William A. Pelz – Modern Avrupa Halkları Tarihi (2017)

Siyasi tarih, kapitalizm ve işçi sınıfı tarihi alanlarında çalışan William A. Pelz’in elimizdeki kitabı, benzer tarih kitaplarından farklı bir tarzda yazılmış.

Pelz burada, Avrupa tarihinde yaşanan gelişmeleri, resmi veya değil, tarihçilerin inşa ettikleri perspektiften takip etmek yerine, bizzat Avrupa halklarının gözünden izliyor.

Anaakım tarih çalışmaları, din adamları, seyyahlar, dâhiler, komutanlar, aydınlar, burjuvalar ve yöneticilerin merkezinde olduğu aktörlerin tarihi yaptıkları teziyle hareket eder.

Bu kitap ise, söz konusu geleneksel anlatıya temelden karşı çıkarak, muğlak ve belirsiz addedilerek görmezden gelinmiş halkların tarihin nesnesi değil, bizzat öznesi olduğu fikrinden yola çıkıyor.

Pelz buradan yola çıkarak, halkların gözünden Avrupa’nın son 600 yılının ve bu süre zarfında yaşanmış büyük devrimlerin izini sürüyor.

Derebeylerin “ilk gün” hakkından dünya savaşı cephelerinde vatanperverlik dayatmasını reddeden askerlere, fabrika işgallerinden köylü ayaklanmalarına, genel grevlerden kadın hareketlerine, tarihe yön vermiş pek çok olay, burada.

Bu harika kitap, Avrupa tarihindeki sınıfsal çatışmaların; sömürülen, isyan eden kadın ve erkeklerin nitelikli bir hikâyesi.

  • Künye: William A. Pelz – Modern Avrupa Halkları Tarihi, çeviren: Nil Tuna, Kolektif Kitap, tarih, 320 sayfa, 2017

Maurizio Lazzarato – Marcel Duchamp ve İşin Reddi (2017)

Zamanı ve dünyayı hakkıyla yaşamak için tembelliği bir araç gibi nasıl kullanabiliriz?

İtalyan düşünür ve sosyolog Maurizio Lazzarato, Marcel Duchamp’ın yeni bir öznelliği yaratmanın ve var olan kapitalist dayatmayı aşmanın bir yolu olarak ortaya koyduğu “işin reddi” ve “tembel eylem” kavramlarını iktisadi ve felsefi birer kategori olarak yeniden yorumluyor.

Lazzaroto bunu yaparken, söz konusu kavramların kapitalist anlamda işin üzerimizde yarattığı baskıyla nefes alamaz hale geldiğimiz bugün için bize ne gibi mücadele imkânları sunabileceğini de irdeliyor. Ki kitabın en önemli katkısı da bu.

“Amaçlanan çalışmama özgürlüğü müdür yoksa çalışarak özgürlüğe kavuşmak mıdır?” sorusunun izini süren Lazzarato, mübadele, mülkiyet ve emek kavramlarının bir sorgulaması eşliğinde, bizi başka bir yaşam biçimi üzerine düşünmeye çağırıyor.

  • Künye: Maurizio Lazzarato – Marcel Duchamp ve İşin Reddi, çeviren: Sercan Çalcı, Kolektif Kitap, siyaset, 80 sayfa, 2017

Todd May – Deleuze: Bir Birey Nasıl Yaşayabilir? (2017)

Son dönem düşünürleri arasında en olağandışı, hatta anlaşılması en güç düşünce biçimlerinden birine sahip olmasına rağmen, Gilles Deleuze’un felsefesi, aslında “Bir birey nasıl yaşayabilir?” sorusuna yanıt arayan uğraştan başka bir şey değildir.

İşte Todd May’in Deleuze felsefesine giriş niteliğindeki bu çalışması, düşünürün sistemini ayrıntılı bir biçimde serimlemesiyle önemli.

