Malcolm Lambert – Orta Çağ’da Dinsel Sapkınlıklar (2025)

Malcolm Lambert’in bu çalışması, Orta Çağ Avrupa’sında gelişen sapkınlık (heresy) hareketlerini tarihsel bağlamları içinde ele alıyor. Yazar, sapkınlıkları sadece inançsal bir sapma olarak değil, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve siyasi dinamiklerle iç içe geçmiş halk hareketleri olarak inceliyor.

Katolik Kilisesi’nin Orta Çağ boyunca kendi içindeki iktidar mücadelesi ve halk üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırma çabası, ona karşı gelişen çok sayıda dinsel direnişi de beraberinde getiriyor. Lambert, sapkınlık olarak adlandırılan bu hareketleri tek boyutlu bir inanç sapması gibi sunmak yerine, onları tarihsel bağlamı, sınıfsal tabanı ve siyasal etkileriyle birlikte analiz ediyor. Özellikle 11. yüzyılda başlayan Gregorius Reformu’nun ardından Kilise’nin kendini yenileme çabaları, aynı zamanda farklı yorumların bastırılmasına da neden oluyor.

Kitapta önce erken sapkınlık örnekleri ele alınıyor: Bogomiller, Katharlar ve Waldensiyanlar gibi grupların inanç sistemleri detaylandırılıyor. Bu hareketlerin özellikle halk kitleleri arasında yaygınlık kazandığı görülüyor. Bu sapkınlıklar, çoğu zaman yoksulluk, eşitlik ve ruhani saflık vurgusu yaparak Kilise’nin dünyevileşmiş yapısına karşı çıkıyor. Lambert, bu hareketlerin yalnızca teolojik değil, aynı zamanda sosyal adalet temelli itirazlar olduğunu öne sürüyor.

On üçüncü yüzyıldan itibaren Engizisyon’un ortaya çıkışı ve Kilise’nin şiddetli baskı politikaları, sapkınlıkla mücadelenin daha kurumsal bir hale geldiğini gösteriyor. Bununla birlikte Lollardlar, Hussçular ve daha sonra Reformasyon’a uzanacak diğer hareketler, direnişin sürekliliğini kanıtlıyor. Kitabın sonunda yazar, bu halk hareketlerinin Reformasyon üzerindeki etkilerini değerlendirerek, sapkınlığın aslında Avrupa’nın dinsel ve politik dönüşümünde önemli bir rol oynadığını savunuyor.

‘Orta Çağ’da Dinsel Sapkınlıklar’ (‘Medieval Heresy: Popular Movements from the Gregorian Reform to the Reformation’), sapkınlıkları sadece Kilise’ye karşı çıkan bireyler ya da gruplar olarak değil, toplumsal değişimin bir parçası olarak ele alıyor. Heresy’yi anlamanın, yalnızca din tarihini değil, aynı zamanda Avrupa’daki toplumsal muhalefeti de kavramak anlamına geldiğini söylüyor.

  • Künye: Malcolm Lambert – Orta Çağ’da Dinsel Sapkınlıklar, çeviren: Erdem Gökyaran, Kabalcı Yayınları, tarih, 560 sayfa, 2025

Anna Lowenhaupt Tsing – Dünyanın Sonundaki Mantar (2023)

‘Dünyanın Sonundaki Mantar’da çağımızın en tuhaf meta zincirlerinden biri olan matsutake mantarı üzerinden kapitalizmin bıraktığı enkaza karşı doğanın direnme biçimlerini, ormanın ve ağaçların hikâyelerini anlatıyor Anna Lowenhaupt Tsing.

Biyoloji, ekoloji ve genetik biliminden de beslenen Tsing, “kapitalist yıkım” ile “işbirliğine dayalı hayatta kalma” ilişkisi üzerine özgün bir incelemeye imza atıyor.

Bunu da Japonya’da çok değer verilen aromatik bir yabani mantar grubu olan, matsutakenin mantarını merkeze alarak yapıyor.

