Mehmet Koçak – Srebrenica Soykırımı (2010)

11 Temmuz 1995 yılında, binlerce Boşnak, Bosnalı Sırp Çetnikler tarafından katledildi.

İşte, bölgede üç buçuk yıl gazeteci olarak görev yapan Mehmet Koçak elimizdeki çalışmasında, insanlık tarihinin kara bir lekesi olarak duran bu soykırımın öncesi ve sonrasını adım adım okurlarına sunuyor.

Belgeler, tanıklıklar ve fotoğraflarla zenginleştirilen çalışma, bölgede dört yıl boyunca süren savaşta Boşnakların yaşadıklarını, BM, NATO ve AB gibi örgütlerin soykırım esnasındaki tavırlarını, özellikle Hollanda’nın Srebrenica soykırımında nasıl bir rol oynadığını, soykırımı yürüten ekibin kimlerden oluştuğunu ve savaşın bitmesinden sonra ortaya çıkan korkunç tabloyu açığa çıkarıyor.

  • Künye: Mehmet Koçak – Srebrenica Soykırımı, Batu Yayıncılık, siyaset, 472 sayfa

Mustafa İmamović – Boşnakların Tarihi (2018)

Mustafa İmamović’in bu önemli çalışması, Bosna ve Boşnakların tarihi hakkında ilk referans eser olma özelliği taşıyor.

Saraybosna kuşatması esnasında, Boşnaklara yönelik milliyetçi nefretin ve etnik temizlik programının korkunç bir şekilde uygulandığı dönemde yazılmış kitap, Boşnakların tarihini üç tarihsel dönemde ele alıyor.

Bunlar Federal Bosna Devleti, Osmanlı dönemi ve 1878’teki Avusturya-Macaristan işgali ile başlayıp günümüze dek süren Modern dönem.

İmamović’in kitabı bu tarihi kapsamlı bir şekilde verirken, aynı zamanda Boşnak halkının yaşadığı toplumsal, sınıfsal ve entelektüel dönüşümü de kayda alıyor.

Konuyla ilgilenenlerin muhakkak edinmesi gereken, bilimsel bir çalışma.

  • Künye: Mustafa İmamović – Boşnakların Tarihi, çeviren: Hüseyin Gül ve Cenita Özgüner, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, tarih, 764 sayfa, 2018

Tanıl Bora – Milliyetçiliğin Provokasyonu: Yugoslavya (2018)

Tanıl Bora’nın bu kitabı, ilk olarak 1991’de yayınlanmasına rağmen, bir uluslar mozaiği olarak kurulmuş Yugoslavya’nın dağılma ve parçalanma sürecini zengin bir perspektifle ortaya koymasıyla, konu hakkında güncelliğini korumaya devam ediyor.

Yugoslavya deneyimi, neden önemliydi?

Yugoslavya, eski SSCB’nin olduğu gibi çokuluslu modern imparatorluk modeli ile bildik millî devlet modeli arasında çoğulcu, ademimerkeziyetçi ve özyönetimci üçüncü yol umudu taşımasıyla önemliydi.

Bora da Yugoslavya’nın tarihsel macerasına, tam da bu pencereden; “millî mesele”de bir “üçüncü yol” umudu, bir alternatif oluşturma potansiyeli açısından bakıyor ve Yugoslavya’da yaşanan iç savaş sürecini de, bu umudun yitişinin, yitirilişinin hikâyesi olarak ele alıyor.

Kitap, Habsburg ve Osmanlı egemenliklerinden Yugoslavya’nın bağımsızlığını kazanışına, anti-faşist partizan savaşından Stalin dönemine, Yugoslav milli sosyalizm modelinden yükselen milliyetçiliğin Yugoslavya’daki etkilerine, 1990/91 seçimlerinden neo-Stalinist restorasyona, Bosna-Hersek sorunundan iç savaşa ve Yugoslavya bunalımının Türkiye’ye yansımalarına pek çok önemli konuyu derinlemesine irdeliyor.

  • Künye: Tanıl Bora – Milliyetçiliğin Provokasyonu: Yugoslavya, İletişim Yayınları, siyaset, 256 sayfa, 2018

Tanıl Bora – Yeni Dünya Düzeni’nin Av Sahası: Bosna Hersek (2018)

Bosna-Hersek’te bütün dünyanın gözleri önünde büyük bir kıyım yaşandı.

Çok fazla kan döküldü, unutulmaz acılar yaşandı.

