Toby E. Huff – Entelektüel Merak ve Bilim Devrimi (2025)

Toby E. Huff’ın ‘Entelektüel Merak ve Bilim Devrimi’ adlı bu çalışması, bilimsel devrimin sadece Batı Avrupa’da değil, aynı zamanda Çin, Babür ve Osmanlı İmparatorluğu gibi farklı kültürlerde de benzer entelektüel merak ve bilimsel arayışların olduğunu ortaya koyuyor. Kitap, bilimsel devrimin küresel bir süreç olduğunu ve farklı kültürlerin bu sürece farklı şekillerde katkıda bulunduğunu vurguluyor.

Huff, 17. yüzyıl Avrupa’sında yaşanan bilimsel devrimin, Batı’nın dünya üzerindeki hakimiyetinin temelini oluşturduğunu belirtirken, aynı zamanda bu sürecin tek merkezli olmadığını savunuyor. Kitapta, Çin’deki matbaanın icadı, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki gözlemevleri ve farklı kültürlerdeki bilimsel tartışmalar gibi örneklerle, bilimsel bilginin küresel bir çapta yayıldığını ve geliştiğini gösteriyor.

Yazar, bilimsel devrimin sadece bilimsel keşiflerle sınırlı olmadığını, aynı zamanda sosyal, kültürel ve ekonomik değişimlerle de yakından ilişkili olduğunu vurguluyor. Kitapta, bilimsel devrimin toplumları nasıl dönüştürdüğü, yeni bilgi üretim biçimlerinin nasıl ortaya çıktığı ve bilim ile din arasındaki ilişkinin nasıl değiştiği gibi sorulara cevap arıyor.

Huff, kitabında bilimsel devrimin tek bir nedeni olmadığını, bunun yerine karmaşık bir etkileşim ağı olduğunu belirtiyor. Coğrafi keşifler, ekonomik değişimler, reform hareketleri ve baskı teknolojilerindeki gelişmeler gibi birçok faktörün bilimsel devrimi tetiklediğini savunuyor.

  • Künye: Toby E. Huff – Entelektüel Merak ve Bilim Devrimi: Küresel Bir Bakış, çeviren: Arlet İncidüzen, Runik Kitap, bilim, 388 sayfa, 2025

Simon Kyaga – Yaratıcılık ve Akıl Hastalığı (2021)

Hep söylendiği gibi, deha ile delilik arasında bir ilişki var mı?

Simon Kyaga’nın bir milyonu aşkın insanı içeren eldeki araştırması, bu soruya alabileceğimiz en sağlam ve güncel yanıtları barındırıyor.

Aristoteles ‘Problemata’da, şöyle sormuştu:

“Felsefede, siyasette, şiirde veya sanatta üstün olan kişilerin açıkça melankolik olması ve bazılarının kara safradan kaynaklanan hastalıklardan aşırı derecede mustarip olması acaba nedendir?”

Delilik ile deha arasında gerçekten ince bir çizgi var mıdır?

Çoğumuz buna inanmaya meyilli olsak da tarih bilimi bu görüşün çürütüldüğü fikirlerle dolu.

Son zamanlarda yaratıcılık ve yaratıcılıkla akıl hastalığı arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda artış söz konusu.

‘Yaratıcılık ve Akıl Hastalığı’ da, bu eski fikir hakkındaki mevcut bilgilere kapsamlı bir inceleme sağlıyor ve yeni deneysel bulguları sunuyor.

Şimdi, Aristoteles’in melankoli ile büyük başarılar arasında var olduğunu iddia ettiği korelasyonun doğru olduğu sonucuna kesin olarak varabilir miyiz?

Burada sunulan ve bir milyonu aşkın insanı içeren yeni araştırma bu tartışmaya bir son vermeyi ve aynı zamanda bulgularının sonuçları hakkında yeni tartışmalara kapı açmayı amaçlıyor.

  • Künye: Simon Kyaga – Yaratıcılık ve Akıl Hastalığı: Mevzubahis Deli Deha, çeviren: Arlet İncidüzen, Ayrıntı Yayınları, bilim, 256 sayfa, 2021

Kevin J. Hayes – Herman Melville (2021)

Amerika’dan çıkmış en büyük yazarlardan biri olan Herman Melville’in çarpıcı hayatı ve eserleri hakkında usta işi bir çalışma.

