Flora Tristán – İşçi Birliği (2025)

Flora Tristán imzalı bu kitap, 19. yüzyılın işçi sınıfı mücadelesine hem teorik hem de duygusal bir perspektifle yaklaşan öncü bir metin. ‘İşçi Birliği’ (‘Union ouvrière, suivi de lettres’), kadın hakları ve işçi sınıfı hareketlerini birleştirme çağrısıyla sosyalizmin erken döneminde dikkat çeken nadir seslerden biri.

Kitabın temelinde, işçilerin dayanışma içinde birleşerek kendi kaderlerini değiştirebileceği fikri yatar. Tristán, işçilerin sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasal ve toplumsal düzeyde de örgütlenmesi gerektiğini savunuyor. Ona göre, sömürüye karşı verilecek mücadele, kadınları dışlayan bir yapıyla eksik kalacaktır.

Kadınların da işçi sınıfının bir parçası olduğunu vurgulayan yazar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle sınıf sömürüsünü birlikte ele alıyor. Bu yaklaşımı, onu döneminin diğer sosyalistlerinden ayırıyor. Kadınların eğitimi, evlilikteki hakları ve kamusal alana katılımları gibi konular Tristán için toplumsal dönüşümün ön koşuludur.

Kitaba eşlik eden mektuplar ise Tristán’ın düşünsel yolculuğuna, karşılaştığı direnişlere ve kişisel kararlılığına ışık tutuyor. Bu metinler, onun bir teorisyen olduğu kadar bir eylem insanı olduğunu da gösteriyor.

‘İşçi Birliği’, sınıf mücadelesini feminizmle harmanlayan erken ve güçlü bir manifestodur. Tristán, işçilerin birliği kadar kadınların özgürlüğünü de insanlığın kurtuluşu için vazgeçilmez görür.

  • Künye: Flora Tristán – İşçi Birliği, çeviren: İsmail Kılınç, Epos Yayınları, siyaset, 160 sayfa, 2025

Brian Chapman – Polis Devleti (2025)

Brian Chapman’ın ‘Polis Devleti’ (‘Police State’) adlı kitabı, devletin güvenlik aygıtlarının özgürlüklerle nasıl çeliştiğini inceler. Yazara göre, polis gücü yalnızca suçla mücadele etmeyi değil, iktidarın toplumu kontrol etme aparatı olduğunu söylüyor. Kitap, polis devletinin yalnızca totaliter rejimlere özgü olmadığını, demokratik sistemlerde de farklı biçimlerde ortaya çıkabileceğini vurgular. Özellikle güvenlik adına yapılan gözetim, fişleme ve ifade özgürlüğünün sınırlandırılması gibi uygulamaların normalleşmesi, Chapman’a göre özgürlüklerin sessizce aşındığını gösterir.

Tarihsel olarak Nazi Almanyası ve Sovyetler Birliği gibi örneklerle polis devletinin uç formları ele alınır. Ancak yazar, modern demokrasilerde daha rafine yollarla benzer yapıların geliştiğine dikkat çeker. Polis gücünün orantısız şekilde alt sınıflar üzerinde kullanılması, güvenlik politikalarının aslında bir baskı mekanizması olduğunu ortaya koyar.

Chapman, polisliğin siyasal yönünü göz ardı etmemek gerektiğini belirtir. Güç, yalnızca baskı yoluyla değil, yasal ve bürokratik araçlarla da işler. Bu nedenle yurttaşların eleştirel düşünmesi ve devletin güvenlik söylemlerini sorgulaması gereklidir. Kitap, özgürlüğün yalnızca yok edilerek değil, korunuyor gibi gösterilerek de zayıflatılabileceğini ortaya koyuyor.

  • Künye: Brian Chapman – Polis Devleti, çeviren: Erdal Şahin, Epos Yayınları, siyaset, 152 sayfa, 2025

Yıldırım Koç – AKP’nin Yarattığı Mutlak Yoksullaşma (2023)

AKP, yirmi küsur yıllık iktidarını toplumun her kesimiyle organik bağ kurmuş olan tarikatlara sağladığı imkânlar ile dinsel ve milliyetçi ideoloji aracılığıyla devam ettiriyor: İlk yıllarında kullandığı her türden özgürlükçü/liberal ideolojinin ardından son on yılında da her türden dinsel ve milliyetçi ideolojiyi sınırsızca kullandı.

AKP tarikatlarla/kitlelerine kendi kontrolümde olmalarını şart koşarak imkânlar sağladı, tarikatlar da aracısız-dolaysızca ulaştıkları ve kendilerine biat eden/kendilerini yüce kabul eden dolayısıyla sözünden çıkmayan halka AKP’nin nimetlerini/vazgeçilmezliğini anlattı.

