Kolektif – Yaralı Hafıza (2021)

“Oğlumun mahallede oynadığı, birlikte koştuğu çocuklara rastlıyorum bazen. (…) Berkin’i de böyle hayal etmek istiyorum, edemiyorum. Büyüdüğünde yüzünün alacağı şekli gözümde canlandıramıyorum. Hayalimde bile büyümüyor. Çocuk olarak kaldı o. (…) Oğlum öldürülmeseydi bugün nasıl bir hayatımız olurdu merak ediyorum ve bunu hiç bilemeyeceğim. Geleceği kaybettim.” –Gülsüm Elvan

‘Yaralı Hafıza’, kayıp yakınlarının çarpıcı, iç acıtıcı tanıklıklarına yer veriyor.

Gökçer Tahincioğlu’nun derlediği kitapta,

  • Mehtap Ceyran, Gezi protestolarında 15 yaşında öldürülen Berkin Elvan’ın annesini ziyaretini,
  • Pınar Öğünç, Muş’un Vartinis köyünde anne babası ve yedi kardeşi eve hapsedilerek yakılmış Aysel Öğüt’le konuşmalarını.
  • Sevilay Çelenk, Silopi’de 6 ve 7 yaşında öldürülen iki çocuğun babasıyla mektuplaşmalarında konuştuklarını ve konuşamadıklarını,
  • Özlem Akcan, Liceli Şiyar Kaymaz’ın sağ kurtulduğu katliamla ilgili adalet mücadelesini,
  • Sibel Oral, 2006’da Diyarbakır’da gaz fişeğiyle vurularak yaşamını kaybeden iki çocuğun ailesiyle buluşmalarını,
  • Mehveş Evin, Dargeçit’te “kaybedilen” yakınlarının önce haberini, sonra mezarlarını ve adaleti arayan aileleri,
  • Hanife Kardelen Işık, 12 Eylül davasını,
  • Ve Pelin Buzluk da, Hrant Dink’in katledilmesinin hafızadaki izini anlatı

‘Yaralı Hafıza’, yakın tarihteki katliamların, cinayetlerin, kayıpların hafızadaki izini sürerken, o hafızanın, adalet talebinin bir kaynağı olması gerektiğini bize bir kez daha hatırlatıyor.

  • Künye: Kolektif – Yaralı Hafıza: Kayıpları ve Kıyımları Hatırlamak, derleyen: Gökçer Tahincioğlu, İletişim Yayınları, anlatı, 192 sayfa, 2021

Kolektif – Kayıp Adalet (2021)

Türkiye’de adaletin önündeki en büyük engellerden biri cezasızlık kültürüdür.

Zira suç işleyenler, hele hele devlet görevlisiyse, korunup kollanır; açılan, açılabilen davalar çeşitli engellemelerle veya zaman aşımına uğraması sağlanarak boşa çıkarılır.

İşte bu çok değerli çalışma, cezasızlık kültürünün bizi nasıl bir cehenneme mahkûm ettiğini çarpıcı örneklerle ortaya koyuyor.

Gökçer Tahincioğlu’nun derlediği kitapta, Levent Pişkin, Lice davasını; Murat Uyurkulak, Hrant Dink cinayeti davasını; Burcu Karakaş, 12 Eylül davasını; Karin Karakaşlı, Vartinis katliamı davasını; Gökçer Tahincioğlu, 2006 ilkbaharında Diyarbakır’da öldürülen çocukların davasını; Ali Duran Topuz, Berkin Elvan davasını; Yıldırım Türker, Silopi’de yataklarında uyurken öldürülen iki çocuğun davasını ve Kemal Göktaş da, JİTEM davalarını anlatıyor.

Hafıza Merkezi, uzun bir zamandır, cezasızlık kültürüne karşı yürütülen adalet mücadelesinin önemli bir parçası.

Ve o mücadelenin en önemli unsurlarından olan “bellek” konusunda çarpıcı çalışmalar yapıyor, izliyor, raporluyor, anımsatıyor ve ısrarla takip ediyor.

Öte yandan Hafıza Merkezi’nin dosya notları, duruşma raporları, 30-40 yıllık döneme yayılan davalarla ilgili oluşturduğu zaman çizelgeleri unutturulmak, gözden kaçırılmak, kapatılmak istenilen olayların, dosyaların, davaların belleği haline gelmiş durumda.

Oysa bellek ve hakikat, cezasızlık kültürünün can düşmanıdır.

İşte bu kitap da, çarpıcı bir bellek ve hakikat belgesi olmasıyla cezasızlık kültürüyle mücadele etmemiz için muazzam bir katkı sağlıyor.

Evrensel bir yasaya dönüşmüş olan cezasızlık kültürünün bu topraklara ekilmiş tohumlarını söküp atmak dileğiyle.

  • Künye: Kolektif – Kayıp Adalet: Cezasızlık ve Korunan Failler, derleyen: Gökçer Tahincioğlu, İletişim Yayınları, siyaset, 207 sayfa, 2021

Gökçer Tahincioğlu ve Kemal Göktaş, – “Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?” (2013)

  • “BU ÖĞRENCİLERE BU İŞİ Mİ ÖĞRETTİLER?”, Gökçer Tahincioğlu ve Kemal Göktaş, İletişim Yayınları, inceleme, 222 sayfa

BU

Gazeteciler Gökçer Tahincioğlu ve Kemal Göktaş, uzun bir çabanın ürünü olan eldeki çalışmalarında, politik öğrenci gençlik hareketinin dinamiklerini ve bu hareketin iktidarın farklı kollardan yürüttüğü baskılara maruz kalışını anlatıyor. Öğrencilerin yarattığı muhalefet dalgasının, 2010’da üniversitelerde gerçekleştirilen yumurtalı eylemlerle ivme  kazandığını belirten yazarlar, bu dönemdeki öğrenci muhalefetinin karakteristik özelliklerini, bu süreçte ortaya konan eylemlerin niteliğini açıklıyor; iktidarın öğrenci muhalefetini güçten düşürmek amacıyla uygulamaya koyduğu çok yönlü baskıların bilançosunu çıkarıyor.