Bengi Başaran, Umur Talu – Devrim Mutfağı (2025)

Tarihin yönünü değiştiren devrimcilerin fikirleri, eylemleri ve idealleri sık sık anlatılıyor ama sofralarındaki ayrıntılar çoğu zaman göz ardı ediliyor. Oysa düşünce ile beslenme, mücadele ile yeme kültürü arasındaki bağ, sanılandan çok daha derin izler taşıyor. ‘Devrim Mutfağı’, bu eksik kalan alanı dolduruyor ve tarihe damgasını vurmuş devrimcilerin tabaklarına eğiliyor. Kitap, okuru yalnızca politik bir yolculuğa değil, aynı zamanda tarihsel bir sofra serüvenine davet ediyor.

Bengi Başaran ve Umur Talu’nun özenli çalışması, devrimcilerin yemek alışkanlıklarını belgelerle, tanıklıklarla ve tarihsel anlatılarla bir araya getiriyor. Bolşeviklerin kıtlık içindeki lokmalarıyla Fransız devrimcilerin kalabalık sofraları, Latin Amerika’nın tropik lezzetleriyle Anadolu’nun mütevazı yemekleri bu eserde buluşuyor. Her bir sofra, dönemin ruhunu, mücadelenin doğasını ve bireylerin iç dünyasını da yansıtıyor.

Marx’ın sade alışkanlıklarından Napolyon’un askeri menülerine, Fidel Castro’nun mutfağından Deniz Gezmiş’in cezaevi yemeklerine kadar birçok ayrıntı tarihsel bir derinlikle sunuluyor. Bu tarifler sadece damak zevkini değil, aynı zamanda bir dönemin ideallerini ve yaşanmışlıklarını da taşıyor. Kitap, devrimlerin sadece meydanlarda değil, kimi zaman mutfakta da sürdüğünü hissettiriyor.

Eşitlik, özgürlük ve dayanışma ruhunun sofralara nasıl yansıdığını merak edenler için ‘Devrim Mutfağı’, alışılmışın dışında bir anlatı sunuyor. Bu kitapla birlikte devrimcilerin yaşamlarına hem tat hem anlam katılıyor.

  • Künye: Bengi Başaran, Umur Talu – Devrim Mutfağı, Kafka Kitap, yemek, 236 sayfa, 2025

Yelda Gürlek – Gülün Adı ve Ortaçağ (2025)

Umberto Eco’nun ‘Gülün Adı’ adlı romanı, yalnızca sürükleyici bir polisiye kurgu sunmuyor; aynı zamanda derin tarihsel arka planı, felsefi göndermeleri ve dinsel tartışmalarıyla çok katmanlı bir yapıyı içinde barındırıyor. Roman, 14. yüzyılın Avrupa’sında bir manastırda geçen esrarengiz cinayetleri konu alıyor gibi görünse de satır aralarında Ortaçağ düşüncesi, Hristiyanlık tarihi ve bilgiyle iktidar arasındaki ilişkiyi sorgulayan güçlü bir entelektüel metin olarak öne çıkıyor.

‘Gülün Adı’, edebiyat çevrelerinin de sıklıkla dile getirdiği gibi, kolay okunur bir roman olmaktan uzak duruyor. Eco’nun metninde yer alan teolojik tartışmalar, skolastik düşünceye göndermeler ve Latince metin parçaları, okurdan belli bir arka plan bilgisi talep ediyor. Eğer Ortaçağ tarihi ya da Hristiyanlık inanç sistemi hakkında temel bir bilgiye sahip değilsek, romanın sunduğu evren çoğu yerde bize kapalı kalıyor. Ancak bu zorluk, romanın entelektüel derinliğini ve edebi değerini daha da artırıyor.

Tarihi roman, polisiye ve postmodern anlatı türlerini aynı çatı altında buluşturan ‘Gülün Adı’, aynı zamanda metinlerarasılık ve anlamın çoğulluğu gibi postmodern edebiyatın temel meselelerine de temas ediyor. Bu yönüyle sadece olayların akışına odaklanan bir okuma, eserin sunduğu zenginliğin büyük kısmını kaçırmamıza neden oluyor.

