A. Kadir Güneytepe – Kahramanlık ve İtaat (2025)

‘Kahramanlık ve İtaat: Yeşilçam Sineması’nda Milliyetçi Dil, Kadın ve Modernlik Algısı’, Yeşilçam’ın melodramatik yapısından avantür filmlerine uzanan geniş bir alanda, sinemanın toplumsal yarılmaları nasıl yansıttığını inceliyor. Kitabın yazarı A. Kadir Güneytepe, sinemanın yalnızca bir eğlence biçimi değil, aynı zamanda Türkiye’nin modernleşme serüvenini, kültürel kodlarını ve sınıfsal çatışmalarını anlamak için bir mercek işlevi gördüğünü savunuyor.

Kitapta, özellikle Yeşilçam’ın milliyetçi söylemleri yeniden üreten yapısı ele alınırken, bu filmlerde erkek kahramanlığının ön plana çıkışı ve kadının ataerkil düzen içinde konumlandırılışı ayrıntılı bir biçimde tartışılıyor. Avantür sinema, yazarın ifadesiyle, tam da taşra ile kentin kesişim noktasında doğan ve ataerkil hegemonyayı yeniden üreten bir mecra olarak değerlendiriliyor. Bu tür filmler, kahramanlık ile itaati aynı anda dayatan yapısıyla, toplumsal bilinçdışının güçlü yansımaları olarak okunuyor.

Güneytepe, üç temel eksen etrafında —milliyetçi dil, kadın temsilleri ve modernlik algısı— bu filmlerin toplumsal bellekte nasıl yer tuttuğunu sorguluyor. Böylece Yeşilçam, bir nostalji kaynağı olmanın ötesinde, Türkiye’nin modernleşme sancılarını, kırılmalarını ve çelişkilerini yeniden görünür kılan bir alan olarak ortaya çıkıyor.

  • Künye: A. Kadir Güneytepe – Kahramanlık ve İtaat: Yeşilçam Sineması’nda Milliyetçi Dil, Kadın ve Modernlik Algısı, Nika Yayınevi, sinema, 240 sayfa, 2025

Kolektif – Yorgos Lanthimos (2025)

Tolga Theo Yalur’un derlediği ‘Yorgos Lanthimos: Gerçekdışı Sineması’ kitabı, dünya sinemasının son yıllardaki en dikkat çekici isimlerinden Yorgos Lanthimos’u mercek altına alıyor. Kitap, yönetmenin farklı söyleşilerinden yola çıkarak onun sinema dilini, estetik tercihlerinin arkasındaki düşünsel zemini ve anlatılarındaki toplumsal göndermeleri yeniden düşünmeye davet ediyor.

Lanthimos, gerçekliği aktarmak için bilinçli olarak “gerçekdışı” unsurlara yöneliyor. Dogtooth’ta aileyi kapalı ve baskıcı bir düzen olarak kurgulaması, The Lobster’da modern toplumun ilişki anlayışını absürt kurallarla hicvetmesi, The Killing of a Sacred Deer’da suç ve kefaret temasını mitolojik bir zeminde işlemesi bu yaklaşımın en belirgin örneklerini oluşturuyor. Kitap, bu tercihlerinin yalnızca biçimsel bir oyun değil, aynı zamanda modern yaşamın varsayımlarını ve duyarlılıklarını sorgulamanın bir yolu olduğunu gösteriyor.

Derleme, Lanthimos’un söyleşilerinde sık sık dile getirdiği gibi, seyirciyi rahatsız eden, yabancılaştıran ve düşündüren bir sinemanın peşinde olduğunu ortaya koyuyor. Yunan Yeni Dalgası’nın öncü isimlerinden biri olarak çıkış yapan yönetmen, hem ülkesinin ekonomik ve toplumsal krizlerini hem de evrensel insan deneyimlerini farklı bir bakış açısıyla işliyor. Böylece filmleri, günümüz sinemasında kolayca sınıflandırılamayan, hem tedirgin edici hem de büyüleyici bir evren kuruyor.

Bu kitap, Lanthimos’un sanatsal evrenini anlamak için yalnızca bir söyleşi derlemesi değil, aynı zamanda onun sinemasının felsefi ve politik katmanlarını açığa çıkaran bir kaynak olarak öne çıkıyor. Yönetmenin gerçekliği ters yüz eden dili, okuyucuyu ve seyirciyi, alışıldık olandan kopmaya ve yeni sorular sormaya davet ediyor.