Kevin Hayes imzalı kitabın en özgün katkılarından biri de, Melville’in eserlerinin yaşadığı dönemde nasıl alımlandığını da irdelemesi.

Roman yazarı ve şair Herman Melville, pek çok kişi tarafından Amerika’dan çıkmış en yetkin yazar olarak değerlendirilir.

1819 yılında New York’ta dünyaya gelen Melville, biçime yönelik cüretkâr yenilikçi tavrıyla dünya edebiyatının da en iyi yazarlarından biri olarak anılır.

Nitekim başyapıtı ‘Moby Dick’ de dünyanın dört bir yanından okurları kendine çekmeye devam ediyor.

Hayes bu akıcı çalışmasında, Melville’in başlıca eserlerini değerlendiriyor, iş hayatının ve özel yaşamının ilginç hikâyesini anlatıyor.

Hayes’e göre Melville’in eserlerinin otoriteler ve okurlarca keşfedilmesi, I. Dünya Savaşı’nın bilançolarının görüldüğü ve modernizmin yükselişe geçtiği zamanlara denk gelir.

Romanları, hikâyeleri ve hayatının son kırk yılında yazdığı şiirleri de dâhil olmak üzere Melville’in bütün eserlerinin yapılarını inceleyen Hayes, bununla yetinmeyerek bu eserlerin yazıldıkları dönemde nasıl alımlandıkları meselesine de eğiliyor.

Melville’in hayatına ve içerisinde yaşadığı döneme dair bol bol yeni bilgi içeren bu biyografide, dünyaca tanınan ve fakat çoğu zaman yanlış anlaşılan yazarın en az kendi eserleri kadar merak uyandıran hikâyesini bulacaksınız.

  • Künye: Kevin J. Hayes – Herman Melville, çeviren: Arlet İncidüzen, Runik Kitap, biyografi, 197 sayfa, 2021

Darrin M. MacMahon – İlahi Gazap (2015)

Deha nedir, dâhi kimdir?

Tarihçi Darrin MacMahon’dan uzun vadeli entelektüel bağlamları çeşitli kavramlarla irdeleyen dikkat çekici bir fikirler tarihi.

Yazarın burada tanımladığı şekliyle deha kavramı, yalnızca geçmişte göze çarpan şahsiyetler ve büyük sanatçıları değil, havarileri, peygamberleri, azizleri, büyücüleri ve hatta iblislerle ifritleri de kapsıyor.

  • Künye: Darrin M. MacMahon – İlahi Gazap, çeviren: Arlet İncidüzen, Ayrıntı Yayınları

Thomas Kühne – Aidiyet ve Soykırım: Hitler Toplumu (1918-1945) (2017)

Nazilerin Yahudilere yönelik soykırımı, bazı kişilere göre, Adolf Hitler başta olmak üzere, kimi yönetici elitlerin çılgınlıklarından ibaretti.

Oysa tam aksine soykırım, farklı kesimlerin katkı sağladığı bir toplumsal mutabakatın ürünüydü.

Thomas Kühne’nin elimizdeki nitelikli çalışması ise, soykırımı “ulusal-kültürel kimlik inşası” bağlamında inceleyerek soykırımın toplumsal mutabakat boyutlarını açıklığa kavuşturuyor.

Yazara göre 1. Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkan Alman toplumu büyük bir utanç içindeydi.

Fakat bu utanç, aynı zamanda Alman toplumu üzerinde önemli bir aidiyet ve bağlılık hissiyatı da yaratmıştı.

Kühne, 1. Dünya Savaşı’nı eksen aldığı tarihsel bir perspektifle, bu utanç duygusunun, Yahudi nefretiyle birleşerek Almanların ulusal bilinçlerini kuvvetlendiren en önemli faktöre dönüştüğünü gözler önüne seriyor.

Soykırım çalışmaları alanındaki önemli çalışmalardan biri olan kitap, özellikle Yahudilere yönelik soykırımın Alman kimliğinin oluşmasındaki rolünü açıklığa kavuşturması ve bunun yanı sıra tüm kitlesel katliamları ve bu katliamlar sonrası kurulan toplumları anlamamızı sağlamasıyla önemli.

Kitabın, Taner Akçam’ın aydınlatıcı bir sunuşuyla açılığını da belirtelim.

  • Künye: Thomas Kühne – Aidiyet ve Soykırım: Hitler Toplumu (1918-1945), çeviren: Arlet İncidüzen, Heretik Yayıncılık, tarih, 271 sayfa, 2017