Chelsea Conaboy – Anne Beyni (2025)

Chelsea Conaboy’un ‘Anne Beyni’ adlı kitabı, anneliğin biyolojik ve psikolojik boyutlarını bir araya getirerek, bu deneyimin beynimiz üzerindeki etkilerini derinlemesine inceliyor.

Yazar, nörobilimdeki son bulguları kullanarak, anneliğin sadece bir sosyal rol değil, aynı zamanda beynimizi yeniden şekillendiren güçlü bir biyolojik süreç olduğunu vurguluyor.

Conaboy, kitabında anneliğin beynimizdeki nöronal bağlantıları nasıl değiştirdiğini, hormonların anne-bebek bağını nasıl güçlendirdiğini ve anneliğin kadınların kimlik algısını nasıl etkilediğini detaylı bir şekilde açıklıyor. Ayrıca, kültürel ve toplumsal faktörlerin annelik deneyimini nasıl şekillendirdiğini ve bu deneyimin kadınların zihinsel sağlığı üzerindeki etkilerini de ele alıyor.

Kitap, anneliğin sadece biyolojik bir süreç değil, aynı zamanda karmaşık duygusal ve sosyal etkileşimleri içeren bir deneyim olduğunu vurguluyor. Yazar, anneliğin zorluklarına ve güzelliklerine odaklanarak, bu deneyimi yaşayan kadınlara hem empatiyle yaklaşıyor hem de bilimsel bir bakış açısı sunuyor.

Kitap, anneliği sadece kişisel bir deneyim olarak değil, aynı zamanda bilimsel bir olgu olarak ele alıyor.

Kadınların beyinlerinin ve vücutlarının hamilelik ve emzirme gibi süreçlerle nasıl değiştiğini detaylı bir şekilde açıklıyor.

Anneliğin kültürel ve toplumsal beklentiler tarafından nasıl şekillendiğini ve bu beklentilerin kadınlar üzerindeki etkilerini inceliyor.

Anneliğin kadınların zihinsel sağlığı üzerindeki etkilerini ve olası zorlukları ele alarak, destek mekanizmalarına dikkat çekiyor.

Sonuç olarak, ‘Anne Beyni’, anneliği sadece biyolojik bir süreç olarak değil, aynı zamanda karmaşık bir psikolojik ve sosyal deneyim olarak ele alan önemli bir çalışma. Kitap, annelik hakkında hem bilimsel bilgiler sunuyor hem de kadınların bu deneyimi daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor.

  • Künye: Chelsea Conaboy – Anne Beyni: Nörobilim Ebeveynliğin Öyküsünü Nasıl Yeniden Yazıyor?, çeviren: Belgin Selen Haktanır, Kronik Kitap, bilim, 416 sayfa, 2025

Fik Meijer – Gladyatörler (2024)

2000 yıl önce Kolezyum’da telaşlı bir gün…

İmparator başköşede maiyetiyle oturuyor.

Tezahürat yapan 50.000 seyirci…

Kulakları sağır eden bir tezahürat dalgası…

Ortadaki kum zeminde ölesiye bir dövüşe tutuşmuş iki gladyatör…

Bu iki dövüşçüden biri mağlup olacak, büyük ihtimalle ölecek.

Gladyatörlerin tutuştuğu bu kavganın sebebi belli: Güzel ve heyecanlı bir mücadeleyle seyircileri memnun etmek ve mensup oldukları okula şan, kendilerine şöhret kazandırmak.

Gladyatör oyunları Roma devletinin en önemli sosyal ve kültürel kurumlarındandı.

Bununla birlikte zinde, çevik, kaslı ve maço gladyatörler ölümüne savaşırken gösterdikleri yetenek ve cesaret nedeniyle birer kahraman olarak algılansalar da toplumdaki statüleri nedeniyle hor görülüyorlardı.

Bu oyunların ortaya çıkmasından sona erene kadar geçen altı asır boyunca on binlerce kişi Roma ve kolonilerinin kana boyanmış arenalarında şiddet naraları atan büyülenmiş kalabalıklar onları izlerken hayatlarını kaybettiler. Çoğu zaman bir mezarları bile olmadı.