  • Künye: Kolektif – Yorgos Lanthimos: Gerçekdışı Sineması, derleyen: Tolga Theo Yalur, Agora Kitaplığı, sinema, 192 sayfa, 2025

H. Utku Güven – Türkiye’de Neoliberalizm ve Sinema (2025)

Utku Güven’in kitabı, Türkiye’de sinema endüstrisinin geçirdiği dönüşümü ve bu dönüşümün arkasındaki ekonomik ve kültürel dinamikleri inceliyor. Sinema yalnızca bir sanat alanı değil, aynı zamanda sermaye akışlarının ve politik tercihlerin şekillendirdiği bir endüstri olarak konumlanıyor. Kitap, bu endüstrinin nasıl neoliberal politikalarla yeniden biçimlendiğini detaylı bir şekilde anlatıyor.

Yazar, neoliberalizmin yalnızca üretim pratiklerini değil, filmlerin içeriklerini de dönüştürdüğünü savunuyor. Bu süreçte sinema, piyasa mantığına daha fazla bağımlı hale geliyor ve ticari kaygılar, sanatsal arayışların önüne geçiyor. Bağımsız sinemanın yaşadığı sıkışmalar, büyük yapım şirketlerinin egemenliği ve dijital platformların sektöre getirdiği yeni dengeler, kitapta çarpıcı örneklerle tartışılıyor. Böylece okuyucu, sinemanın yalnızca perdeye yansıyan hikâyelerden ibaret olmadığını, arka planda işleyen güçlü ekonomik ilişkileri fark ediyor.

Güven, aynı zamanda içerik düzeyinde neoliberal ideolojinin etkilerini sorguluyor. Filmlerdeki temaların, karakter inşalarının ve anlatı biçimlerinin bu ideolojik dönüşümden nasıl etkilendiğini analiz ediyor. Böylece sinema, hem bir kültürel üretim alanı hem de toplumsal ideolojilerin yeniden üretildiği bir mecra olarak karşımıza çıkıyor. Kitap, disiplinlerarası yaklaşımı ve eleştirel perspektifiyle, sinema ve ekonomi arasındaki ilişkiyi anlamak isteyen herkes için kapsamlı ve ufuk açıcı bir başvuru niteliği taşıyor.

  • Künye: H. Utku Güven – Türkiye’de Neoliberalizm ve Sinema, Agora Kitaplığı, sinema, 184 sayfa, 2025

Kolektif – Gaspar Noé (2025)

Geoffrey Lokke’nin derlediği bu kitap, Arjantin asıllı Fransız yönetmen Gaspar Noé’nin kariyeri boyunca farklı zamanlarda verdiği röportajlardan oluşan bir derlemedir. ‘Gaspar Noé’ (‘Gaspar Noé: Interviews’) Noé’nin sansasyonel filmlerinin ardındaki düşünsel zemini, estetik tercihlerini ve sinemaya yaklaşımını anlamaya olanak tanıyor. Kitap boyunca Noé, hem kişisel deneyimlerini hem de sinema dili üzerine fikirlerini samimi ve zaman zaman provokatif bir üslupla dile getiriyor.

Noé, sinemayı izleyicide fiziksel ve duygusal bir etki bırakması gereken bir araç olarak görür. Irreversible, Enter the Void, Love ve Climax gibi filmleri üzerinden yapılan söyleşilerde, zaman, hafıza, bilinç ve ölüm gibi temaları nasıl işlediğini, anlatı yapısının neden konvansiyonel kalıpları yıktığını açıklıyor. Uzun plan sekanslara, ani kamera hareketlerine ve yüksek ses tasarımına olan ilgisi, izleyiciyi pasif bir gözlemciden çok bedenine dokunulan bir deneyimleyiciye dönüştürme arzusuyla ilişkilidir.

Kitapta Noé’nin Stanley Kubrick, Alejandro Jodorowsky ve Pier Paolo Pasolini gibi yönetmenlere duyduğu hayranlık, onun sinema tarihine nasıl baktığını da gösteriyor. Sansürle, eleştiriyle ve izleyici tepkileriyle kurduğu ilişki; provokasyonu estetik bir araç olarak kullanma biçimiyle açıklanıyor. Özellikle Irreversible’ın yarattığı tartışmalar, onun sınırları bilinçli biçimde zorlayan bir sanat anlayışına sahip olduğunu gözler önüne seriyor.

