğal durumda, herkesin herkesle savaş halinde olduğu bir kaos ortamı hüküm sürer ve güvenlik, düzen veya istikrar söz konusu değildir.

Hobbes, bu doğal durumdan çıkış yolunun, bireylerin doğal haklarının bir kısmını, ortak bir gücü temsil eden egemen bir otoriteye devretmeleriyle mümkün olacağını savunur. Bu egemen güç, yasaları koyma ve uygulama yetkisine sahip olmalı, böylece toplumsal düzeni sağlayabilir ve bireylerin güvenliğini temin edebilir. Hobbes, en etkili egemenlik biçiminin monarşi olduğunu düşünse de, önemli olanın egemenin gücünün mutlak ve bölünmez olmasıdır. Egemenin temel görevi, barışı ve güvenliği sürdürmektir ve bireylerin bu amaçla egemenin otoritesine itaat etmeleri zorunludur. Hobbes, adaletin ve hukukun ancak egemenin iradesiyle tanımlanabileceğini, doğal bir adalet anlayışının olmadığını ileri sürer. ‘Hukukun Unsurları’, Hobbes’un doğa durumu, doğal haklar, toplumsal sözleşme ve egemenlik gibi temel kavramlarını ilk kez detaylı bir şekilde ele aldığı önemli bir eserdir ve siyaset felsefesi tarihindeki etkili düşünürlerden birinin fikirlerinin gelişimini anlamak için kritik bir kaynaktır.

  • Künye: Thomas Hobbes – Hukukun Unsurları, çeviren: Ayşe Çevik, Fol Kitap, hukuk, 256 sayfa, 2025

Şeyma Sağdıç Güven – Osmanlı’dan Türkiye’ye Kapitalist Hukuksal Kuruluş (2024)

Osmanlı İmparatorluğu’nun iki yüzyılı aşkın süren toplumsal dönüşümüyle iç içe geçmiş olan mülkiyet kurumunun evrimi, bu kitapta derinlemesine inceleniyor.

Modern hukuk sisteminin kurulmasıyla başlayan bir süreç olarak değil, çok daha uzun ve karmaşık bir tarihsel süreç olarak ele alınan mülkiyet, kapitalizmin etkisiyle nasıl dönüştüğünü ve toplumsal yapıda nasıl izler bıraktığını gözler önüne seriyor.

Şeyma Sağdıç Güven, bu dönüşümün Cumhuriyet dönemi hukuk resepsiyonlarıyla gerçekleştirilen modern hukuk kurumunun inşasından başlatılamayacağını söylüyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nun iki yüz yıla uzanan toplumsal değişim süreciyle eş zamanlı ve onunla etkileşim halinde değiştiğini ortaya koyuyor. Bu uzun erimli değişim süreci boyunca kapitalistleşmenin özel mülkiyete neler yaptığını görünür kılarak mülkiyet kurumunda ve toplumsal yapıda değişimin eş zamanlı izinin sürülebilmesini gösteriyor.

  • Künye: Şeyma Sağdıç Güven – Osmanlı’dan Türkiye’ye Kapitalist Hukuksal Kuruluş, İmge Kitabevi, hukuk, 437 sayfa, 2024

Robert Alexy – Hukuk Kavramı ve Hukukun Geçerliliği (2024)

Robert Alexy çağdaş hukuk kuramının ve hukuk felsefesinin yaşayan en önemli isimlerinden biridir.

Bu kitap 13 dile çevrilmiş, bu alanların artık klasikleşmiş eserleri arasında yer almaktadır.

Bu kitabın merkezinde hukuk ve ahlak arasındaki ilişki bulunmaktadır.

Hukuki pozitivizm bu ikisinin ayrılması gerektiğini iddia eder.

Hukuki pozitivizme göre hem hukuk kavramı ve hem de hukukun geçerliliği ahlak dışında tanımlanmalıdır.

Robert Alexy bu tezin yanlış olduğunu göstermeye çalışmaktadır.

