Pragya Agarwal’ın bu çalışması, duyguların cinsiyetlendirilmiş bir şekilde algılanmasının tarihsel, kültürel ve bilimsel kökenlerini sorguluyor. Yazar, “kadınların histeriğe yatkın, aşırı duygusal ve irrasyonel olduğu” önyargısının nasıl yüzyıllar boyunca tıp, psikoloji ve toplumsal normlar aracılığıyla meşrulaştırıldığını gözler önüne seriyor.
‘Histeri: Cinsiyetleştirilmiş Duygular Efsanesinin Çöküşü’ (‘Hysterical: Exploding the Myth of Gendered Emotions’) , antik Yunan’da “histeri”nin rahimle ilişkilendirilmesinden başlayarak Orta Çağ’daki cadı avlarına, 19. yüzyılda Freud ve çağdaşlarının teorilerine ve günümüzdeki iş yaşamı, siyaset ve gündelik toplumsal ilişkilerde kadınların duygularının nasıl küçümsendiğine uzanan geniş bir tarihsel çizgi sunuyor. Agarwal, özellikle öfke, üzüntü, korku ve sevinç gibi temel duyguların kadınlar ve erkekler üzerinden farklı şekillerde yorumlandığını ve bu farklılığın toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiğini gösteriyor.
Bilimsel araştırmalar, sosyolojik incelemeler ve kişisel hikâyeler aracılığıyla Agarwal, duyguların biyolojik açıdan kadın ve erkek arasında belirgin farklar göstermediğini, asıl farklılığın toplumsal beklentiler ve kültürel anlatılarla yaratıldığını vurguluyor. Böylece, duyguların “cinsiyetlendirilmiş” değil, toplumsal olarak inşa edilmiş birer deneyim olduğunu ileri sürüyor.
Kitap, kadınların duygusal deneyimlerini değersizleştiren ataerkil bakışın eleştirisini yaparken aynı zamanda duyguların yeniden düşünülmesi için feminist bir perspektif sunuyor. Agarwal, duyguların güçsüzlük değil, insanı insan yapan temel ve ortak bir zenginlik olduğunu söylüyor.
- Künye: Pragya Agarwal – Histeri: Cinsiyetleştirilmiş Duygular Efsanesinin Çöküşü, çeviren: Funda Sezer, inceleme, 496 sayfa, 2025