Eski Çağ Profesörü Fik Meijer gladyatörlerin kökenlerini, günlük yaşamlarını, eğitimlerini ve hayranlarının kan ve gösteri tutkusuna karşı hayatta kalma arzularını anlatarak, onların gerçek hikâyelerini çağdaş kanıtları kullanarak ustalıkla bir araya getiriyor ve tarihin bu ilk kurumsal eğlence yıldızlarının itibarlarını iade ediyor.

Kitap, gladyatörlerin sadece kölelerden oluşmadığını, aynı zamanda suçlular, savaş esirleri ve hatta özgür vatandaşlardan da seçildiğini vurguluyor, gladyatörlerin sadece eğlence için değil, siyasi propaganda, sosyal kontrol ve dini ritüellerde de kullanıldığını gösteriyor.

‘Gladyatörler: Tarihin En Ölümcül Sporu’, binlerce belgeyi, kalıntıyı, görgü tanıklarının ifadesini bir araya getirerek Antik Roma’daki gladyatörlere yeniden hayat veriyor.

Fik Meijer’in bu kitabı her tarihseverin okuması gereken bir eser.

  • Künye: Fik Meijer – Gladyatörler: Tarihin En Ölümcül Sporu, çeviren: Uzay Can Ardal, Kronik Kitap, tarih, 240 sayfa, 2024

Brian A. Catlos – Endülüs (2024)

İspanya’nın güneşli toprakları, bir zamanlar Müslümanların gölgesinde büyük bir medeniyetin yükselişine tanıklık ediyordu.

Kurtuba, Gırnata, Tuleytula ve İşbiliye sokaklarında yankılanan ezan ve çan sesleri, Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin bu topraklarda bir araya gelerek nasıl eşsiz bir uygarlık kurduğunu simgeliyordu.

Cordoba, Granada, Toledo, Sevilla…

Bugün İspanya’nın kültürel mirası olan bu şehirler, bir zamanlar Müslüman İspanya’nın kalbinde, Endülüs’te yer alıyordu.

  • Peki, bu medeniyet nasıl inşa edildi?
  • Hangi toplumsal dönüşümler bu yükselişi sağladı?
  • Ve bu uyum daha sonra hangi çatışmalarla bozulup kargaşa ve yıkıma sürüklendi?

Endülüs medeniyeti, görkemli yükselişinin ardından iç çekişmeler ve dış baskıların etkisiyle çökmeye yüz tuttu; bölgenin kültürel dokusu giderek bozuldu.

Brian A. Catlos’un titizlikle kaleme aldığı bu eser, İslam’ın doğuşundan Müslümanların 17. yüzyıldaki nihai sürgününe kadar uzanan Endülüs’ün yükseliş ve çöküş hikâyesini anlatıyor.

Catlos, İslam’ın İber Yarımadası’na girişini salt bir askerî fetih olarak değil, toplumsal bir dönüşüm olarak değerlendiriyor.

Endülüs’ü romantize eden sade anlatıların ötesine geçerek, bölgenin çok katmanlı yapısını ve dinî, kültürel çeşitliliğini gözler önüne seriyor.

‘Endülüs: Müslüman İspanya’nın Yeni Tarihi’, İslam ve Avrupa tarihinin nasıl iç içe geçtiğini anlatırken her kesimden okuyucuya yepyeni bir bakış açısı sunuyor.

  • Künye: Brian A. Catlos – Endülüs: Müslüman İspanya’nın Yeni Tarihi, çeviren: Mehmet Arif Taşkıran, Kronik Kitap, tarih, 496 sayfa, 2024

Owen Davies – Cadılık ve Büyü Tarihi (2024)

Yüzyıllardır süregelen cadılık ve büyücülük geleneği, toplulukları korkutmuş, merak uyandırmış ve hatta etkisi altına almıştır.

Bu kitap, insanlık tarihinin karanlık sayfalarına yolculuk yaparak büyücülüğün kökenlerine, Orta Çağ’ın cadı avlarına, okült ritüellere ve simyacıların arayışlarına ışık tutuyor.

Antik Mısır’dan Avrupa kırsalına, cadı mahkemelerinden modern cadı kültürüne kadar, büyücülerin ve cadıların dünyasına tanıklık etmek isteyenleri bekleyen bu çalışma, tarihî gerçekler ve halk efsaneleriyle harmanlanmış bir kılavuz sunuyor.