İlk olarak hukuk ve ahlak arasında zorunlu kavramsal bir bağ bulunmaktadır, ikinci olarak, hukuk kavramını ve hukukun geçerliliği kavramını, ahlaki unsurları içerecek şekilde tanımlamanın lehinde normatif nedenler vardır.

Bu nedenlerle hukuki pozitivizm hukukun kapsayıcı bir tezi olarak başarısızlığa uğramaktadır.

Bu tezler kitaba eklenen “Hukukun İkili Doğası” makalesiyle pratik aklın kurumsallaştırılmasının bir sistemi olarak geliştirilmiştir.

Bu sistem demokratik anayasa devletinin temel unsurlarını içermektedir.

  • Künye: Robert Alexy – Hukuk Kavramı ve Hukukun Geçerliliği, çeviren: Altan Heper, Fol Kitap, hukuk, 184 sayfa, 2024

Kolektif – Kavramlar Tarihi: Adalet (2024)

‘Özgürlük’ kitabıyla başlayan Kavramlar Tarihi, serinin ikinci kitabı olan “Adalet” konusuna odaklanıyor.

Adalet insanoğlunun en büyük buluşlarından biridir.

Yeryüzünde kendine has bir adalet sistemi geliştirmemiş veya bu konuda ilke ve yasalar belirlememiş hiçbir toplum yoktur.

Ciddi, teknik ve akademik metinlerden, gündelik yaşama kadar, neredeyse her gün kendisiyle karşılaştığımız bu sihirli sözcük, tanımı gereği, hem “hak ve hukuka uyma, herkesin hakkını gözetme, doğruluktan ayrılmama, hakkaniyet”, hem de bir toplumda “kanun ve nizam yoluyla hakların karşılıklı olarak korunması ve dengeli tutulması” anlamındadır.

Bunların yanısıra “bir devlette hak ve hukuku uygulayan teşkilat” da adalet adını alır.

Dolayısıyla adalet bireye ilişkin olduğu kadar toplum ve devletle de ilgilidir, insanın diğer insanlarla ve devletle olan tüm ilişkilerini düzenlerken, devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin de belirleyici unsurlarından biridir.

Armağan Öztürk ve C. Cengiz Çevik tarafından derlenen bu çalışma adalet kavramının düşünce tarihindeki serüvenini bir dizi makale aracılığıyla soruşturuyor.

Felsefe, siyaset bilimi, hukuk ve tarih alanlarına ait birikimleri metinleştiren çalışmaların ortak noktası ise ele alınan düşünür ve düşünce akımlarını, adaletin içeriğini sınırlayan kavramlarla birlikte ayrıntılı bir şekilde ortaya koyması.

  • Künye: Kolektif – Kavramlar Tarihi: Adalet, editör: Armağan Öztürk, C. Cengiz Çevik, Doğu Batı Yayınları, inceleme, 447 sayfa, 2024

Eylem Ümit Atılgan – Haksız Tahrik (2024)

Haksız tahrik indirimi, Ceza Kanunu’nun ilgili maddesinde cinsiyete dair herhangi bir ifade bulunmasa da, asıl olarak kadın cinayetinin cezasının indirilmesi anlamına geliyor.

Bu indirim, cezasızlık sorununun bir parçası olduğu kadar, hukuk düzeni ile ataerkil düzen arasındaki “fikir birliği”ne de işaret ediyor.

Feminist hareketin “erkeklik indirimi” demesi, boşuna değil!

Erkeklerin hangi “haksız” fiiller karşısında tahrik olabilecekleri konusundaki fikir birliğini, verilen haksız tahrik indirimlerinde izleyebiliyoruz: “Cilveli cilveli” saat sormak, beyaz tayt giymek, erkekliğine laf etmek, doğum kontrol hapı kullanmak, eşinin ikram ettiği portakal suyunu içmemek…

‘Haksız Tahrik’te Eylem Ümit Atılgan, sayısız mahkeme tutanağı, karar metni ve gazete haberini inceleyerek, buradan çıkan bulguları derinlikli bir okumaya tâbi tutuyor.

