Michael Shermer – Komplolar ve Komplo Teorileri (2025)

Michael Shermer’in bu çalışması, komplo teorilerine olan yaygın inancın psikolojik, sosyal ve kültürel kökenlerini inceleyen bir çalışma. ‘Komplolar ve Komplo Teorileri: Bu İşin İçinde Bir İş Var’ (‘Conspiracy – Why the Rational Believe in the Irrational’), rasyonel ve eğitimli bireylerin bile neden mantıksız ve kanıtlanmamış komplo teorilerine yönelebildiğini anlamak için psikoloji, bilişsel bilim ve sosyal psikoloji alanlarındaki araştırmalardan yararlanıyor. Kitap, insanların örüntü arama (patternicity) ve nedensellik atfetme (agenticity) gibi doğal bilişsel eğilimlerinin, belirsizlik ve stresli durumlarla karşılaştıklarında komplo teorilerine olan yatkınlıklarını artırdığını savunuyor.

Shermer, komplo teorilerinin çekiciliğinin ardında yatan çeşitli psikolojik faktörleri detaylandırır. Bunlar arasında kontrol yanılsaması, doğrulama yanlılığı, orantılılık yanlılığı (büyük olayların büyük nedenleri olmalı inancı) ve dünyayı anlamlandırma ihtiyacı yer alır. Kitap ayrıca, sosyal medyanın ve internetin komplo teorilerinin hızla yayılması ve güçlenmesindeki rolünü de ele alıyor. Farklı komplo teorisi türlerini (büyük olay komploları, sistemik komplolar vb.) analiz eden Shermer, bu teorilerin genellikle nasıl kanıtlanamaz ve çürütülemez bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak bu kitap, komplo teorilerine olan inancın irrasyonel olmadığını, aksine temel insan psikolojisinin ve sosyal dinamiklerin bir sonucu olduğunu öne sürerek, bu olguyu anlamak için rasyonel bir çerçeve sunuyor.

  • Künye: Michael Shermer – Komplolar ve Komplo Teorileri: Bu İşin İçinde Bir İş Var, çeviren: Paris Onal, Fol Kitap, inceleme, 376 sayfa, 2025

Michael Shermer – Ahlâkın Yayı (2019)

 

Akıl ve bilim, insanlığın ahlaki gelişiminde nasıl bir öneme sahip?

Michael Shermer ‘Ahlâkın Yayı’nda, antik zamanlardan bugüne uzanarak ahlaki sorumluluklarımızın ailemizden mensubu bulunduğumuzu gruplara ve oradan da bütün insanlar ve canlıları kapsayan bir genişliğe nasıl ulaştığını izliyor.

Shermer’e göre akıl ve bilim, savaşlar ve terör başta olmak üzere, dini baskılar, kölelik, kadın hakları, eşcinsel hakları ve bunun gibi pek çok sorunu aşmamızı sağlayan ahlaki bir anahtar vermiştir.

Ahlaki duygularımızın tarih boyunca geçirdiği dönüşüme yakından bakmak için çok iyi bir fırsat.

  • Künye: Michael Shermer – Ahlâkın Yayı: Bilim ve Aklın İnsanlığı Hakikate, Adalete ve Özgürlüğe Sevk Edişinin Hikâyesi, çeviri: Erhan Güzel, Phoenix Yayınları, ahlak, 536 sayfa, 2019

Michael Shermer – Evrim ve Yaratılışçılık (2009)

‘Bilimin Sınır Bölgeleri’ ve ‘İnsanlar Neden Saçma Şeylere İnanır?’, bilim, batıl inançlar ve zamanımızın diğer kafa karışıklıkları konusunda çok satan kitapların yazarı Michael Shermer’in daha önce Türkçede yayımlanmış eserleri.

Shermer elimizdeki nitelikli eserinde ise, yaratılışçıların evrim teorisine, Darwin’e ve bilime saldırılarına yanıt veriyor.

Shermer, rahat okunabilir bir üslupla evrim teorisini anlatıyor; din ve bilimin neden bir araya getirilemeyeceğini gösteriyor.

Shermer, “yaratılış bilimi”nin sadece ad olarak bilimsel olduğunu; bunun aksine evrim teorisininse dini bir doktrinden ziyade bilimsel bir teori olduğunu bir kere daha gözler önüne seriyor.

  • Künye: Michael Shermer – Evrim ve Yaratılışçılık, çeviren: Zeynep Beyhan Koç, Altın Bilek Yayınları, bilim, 123 sayfa

Michael Shermer – İyilik ve Kötülüğün Bilimi (2007)

  • İYİLİK VE KÖTÜLÜĞÜN BİLİMİ, Michael Shermer, çeviren: Sinem Gül, Varlık Yayınları, psikoloji, 399 sayfa

iyilik-ve-kotulugun-bilimi

Michael Shermer’in ‘İyilik ve Kötülüğün Bilimi’, “İnsanlar neden aldatır, dedikodu yapar, ilgi gösterir, paylaşır ve Altın Kural’a uyarlar?” gibi zorlu bir soruya cevap vermeye çalışıyor. Psikolog ve bilim tarihçisi Shermer, bunun cevabını, takımlarla kabilelerin büyüyüp şefliklere ve devletlere dönüştükçe, insanların da birçok primat türünde görülen utanç ve güven gibi ahlaki duyarlıkları etik ilkelere dönüştürmelerinde arıyor. Yazar ahlakın varlığımıza ve davranışlarımıza derinlemesine işlediği ve türün tüm üyelerine yararlı olabilecek daha evrensel, hoşgörülü ve deneyleri temel alan bir etik anlayışın geliştirilmesini öneriyor.