Owen Davies tarihteki ilk büyü ve cadılık uygulamalarından itibaren insanlık tarihiyle beraber gelişen, çoğunlukla açıklanamayan bu metafizik olgunun tarihini bütün derinliğiyle anlatıyor.

‘Cadılık ve Büyü Tarihi: Sümerlerden Harry Potter’a’ cadıların Şeytan’ın hizmetkârı olup olmadıkları, ölülerle nasıl konuştukları, büyüler için ne tür kitaplar yazıldığı, büyü pratikleri, toplum ve siyasi yapı tarafından büyüyle uğraşanlara nasıl tepkiler verildiği konularında okurlarına doyurucu bilgiler veriyor.

Kitap, tarihin tozlu raflarında saklı kalmış hikâyeleri, gizemli ritüelleri, cadı avlarının kanlı geçmişini, büyü ve cadıların modern dünyadaki akıbetine ve günümüzde beyaz perdede temsil şekillerine kadar çok geniş bir perspektifle okurunu adeta büyülüyor.

Eğer cadılığın ve büyülerin ardındaki sırları keşfetmeye hazırsanız, ‘Cadılık ve Büyü Tarihi’ sizi cadı kazanının başına davet ediyor.

  • Künye: Owen Davies – Cadılık ve Büyü Tarihi: Sümerlerden Harry Potter’a, çeviren: Gökçen İleri, Kronik Kitap, tarih, 464 sayfa, 2024

Suraiya Faroqhi – Osmanlılar ve Bâbürlüler (2024)

Birbirinden binlerce kilometre uzak mesafede iki büyük imparatorluk… Osmanlı ve Bâbürlü İmparatorlukları, erken modern dünyada geniş toprakları, çok kültürlü yapıları ve güçlü ordularıyla dünya tarihine damgasını vurdular.

Fatih Sultan Mehmet’ten Bâbür Şah’a, Kanuni Sultan Süleyman’dan Ekber Şah’a birçok önemli hükümdar tarafından yönetildiler, Sultan Ahmet Camii’nden Tac Mahal’e benzersiz mimarileriyle ön plana çıktılar.

  • Osmanlı ve Bâbürlü İmparatorlukları nasıl bu kadar uzun süre hüküm sürdü?
  • Osmanlı ve Bâbürlü sultanlarının benzerlikleri ve farklılıkları nelerdi?
  • Osmanlılar ve Bâbürlüler birbirlerine nasıl bakıyordu?
  • Bu büyük medeniyetlerin halkları hangi sosyal ve ekonomik koşullar altında yaşadı? gibi soruların ve daha fazlasının cevabı bu kitapta.

Suraiya Faroqhi, titizlikle kaleme aldığı ‘Osmanlılar ve Bâbürlüler’de bu iki büyük imparatorluğun sosyal yapılarını, yönetim biçimlerini ve kültürel etkileşimlerini derinlemesine inceliyor.

Faroqhi; Osmanlı ve Bâbürlü İmparatorluklarının idari yapıları, merkeziyetçi politikaları, askeri güçleri ve bürokratik sistemlerinin karşılaştırmalı bir analizini sunarken imparatorlukların ekonomik altyapılarını, ticaret ağlarını ve vergi sistemlerini detaylandırılarak, bu yapıların halkın günlük yaşamına nasıl etki ettiğini ortaya koyuyor.

Kitapta, Osmanlı ve Bâbürlü saraylarında gelişen mimari, edebi ve sanatsal faaliyetler ile bu kültürel unsurların toplum üzerindeki etkileri geniş bir perspektiften anlatılırken Osmanlı ve Bâbürlü İmparatorluklarının birbirlerine bakış açıları ve aralarındaki diplomatik ilişkiler de mercek altına alınıyor.

Faroqhi, bu büyük medeniyetlerin inceliklerini ve nüanslarını anlamak için gerekli olan arka planı ve derinliği sunarak, okuyucuları tarihî bir yolculuğa çıkarıyor.

‘Osmanlılar ve Bâbürlüler’, Osmanlı ve Bâbürlü tarihine ilgi duyan herkes için eşsiz bir rehber olacak.

Suraiya Faroqhi’nın usta kaleminden bu iki büyük imparatorluğun tarihine dair yeni bakış açıları ve yorumlar bulacaksınız.