Feminist bir hukuk akademisyeni olarak, “haksız tahrik” düzenlemesinin lafzını ve uygulanmasını hukuk sosyolojisinin ve felsefesinin ışığında yorumluyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Haksız tahrik indirimi, isyankâr itaatsizleri öldüren erkeklere ‘erkeklik indirimi’ uygulayarak kadına şiddeti yasal şiddet şeklinde meşrulaştırma aracıdır. Eril tahakkümün hukuk kültüründeki kalesidir.”

  • Künye: Eylem Ümit Atılgan – Haksız Tahrik: Bir Erkeklik Hakkı, İletişim Yayınları, hukuk, 347 sayfa, 2024

Kolektif – Antik Yunan’dan Skolastiklere Hukuk Felsefesi Tarihi (2024)

Genel editörlüğünü Enrico Pattaro’nun yaptığı, şu an için on sekizinci cilde ulaşan “A Treatise of Legal Philosophy and General Jurisprudence” (“Hukuk Felsefesi ve Genel Hukukbilim Külliyatı”) başlıklı dizinin altıncı cildi olan ‘Antik Yunan’dan Skolastiklere Hukuk Felsefesi Tarihi’, erken dönem Yunan düşüncesinden başlayıp geç dönem Skolastik felsefeye kadar olan dönemde Batı’daki ve Batı’nın yakın çevresindeki düşünce geleneklerinde hukuk düşüncesinin izlerini sürüyor.

Antik Yunan, Roma ve Kilise Hukuku döneminde hukuk anlayışının yanı sıra Ortaçağ Hıristiyan, Yahudi ve İslam düşüncesinde hukuka ilişkin tartışmalar müstakil bölümlerde ele alınıyor.

Hukuk düşüncesi tarihinin en önemli isim, okul ve gelenekleri alanın uzmanlarınca tarihsel perspektifle sunuluyor.

Kitapta ele alınan isimlerin bir kısmının hukukla ilgili görüşleri Türkçede ilk defa okurla buluşuyor.

  • Künye: Kolektif – Antik Yunan’dan Skolastiklere Hukuk Felsefesi Tarihi, editör: Fred D. Miller Jr., Carrie-Ann Biondi, çeviren: Ertuğrul Uzun, Islık Yayınları, hukuk, 536 sayfa, 2024

Kolektif – Hukuk ve Marksizm Rehberi (2024)

Berlin Duvarı’nın yıkılmasını izleyen küreselleşmenin zafer gösterileri çok da uzun sürmedi ve kapitalizmin yinelenen krizleri, Marx’a ve Marksizme yönelik geniş çaplı, hiç de şaşırtıcı olmayan bir uyanışa sebep oldu.

Sosyal ilişkiler artı-değer üretme ve biriktirme dürtüsü çerçevesinde ortaya çıkmaya devam ettikçe, kapitalist üretim tarzının sistematik eleştirisi de kaçınılmaz olmaya devam ediyor.

‘Hukuk ve Marksizm Rehberi’ de söz konusu eleştiriyi hukuk ve devlet merkezinde ele alıyor.

Rehber’de, Marx ve Engels’e ilaveten Marksist literatürün hukuk eleştirisi ve açıklaması farklı geleneklerden araştırmacılarca işleniyor.

Kitapta yer alan yazılar, her şeyden önce Marksist eleştirel araçların çeşitliliğine, çok yönlülüğüne ve şaşırtıcı analitik gücüne tanıklık ediyor.

Bu araçlar, kapitalist toplumlarda hukukun, hakların ve devletin rolünü anlamak için her zaman olduğu gibi vazgeçilmezdir.

