Faruk Balıkçı ve Namık Durukan – Ölümün İki Yakasında (2009)

İlk baskısı 2004 yılında yapılan, Faruk Balıkçı ve Namık Durukan imzalı ‘Ölümün İki Yakasında’, iki gazetecinin Güneydoğu’daki tanıklığını okurlara sunuyor.

90’lı yıllardan itibaren bölgede yaşanan savaşın beraberinde getirdiği içinden çıkılmaz sıkıntılar, özellikle Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Irak’ın kuzeyindeki gelişmeler, Körfez krizi ve sonrasında yaşanan çatışmalı ortam, Kürt sorunun ivme kazanması ve bölgede görev yapan gazetecilerin maruz kaldığı baskılar ve karşı karşıya kaldığı tehlikeler, kitabın çerçevesini oluşturuyor.

Kendilerini olayların içinde bulan gazeteciler, bir anlamda bellek tazelerken, tanıklıklarıyla da tarihe not düşüyor.

  • Künye: Faruk Balıkçı ve Namık Durukan – Ölümün İki Yakasında, Berfin Yayınları, anı, 174 sayfa

Orhan Gökdemir – Pike (2008)

Orhan Gökdemir, ilk baskısı 2000 yılında yapılan ‘Pike’de, 90’lı yılların simge isimlerinden Mehmet Ağar’ı ve onun simgelediği dönemin Türkiye’sinin hikâyesini anlatıyor.

Mülkiye’de okurken yıllıktaki lakabı “Pike” olan Ağar, hatırlanacağı gibi Susurluk kazasıyla tüm kirli çamaşırları ortalığa saçılan ve Özel Harp, Kontrgerilla, Gladio ve Çete gibi isimlerle anılan karanlık bir örgütlenmenin kilit isimlerinden.

Gökdemir, bu nitelikli çalışmasında, Ağar hakkında ayan beyan olanları, her şeyin unutulmuşluk halesiyle çerçevelendiği veya görmezden gelindiği günümüzde, hatırlatmaktan vazgeçmiyor: “Kendisi gibi polis olan babası 27 Mayıs’ın mağdurlarındandı, belki bu yüzden sola hep düşman oldu. Ülkenin içine düştüğü uzun iç savaş içinde kariyerini yaptı. Kimine göre acımasız ve gözü kara bir polis müdürü, kimine göre ilişkilerini hep sağlam tutmaya çalışan işbilir bir bürokrattı. Ama her halükarda Pike iç savaşın polisiydi.”

  • Künye: Orhan Gökdemir – Pike, Güncel Yayıncılık, biyografi, 272 sayfa

Mehmet Akar – Gazap Rüzgârları (2008)

Mehmet Akar ikinci romanı ‘Gazap Rüzgârları’nda, sorumluları bulunmadığı veya bulunamadığı için, Türkiye’nin kanayan yarası olmaya devam eden “faili meçhul” cinayetleri hikâye ediyor.

Akar’ın kurgusu, Türk ve Kürtlerden oluşan bir grup üniversite öğrencisinin töre cinayetlerine dair yaptıkları bir araştırma üzerinden ilerliyor.

Gençlerin araştırma esnasında karşılaştıkları sorunlar, zalimane sokak infazları ve sonrasında yaşananlar, romanın başlıca konularını oluşturuyor.

Bu gençlerin içinde yer alan ve romanın başkarakteri olarak öne çıkan Serhat ise, daha önce infaz edilmiş Helin, İlkay, Zekeriya ve Mustafa isimli arkadaşlarının ölümlerinin izini sürerek, zorlu bir görev üstlenecektir.

  • Künye: Mehmet Akar – Gazap Rüzgârları, Ceylan Yayınları, roman, 240 sayfa

Orhan Miroğlu – Musa Anter Cinayeti (2012)

  • MUSA ANTER CİNAYETİ, Orhan Miroğlu, Everest Yayınları, siyaset, 323 sayfa

 

Orhan Miroğlu elimizdeki kitabında, JİTEM tarafından öldürüldüğü kesinleşen Kürt yazar, şair ve gazeteci Musa Anter’in katledilme sürecini ayrıntılı bir bakışla anlatıyor. Öldürüldüğü zaman Anter’in yanında bulunan Miroğlu, Anter’le yaşadığı o korkutucu geceyi, cinayeti işleyen grubun kimlerden oluştuğunu, Musa Anter’in neden seçildiğini, Anter’e İstanbul’dan Diyarbakır’a kadar kurulan tuzağı, MİT’in Anter cinayetindeki rolünü, katliamla neyin amaçlandığını ve yıllar sonra JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan’la Stokholm’deki buluşmasını anlatıyor. Kitabın ekler bölümünde, Anter’in kendi arşivinden belgeler de yer alıyor.