İlhan Tekeli – Cumhuriyetin Belediyecilik Öyküsü (2025)

İlhan Tekeli’nin Cumhuriyetin Belediyecilik Öyküsü (1923-1990) adlı eseri, Türkiye belediyeciliğinin Cumhuriyet dönemi boyunca geçirdiği dönüşümleri tarihsel ve kuramsal bir perspektifle anlatıyor. Kitap, belediyeciliği yalnızca idari bir kurum olarak değil, modernleşme, devlet-toplum ilişkileri ve kentsel yaşamla iç içe geçmiş bir toplumsal pratik olarak ele alıyor. Tekeli, yasal düzenlemelerden mali kaynaklara, merkez-yerel ilişkilerden çok partili hayatın yerel yönetim pratiklerine etkisine kadar geniş bir alanı sistematik biçimde inceliyor. Eser, belediyeciliğin hukuki ve idari evrelerini ayrıntılı bir envanterle belgeliyor ve bu veriler üzerinden yerel yönetim sorunları ve çözüm yaklaşımlarına ilişkin kapsamlı analizler sunuyor.

Yazar, devletin denetim mekanizmaları ile yerel özerklik talepleri arasındaki gerilimi tarihsel süreç içinde izliyor ve bu gerilimin kentleşme, mali krizler ve toplumsal eşitsizliklerle nasıl kesiştiğini gösteriyor. Tekeli’nin anlatısı, belediyeciliğin yalnızca teknik bir iş olmadığını; demokratik katılım, sosyal hizmet ve mekânsal adalet gibi ilkelere bağlı olduğunu vurguluyor. Kitap, uygulamalı politika önerileri ve zengin bir kaynakça niteliğindeki dokümantasyonuyla hem akademisyenlere hem uygulayıcılara başvuru sağlayan bir eser olarak öne çıkıyor.

Sonuç olarak, ‘Cumhuriyetin Belediyecilik Öyküsü’, Türkiye’de yerel yönetimlerin tarihsel dönüşümünü anlamak isteyen herkes için temel bir başvuru kaynağı olmanın ötesinde, çağdaş belediyecilik tartışmalarına eleştirel katkılar sunuyor. Kitap, belediyeciliğin geçmişini anlatmakla kalmayıp, geleceğe dönük yerel siyaset ve planlama için düşünsel bir zemin oluşturuyor.

  • Künye: İlhan Tekeli – Cumhuriyetin Belediyecilik Öyküsü (1923-1990), Efil Yayınevi, inceleme, 404 sayfa, 2025

Witold Kula – Feodalizmin Ekonomik Teorisi (2025)

Witold Kula’nın bu eseri, feodal ekonominin yalnızca tarihsel bir aşama değil, kendi iç mantığı ve dinamikleri olan özgün bir sistem olduğunu ileri sürüyor. Kula, Marx’ın üretim biçimleri yaklaşımından esinlense de ekonomik süreçleri salt üretim araçlarının mülkiyetine indirgemeden açıklamaya çalışıyor. Amacı, feodalizmi soyut bir model olarak kurmak ve bu model aracılığıyla Orta Çağ toplumlarının işleyişini kavramsal düzeyde çözümlemek. Kitap, tarihsel olguların ardındaki ekonomik yasaları ortaya koyarak, feodal sistemin modern kapitalist ekonomiden nasıl farklılaştığını göstermeye odaklanıyor.

Kula’ya göre feodal ekonomi, piyasa yasalarına değil, toplumsal statü, yükümlülük ve geleneklere dayalı bir değişim düzenine sahipti. Toprak, üretimin merkeziydi ama değer yaratımı bireysel çıkarla değil, hiyerarşik ilişkilerle belirleniyordu. Üretici köylü emeğinin büyük kısmını doğrudan pazara değil, feodal beylerin taleplerine yönlendiriyordu. Bu durum, ekonomik davranışların rasyonel kar arayışından ziyade toplumsal konumun gereklerine göre şekillendiğini ortaya koyuyor.