Yelda Gürlek’in kaleme aldığı bu rehber eser, ‘Gülün Adı’nın çok katmanlı yapısını çözümlüyor. Gürlek, hem İtalyancaya hem de metnin tarihsel ve kültürel bağlamına hâkim bir yaklaşımla, Eco’nun dünyasına girmek isteyen okurlara güvenilir bir yol haritası sunuyor.

  • Künye: Yelda Gürlek – Gülün Adı ve Ortaçağ, Kafka Kitap, inceleme, 228 sayfa, 2025

Mahir Ünsal Eriş – Babil Kulesi Kitabı (2023)

Eski Ahit’te yer alan Babil Kulesi anlatısını bilir misiniz?

Hani insanlığın Tanrı’ya ve biraz da “tanrılığa” erişmek için upuzun bir kule inşa etmeye koyularak yaratıcıyı kızdırdığı hikâye…

En nihayetinde Rab, kentin yapımını durdurmak ve bu ortaklaşa çabayı sonlandırmak için nihai planını uygulamaya koyar ve der ki: “Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar.”

Bu anlatıya göre bambaşka diller ve kelimelerin öyküsü işte böyle başlar.

Hayatının önemli bir kısmını farklı diller öğrenip bir yandan da onları anlamaya vakfeden Mahir Ünsal Eriş, kaleme aldığı ilk kurgu dışı eser olan bu kitapla okurlar için beklenmedik bir yeni evren yaratıyor.

Gündelik hayatımızda hiç çaba sarf etmeden, öylece söyleyiverdiğimiz kelimeler gibi farklı dillerin var oluş öyküleri de önümüze serilirken yapmamız gereken tek şey var: Eriş gibi bir edebiyatçının kaleme aldığı bu olağanüstü araştırmanın tadını çıkarmak.

Kitaptan bir alıntı:

“Dil çok büyülü bir şeydir. İnsan, öğrendiği, kapısını araladığı her dille başka bir insan olur. Çünkü dil öğrenmek yalnızca zihni kelimeler ve gramer kurallarıyla doldurmaktan ibaret değildir. O insan topluluklarının içine bakmaktır; en içine bakmak. Çünkü dilden hiçbir şey saklanamaz. Bir toplumun belleğinde yer eden her şey dilde iz bırakır. Örneğin “bağzı şeyler” dediğimde hepimiz ortak bir anıyı hatırlarız. Çünkü o anı, dilde iz bırakmıştır. Bu anıları, bunca tarihsel, toplumsal, kültürel hengâmeyi diller üzerinden incelemek eşsiz bir eğlencedir. En azından benim için öyledir. Dilerim sizi sıkmaz.”

  • Künye: Mahir Ünsal Eriş – Babil Kulesi Kitabı: Kelime ve Kavramların Dilden Dile Yolculukları, Kafka Kitap, inceleme, 184 sayfa, 2023

Töre Sivrioğlu – Kayıp Uygarlıklar ve Diller (2023)

 

Bu özenli çalışma, “tarih kitabı” insanın “Nereden geliyor, nereye gidiyoruz?” merakına dair önemli konu başlıkları üzerine nesnel bir tarih anlatısı.

Ulaş Töre Sivrioğlu’nun çalışmalarındaki malumatfuruş olmaktan uzak ama bilgiyi en özlü hâliyle, en gerekli detaylarına kadar veriyor ve bunu oldukça analitik bir metodu izleyerek yapıyor.

‘Kayıp Uygarlıklar ve Diller’, tarihe en temel okul bilgileri düzeyinde ilgisi olan okurun da konuyla ilgili belli bir alanda uzmanlaşmış kimselerin de aradıklarını bulabilecekleri etraflıca bir çalışma.

  • Künye: Töre Sivrioğlu – Kayıp Uygarlıklar ve Diller: Büyük Arkeolojik Keşiflerin Öyküsü, Kafka Kitap, tarih, 232 sayfa, 2023

Sadık Usta – Şüphenin Tarihi (2023)

‘Şüphenin Tarihi’, düşünce dünyamızda “daha fazla bilme” kıvılcımının parladığı ilk andan bugüne felsefenin öyküsü…

İnsanı diğer türlerden ayıran en önemli özelliğin düşünme yetisi olduğunu bilsek de bu meziyeti temel alan “felsefe” kavramıyla daima mesafeli bir ilişkimiz olmuştur.