Noé, sinemanın “güzel” olmak zorunda olmadığını, asıl görevinin duyguları sarsmak ve gerçekliğe alternatif hisler üretmek olduğunu savunuyor. Bu söyleşiler, onun kışkırtıcı imgelerinin ardındaki etik, felsefi ve estetik motivasyonları açığa çıkarıyor. Kitap, yalnızca bir yönetmeni tanımak için değil, sinemanın sınırlarını yeniden düşünmek isteyenler için de önemli bir kaynak niteliği taşıyor.

  • Künye: Kolektif – Gaspar Noé, derleyen: Geoffrey Lokke, çeviren: Selim Özgül, Agora Kitaplığı, sinema, 288 sayfa, 2025

Jak Şalom – Bir Sinematekten Ötekine (2025)

Onat Kutlar, Hüseyin Baş ve Şakir Eczacıbaşı’nın girişimleriyle 1965’te kurulan, Türkiye’de sinema “kültürünün” yer etmesinde önemli rol oynayan Türk Sinematek Derneği’nin, ilk üyesi Jak Şalom.

Fransa Sinemateki’nin kurucusu, “hazinelerin koruyucu ejderi” Henri Langlois ile beraber Fransız Sinemateki’nde ve Dünya Sinema Müzesi’nin kuruluşunda görev almış sinema uzmanı Jak Şalom.

Film eleştirileri yazmış, gerçekleşen yeni hareketlerin, kurulan oluşumların içinde bulunmuş, hatta bir kısa film bile çekmiş sinemacı Jak Şalom.

50 yıl sonra, yarım kalan hikâyenin devamını getirmek üzere kolları sıvamış ve daha kurumsal bir yapıyı inşa etmiş sinematekçi Jak Şalom.

İlk değerlendirmelerini 12 yaşındayken kenara not almaya başlayan, 1950’lerden bugüne “büyük beyazperde”ye tüm yönleriyle kendini adamış sinemasever Jak Şalom.

‘Bir Sinematekten Ötekine: Sinemayı Sevmek’ Jak Şalom’un kaleminden ve dilinden, bir insanın, dönemin, kurumun, o kuruma hayat verenlerin, kendini sinemaya adamış insanların “belge”si.

  • Künye: Jak Şalom – Bir Sinematekten Ötekine: Sinemayı Sevmek, Kırmızı Kedi Yayınevi, anı, 448 sayfa, 2025

Kolektif – Değişen Sinema Değişen Seyirci (2025)

Sinema festivallerinin dünyasına ışık tutan ‘Değişen Sinema Değişen Seyirci, Film Festivalleri ve Alternatif Arayışları’ adlı kitap, sinema ve izleyici alışkanlıklarındaki dönüşümü, özellikle de film festivallerinin bu değişimdeki rolünü derinlemesine inceliyor.

İşçi Filmleri Festivali’nin yirminci yılı vesilesiyle Önder Özdemir’in editörlüğünde hazırlanan bu çalışma, sinema teknolojilerindeki yeniliklerin 2000’li yıllardan itibaren sinema salonlarını ve film izleme biçimlerini nasıl etkilediğini ele alıyor. Kitaba katkıda bulunan çeşitli yazarlar, Türkiye ve dünyadaki film festivallerini farklı açılardan değerlendirerek, küreselleşme ve festivalizm kavramları üzerinden neoliberal kültür endüstrisinin hegemonyasına karşı “alternatif” bir festival anlayışının olasılıklarını sorguluyorlar. Ayrıca, Türkiye’deki film festivallerinin değişen yapısı, festivallerde sıklıkla göz ardı edilen emek, festivallerdeki sansür mekanizmaları ve hem festivallere uygulanan hem de festivallerin uyguladığı sansürün çeşitli örnekleri de kitapta detaylı bir şekilde inceleniyor. Okuyucular, sinema salonlarının yaşadığı krizi ve bu krize alternatif çözüm arayışlarını, farklı coğrafyalardaki festivalleri, dünyadaki festivallerin organizasyon yapılarını, Türkiye’deki seyircinin dönüşen profilini ve festival düzenleyicileri ile yönetmenlerin bu konudaki görüşlerini bu kitapta bulacaklar.