Eserde dikkat çekici olan, Kula’nın feodalizmi durağan değil, kendi iç çelişkileriyle dönüşen bir sistem olarak yorumlaması. Nüfus artışı, toprak kıtlığı, vergi yükleri ve para ekonomisinin gelişimi, bu modelin sınırlarını zorlayan unsurlar olarak ele alınıyor. Feodal sistemin çözülüşü, kapitalizmin yükselişine giden çizgide doğal bir ilerleme değil, yapısal gerilimlerin sonucu olarak açıklanıyor.

‘Feodalizmin Ekonomik Teorisi’ (‘An Economic Theory of the Feudal System: Towards a Model’), iktisat tarihi ile toplumsal teori arasında köprü kuran özgün bir çalışma olarak öne çıkıyor. Kula, ekonomiyi soyut rakamlarla değil, tarihsel toplumsal ilişkilerin canlı bir organizması olarak ele alıyor.

  • Künye: Witold Kula – Feodalizmin Ekonomik Teorisi: 1600’lerden 1800’lere Polonya Ekonomisi için Bir Model, çeviren: Oğuz Esen, Efil Yayınevi, iktisat, 292 sayfa, 2025

Samir Amin – İnsanlar Tarihlerini Kendileri Yazar (2024)

Radikal politik iktisatçı Samir Amin (1931-2018), ardında Marksist yazılardan oluşan değerli bir külliyat bıraktı.

Amin’in iktisattan kültüre uzanan entelektüel yelpazesi takdire şayandı ve verdiği dersler hâlâ önemini koruyor.

Bu kitap, Monthly Review Press tarafından Samir Amin’in yirmi birinci yüzyılda yazdığı en önemli on makalesinin Monthly Review dergisinden derlenerek yayımlanmasıyla oluştu.

Koleksiyonun “Giriş” kısmı, Amin’in arkadaşı ve yoldaşı olan Marksist filozof Aijaz Ahmad tarafından yazıldı ve Amin’in yaşamı ile çığır açan çalışmaları hakkında kapsamlı bir inceleme sunuyor.

Ahmad ayrıca “Devrim mi Çöküş mü?” ve “Çağdaş Emperyalizm” gibi çarpıcı ve zekice yazılmış makaleleri okumak için bağlamsal bir odak noktası sunuyor.

Sermayenin ve burjuva ideolojisinin tüm biçimlerinin verdiği büyük hasarı daha iyi kavramak için birebir.

  • Künye: Samir Amin – İnsanlar Tarihlerini Kendileri Yazar: Kapitalizm, Emperyalizm ve Devrim Üzerine Yazılar, çeviren: Adnan Kahiloğulları, Efil Yayınevi, siyaset, 288 sayfa, 2024

William Stanley Jevons – Mantık (2023)

Mantık ve bilimin ilkeleri hakkında önemli çalışmaları bulunan William Stanley Jevons, 1 Eylül 1835 – 13 Ağustos 1882 yılları arasında yaşamış İngiliz iktisatçı ve mantıkçıdır.

Özellikle neoklasik iktisat alanının en önemli isimlerinden biri olan Jevons, matematik, fizik ve kimyayı doğa bilimleri olarak ele almış ve teorik çalışmalarının yanı sıra bilimde çığır açan deney ve gözlemler de yaptı.

Gök bilimi alanında da önemli çalışmaları bulunan Jevons, mantık ile matematiğin arasındaki büyük benzerliğin farkına varmış ve bu doğrultuda teoriler geliştirdi.

Ayrıca yapay zekânın ve bilgisayarın ilk örneklerinden sayılan “Logic Piano” (Mantık Piyanosu) adlı icadın da mucididir.

Akıl yürütmeyle ilgili konuların detaylarıyla ele alındığı bu kitapta terimlere, önermelere, kıyas türlerine, argümanlara, çıkarımlara, gözlem ve deneylere, olayların bileşenlerine ve nedenlerine, mantık hatalarına ve anlam belirsizliklerine yer verilmiş.

Jevons’ın eseri, yazarın Türkçeye çevrilen ilk kitabı olma özelliğini de taşıyor.