Ülkemizde, yaşamını emek gücünü satarak sürdürenlerden başka esnaf-zanaatkâr da AKP’nin politikaları sonucunda bulunduğumuz hâlihazırdaki anda kapitalizme has mutlak yoksullaşma süreçleriyle ilk defa tanışmaya başladı.

AKP’nin izlediği politikaların bankacılık/finans sektörünün ve büyük sermaye sahiplerinin kâr oranlarını istikrarlı olarak artırdığı bilinen bir gerçek.

Ama aynı politikaların emek gücünü satarak geçinenlerle, esnaf-zanaatkârı derinden etkileyen bir hızlı yoksullaşmayı ürettiği de gerçek.

AKP’nin uzun yıllardır izlediği ve uyguladığı politikaların işçi sınıfı ve genel olarak ücretliler üzerindeki etkilerini ele alan ‘AKP’nin Yarattığı Mutlak Yoksullaşma’da ilk olarak, “kitlelerin” AKP’ye nasıl, niçin oy ve destek verdiğini, AKP’nin de bu desteği alabilmek için hangi kaynakları nasıl kullandığını ve uygulanan politikaların günümüzde yarattığı büyük sorunlar eşliğinde ortaya çıkan mutlak yoksullaşma sürecini; ikinci olarak ise AKP’nin “yeni döneminde” yoksullaşma süreci eşliğinde güçlü siyasal iktidarına dayanarak gündeme getireceği yasal ve nihayet meşru sayılacak düzenlemelere başta işçi sınıfı olmak üzere esnaf-sanatkâr ve köylülerin nasıl tepki verebileceği inceleniyor.

‘AKP’nin Yarattığı Mutlak Yoksullaşma’, halkın AKP’ye verdiği “oy desteğini”, ve ayrıca tek tek bireylerin veya siyasî örgütlerin/partilerin değil, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçi sınıf ve tabakaların AKP’nin yarattığı yoksullaşma süreçleri karşısındaki olası tepkilerini spekülasyondan uzak duran “gerçekçi ve maddî” verilerle anlamaya çalışıyor.

  • Künye: Yıldırım Koç – AKP’nin Yarattığı Mutlak Yoksullaşma: “Rüzgar Eken Fırtına Biçer”, Epos Yayınları, siyaset, 144 sayfa, 2023

Adam Greenfield – Radikal Teknolojiler (2022)

En basitinden cep telefonları dahi günlük hayatımızı sömürgeleştirerek bizi birer köleye dönüştürdü.

Adam Greenfeld, sanal gerçeklikten kripto paralara radikal teknolojilerin toplumu, siyaseti, dilimizi ve psikolojimizi nasıl dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor.

Greenfield, insanlığın toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel evrimine hızla yön vermesi nedeniyle radikal teknolojiler adını verdiği yeni teknolojik sistemlerin nasıl işlediğini, toplumlarımız, siyasal alanlar, dil ve psikolojimiz üstündeki etkilerini inceliyor.

Radikal teknolojilerin “günlük hayatı bilgi işleme yoluyla sömürgeleştirmesi”ne ve “yaygın ütopyacılığa” karşı hayati cevaplar veriyor.

‘Radikal Teknolojiler’de, aniden ortaya çıkarak gündelik hayatlarımızı hızla dönüştüren ve önümüzdeki yıllarda, daha da çok etkiyecek olan uzun bir radikal teknolojiler sarmalını, yani akıllı telefonları, internetin o geniş, şeffaf ve henüz ne olup bittiğini tam anlayamadığımız uçsuz bucaksız gibi görünen yeni “dünyaları”nı; artırılmış ve sanal gerçekliği; 3D yazıcı ve diğer dijital üretim teknolojilerini; kripto-para ve blok zinciri; dronları; algoritmalar, makine öğrenmesi, otomasyon ve yapay zekâyı sarmalayan yoğun fikir ve gündelik hayat komplekslerinin nasıl işlediğini keşfedeceğiz.

Kafamızı çevirdiğimiz her yerde, hayatımızı hızla değiştiren “yeni” bir cihazla karşılaşıyoruz.

Bu cihazlar cebimizde, çantamızda, evimizde, arabamızda, işyerimizde, sokakta, havada kısacası her yerde ve hayatımızın her ânındalar.

