Peter Burke – Bilgi Tarihinde Sürgünler ve Göçmenler (2023)

Tarihçi Peter Burke, entelektüel diasporaları ele aldığı bu geniş kapsamlı çalışmasında, sürgün ve göçmenlerin tarih boyunca bilgiye yaptıkları ayırt edici katkıyı sorguluyor.

Sürgün ve göçmenlerin, dahası iki kültür arasında aracılık eden herkesin, insanın ufkunun genişlemesine katkılarının dökümünü yapıyor.

Dahası bu katkıları ayrıksı kılan şeyi, yani yerelcilikten uzaklaşmanın üstünde duruyor.

Kitap, sürgün ve göçmenliğin olumlu sonuçlarından bazılarına, kara bulutların arasından görünen ışığa odaklanıyor.

Geniş bir coğrafyaya ve geniş bir zamana odaklanan çalışma, bilgi tarihinde kayıpların yanı sıra kazançları, etkileşimleri, etkileşimlerden doğan melezleşmeyi, mesela Alman teorisi ile Anglo–Amerikan ampirizmi arasındaki yaratıcı melezleşmeyi ele alıyor.

Bu güncel değerlendirme, kişisel kayıplarına rağmen sürgün ve göçmenlerin yeni vatanlarına getirdikleri entelektüel sermayenin sonuçları üstünde duruyor.

‘Bilgi Tarihinde Sürgün ve Göçmenler” bir hayatta kalma mücadelesinin bilgi tarihi açısından etkileşimlerle dolu hikâyesini anlatıyor.

  • Künye: Peter Burke – Bilgi Tarihinde Sürgünler ve Göçmenler (1500-2000), çeviren: Turgay Sivrikaya, Islık Yayınları, tarih, 320 sayfa, 2023

Carlo M. Cipolla – İnsan Aptallığının Temel Yasaları (2023)

Ticari bir meta olarak “biber” üzerinden bir Avrupa tarihi yazmak –kulağa her ne kadar çılgınca ya da imkânsız görünse de– mümkün müdür?

Peki ya Roma İmparatorluğu’nun çöküş nedenleri arasında kurşun zehirlenmesine dair izler bulmak, insan aptallığının temel yasalarını matematiksel formüllerle ortaya koymak?

‘İnsan Aptallığının Temel Yasaları’, bal ve av hayvanlarına karşı zaafı olan piskoposların, baharatlı yiyecekleri tercih eden münzevilerin, üzüm bağları için yüz yıl sürecek savaşlar çıkaran kralların ve insanlar arasında yüksek bir orana sahip olan aptalların geçit töreni sırasında, bu sorulara ironik ve bizim için de hayli tanıdık yanıtlar veriyor.

Kitaptan iki alıntı:

“Gerileyen bir ülkede, aptal bireylerin yüzdesi daima ‘σ’ya eşittir; ancak nüfusun kalanında, özellikle iktidardakiler arasında, yüksek aptallık oranına sahip haydutların korkutucu şekilde çoğaldığı ve iktidarda olmayanlar arasındaki safların sayısında eşit derecede korkutucu bir artış olduğu fark edilir. Aptal olmayan nüfusun bileşimindeki böyle bir değişiklik, kaçınılmaz olarak aptalların ‘σ’ kısmının yıkıcılığını artırır ve ülkeyi felakete götürür.”

“Akıllı kişi akıllı olduğunu bilir. Haydut, bir haydut olduğunun farkındadır. Saf kişi, acı verici bir şekilde kendi saflık duygusuyla doludur. Tüm bu karakterlerin aksine, aptal kişi aptal olduğunu bilmez.”

  • Künye: Carlo M. Cipolla – İnsan Aptallığının Temel Yasaları: Allegro Ma Non Troppo, çeviren: Burcu Yılmaz, Islık Yayınları, tarih, 72 sayfa, 2023

Renée Hirschon – Mübadele Çocukları (2022)

Eylül 1922’de İzmir’i terk eden Yunan ordusuyla birlikte mavnalara, sandallara binen Batı Anadolulu Rumlar adalara, İstanbullu ve Trakyalı Rumlar da Yunanistan’a kaçıyordu.

1922 sonbaharının sonunda bir milyonu aşkın Anadolulu Rum Yunanistan’a sığınmıştı.

Türkiye ve Yunanistan’ın 30 Ocak 1923’te Lozan’da nüfus mübadelesine karar vermeleri, doğdukları topraklara dönme umuduyla yaşayan bu insanlar için yeni bir hayatın başlangıcıydı.

‘Mübadele Çocukları’, bu insanların hazin öykülerini anlatıyor.

Renée Hirschon’un, Pire Limanı yakınındaki Kokinya’nın yoksul bir semti olan Yeranya’da Albaylar Cuntası’nın en karanlık dönemlerinde yaptığı saha araştırmasının ürünü olan bu kitap, aşkları, evlilikleri, barınakları, komşuluk ilişkileri ve dinsel yaşamlarıyla suyun öte yanından insan manzaraları sunuyor.