  • Künye: Suraiya Faroqhi – Osmanlılar ve Bâbürlüler, çeviren: Zeynep Yıldırım, Kronik Kitap, tarih, 560 sayfa, 2024

Noel Malcolm – İmparatorluğun Ajanları (2024)

Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki fetihleri uzun yıllardır bu bölgede menfaatleri bulunan Venedik Cumhuriyeti’ni rahatsız etmeye başlamıştı.

Osmanlı’nın Arnavutluk’un kıyı şeridindeki şehirlerini alması, Akdeniz’de faaliyetler yürütmesi Venediklileri büyük bir çöküşe sürüklüyordu.

Bir yandan da Papalık Türklerin ilerleyişi karşısında durmak adına birlikler kurmaya, ordu toplamaya çabalıyordu.

Bütün bu karmaşıklığın ortasında korsanlar, casuslar, din adamları, tercümanlar, şövalyeler ve tacirler görevlerini yerine getirmeye, hassas dengeler üzerinde işlerini görmeye çalışıyorlardı.

Peki nasıl ve ne pahasına?

Usta tarihçi Noel Malcolm bu kitabında, Balkanlar ve Akdeniz havzasındaki güç mücadelesinin 1550’lerden Uzun Türk Savaşı’na (1593-1606) kadarki dönemine odaklanıyor.

Sebep oldukları büyük etkilerin farkında olmaksızın casuslar, silahşorlar, din adamları, yağma yapan korsanlar, padişahın huzuruna çıkan dragomanlar ve daha nicesi 16. yüzyılın iktidar savaşında büyük roller oynadılar.

Bazen Osmanlı İmparatorluğu’na bazen Avrupalı güçlere bazense iki tarafa da aynı anda çalıştılar.

Malcolm titiz ve mahir kalemiyle bu insanların kendi küçük hayatlarını, ufak hesaplarını, hırslarını ve büyük resme etkilerini ele alıyor.

‘İmparatorluğun Ajanları’, imparatorluklar, kültürler ve dinler arasındaki belirsiz sınırlar üzerindeki küçük yaşamların Osmanlı ve Hıristiyan dünyalarına düşürdükleri gölgeleri büyük bir ustalıkla inceliyor.

Yıllar süren arşiv dedektifliğinin ürünü olan ‘İmparatorluğun Ajanları: 16. Yüzyıl Akdeniz Dünyasında Şövalyeler, Korsanlar, Cizvitler ve Casuslar’ pek çok tarihsel klişeye karşı panzehir görevi görerek sizleri, kişisel bağlılıkların ve dini koalisyonların sürekli değiştiği, ulus devletlerden çok önceki bir döneme götürecek.

  • Künye: Noel Malcolm – İmparatorluğun Ajanları: 16. Yüzyıl Akdeniz Dünyasında Şövalyeler, Korsanlar, Cizvitler ve Casuslar, çeviren: Okan Güven, Kronik Kitap, tarih, 720 sayfa, 2024

Peter Watson – Atom Bombasının Gizli Tarihi (2024)

 

Atom bombasının gerekçesi basitti: Hitler’i yenecek ve İkinci Dünya Savaşı’nı daha hızlı bitirerek milyonlarca insanın hayatını kurtaracaktı.

Ama gerçek bambaşkaydı.

‘Atom Bombasının Gizli Tarihi’, bu felaket silahının neden yapıldığına dair geleneksel hikâyeyi yerle bir ediyor.

Peter Watson’ın keşfettiği yeni belgelere göre, İngilizler Almanların bomba geliştiremediğini biliyordu ve bunu Amerikalı dostlarıyla paylaşmamışlardı.

Amerikalılar ise Sovyetlerin, bombayı üretme ve kullanma planlarına ne ölçüde nüfuz ettikleri konusunda İngilizleri kandırdılar.

Üstelik, bombayı yapmak üzere işe alınan bilim insanlarının hiçbiri bombanın amacının gizlice değiştirildiğini bilmiyordu.

Esas karanlık sır ise Rusya’nın gözünü korkutmaktı: Atom bombası Pasifik’teki savaşı kesin olarak sona erdirmek için değil, hâlâ ABD ve İngiltere’nin askeri müttefiki olan Stalin’in Sovyetler Birliği’ni uyarmak için atılmıştı.

Bu bomba sıcak bir savaşı aniden sona erdirmedi; aksine Soğuk Savaş’ın başlaması için gerekli koşulları hazırladı.