‘Dünyanın Sonundaki Mantar’, 21. yüzyılın antropoloji klasiklerinden.

Tsing gözü pek bir hikâye örüyor…

Kesişen kültürlere ve doğanın dirençliliğine dair sürükleyici anlatısı modernite ve ilerleme hakkında yeni bir perspektif sunuyor.

  • Künye: Anna Lowenhaupt Tsing – Dünyanın Sonundaki Mantar: Kapitalizmin Enkazlarında Yaşam İmkânı Üzerine, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları, antropoloji, 376 sayfa, 2023

Kolektif – Saray ve Kozmos (2022)

Başlangıçta mütevazı bir Türk boyu olan Selçuklular, Orta Asya’dan Doğu Akdeniz’e uzanan güçlü ve kültürel açıdan üretken bir imparatorluk kurmuş ve 11. yüzyıldan 14. yüzyıla dek İslam dünyasına hükmetmişlerdi.

‘Saray ve Kozmos: Selçukluların Muhteşem Çağı’, Selçuklu yönetimi altında vuku bulan sanatsal ve kültürel canlanmanın birer kanıtı niteliğindeki yaklaşık 250 objeye yer vererek bu heybetli hanedanın köken ve etkilerini inceliyor.

‘Saray ve Kozmos’, imparatorluğun İran ve Kuzey Irak’taki erken dönem ilerleyişinden başlayarak hâkimiyetini Anadolu ve Kuzey Suriye’ye genişletmesine dek genel bir tarihini sunduktan sonra, Selçuklu saray yaşamının ihtişamını gözler önüne seriyor.

Bu şatafatlı yaşam tarzı, ince zevklere sahip yeni bir seçkinler sınıfına da sirayet etmiş, sultanlar kadar şehirliler de göz kamaştırıcı sırlı seramikler ve gümüş, bakır ve altın kakmalı madeni eserler edinmişti.

Bilim ve teknolojideki ilerlemelere koşut olarak kitap sanatlarına ilginin de artması, Selçukluların bilim ve edebiyata verdikleri önemin bir göstergesiydi.

Bununla birlikte, Selçuklular ile düşmanları arasındaki savaşların yol açtığı huzursuzlukların yanı sıra doğal felaketler ve açıklanamayan gökyüzü olayları, insanları büyü ve astrolojide teselli aramaya yöneltmiş, bu arayış burç tasvirleri ve tılsımlı imgelerle bezenmiş objelerde ifade bulmuştur.

Bu halk inanışları, zarif Kur’an yazmalarının ve Kur’an’dan ayetler içeren çok sayıda kitabe ve mezartaşının da gösterdiği gibi, İslam dinine içten bir bağlılıkla yan yana var olmuştur.

Selçukluların muhteşem çağı, gerek bu dünyanın gerek gökler âleminin görkemini yücelten bir çağdı.

‘Saray ve Kozmos’, Selçukluların sanatsal başarılarını bütün boyutlarıyla ortaya koyarken İslam dünyasının kültürel mirasına yapmış oldukları katkının da eşsiz bir kaydını sunuyor.

  • Künye: Sheila R. Canby, Deniz Bayazıt, Martina Rugiadi ve A. C. S. Peacock – Saray ve Kozmos: Selçukluların Muhteşem Çağı, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 380 sayfa, 2022

Anthony Aveni – Yıldız Hikâyeleri (2021)

Gökyüzü, yaşamın anlamı hakkında hikâyeler anlatmak için öteden beri bir tuval vazifesi gördü.

Kozmoloji üzerine kültürel çalışmalarıyla bildiğimiz Anthony Aveni de bu harika çalışmasında, antik ve çağdaş çok sayıda kültürün tasavvur ettiği yıldız hikâyelerini irdeleyerek kozmik anlatıların doğasında var olan kültürel çeşitliliğe odaklanıyor.

Gökyüzünün farklı çağlarda ve farklı kültürlerde hayatın anlamı, kader ve gelecekle ilgili hikâyelerle birlikte anılması insanların ilgisini çekmeyi hep başarmıştır.