Peki, esasen attığımız her adımda bir izi olan bu disiplini araştırma ya da hayatımıza uygulama gayretinden geri durmamıza sebep nedir?

‘Dünyayı Değiştiren Düşünürler’ adlı kapsamlı felsefe tarihi serisiyle tanıdığımız Sadık Usta, olabilecek en yalın dille insanlığın düşünce tarihini anlatmaya koyulduğu bu yeni seride akla takılan tüm soruları yanıtlıyor.

Zihinde şüphe kıvılcımlarının ilk belirişinden bugüne, benzersiz bir öyküyü kaleme alırken felsefe kürsülerinin korkutucu dilinden fersah fersah uzakta durarak okurla müthiş bir sohbete koyuluyor.

Kitabın sayfaları arasında kaybolmadan önce, yazarın hepimizin bilmesini istediği önemli bir mesajı var, büyük bir zevkle iletiyoruz:

Herkes felsefe öğrenebilir; herkes felsefeci ve hatta bazılarımız filozof da olabilir.

Bunun için çok şeye gerek yok; sadece sorgulamak, araştırmak, merak etmek, derinlemesine okumak, mevcut durumu eleştirmek ve her anlatılana kanmamayı öğrenmek yeterlidir.

Bu yüzden bu kitap, en başta gençlere ve sonra da felsefeye ilgi duyan her yaştan insana yönelik yazılmıştır.

Eğer felsefenin günlük yaşamda ne işe yaradığını bilmek, felsefi-düşünsel merakınızı gidermek, düşünme yönteminin yasalarını kavramak istiyor ya da felsefe yapmanın ne olduğunu merak ediyorsanız bu kitap size göre.

  • Künye: Sadık Usta – Şüphenin Tarihi: Felsefeye Giriş, Kafka Kitap, felsefe, 400 sayfa, 2023

Robert P. Waxler – Okumanın Riski (2022)

Bir yaşam hikâyesi yaratma amacı güderek kendimizle ve ötekilerle, kendi hikâyelerimizle ve ötekilerin hikâyeleriyle diyaloğa dayalı bir ilişki içinde yaşarız.

Alasdair MacIntyre şöyle demiştir: “‘Ne yapacağım?’ sorusuna cevap verebilmem için öncelikle şu soruya cevap vermem gerekir: ‘Kendimi hangi hikâyenin veya hikâyelerin bir parçası olarak görüyorum?’”

‘Okumanın Riski’, edebiyatı derinden, yakından okumanın kendimizi ve çevremizdeki dünyayı anlamamıza yardımcı olabileceği fikrinin bir savunması… Nitelikli eserlerin derinlemesine okunması yoluyla modern yaşamın çoğu açıdan daha anlamlı kılınabileceğini öne süren Waxler, bu kitapla sözde “gerçek yaşam”ımıza anlam vermek için “kurguya” ihtiyacımız olduğunu, kurgu okumanın insancıl ve demokratik bir toplum inşa etmek için önemini vurguluyor.

İnsanların “dilsel varlıklar” olduğunun altını çizen yazar, kutsal metinlerdeki Yaratılış kültünden ‘Frankenstein’a, ‘Dövüş Kulübü’nden ‘Yaşlı Adam ve Deniz’e dek pek çok metni analiz ederken, ölümlülüğümüz üzerine düşünmemizi sağlayacak benzersiz bir kapı aralıyor.

  • Künye: Robert P. Waxler – Okumanın Riski: Edebiyat Kendimizi ve Dünyamızı Anlamamıza Nasıl Yardım Eder?, çeviren: Peren Demirel, Kafka Kitap, inceleme, 264 sayfa, 2022

Sigrid Nunez – Daima Susan (2021)

Susan Sontag hakkında kısa, ama oldukça dokunaklı ve samimi bir biyografi.

Sontag’ın asistanlığını yapmış Nunez, bir süre sonra yazarın oğlu David’le sevgili olmuş, hatta üçü, sıra dışı bir yakınlık kurarak aynı evde yaşamaya başlamışlardı.

Bu kitap, Sontag’ı, insanlara bir şeyler öğretmekten sınırsız keyif alan ve üstelik bunu ahlaki bir görev olarak benimseyen; kültürel ve entelektüel tutkularıyla etrafındakilerde derin izler bırakan bir usta olarak resmediyor.