  • Künye: Renée Hirschon – Mübadele Çocukları, çeviren: Serpil Çağlayan, Islık Yayınları, tarih, 368 sayfa, 2022

Leslie P. Pierce – Harem-i Hümayun (2022)

Bu önemli çalışma, padişah kadınlarının elindeki gücün kaynaklarını ve bu gücün 16. ve 17. yüzyıldaki artışının nedenlerini inceliyor.

Hürrem Sultan, Nurbanu Sultan, Kösem Sultan, Turhan Sultan…

Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetiminde söz sahibi olmuş kadınlar. Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatının başından 17. yüzyıl ortasına kadar, Osmanlı hanedanının ileri gelen kadınları daha önce sahip olduklarından ve daha sonra olacaklarından da büyük bir politik güce kavuştular.

Bu döneme hem popüler hem de bilimsel edebiyatta “kadınlar saltanatı” denir.

Peirce, padişah kadınlarının elindeki gücün kaynaklarını ve bu gücün 16. ve 17. yüzyıldaki artış nedenlerini inceliyor.

“Harem-i Hümayun” alanında temel bir başvuru kaynağı.

  • Künye: Leslie P. Pierce – Harem-i Hümayun: Osmanlı İmparatorluğu’nda Hükümranlık ve Kadınlar, çeviren: Ayşegül Berktay, Islık Yayınları, tarih, 504 sayfa, 2022

Saba Mahmood – Dindarlığın Siyaseti (2022)

‘Dindarlığın Siyaseti’, İslam, feminizm ve postmodernite tartışmalarına çok değerli bir katkı.

Antropolog Saba Mahmood, toplumsal cinsiyet, inanç ve siyasetin ilişkisini 90’lı yıllarda Kahire’de yapmış olduğu Kadın Camii Hareketi üzerinden inceliyor.

Türkiye’de bu kesişim etrafında üretilen söylemler, tartışmanın öznesi konumundaki dindar kadınları dışarıda bırakma eğilimindeler.

Mahmood çalışmasında sözü dindar kadınlara vererek yepyeni bir çığır açılmasına vesile oluyor.

Etnografik saha çalışmasını bir başlangıç noktası olarak alan araştırma, Mısırlı kadınların içinde yaşadıkları ataerkil toplumla olan ilişkilerini nasıl müzakere ettiklerini, siyasal islam ile nasıl ilişkilendiklerini ve inançları üzerinden nasıl toplumsal faallik alanları yaratıklarını inceliyor.

Türkiye de halen son derece kutuplaştırıcı olmaya devam eden başörtüsü tartışmalarına yepyeni bir perspektif katan kitap, toplumsal alanda kısırlaşmış tartışmaları çözümleyebilmek için temel bir metin niteliğinde.

  • Künye: Saba Mahmood – Dindarlığın Siyaseti: İslami Uyanış ve Feminist Özne, çeviren: Aslı Altınışık, Islık Yayınları, feminizm, 320 sayfa, 2022

David Frayne – Çalışmanın Reddi (2021)

Birey çalışmayı bilinçli olarak reddedebilir.

David Frayne, çalışmayı reddedenlerle birebir görüşmeler yaparak düzen içinde düzene dâhil olmamanın nasıl mümkün olduğunu anlatıyor.

Modern kapitalist sisteme açık bir karşı koyuş olarak okunabilecek ‘Çalışmanın Reddi’, insanlık dışı çalışma saatlerine, korkunç iş yüküne, güvencesiz çalışma koşullarına, kalıcı ve kitlesel işsizliğe, işsizliğin çalışanlar için bir tehdit olarak kullanılmasına, düşük ücretlere, sağlıksız çalışma mekânlarına yani sistemi var eden her yapıtaşına cepheden karşı çıkıyor.

İstihdama karşı çıkmanın mümkün olduğunu ortaya koyan Frayne, çalışma saatlerini en aza indirmeye çalışanlarla veya çalışmayı tamamen reddedenlerle bire bir görüşmeler yaparak ret sebeplerini ve alternatif bir hayat inşa etmenin olanaklarını gösteriyor.

Kitap, sisteme sağlam gerekçeler sunarak karşı çıkan ve sürdürülebilir alternatif sosyal vizyonlar sunmasıyla dikkat çekiyor.

  • Künye: David Frayne – Çalışmanın Reddi, çeviren: İrem Argat, Islık Yayınları, siyaset, 292 sayfa, 2021

Martin Golding ve William Edmundson – Hukuk Felsefesi ve Hukuk Teorisi Rehberi (2021)

Hukuk felsefesi ve hukuk teorisi hakkında rehber nitelikte bir çalışma.

Martin Golding ve William Edmundson, alandaki güncel tartışma ve ihtilafları ustaca aktarıyor.

Temel olarak Anglo-Amerikan hukuk dünyasındaki tartışmaları yansıtan kitap, Kıta Avrupası’na ayırdığı iki bölümde ele aldığı tartışma konularının evrenselliği sayesinde yerellikten kurtulmayı da başarıyor.