May’in burada öne çıkan tezlerinden biri, Foucault ve Derrida’nın “Bir birey nasıl yaşayabilir?” sorusunun yanıtını ararken ontolojiyi yadsıdıklarını, Deleuze felsefesinin ise hem bu sorunun yanıtını ararken hem de genel nitelikleriyle ontolojiyi her anlamda kucaklayan bir felsefe olduğu şeklinde özetlenebilir.

May kitabında, Spinoza, Bergson ve Nietzsche’den oluşan “Kutsal Üçlü”nün, Deleuze felsefesini içkinlik, süre ve olumlama bağlamında irdeliyor, ayrıca Deleuze’un düşüncelerinin günümüzün gerçeklik krizine nasıl çözümler sunduğunu tartışıyor.

  • Künye: Todd May – Deleuze: Bir Birey Nasıl Yaşayabilir?, çeviren: Sercan Çalcı, Kolektif Kitap, felsefe, 246 sayfa, 2017

Ronald D. Gerste – Hava Nasıl Tarih Yazar (2017)

İbn Haldun yüzyıllar önce “Coğrafya kaderdir.” tespitini yapmıştı.

Ronald Gerste’nin elimizdeki bu çok ilginç kitabı da, tam da okurunu bu tespit üzerine düşündürmesiyle önemli.

Antikçağdan günümüze iklimin ve hava değişikliklerinin tarihteki büyük olaylara nasıl zemin hazırladığı, Gerste’nin çalışmasının omurgasını oluşturuyor.

Yazar bu tezini adım adım geliştirirken,

  • Roma’nın bir dünya imparatorluğuna dönüşmesini sağlayan etkenleri,
  • Amerika kıtasını Colomb’dan çok önce Vikinglerin hangi iklim avantajlarından yararlanarak keşfettiklerini,
  • Maya medeniyetinin neden bir anda yeryüzünden silindiğini,
  • İklimsel değişikliklerin devrimlere zemin hazırlayıp hazırlamadığını,
  • Napoléon’un Rusya’daki büyük tarihsel yenilgisinin Rusya’nın zorlu hava şartlarıyla ilişkisini,
  • yüzyıldaki iklim felaketlerinin geleceğe yön verme ihtimallerini,
  • Ve bunun gibi birçok ilgi çekici konuyu tartışıyor.

Gerste, iklimin dinamik yapısını ve bunun bazen nasıl kritik sonuçlar yarattığını anlatırken, aynı zamanda bugün oldukça gündemde olan iklim sorunları konusuna nasıl yaklaşmamız gerektiği hakkında iyi ipuçları da sunuyor.

  • Künye: Ronald D. Gerste – Hava Nasıl Tarih Yazar, çeviren: Meltem Karaismailoğlu, Kolektif Kitap, 224 sayfa, 2017

Dave Saunders – Belgesel (2014)

Sinemaya girişin ilk basamağı olan belgeselin içinde barındırdığı muazzam çokluk ve çeşitliliği ortaya koyan bir kaynak.

Dave Saunders, belgesel filmin tarih boyunca ve günümüzde anlamı sunmakta kullandığı yöntemleri, belgesel sinema etrafında gelişen akademik söylemleri, teknolojik gelişmelerin belgesel yapımına etkilerini anlatıyor.

  • Künye: Dave Saunders – Belgesel, çeviren: Ali Nejat Kanıyaş, Kolektif Kitap

Stephen Lowenstein – İlk Filmim (2014)

Dünyaca ünlü yirmi yönetmen, ilk filmlerine dair bilinmeyen detayları paylaşıyor.

Ken Loach’tan Gary Oldman’a, Mike Leigh’tan Pedro Almodovar’a yönetmenler, ilk film maceralarını, bu deneyimin daha sonraki çalışmalarında ne gibi izler bıraktığını anlatıyor.

Bilhassa yönetmen adaylarının kaçırmaması gereken bir röportaj çalışması.

  • Künye: Stephen Lowenstein – İlk Filmim, çeviren: Sinan Okan, Kolektif Kitap

Kim Toffoletti – Yeni Bir Bakışla Baudrillard (2014)

Kim Toffoletti ilgi çekici çalışmasında, önde gelen Fransız düşünürlerinden Jean Baudrillard’ın fikirlerinin görsel sanatlar ve kültür arenası üzerindeki etkisini araştırıyor.