Nunez, kimi zaman çevresindekilere acı veren zorlu bir karakter olsa da Sontag’ın özgün has karakteriyle olduğu kadar ona yazarlığa dair öğrettikleriyle kendisi üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu belirtiyor.

  • Künye: Sigrid Nunez – Daima Susan: Bir Susan Sontag Biyografisi, çeviren: Ayça Sabuncuoğlu, Kafka Kitap, biyografi, 88 sayfa, 2021

Kolektif – Yeni Gazetecilik (2020)

Bugünün post-endüstriyel, ağlaşmış haber ekosisteminde, içerik profesyonel gazeteciler kadar yurttaş gazeteciler ve robotlar tarafından da oluşturulur.

Peki, böylesi bir zamanda nitelik ve etik standartlardan ödün vermeden, gazeteciliği bu yönde dönüştürmek mümkün mü?

İşte bu şahane derleme, bu soruya tatmin edici yanıtlar veriyor.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar, bugün haberciliğin nasıl dönüştüğünü kapsamlı bir şekilde ortaya koydukları gibi, nitelikli haber içeriklerinin nasıl oluşturulacağı, dağıtılacağı ve sunulacağını; dijital, ağ tabanlı döneme uygun yeni habercilik yöntem ve tekniklerinin nasıl kullanılacağını; okuyucuların haber süreçlerine ve etkileşime nasıl dâhil edileceğini ve dijital ve mobil ortama uygun yeni yönetsel ve organizasyonel stratejilerin nasıl geliştirilebileceğini ortaya koyuyor.

Yeni gazetecilik uygulamalarıyla ilişkili kuramsal ve ampirik çalışmalar hakkında aydınlanmak isteyen okurların kaçırmak istemeyeceği bir çalışma.

Daha da güzeli kitap, buradan ücretsiz olarak da indirilebiliyor.

  • Künye: Kolektif – Yeni Gazetecilik: Mecralar, Deneyimler, Olanaklar, derleyen: Barış Çoban, Bora Ataman ve Özlem Erkmen, Kafka Kitap, medya, 402 sayfa, 2020

Sadık Usta – Dünyayı Değiştiren Düşünürler 2 (2019)

Rönesans’tan Aydınlanma’ya uzanan süreçte fikirleriyle kendilerinden sonraki kuşakları derinden etkilemiş düşünürlerin hayatı ve sistemleri…

Francis Bacon, Galileo Galilei, Thomas Hobbes, Rene Descartes, Spinoza, John Locke, Leibniz ve Montesquieu, çalışmanın bu ikinci cildinde karşımıza çıkan bazı isimler.

  • Künye: Sadık Usta – Dünyayı Değiştiren Düşünürler, İkinci Cilt: Rönesans’tan Aydınlanma’ya Yeni Bir Çağın Doğuşu, Kafka Kitap, felsefe, 344 sayfa, 2019

Thomas de Quincey – Bir İngiliz Afyonkeşin İtirafları (2020)

Thomas de Quincey, hayatının bir döneminde sıkı bir afyonruhu tüketicisiydi.

Yazarın bu bol sanrılı; hayaller, rüyalar ve gerçeküstü olaylarla örülü o yılları, hem kendisini hem de edebiyatını derinden etkiledi

Bunun en iyi örneği de, kuşkusuz ‘Bir İngiliz Afyonkeşin İtirafları’dır.

Quincey’nin her gün bol miktarda afyonruhu tükettiği dönemdeki tanıklığını sunan kitap, bu yönüyle tam bir efsane.

Yazar, bu dönemdeki gerçeküstü sanrılarını, uykusuzluğunu, kâbusa benzer hayallerini ve afyonun hazzı ile acılarını anlatıyor.

Metnin bir diğer özelliği ise, sanatçının kendini ifade etme biçimi ve bağımlılığı arasında bir bağ kurarak, sonraki nesillerde Baudelaire’den Burroughs’a, madde kullanımını edebi bir malzemeye dönüştüren isimlerin önünü açması.

  • Künye: Thomas de Quincey – Bir İngiliz Afyonkeşin İtirafları, çeviren: Fuat Sevimay, Kafka Kitap, anlatı, 128 sayfa, 2020