Yunan ve Roma mitlerinden Çin mitolojisine, kadim kâhinlerden modern falcılara varıncaya dek, bilinmezi bilmenin başrolü olmuştur gökyüzü ve yıldızlar.

Aveni, nesillerden beri sevilerek anlatılan hikâyeleri bir araya getirerek yıldızlarla dolu gökyüzünün sıra dışı bir haritasını çıkarıyor: Orion, Pleiadlar, Samanyolu’nun karanlık bulut takımyıldızları, Kutup takımyıldızlar…

Bizden önce sayısız kuşak boyunca anlatılagelen bu hikâyeler, bugün de bizler tarafından paylaşılmayı ve üzerinde düşünülmeyi çokça hak ediyor.

‘Yıldız Hikâyeleri’, hayat karşısında yaşadığımız deneyimlerin gökyüzündeki yansıması üzerine olağanüstü bir çalışma.

  • Künye: Anthony Aveni – Yıldız Hikâyeleri: Dünya Kültürlerinde Takımyıldızlar, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 152 sayfa, 2021

Christiane Gruber – Osmanlı-İslam Sanatında Tapınma ve Tılsım (2020)

Osmanlı-İslam sanatında ibadet ve tılsım kendine nasıl yer buluyordu?

Christiane Gruber’in bütünüyle bu konuya odaklandığı ufuk açıcı çalışması, raflardaki yerini aldı.

Yazar burada,

  • Osmanlı’da Hz. Muhammed merkezli ibadet pratiklerini,
  • Kadem-i Şerif, yani Hz. Muhammed’in ayak izi motifinin sanattaki yansımalarını,
  • Geç dönem Osmanlı-İslam sanatında çiçek metaforlarını,
  • Lilly Kütüphanesi’ndeki Osmanlı resimli dua kitabındaki ilginç detayları,
  • Geç Dönem Osmanlı’da hilye şişelerini,
  • İslam dünyasında muskalar ve tılsımların rolünü,
  • Geç dönem Osmanlı tılsım tomarları ve dua kitaplarında mühürleri,
  • Ve günümüz “Yeni Türkiye”sinde İslami tılsımları kapsamlı bir şekilde irdeliyor.

İslam sanatı tarihi ve Osmanlı tarihiyle ilgilenenlerin zevkle okuyacağı bir çalışma.

  • Künye: Christiane Gruber – Osmanlı-İslam Sanatında Tapınma ve Tılsım, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 336 sayfa, 2020

Gil Eyal, Brendan Hart, Emine Öncüler, Neta Oren ve Natasha Rossi – Otizm Salgını (2016)

Son yıllarda otizm tanılarının sayısında dikkat çekici bir artış görülmekte.

Bu kitabın yazarları ise, bu yükselişi, zekâ geriliğinin 1960’ların sonundan itibaren kurumdışılaştırılmasının yarattığı depremin bir artçı sarsıntısı olarak görüyor.

Otizm, otizm salgınının ortaya çıkışının nedenleri hakkında aydınlanmak için iyi bir kaynak.

  • Künye: Gil Eyal, Brendan Hart, Emine Öncüler, Neta Oren ve Natasha Rossi – Otizm Salgını: Otizm Salgınının Toplumsal Kökenleri, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları

David Stuttard – Antik Yunan Tarihi (2016)

Antik Yunan medeniyetinin 600 yıllık macerasını, dönemin öne çıkan isimlerinin hayat hikâyeleri bağlamında izleyen bir çalışma.

Perikles’ten Büyük İskender’e, Empedokles’ten Platon’a, Sokrates’ten Heredotos’a 50 ismin hayatının izini süren kitap, Antik Yunan tarihine yakından bakmak açısından kaçırılmayacak bir fırsat.

  • Künye: David Stuttard – Antik Yunan Tarihi, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları

John S. Allen – Obur Zihin (2018)

John Allen, evrimsel biyoloji alanında çalışan bir antropolog.