Baudrillard’ın görsellik çalışmalarına katkısının ne olduğunu, teorilerinin imajların incelenmesi açısından önemini ve uygulanabilirliğini değerlendiren Toffoletti, bunun için Baudrillard’ın kilit önemdeki yaklaşımlarını sergilediği gibi, televizyon, sanat, sinema ve reklamcılıktan çok sayıda örnek de veriyor.

Kitabın, düşünürün işaretler ve imajlardan oluşan görsel dünyamıza dair analizlerini tartışmaya açmasıyla özellikle dikkat çekebileceğini söylemeliyiz.

  • Künye: Kim Toffoletti – Yeni Bir Bakışla Baudrillard, çeviren: Yetkin Başkavak, Kolektif Kitap, felsefe, 130 sayfa

Okan Okumuş – Yaşasın Sırt Çantası (2014)

Şu ana kadar elliden fazla ülke gezmiş, Latin Amerika ve Uzakdoğu tutkunu Okan Okumuş ‘Yaşasın Sırt Çantası’nda, gezi tutkunları için seyahatlerine nereden ve nasıl başlayacakları konusunda nitelikli bir rehber sunuyor.

Okumuş, gezinin planlanmasından ulaşım imkânlarının kullanımına, rota belirlemeden konaklamaya, seyahat esnasında ihmal edilmemesi gerekenlerden etik bir seyahatin ne anlama geldiğine kadar pek çok konuyu ele alıyor.

“Gezginin hikâyesi henüz yaşadığı yerde başlar.” diyen yazar, turist değil gezgin olmaya, gezmenin ne anlama geldiğine ve gezginliğin faydalarına dair fikirlerini de okurlarıyla paylaşıyor.

  • Künye: Okan Okumuş – Yaşasın Sırt Çantası, Kolektif Kitap, gezi, 222 sayfa

Fred Uhlman – Kavuşmak (2017)

Fred Uhlman’ın kısa ama etkili ‘Kavuşmak’ isimli bu romanında anlatıldığı gibi…

Bu çarpıcı roman, Almanya’nın tarihsel ve kültürel zenginliğiyle öne çıkan Svabya bölgesinde geçiyor.

Hikâyenin başkahramanı iki arkadaş, bu bölgede doğmuş, beraber büyümüş iki gençtir.

Fakat bu masum arkadaşlığın üzerine, Nazizmin yükselişiyle doruğa ulaşan Yahudi düşmanlığı bir karabasan gibi çöker.

Kısa bir süre sonra birbirinden ayrılamaz gibi görünen iki arkadaş, şimdi birbirine düşmandır.

Faşizmin ilk olarak savaşlarla veya iktidarların aşırı söylemleriyle değil, iki insan arasında filizlendiğini yetkin tasvirlerle ortaya koyan bir roman.

  • Künye: Fred Uhlman – Kavuşmak, çeviren: Özlem Uygun, Kolektif Kitap, roman, 102 sayfa

Lars Iyer – Dogma (2014)

Lars Iyer, kısa süre önce Türkçede yayınlanan ‘Kuşku’da, başkahramanları W. ile Lars’ın felsefenin girift labirentindeki gülünç maceralarını anlatmıştı.

Yazar, yine aynı karakterlerle arz-ı endam ettiği ‘Dogma’da da, felsefeyle giriştiği hesaplaşmayı yeni bir boyuta taşıyor.

Kahramanlarımız şimdi ders vermek üzere, kapitalizmin beşiği “Amerika Birleşik Çöplükleri”ne gelmiştir. İkili burada, yaşayageldikleri hayatın anlamsızlığı duygusunu aşmak amacıyla, “Dogma” teorisini geliştirir.

Fakat bu bile onları kurtaramayacaktır. Zira W. çalıştığı üniversiteden kovulacak, Lars ise evini basan sıçanların gazabına uğrayacaktır.

  • Künye: Lars Iyer – Dogma, çeviren: Elif Ersavcı, Kolektif Kitap, roman, 247 sayfa