2006 yılında yarışmasız, ücretsiz ve sponsorsuz olma prensibiyle yola çıkan ve tamamen gönüllülerin çabasıyla hayata geçirilen İşçi Filmleri Festivali, sinemanın sadece bir sanat formu değil, aynı zamanda bir dayanışma ve mücadele aracı olduğunu vurguluyor. Bu özelliğiyle, bu tür bağımsız festivaller, büyük sermaye gruplarının desteğiyle düzenlenen ve birbirine benzeyen festivallerden ayrışıyor. Devletten destek ve büyük şirketlerden sponsorluk alarak zaman zaman seçkilerinde oto sansür uygulayan festivallerin aksine, İşçi Filmleri Festivali gibi bağımsız oluşumlar, özgür bir platform olmayı hedefliyorlar. Bu amaçla yalnız değiller; Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali (BIFED), Documentarist İstanbul Belgesel Günleri, Hangi İnsan Hakları? Film Festivali ve Pembe Hayat KuirFest gibi festivaller de daha fazla görünürlük kazanmalı ve daha geniş kitlelere ulaşmalı. İşte bu kitap da bu hedefe hizmet ediyor. İçindeki yazılar, Türkiye ve dünyadaki film festivallerini çeşitli yönleriyle ele alarak, bağımsız festivallere, bağımsız sinemalara ve alternatif sinema arayışlarına dikkat çekiyor.

Bu kitabın, genellikle az bilinen, görünmeyen, ana akım film endüstrisinin temsilcisi olmayan film festivallerinin daha fazla tanınmasına katkıda bulunarak önemli bir boşluğu doldurması bekleniyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Önder Özdemir, Ali Karadoğan, Aslı Daldal, Aydan Çelik, Aydın Çam, Emine Uçar İlbuğa, Eren Odabaşı, Fatma Edemen, Hakan Erkılıç, Lalehan Öcal, Senem A. Duruel Erkılıç, S. Serhat Sertel, Sonay Ban, Steve Zeltzer, Tuncer Mert Aydın.

  • Künye: Kolektif – Değişen Sinema Değişen Seyirci, hazırlayan: Önder Özdemir, Nota Bene Yayınları, sinema, 400 sayfa, 2025

Kolektif – Abbas Kiyarüstemi (2025)

Monika Raesch’in editörlüğünü yaptığı ‘Abbas Kiyarüstemi: Bitmemiş Sinema’ (‘Abbas Kiarostami: Interviews’) adlı kitap, İran sinemasının dünyaca ünlü yönetmeni Abbas Kiyarüstemi ile farklı zamanlarda yapılmış çeşitli röportajları bir araya getiriyor. Kitap, Kiyarüstemi’nin sinemaya bakış açısını, film yapım süreçlerini, sanatsal tercihlerini, İran kültürü ve toplumu hakkındaki düşüncelerini ve dünya sineması üzerindeki etkilerini doğrudan kendi sözleriyle aktarma imkânı sunuyor. Röportajlar aracılığıyla, Kiyarüstemi’nin minimalist estetiği, gerçeklik ve kurgu arasındaki sınırları bulanıklaştıran anlatım tarzı, çocuk oyuncularla çalışma metotları ve tekrar eden temaları (yolculuk, doğa, insan ilişkileri) derinlemesine anlaşılıyor.

Kitapta yer alan röportajlar, Kiyarüstemi’nin sadece bir yönetmen olarak değil, aynı zamanda bir düşünür, bir sanatçı ve bir insan olarak da çok yönlü kişiliğini ortaya koyuyor. Yönetmenin filmlerindeki poetik dilin ve felsefi derinliğin kökenleri, röportajlardaki samimi ve içten ifadelerle aydınlanıyor.

Kiyarüstemi’nin İran’daki sansürle başa çıkma yöntemleri, uluslararası alandaki başarısının ardındaki motivasyonlar ve genç sinemacılara verdiği tavsiyeler de kitapta yer alan önemli konular arasında. Röportajlar, Kiyarüstemi’nin filmlerine farklı açılardan bakmayı ve yönetmenin sanatsal vizyonunu daha iyi kavramayı sağlıyor.

Kitap, sinema öğrencileri, akademisyenler ve Kiyarüstemi’nin filmlerine hayran olan herkes için değerli bir kaynak niteliği taşıyor. Kitap, bir yönetmenin düşünce süreçlerine, yaratıcı yöntemlerine ve dünyaya bakışına birinci elden tanıklık etme fırsatı sunarak, sinema sanatının derinliklerine inmek isteyen okuyuculara ilham veriyor. Röportajlar, Kiyarüstemi’nin filmlerinin ardındaki felsefi ve estetik ilkeleri anlamak için vazgeçilmez bir rehber niteliğinde.