Yirminci yüzyılın büyük entelektüel tarihçisi Peter Watson yeni kitabı ‘Atom Bombasının Gizli Tarihi’nde nükleer silah yapma fikrinin nasıl ortaya çıktığını, aslında savaşı bitirmek için gerekli olmayan atom bombasını yapma ve kullanma kararını iktidardaki küçük bir komplocu grubun nasıl aldığını ve böylece bugün dünyayı ne denli büyük bir tehlikeye maruz bıraktıklarını gösteriyor.

  • Künye: Peter Watson – Atom Bombasının Gizli Tarihi: Komplo, Örtbas ve Düzenbazlık Dolu Bir Serüven, çeviren: Sezai Saraç, Kronik Kitap, tarih, 448 sayfa, 2024

Susan-Mary Grant – Kısa Amerika Birleşik Devletleri Tarihi (2024)

Atlas Okyanusu’nun ötesinde, yeni bir dünya keşfetmek umuduyla yola çıkan kâşiflerin ve hayalperestlerin yurdu Amerika…

Kristof Kolomb’un Amerika kıtasına ayak basmasından George Washington’un bağımsızlık mücadelesine, Thomas Jefferson’ın özgürlükçü ideallerinden Abraham Lincoln’ün köleliği sona erdirmesine kadar birçok hikâye barındırıyor.

  • Amerika’nın bağımsızlık mücadelesi nasıl başladı?
  • Kölelik nasıl sona erdi?
  • Sanayi devrimi Amerika’yı nasıl etkiledi?
  • İç Savaş’ta neler yaşandı?
  • Amerika, dünya savaşlarına nasıl katıldı?
  • 11 Eylül neyi değiştirdi?
  • 2008 ekonomik krizi nasıl atlatıldı?

Susan-Mary Grant’in titizlikle kaleme aldığı bu eser, Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihini başlangıcından günümüze kadar detaylı ve sürükleyici bir biçimde anlatıyor.

İlk yerleşimcilerin Yeni Dünya’da kök salma mücadelesinden, Amerikan Devrimi’nin alevlenmesine kadar geçen süreçte, Amerika’nın bağımsızlık ve özgürlük için verdiği savaşın izlerini sürüyor.

Amerika’nın karmaşık sosyal yapısını, kölelik ve yerlilerin hakları gibi zorlu konuları ele alarak, özgürlük ve eşitlik ideallerinin peşinde nasıl şekillendiğini gözler önüne seriyor.

Amerikan İç Savaşı, sanayi devrimi ve dünya savaşlarının getirdiği zorlukların, ulusal kimliği nasıl yeniden tanımlandığını gösteriyor.

Grant, sömürge dönemlerinden modern zamanlara kadar uzanan bu yolculukta, Amerika’nın hem iç hem de dış politikadaki mağlubiyetlerini ve başarılarını ortaya koyuyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihi, sadece bir ulusun değil, aynı zamanda tüm dünyanın hikâyesidir.

  • Künye: Susan-Mary Grant – Kısa Amerika Birleşik Devletleri Tarihi, çeviren: Ayşe Doğancı, Kronik Kitap, tarih, 672 sayfa, 2024

Simon Jenkins – Keltler (2024)

Günümüzden 2.600 yıl önce, Fransa’daki Rhone Nehri kıyısında Yunanlar bir ticaret kolonisi kurdular.

Karşılarına dillerini anlayamadıkları, kendilerinden farklı giyinen, tavırları ve davranışları farklı bir kavimle karşılaştı.

Savaşçı oldukları kadar zenginliklerini gösteren lüks ürünlere ilgili bu sert mizaçlı topluluk, şatafatlı kıyafetler giyen, süslü ziynet eşyaları kullanan şeflerin idaresindeydi.

Bir asır sonra, Yunan coğrafyacı Hecataeus bu halkı Keltoi/Keltler olarak adlandırdı ama üzerlerindeki sır perdesi o günden bugüne hâlâ tam anlamıyla kalkmadı.