Bölge o dönemde, nüfusunun % 10’undan fazlasını bu savaşta kaybetti.

Fakat bu süreci daha da kahredici kılan asıl husus, etnik veya millî esasa dayanmayan, çokuluslu, çokdinli, çokkültürlü bir toplum modeli seçeneğinin, daha bir ihtimal halindeyken boğulmasıydı.

İşte Tanıl Bora da, ilk baskısı savaşın yıkımının bütün sıcaklığıyla sürdüğü 1994’te yapılan bu kitabı, Bosna-Hersek’te yaşananların ayrıntılı bir analizini sunuyor.

Bora, kitabının ilk bölümünde, Boşnak millî kimliğinin oluşumunda toplumsal-kültürel gelenek olarak Müslümanlığın gördüğü işlev, bu kimliğin modern bir millî kimlik olarak sosyalist Yugoslavya’da tekemmül etmiş olması, Bosna Müslümanlığının özgül karakteri ve aynı coğrafyayı paylaştığı öteki kimliklerle ilişkisini ele alıyor.

Yazar kitabının devamında da,

  • Çatışmaların ve müzakerelerin seyriyle, bu seyir içinde cephelerin/tarafların eylem ve düşüncelerinin şekillenmesiyle, Bosna’nın bölünmesini ve yaşanan felâketi,
  • Sırbistan ve Hırvatistan’ın Bosna savaşı sırasındaki durumlarına bağlı olarak, Sırp ve Hırvat milliyetçiliklerinin gelişimini,
  • Dünya politikası açısından Bosna-Hersek bunalımının ne anlama geldiğini,
  • Bosna-Hersek trajedesinin Türkiye’deki politik-ideolojik odaklarca tüketiliş biçimlerini,
  • Ve Bosna-Hersek’in resmî politika, medya ve sağ açısından ‘istismar’ edilmesinin sol kamuoyunda yarattığı tedirginliği ayrıntılı bir biçimde ortaya koyuyor.

Künye: Tanıl Bora – Yeni Dünya Düzeni’nin Av Sahası: Bosna Hersek, İletişim Yayınları, siyaset, 341 sayfa, 2018

Joost Lagendijk ve Jan Marinus Wiersma – Avrupa’nın Müslüman Komşuları (2009)

Avrupa Parlamentosu üyeleri Joost Lagendijk ve Jan Marinus’un birlikte kaleme aldıkları ‘Avrupa’nın Müslüman Komşuları’, Türkiye, Bosna, Fas ve Mısır’ın, baskıcı rejimlerden kurtulup demokratik düzene geçişlerinin olası yollarını tartışıyor.

İslamcılık üzerine bu ülkelerdeki önemli siyasetçilerle görüşmeler gerçekleştiren yazarlar, çifte standart olmaması için AB’nin İslamcı partilerle de iletişim kanallarını açık tutması gerektiğini söylüyor.

Kitap, dört ülkedeki İslami hareketlerin dinamiklerini ele alırken, AB ile ilişkilerde bunun ne anlama geldiğine dair önemli ipuçları da sunuyor.

  • Künye: Joost Lagendijk ve Jan Marinus Wiersma – Avrupa’nın Müslüman Komşuları: Türkiye, Bosna, Fas, Mısır, çeviren: Selim Önal, İletişim Yayınları, siyaset, 211 sayfa

Norbert Gstrein – Öldürme Sanatı (2006)

  • ÖLDÜRME SANATI, Norbert Gstrein, çeviren: Ogün Duman, Can Yayınları, roman, 268 sayfa

Norbert Gstrein ‘Öldürme Sanatı’nı, 1999 yılında Saraybosna’da öldürülen Stern muhabiri Gabriel Grüner’e ithaf etmiş. Gstrein’ın bu romanı, yakın dönemin çok trajik bir savaşını, Yugoslavya’yı parçalanmaya götüren savaşı hikâye ediyor. Romanın kahramanı olan Alman savaş muhabiri, artık haritalardan silinen Yugoslavya’da varoluş nedenini, ahlaki konumunu sorgular hale gelmiştir. Savaşta gözlemci olmanın nesnel olmakla aynı anlama gelmediği ve  hatta tarafsız kalmanın mümkün bile olamayacağı, romanın omurgasını oluşturan başlıca temalar. Türkiyeli okuyucuların ‘İngiltere Yılları’ isimli romanıyla tanıdığı Avusturyalı yazar Gstrein’dan savaş gerçeğine odaklanan bir eser.