  • Künye: Kolektif – Abbas Kiyarüstemi: Bitmemiş Sinema, derleyen: Monika Raesch, çeviren: Osman Akınhay, Agora Kitaplığı, sinema, 208 sayfa, 2025

Miriam Bratu Hansen – Sinema ve Deneyim (2025)

Miriam Bratu Hansen’in ‘Sinema ve Deneyim’ adlı kitabı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden üçünün -Siegfried Kracauer, Walter Benjamin ve Theodor W. Adorno- sinema üzerine geliştirdikleri düşünceleri derinlemesine inceliyor. Hansen, bu üç düşünürün sinemaya yaklaşımlarını, modern deneyim, algı, kitle kültürü ve sanatın rolü gibi geniş bir yelpazedeki kavramlar üzerinden analiz ediyor.

Kitap, sadece sinema teorisine değil, aynı zamanda modernite, kültür endüstrisi ve estetik üzerine yapılan tartışmalara da önemli katkılar sunuyor.

Hansen, Kracauer’in “kitle süsleri” kavramından Benjamin’in “teknik olarak yeniden üretilebilirlik çağında sanat eseri” tezi ve “aura” kavramına, Adorno’nun ise “kültür endüstrisi” eleştirisine kadar birçok önemli konuyu ele alıyor. Bu düşünürlerin sinemaya dair görüşlerini, kendi özgün düşünce sistemleri ve yaşadıkları dönemin sosyal ve politik koşulları bağlamında değerlendiriyor. Hansen, bu üç düşünürün sinemayı sadece bir eğlence aracı olarak değil, aynı zamanda modern toplumun ve bireyin deneyimini anlamak için önemli bir anahtar olarak gördüklerini vurguluyor.

Kitap, sinemanın modern deneyimi nasıl şekillendirdiğini, algı ve dikkatin nasıl değiştiğini, kitle kültürünün nasıl üretildiğini ve sanatın bu süreçteki rolünü anlamak için bu üç düşünürün sunduğu kavramsal çerçeveyi detaylı bir şekilde inceliyor. Hansen’in analizi, sinema teorisine yeni bir soluk getirirken, günümüzdeki dijital kültür ve görsel medya üzerine yapılan tartışmalara da ışık tutuyor.

“Sinema ve Deneyim’, sinemaya dair düşüncelerin sadece akademik bir ilgi alanı olmadığını, aynı zamanda modern dünyayı ve kendimizi anlamak için de önemli bir araç olduğunu gösteriyor.

  • Künye: Miriam Bratu Hansen – Sinema ve Deneyim: Kracauer, Benjamin, Adorno, çeviren: Salih Furkan Sevim, Vakıfbank Kültür Yayınları, sinema, 608 sayfa, 2025

Gizem Parlayandemir – Onur Ünlü Sineması (2024)

Yönetmen Onur Ünlü’yü, özellikle Leyla ile Mecnun dizisi ile Kırık Kalpler Bankası adlı filmiyle dikkatleri üstüne çekti.

Gizem Parlayandemir’in bu kitabı ise, zamanı, sinemayı ve Onur Ünlü sinemasındaki temaları, Onur Ünlü sineması üstünden açıklarken, sinema kuramına bilimsel ve iyimser bir dille yaklaşıyor.

  • Künye: Gizem Parlayandemir – Onur Ünlü Sineması: Sinemayı ‘Zaman’la Açıklamak, Agora Kitaplığı, sinema, 224 sayfa, 2024

Kolektif – Michael Haneke (2024)

Michael Haneke’yle seçme söyleşileri bir araya getiren bu kitap, soykırımın damgasını vurduğu yüzyılımızda yönetmenin nasıl ‘duygusal buzullaşma’yı yansıtıp, filmlerinde her zaman ihtimallerle oynadığını ve seyirciye bir sıçrama tahtası sunduğunu gösteriyor.

Özenli, usta işi bir çabanın ürünü olan çalışma, bu büyük yönetmenin dünyasına daha yakından bakmak için çok iyi fırsat.

  • Künye: Kolektif – Michael Haneke, derleyen: Roy Grudmmann, Fatima Naqvi, Colin Root, çeviren: Osman Akınhay, Agora Kitaplığı, sinema, 272 sayfa, 2024