  • Künye: William Stanley Jevons – Mantık: Bütün Bilimlerin Temeli, çeviren: Korkut Uluç İşisağ ve Giray Fidan, Efil Yayınevi, felsefe, 144 sayfa, 2023

Marc Bloch – Tarihin Savunusu veya Tarihçilik Mesleği (2023)

Tarih nedir?

Tarihçi, tarih biliminin inşasında hangi rolü üstlenir?

Annales Okulu’nun kurucularından Marc Bloch, tarihçinin zanaatını farklı açılardan tartışıyor, tarihi neyin oluşturduğunu, tarihin tarihçi tarafından yapılandırıldığını ve yaratıldığını irdeliyor.

Kitabında kimi hatalı tarih yazımları ve sahtecilik örneklerini de sunan Bloch, tarihçinin zanaatının yargılayıcı olmaması gerektiğini, tarihçinin normatif terimlerle değerlendirmek yerine açıklamaya ve tanımlamaya çalışması gerektiğini belirtiyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Her bilim, tek başına ele alındığında, bilgiye doğru evrensel hareketin yalnızca bir parçasını teşkil eder. …onu, en spesifik görünenleri de dâhil, araştırma usullerini tam olarak anlamamız ve takdir edebilmemiz için, bu usulleri disiplinin diğer kollarında aynı anda tezahür eden tüm eğilimlerle, emin bir şekilde nasıl ilişkilendireceğimizi bilmemiz esas olacaktır. Yöntemlere ilişkin bu araştırma, başlı başına bir uzmanlık dalıdır ve bu uzmanlık dalında faaliyet gösterenler kendilerine ‘filozof’ derler. Benim kendime böyle bir yakıştırma yapmam yasaklanmıştır. İlk eğitimimdeki bu eksiklik nedeniyle, bu denemem ifade kesinliği ve ufuk genişliğinden kuşkusuz büyük ölçüde mahrum kalacaktır. Bu denemeyi olduğundan farklı sunamam; bu, gündelik işleri hakkında kafa yormayı seven bir zanaatkârın; uzun yıllar metre ve tesviye cetveli kullandı diye kendini matematikçi sanmayan bir işçinin akıl defteridir.”

  • Künye: Marc Bloch – Tarihin Savunusu veya Tarihçilik Mesleği, çeviren: Çiğdem Büyükataman Guetta, Efil Yayınevi, tarih, 128 sayfa, 2023

Adam Gearey – Hukuk ve Estetik (2023)

Hukukçuların işlerine bir sanat eseri, saygı duyulası bir zarafet, uyum, denge ve diğer estetik değerler olarak bakabilir miyiz?

Adam Gearey, Nietzsche’den Lacan’a ve hatta Bob Dylan’a uzanarak bir hukuk estetiğinin imkânları üzerine düşünüyor.

‘Hukuk ve Estetik’, ismini aldığı iki kavramın edebiyat eserleri, özellikle de şiirler üzerinden kesişim noktalarına odaklanıyor.

Hukukun bir estetik beğeni nesnesi olarak ele alınabileceğinden hareketle, hukuk disiplini içinde karşılaşmaya alışık olunan adalet, uyum, denge, form gibi kavramları, alışık olunmayan şekilde etik değil ama bu kez estetik değerlendirmeye konu ediyor.

Bunun için de Eleştirel Hukuk Çalışmaları’nın açtığı yoldan geçiyor.

Weinrib, White, Frost, Shelley, Lacan, Nietzsche, Goodrich, hatta Bob Dylan gibi isimlerin ortaya koyduğu eser, kavram ve bakış açısı setiyle okuyucuya yeni bir ufuk getiriyor.

  • Künye: Adam Gearey – Hukuk ve Estetik, çeviren: Dilara Ağaoğlu Canay, Efil Yayınevi, hukuk, 120 sayfa, 2023

Ömer Faruk Çolak – Şeytanın Oku Dediği Yazılar (2010)

‘Şeytanın Oku Dediği Yazılar’, Ömer Faruk Çolak’ın Dünya gazetesinde yazdığı yazılardan bir seçme.

Kitaptaki yazılar, 2008-2010 aralığında Dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelerin analitik bir eleştirisini barındırıyor.