Bu cihazlar olmadan hayatlarımızı sürdüremeyecek bir durumun tam ortasında ve içindeyiz. Ve bu cihazları yöneten o şeytanî, karmaşık algoritmalar “birileri”nin kontrolü altında, geri plandaki bir yerlerde sessizce çalışıyor: Algoritmalar bu sırada ekonomiyi yeniden şekillendiriyor, siyasal alanların temel terimlerini dönüştürüyor ve hatta insan olmanın ne demek olduğunu yeniden tanımlıyor.

Teknoloji ve teknolojilerin sunduğu değişim kaçınılmazdır.

Asıl soru şudur:

  • Teknolojik süreçlere rağmen kendimizi nasıl yeniden şekillendiririz?
  • Bu yeni ve tamamen şeffaf dünyada hayatlarımızı nasıl sürdürüyoruz?
  • Yaşadığımız teknolojik durum ya da şeyin toplumsal sonuçları nelerdir?

‘Radikal Teknolojiler’, bütün bu sorulara, teknoloji uzmanı olmayan okuru da hesaba katarak çok önemli cevaplar veriyor.

  • Künye: Adam Greenfield – Radikal Teknolojiler: Gündelik Hayatın Tasarımı, çeviren: Melehat Kutun, Epos Yayınları, inceleme, 358 sayfa, 2022

Kolektif – Kürd’ü Savunmak (2022)

Ortadoğu’da iktidarlar kendi gericiliklerini perdelemek için Kürtlere saldırıyor.

Oysa Kürtler, Türkiye’de hak mücadelesinin en ön saflarında yer alan, aynı zamanda seküler anlamda da en diri güçlerden biri.

Bu derleme, Ortadoğu’da ve özelde ise Türkiye’de Kürt hak hareketinin ne kadar hayati olduğunu gözle önüne seriyor.

Ortadoğu’nun modern hurafeleri,  büyük ölçüde Kürtler üzerine kurulmuş.

Ortadoğu hukuk düzenleri, her şeyden önce Kürtleri, kendi “doğusu” olarak gördü.

Buna göre, geri kalmışlık, feodal kültür, cehalet ve ilkel aşiretlerden oluştuğu düşünülen bu “doğulu yapı”, Ortadoğu’nun her bir ülkesinin modern hukuk düzenlerinin bekçiliğini yaptığı müdahaleler sayesinde geride bırakılacak ve Kürtler, içine düşmüş oldukları vahim insanlık durumundan “kurtarılacak”tır.

Bu nedenle Kürtler için minnet duymak isyan etmekten daha ahlakidir.

Ortadoğu düzenleri ve özelde de Türkiye hukuku, bu sözde ahlâkî tutumu, Kürtlere dayatmak üzerine kuruldu.

Ortadoğu’nun hukuk düzenleri, işte bu nedenle Yersiz ve İçeriksiz bir kibirlerini besleyecek öyküler üretmektedir.

Ortadoğu’nun modern hurafeleri işte bu Yersiz ve İçeriksiz kibirden doğmuştur.

Hâlbuki Kürtlerin tarihi, kültürü ve dili gibi hukuku ve anayasal tecrübeleri de gerçekte Ortadoğu’nun tek gerçek “batısı” olduğunu gösteriyor.

Dolayısıyla yurttaşlığı ayakta tutacak somut tecrübe onlardadır.

Eşitlik ve özgürlük, onlar tarafından talep ediliyor.

Hak onların eylemlerinde yaşıyor.

Onların hak mücadeleleri, Ortadoğu hukuk düzenlerinin o malûm içeriksiz kibirle ayakta durabildiğini de kanıtlıyor.

Gerçekte kendi gerilik, cehalet ve modern aşiret klikleriyle siyasal-hukuksal hayatlarını ayakta tutan Ortadoğu düzenlerinin bütün o hurafeleri yeniden üretmekten başka çareleri de olmayacaktır kuşkusuz.

Bu kitap genel olarak Ortadoğu’da ve özelde ise Türkiye’de Kürt mücadelesinin-Kürt hak hareketinin egemen güçlerce dayatılmış anlamları nasıl tuzla buz ettiğini göstermek amacıyla yazılmış.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar ise şöyle: Melek Göregenli, Ayşegül Kars Kaynar, Hülya Özevin, Seda Alçınar, Rahşan Yazar, Hatice Demir, Neşet Girasun, İsmet Yüce, İhsan Kurt ve Orhan Gazi Ertekin.

  • Künye: Kolektif – Kürd’ü Savunmak: “Kürd’e Hukuk” ve “Kürd’ün Hukuku”na Giriş, derleyen: Orhan Gazi Ertekin, Epos Yayınları, siyaset, 344 sayfa, 2022

Norman Geras – Devrim Literatürü (2021)

Marx’ın “adalet ve eşitlik” teorisi, Althusser’in Marksizm kavrayışı ve Marksizmin en önemli üç politikacısı olan Lenin, Lev Troçki ve Rosa Luxemburg’un temel politik düşünce ve pratikleri üzerine usta işi bir tartışma.