Bu ilgi çekici kitap ise, yeme ve düşünme biçimimizin tarihsel gelişimini, başka bir deyişle, yiyeceklerle ilişkimizin evrimini zengin ayrıntılar eşliğinde araştırıyor.

Allen,

  • Fastfood kültürünün egemen olduğu Amerika’da, bugün yavaş da olsa damak tadının ve mutfak kültürünün nasıl geliştiğini,
  • Çıtır yiyecekleri yememizin altındaki nedenleri,
  • Yiyeceklerin hayatımızdaki yerinin, neden yalnızca bunların kalori ve besin değerlerinin çok ötesinde olduğunu,
  • Ve bunun gibi birçok aydınlatıcı konuyu irdeliyor.

‘Obur Zihin’, modern biyoloji ve evrimi harmanlayarak yiyeceklerin tarihsel ve kültürel olarak nasıl dönüştüğünü ortaya koymasıyla önemli.

  • Künye: John S. Allen – Obur Zihin: Yiyeceklerle İlişkimizin Evrimi, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları, yemek kültürü, 264 sayfa, 2018

Carl Cederström ve André Spicer – Sağlık Hastalığı (2017)

Yediklerinizin kalorisini miligram miligram hesaplıyor, yaşam ve spor koçlarının kapısını aşındırıyorsanız, başka bir deyişle sağlıklı yaşamayı fazlasıyla kafanıza takmışsanız, büyük ihtimalle size yapılacak teşhis sağlık hastalığına yakalandığınızdır.

Her aklı başında insanın fark ettiği gibi, son yıllarda sağlık, yaşamımızın her alanına sızmış durumda.

Hatırlanacağı gibi sağlıklı yaşam, bundan birkaç on yıl önce, alternatif yaşam tarzlarına sahip küçük grupların alanına giriyordu.

Oysa bugün, bir ana akıma dönüşmüş durumda.

Nasıl yaşamamız, nasıl çalışmamız, nasıl eğitim almamız, nasıl sevişmemiz gerektiğini bu akım belirliyor.

Carl Cederström ve André Spicer da bu kitaplarında, kesinlikle sağlıklı yaşamın kendisiyle ilgilenmiyor.

Sağlıklı yaşamın nasıl olup da bir ideolojiye dönüştüğünü irdeleyen Cederström ve Spicer, bu ideolojik kaymanın, bireysel sorumluluğun ve kendini ifade etmenin bir serbest pazar ekonomisti zihniyetiyle yoğrulduğu günümüz kültüründeki daha kapsamlı bir dönüşümün parçası olduğunu gözler önüne seriyor.

Kitap, sağlıklı yaşamın ilahi bir buyruk gibi insanlara nasıl dikte edildiğini ortaya koymasıyla önemli.

  • Künye: Carl Cederström ve André Spicer – Sağlık Hastalığı: Güncel Bir Sendrom, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları, sağlık, 152 sayfa, 2017

Howard M. Sachar – Avrupa’nın Katli (1918-1942): Siyasi Bir Tarih (2017)

Yirminci yüzyılın sarsıcı 11 siyasi suikastı üzerinden Avrupa’nın iki dünya savaşı arasındaki yıllarına uzanan dikkat çekici bir çalışma.

Rosa Luxemburg, Kurt Eisner, Matthias Erzberger ve Walther Rathenau, kitapta izi sürülen suikastlardan bazıları.

Howard M. Sachar’ın çalışmasının en büyük katkısı, yalnızca bu cinayetleri irdelemesi değil, bunların Weimar Cumhuriyeti’nin çöküşüne ve Hitler’in iktidara gelmesine nasıl zemin hazırladığını ve Avrupa’da hümanist değerlerin telafi edilemez şekilde hırpalanmasına nasıl yol açtığını da açıklıkla gözler önüne sermesi.

  • Künye: Howard M. Sachar – Avrupa’nın Katli, 1918-1942 Siyasi Bir Tarih, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 432 sayfa