Elisabeth Kübler-Ross – Ölüm ve Ölmek Üzerine (2010)

  • ÖLÜM VE ÖLMEK ÜZERİNE, Elisabeth Kübler-Ross, çeviren: Ekin Uşşaklı, APRIL Yayıncılık, inceleme, 294 sayfa

Psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross ‘Ölüm ve Ölmek Üzerine’ adlı ilginç incelemesinde, ölüm psikolojisi hakkında kapsamlı bir çerçeve çiziyor. “Ölmek doktorlara, hemşirelere, din adamlarına ve ölenlerin ailelerine ne öğretmelidir?” sorusunun yanıtını arayan çalışma, ölüm için beş aşamalı bir model oluşturuyor. Yazar bu aşamaları, inkâr ve yalnızlaşma, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme şeklinde tanımlıyor. Ölümcül hastalara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda önerilerde bulunan Kübler-Ross’un kitabında, ölümcül hastalarla yapılan bazı söyleşiler ve ölümcül hastalar için nasıl bir terapinin uygulanabileceği konuları da yer alıyor.

Bernhard Brosius – Tarihin Yapıları: Tarihsel Materyalizme Giriş (2010)

  • TARİHİN YAPILARI: TARİHSEL MATERYALİZME GİRİŞ, Bernhard Brosius, çeviren: Nejat Ağırnaslı, Yordam Kitap, felsefe, 190 sayfa

Bernhard Brosius ‘Tarihin Yapıları’yla, tarihsel materyalizme dair rehber nitelikte bir çalışmaya imza atıyor. Diyalektik ve tarihsel materyalizm; diyalektik yöntem; tarihsel materyalizmin temel kaynakları; ücretli emek ve sermaye; üretim tarzının bölünmesi; beşeri üretici güçler ve üretim araçları; devrimin üç aşaması ve tarihsel süreçte üretim tarzlarındaki devrimler, Brosius’un yoğun bir anlatımla okurlarına sunduğu konulardan birkaçı. Çok sayıda grafik ve tabloyla desteklenen, ayrıca tarihi ve arkeolojik araştırmaların sonuçlarından ustaca yararlanan çalışma, devrim ve barbarlık arasındaki yapısal ilişkiye de ışık tutuyor.

Yıldız Silier – Oburluk Çağı (2010)

  • OBURLUK ÇAĞI, Yıldız Silier, Yordam Kitap, felsefe, 192 sayfa

‘Özgürlük Yanılsaması’ kitabıyla beğeni toplayan Yıldız Silier’in ‘Oburluk Çağı’, felsefe ve politik-psikoloji denemelerinden oluşuyor. “Hayatın anlamı” ve “kendini kandırma” temalarını irdeleyerek kitabına başlayan Silier, hayatın anlamını, mutluluk kavramıyla özdeşleştirmenin sorunlarını ve çağın mutluluk fetişizmini eleştirel bir gözle değerlendiriyor. Annelik ideolojisiyle de hesaplaşan yazar, kadınların evcilleştirilmeleriyle nasıl güçlerini kaybettiklerini gözler önüne seriyor. Kitaba adını veren son bölümde ise çağın ruhuna odaklanılarak, sıkıntıdan kaçma çabalarının oburluğu körükleyişi ile kapitalizmin nesneleri ve özneleri hızla çöp haline getirişi ele alınıyor.

Valentin Chernykh – Moskova Gözyaşlarına İnanmıyor (2010)

 

Valentin Chernykh ‘Moskova Gözyaşlarına İnanmıyor’da, Sovyet toplumunun çelişkilerini hikâye ediyor.

Romanın merkezinde, 1957 yılında taşradan Moskova’ya eğitim görmek için gelen, içlerinde romanın başkahramanı Katya’nın da bulunduğu üç kızın hayalleri, aşkları ve hayal kırıklıkları yer alıyor.

Kendi hayatlarını daha istikrarlı hale getirmeye çalışan genç kızlar bir yandan da, yaşadıkları ülkenin içinde bulunduğu bocalamalarla da yüzleşecektir.

Romanı sinemaya uyarlayan Vladimir Menshov’un, 1980’de Oscar kazandığını da hatırlatalım.

  • Künye: Valentin Chernykh – Moskova Gözyaşlarına İnanmıyor, çeviren: Ayser Ali, Literatür Yayıncılık, roman, 353 sayfa, 2010