‘Marx ve İnsan Doğası’ adlı ünlü çalışmasıyla bildiğimiz Norman Geras, sıkı bir eleştiri ve nitelikli bir okuma olan ‘Devrim Literatürü’nde Marx ve Lenin’in eserlerindeki temel kavramları, teorik ve politik gelenekler oluşturan Lenin’in kendisi başta olmak üzere, Troçki ve Luxemburg’un müdahaleleri aracılığıyla inceliyor.

Marx’ın teorisindeki adalet, eşitlik, etik, fetişizm, uzlaşmazlık kavramlarını incelediği bölümlerde Althusser’in, Marx ve Marksizm yorumlarını; ayrıca “Marx ve Adalet Hakkında Malum İhtilaf” makalesiyle de hem kapitalist hem de sosyalist ve komünist üretim süreçlerinde “adalet ve eşitliğin” toplumsal işleyişini ve niteliğini tartışıyor.

Lenin’in politika teorisi ve politikasını ise yine Lenin’le Troçki ve Luxemburg arasında cereyan etmiş (gelenekler arasında hala devam etmekte) olan politik örgüt/örgütlenme devrimci eylem/kitle eylemi, öncü parti/çoğulculuk, kendiliğindenlik, kitlesel politik katılım kavramları tartışması aracılığıyla inceliyor.

Geras, Marx’ın teorisi ve Lenin politikası üzerinden yürütülen tartışmaları bu kitapta örneğini verdiği eleştiri silâhı sayesinde bütünlük halinde okura sunuyor.

  • Künye: Norman Geras – Devrim Literatürü: Marksizm Üzerine Yazılar, çeviren: Ayşe K. Şener Şat ve Eyüp Eser, Epos Yayınları, siyaset, 320 sayfa, 2021

Michael E. Tigar ve Madeleine R. Levy – Kapitalizmin Yükselişi ve Hukuk (2016)

Hukukun egemen sınıf çıkarlarını gözetmede nasıl bir silah gibi kullanıldığını geçmişten bugüne uzanarak irdeleyen bir kitap.

Feodalite çağı, kraliyet iktidarı ve burjuvazinin yükselişi dönemlerinde hukuksal ideolojinin ne gibi işlevler üstlendiğini açıklıkla kavrayabilmek için iyi bir fırsat.

  • Künye: Michael E. Tigar ve Madeleine R. Levy – Kapitalizmin Yükselişi ve Hukuk, çeviren: Onur Karahanoğulları, Epos Yayınları

Jacques Sapir – Yerel(sel)leşme (2016)

Küreselleşme efsanesini dünyanın güncel durumuyla kıyaslayan nitelikli bir eleştiri.

Jacques Sapir, 1980 ve 1990’lı yıllardaki serbest mübadele dalgasını, metalaşan küreselleşmenin gerçekte kimlerin işine yaradığını, işgücü maliyetlerinin dönüşümünü, küreselleşmenin AB ekonomisine etkilerini ve bugün yaşanan krizin dinamiklerini irdeliyor.

  • Künye: Jacques Sapir – Yerel(sel)leşme, çeviren: Hande Turan Abadan, Epos Yayınları

Harry Brighouse – Adalet (2016)

Adalet, her toplumsal düzenin merkezi erdemlerinden biridir.

Harry Brighouse, çağdaş siyaset teorisindeki adalet teorilerine, temel sorunlara işaret ederek odaklanıyor.

Rawls, Friedman, Nozick ve Kymlicka gibi teorisyenlerin düşüncelerini irdeleyen kitabın bazı anahtar kavramları da hakkaniyet, liberteryen adalet, fırsat eşitliği ve cinsiyetçi işbölümü.

  • Künye: Harry Brighouse – Adalet, çeviren: Raşit Çelik, Epos Yayınları

Marcel Mazoyer ve Laurence Roudart – Dünya Tarım Tarihi (2016)

Neolitik çağdan günümüzün tarım krizine, tarım tarihini ayrıntılı bir şekilde ele alan bir çalışma.

Kitap, insanlığın çağlar boyu geliştirdiği tarım sistemlerini zaman ve mekân içerisindeki yerine oturtmakta ve bugün yaşanan tarım krizini ve bu krizin genel krizin oluşmasında oynadığı rolü aydınlatmakta.

  • Künye: Marcel Mazoyer ve Laurence Roudart – Dünya Tarım Tarihi, çeviren: Şule Ünsaldı, Epos Yayınları