Çalışma, konu hakkında ele aldığı sorunlarla ilgili önemli bir başvuru metni niteliğinde.

Kitapta konu edilen sorunlar sadece hukukçulara veya hukuk felsefesine ilgi duyanlara değil; ahlak felsefesi, siyaset felsefesi, siyaset bilimi, siyaset teorisi ve kamu yönetimi alanlarındaki felsefi ve kavramsal tartışmaları takip etmek isteyenlere de ziyadesiyle hitap ediyor.

  • Künye: Martin P. Golding ve William A. Edmundson – Hukuk Felsefesi ve Hukuk Teorisi Rehberi, Türkçe editör: Ertuğrul Uzun, çeviren: Kolektif, Islık Yayınları, hukuk, 608 sayfa, 2021

Peter Burke ve Roy Porter – Dilin Toplumsal Tarihi (2021)

Toplumlar dili yaratır, dil de toplumları.

Bu şahane kitap, dilin toplumsal tarihini 16. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan bir aralıkta izleyerek konu hakkında ufuk açıcı ayrıntılar sunuyor.

Toplumsal tarih yazımının önde gelen iki ismi, Peter Burke ve Roy Porter, söz konusu zaman aralığında İngiltere, Fransa ve İtalya’da dilin toplumsal ve kültürel dönüşümü çok yönlü bir bakışla izliyor.

  • Şarlatan hekimler dili bir araç olarak nasıl ustaca kullandı?
  • Fransız Devrimi, dili köktenci bir biçimde nasıl dönüştürdü?
  • İki dilli bir anlaşma tarihte nasıl büyük bir kargaşaya sebep oldu?
  • On sekizinci yüzyılda Paris’te kullanılan hakaretlerin sosyolojik zemini neydi?
  • İtalya’da okuryazarlık nasıl bir dönüşüm geçirdi?
  • Atasözleri, toplumsal tarihte neden paha biçilemez bellek işlevi görmektedir?

Bu ve bunun gibi pek çok ilgi çekici konunun ele alındığı kitap, alanla ilgilenenler açısından arşivlik bir eser.

  • Künye: Peter Burke ve Roy Porter – Dilin Toplumsal Tarihi, çeviren: Kadriye Göksel, Islık Yayınları, tarih, 336 sayfa, 2021

Kemal Kirişçi ve Gareth M. Winrow – Kürt Sorunu (2021)

Kürt sorununun kökenini ve olası çözümlerini geçmişten bugüne uzanan bir zaman aralığında irdeleyen, konu üzerine çok önemli bir yapıt.

Kemal Kirişçi ve Gareth Winrow, yeni bir baskıyla raflardaki yerini alan çalışmalarında, hem “etnisite”, “ulus” “azınlık”, “halk”, “azınlık hakları” gibi konunun temelinde yer alan kavramları duru bir şekilde açıklıyor, hem de Türk ve Kürt milliyetçiliklerinin farklı gelişim çizgileri hakkında okurunu aydınlatıyor.

Konu üzerine hem akademik yönden yetkin hem de farklı görüşlerin ustaca tartışıldığı bir çalışma arayanlar, bu kitabı muhakkak edinmeli.

  • Künye: Kemal Kirişçi ve Gareth M. Winrow – Kürt Sorunu: Kökeni ve Gelişimi, çeviren: Ahmet Fethi Yıldırım, Islık Yayınları, siyaset, 352 sayfa, 2021

Göran Therborn – Sosyolojinin ve Tarihsel Materyalizmin Oluşumu (2021)

Sosyolojinin kökenleri burjuva devrimlerinden sonra ve proleter devriminden önce atıldı.

Bu yönüyle sosyolojinin idealleri de, burjuva iktidarının sağlamlaştırılması ve güçlenmesiydi.

Örneğin öncü sosyologlar, kapitalist yapının uyumlu ve işbirliğine dayalı sosyal ilişkiler üretilebileceği varsayımını savundular.

Hiçbiri kapitalizmin doğası gereği çelişkili olduğuna ve temel sorunlarını çözmek için bir devrime ihtiyaç duyduğuna inanmadı.

İşte Göran Therborn da bu çalışmasında, Marksist bir perspektifle sosyolojinin kökenlerini izliyor ve sosyolojinin neden aşılması gerektiğini tartışıyor.

Therborn, farklı sınıf çıkarlarına hizmet ettikleri ve niteliksel olarak farklı metodolojik temellere sahip oldukları için Batı sosyolojisi ile Marksizmin bir karışımının olamayacağını belirtiyor.

Therborn’a göre, Marx’ın politik iktisadı aşmasına benzer biçimde, sosyolojinin aşılması ve tarihsel materyalizmin toplumun bilimi konumuna getirilmesi gerekir.

Künye: Göran Therborn – Sosyolojinin ve Tarihsel Materyalizmin Oluşumu: Bilim, Sınıf ve Toplum, çeviren: Bekir Balkız ve Ümit Tatlıcan, Islık Yayınları, sosyoloji, 512 sayfa, 2021