  • Kimdi bu Keltler?
  • Hangi dili konuşuyorlardı?
  • Akrabaları kimlerdi?
  • Orta Avrupalı bir halk oldukları halde Britanya Adaları’na ne zaman göçtüler?
  • Sadece sahip oldukları zenginliği göstermeyi seven, sert görünümlü, savaşçı bir insan topluluğu muydu?
  • Yoksa tarihsel bir hayal ürününden mi ibaretler?
  • Peki, bütün bu bilinmezler ve yarım cevaplar arasında günümüzde Kelt mirası nasıl yaşatılıyor?

Ünlü İngiliz tarihçi Simon Jenkins bu kitabında; Keltlerin kökenlerini, inançlarını, sanatlarını ve toplumsal yapılarını derinlemesine inceliyor.

Keltlerin yalnızca savaşçı özelliklerini değil aynı zamanda zengin kültürel mirasını, dillerini ve günlük yaşamlarını kapsamlı bir şekilde inceleyerek okuyucuyu tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor.

Avrupa’nın dört bir yanına yayılmış olan Kelt toplumlarının etkisini ve mirasını ele alırken, Keltlerin modern dünyadaki yerini de anlatıyor.

Simon Jenkins, dünya tarihinde hakları yeterince teslim edilmeyen, konumları tartışmalı bir halk olan Keltlerin tarihini güncel verilerin ışığında, ikna edici yorumlarla okurlara sunuyor.

‘Keltler: Antik Çağın Gizemli Halkı’nda Avrupa’nın kadim halklarından Keltlerin sürükleyici ve ilgi çekici hikâyesini bütün yanlış anlamalardan ve tespitlerden sıyrılmış şekilde bulacaksınız.

  • Künye: Simon Jenkins – Keltler: Antik Çağın Gizemli Halkı, çeviren: Bekir Çelikcan, Kronik Kitap, tarih, 296 sayfa, 2024

Warren Treadgold – Kısa Bizans Tarihi (2024)

532 yılında, Bizans İmparatoru Iustinianus, Nika İsyanı’nın patlak verdiğinde büyük bir tehditle karşı karşıya kaldı.

Hipodrom’da toplanan isyancılar, imparatorluk sarayına saldırdılar ve Constantinopolis’in büyük bir kısmı alevlere teslim oldu.

Iustinianus, ünlü general Belisarius’un liderliğinde isyanı bastırdı.

İsyanın ardından, Iustinianus şehri yeniden inşa etmek için büyük bir fırsat yakaladı ve Hagia Sophia’nın muazzam inşa süreci başladı.

  • Roma İmparatorluğu neden ve nasıl ikiye bölündü?
  • Bizans nasıl çöktü ve imparatorluğun mirası günümüzde nasıl yaşıyor?
  • Veba salgınları, düşman saldırıları ve iç karışıklıklar karşısında Bizans nasıl direndi?
  • Bizans sanatının ve mimarisinin benzersiz özellikleri nelerdi?
  • İmparatorluğun sınırları nasıl genişledi ve korundu?
  • Malazgirt Savaşı’nın imparatorluk üzerindeki etkileri nelerdi?
  • Bizans İmparatorları, Türk tehdidine karşı nasıl stratejiler geliştirdi?

Warren Treadgold Bizans İmparatorluğu’nun başlangıcından çöküşüne kadar olan süreçte, imparatorluğun askeri, politik, kültürel ve ekonomik yapılarını ayrıntılı bir şekilde analiz ediyor.

Diocletianus’un imparatorluğu ikiye bölmesinden Constantinopolis’in kuruluşuna, Iustinianus’un büyük fetihlerinden ikonoklazm dönemine kadar birçok kırılma noktasını okuyucuya aktarıyor.

Treadgold’un usta kalemiyle bu kitapta Bizans’ın Batı Roma İmparatorluğu’ndan ayrıldığı tarihten, parçalarına ayrılmış imparatorluktan geriye kalan son devletin Türkler tarafından ortadan kaldırıldığı 1461 yılına kadar geçen zamana kadar bir genel tarih okuyacaksınız.

Treadgold’un akıcı üslubu ve kapsamlı araştırması imparatorluğun mirasını ve dünya tarihindeki rolünü anlamak için benzersiz bir fırsat sunuyor.

‘Kısa Bizans Tarihi’ akademisyenler ve tarih meraklıları için vazgeçilmez bir kaynak kitap olacak.

  • Künye: Warren Treadgold – Kısa Bizans Tarihi, çeviren: Uzay Can Ardal, Kronik Kitap, tarih, 416 sayfa, 2024