İşsizliğin nasıl çözüleceği, krizle mücadele programları, sağlıklı iktisat politikalarının üretimi, İran ekonomisinin rejimi zorlayışı, borç sorunu, tüketimi belirleyen faktörler, AB ve Türkiye’de enerji konusunda yaşanan ortak sıkıntılar, krizlerin kadın emeğini nasıl etkilediği ve ABD-Çin döviz kuru tartışmaları, Çolak’ın ele aldığı konulardan birkaçı.

Çolak’ın kitabı, ekonominin ayrıntılarında gizlenen şeytanın izini sürüyor diyebiliriz.

  • Künye: Ömer Faruk Çolak – Şeytanın Oku Dediği Yazılar, Efil Yayınevi, ekonomi, 224 sayfa

Kolektif – İktisat ve Toplumsal Cinsiyet (2010)

Feminist iktisat alanındaki iyi çalışmalardan biri olarak elimizde duran ‘İktisat ve Toplumsal Cinsiyet’, toplumsal cinsiyetin bir kategori olarak iktisada dahil edilmesi serüvenine odaklanıyor; egemen standart iktisadın eril kavramlara dayalı tanımını sorguluyor.

İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde, feminist iktisat yazınındaki kuramsal/kavramsal tartışmaları ve analizleri kapsayan yazılar yer alıyor; ikinci bölüm de, ele aldığı konuyu somutlaştıran alan çalışmalarını barındırıyor.

Kitaba yazılarıyla katkıda bulunan isimler ise şöyle: Fahriye Öztürk, Gamze Yücesan-Özdemir, Gülin Yavuz, Melda Öztürk, Nuray Ergüneş, Nurcan Özkaplan ve Ufuk Serdaroğlu.

  • Künye: Kolektif – İktisat ve Toplumsal Cinsiyet, editör: Ufuk Serdaroğlu, Efil Yayınevi, feminizm, 364 sayfa

Meghnad Desai – Marksist İktisat Teorisi (2009)

Meghnad Desai’nin, özellikle genç iktisat öğrencilerini hedefleyen ‘Marksist İktisat Teorisi’, Marx’ın iktisat teorisini bir bütün olarak anlatıyor.

Fakat Desai’nin, Marksist iktisadı yaşayan bir teori olarak ele alması ve bir yandan eksiklik ve hatta yanlışlıklarını vurgularken, öte yandan kapitalizmin çağımızdaki dinamiğini de açıklayacak yönde geliştirmesi için öneriler sunması, eseri sıradan bir ders kitabından daha nitelikli kılıyor.

Kitap, iktisat eğitiminin bütünüyle Anglosakson geleneğini takip ettiği Türkiye’de de, bir alternatif sunmasıyla ilgi çekiyor.

  • Künye: Meghnad Desai – Marksist İktisat Teorisi, çeviren: Nail Satlıgan, Efil Yayınevi, iktisat, 178 sayfa

Karin Künzle-Watson ve Stephen J. DeArmond – Buz Pateni (2009)

Yazarlarından birinin, buz pateni alanında Dünya Şampiyonluğu bulunan Karin Künzle-Watson olduğu elimizdeki eser, buz patenini düzgün bir şekilde ve teknikle öğrenmek için neler yapmamız gerektiğini anlatıyor.

Çok sayıda resimden oluşan kitapta, iyi bir buz pateni için olmazsa olmaz egzersizler, hedefler ve akılda tutulması gereken önemli noktalar anlatılıyor.

Çalışmanın, baştan beri Türkiye’de de büyük ilgi gören buz pateni sporuna yeni başlamak isteyenlerle, amatör düzeyde buz pateni ile uğraşanlara temel düzeyde teknik bilgi sağladığını ve buz pateninin her türünün ve her düzeyinin temeli olan ana prensipleri tanımlayıp ortaya koyduğunu söylemeliyiz.

  • Künye: Karin Künzle-Watson ve Stephen J. DeArmond – Buz Pateni, çeviren: C. Mengü Tunçay,  Efil Yayınevi, spor, 157 sayfa