  • Künye: Kolektif – Hukuk ve Marksizm Rehberi, editör: Paul O’Connell, Umut Özsu, çeviren: Kasım Akbaş, Ertuğrul Uzun, Zoe Kitap, hukuk, 584 sayfa, 2024

Anonim – Manu Kanunları (2024)

Dünyanın en eski hukuk metinleri arasında sayılan Manu Kanunları Doğudan Batıya aktarılan ilk çeviriler arasında yer alır.

İlk çeviriyi yapan kişi olan William Jones eğer Hindistan iyi bilinmek isteniyorsa, özelde İngiltere’nin genelde ise Avrupa’nın bu eseri bir an önce okuması ve öğrenmesi gerektiğine inanmıştı.

Manu Kanunları (Manusmriti) okunmadan Hindu dinini ve Hindu yaşamını tam olarak anlamak ve çözmek olanaklı değil.

Bu kitap Hindulara rehberlik eden ve onlar tarafından kutsal sayılan bir eser.

Dinsel törenler, ahlâk, aile reisi, evlilik, günlük törenler, Veda okuma, çileciler, kralın görevleri, kastların görevleri ve birbirlerine karşı durumları, sosyal yaşam, medeni hukuk, ceza hukuku, miras hukuku gibi pek çok konuyu içerir.

Āryanların Brahmavarta dedikleri topraklarda (Pencab) yerleşik yaşama geçmeye başlamaları sırasında yavaş yavaş topluma gerekli olan düzeni getirme çabasından doğmuştu.

O dönem savaşların azaldığı, eğitimin ve okumanın değer kazandığı, çok sayıda ırkın karıştığı, toplumun sınıfsal olarak ayrışmaya mecbur kaldığı bir dönemdi.

Manusmriti’yi on dört Manu’dan birincisi olan Manu Svāyambhū’nun yazdığı kabul edilir.

Manu mitolojik bir addır ve hem ilk insan hem de yaşamı tufandan sonra yeniden başlatandır.

Eserin ilk bölümünden Hint mitolojisi, kozmogonisi ve eskatolojisine dair bilgiler elde edebiliriz.

Son bölümünde ise Ātman düşüncesi, Sāmkhya felsefesi gibi çeşitli konularla ilgili bilgiler bulabiliriz.

Eser bitirilirken Rigveda’daki beyitlere benzer bir beyitle bitirilir: “O en yüce tekliğe bazıları Agni der, bazıları Manu, bazıları Pracāpati, bazıları İndra, bazıları en yüce soluk, bazıları da ölümsüz Brahma der.”

  • Künye: Anonim – Manu Kanunları, çeviren: Korhan Kaya, Doğu Batı Yayınları, hukuk, 298 sayfa,2024

Clarence Darrow – Neden Ceza Veriyoruz? (2023)

Daha önce Türkçeye kazandırılmayan ‘Crime: Its Cause and Treatment’ eserinden bahsederken “herkes için ceza hukuku” demek abesle iştigal olmaz.

Darrow da kitabında buna vurgu yapıyor.

Kendisi kitabın yazıldığı dönemdeki son gelişmeler ışığında yaptığı tespitlerin mutlakdoğru veya bir Cesare Lombroso’nun kriminoloji çalışmaları gibi ceza hukuku doktrininde doğrudan mihenk taşı olmasından ziyade temel kavramları anlatıyor.

“Suç nedir?” sorusundan başlayarak bir insanın nasıl suça sürüklendiğini, suçlu tipolojisinden ceza vermekteki motivasyon ve ceza türlerine kadar bu alana ilgi duyanların dışında her insanın bilmesi gereken cinsten tespitler yapıyor.

Elbette tespitlerin dönem açısından sağlıklı olmayacağı düşünülebilir fakat Darrow, böyle bir sorunun olabilme ihtimaline karşı adeta önceden önlem almış, mümkün olduğunca geniş tespitler yaparak eserini zamandan ve hatta Amerikan toplumundan ayrık olarak kaleme almış.

  • Künye: Clarence Darrow – Neden Ceza Veriyoruz?, çeviren: Hamza Eren Sarıçam, Fabrik Kitap, hukuk, 240 sayfa, 2023