Serpil Sancar – Siyasetin Cinsiyeti (2024)

Türkiye’de kadınları siyasal alana sokmayan, onları araçsallaştıran, “başkanın kadınları” ya da vitrin mankeni konumuna indiren eril siyasetin ötesine nasıl geçilebilir?

‘Siyasetin Cinsiyeti’, kadınların siyasal hayata katılımının önündeki engelleri, cinsiyet eşitliği mücadelesinde kadınların yapabileceklerini, dünyada ve Türkiye’de birikmiş tecrübeleri, farklı kadın hareketlerinin stratejilerini, dinin kadınların baskı ve kontrol altında tutulmasındaki rolünü ele alıyor, Kürt siyasal hareketi dışında bütün partilerin nasıl kadınları bilerek, sistematik olarak siyasal alanın dışında tuttuklarına, genel ve yerel seçimlerde, parti organlarında, sivil alanda şirket yönetim kurullarında kadın adaylar için verilecek kota mücadelesinin önemine dikkat çekiyor.

Kadınlar adına hareket edecek eril siyasi failler beklenmemesi gerektiğini vurgulayan Sancar şöyle diyor:

“Cumhuriyet tarihi boyunca ana-akım siyasal kadrolar İslam dininin, özellikle Sünni mezhebinin kadın ve aile anlayışıyla doğrudan mücadele etmemiş, bu kesimlere hep siyasi partilerin yedek gücü olarak bakılmıştır. Bu durum İslam dininin kadınlar üzerinde kurmaya çalıştığı tahakküme yeterince karşı çıkılmamasına, sessizce geçiştirilmesine yol açmıştır. İslama dayanan dini patriyarka ile modernist laikçi muhafazakârlığa dayalı patriyarka, iki farklı uçta ama kadın hakları konusunda benzer sonuçları doğuran siyasetler oldular; kadın-erkek eşitliğinin evrensel normlarından yana göründüler, ilgili siyasi belgelere imza attılar ama gereğini yerine getirmediler.”

  • Künye: Serpil Sancar – Siyasetin Cinsiyeti: Cinsiyetçiliğe Karşı Kadın Hakları Siyaseti, Metis Yayınları, siyaset, 496 sayfa, 2024

Serpil Sancar – Din, Siyaset ve Kadın (2022)

Türkiye’de son yıllarda din, siyaset ve kadın konusunda yaşanan gelişmeler hepimizi korkutmalı.

Serpil Sancar, bu tartışmaları yanı başımızdaki “uzak” komşumuz İran üzerinden ele alarak kadınların hayatta kalma mücadelesinin neden özünde bütün bir toplumun varlık mücadelesi olduğunu ortaya koyuyor.

Günümüzde, din, siyaset ve kadın, kamusal tartışmaların en çok yoğunlaştığı başlıklar arasında.

Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi, Türkiye’de de kamusal alanda din, laikliğin aldığı yeni biçimler, kadınların toplumsal yaşama katılımı ve dinsel şiddet gibi konular pek çok toplumsal ve siyasal çatışmanın ana belirleyeni durumunda.

Son yıllarda tüm dünyada dinin artan etkisi, bu tartışmalarda daha belirgin bir konum kazanmasına neden oluyor.

Kadınlar, bu tartışmalarda ve çatışmalarda ya pasif bir “nesne” olarak ele alınıyor ya da erkek egemen bu tartışmaların ve çatışmaların mağduru oluyor.

Özellikle İslam toplumlarında kadınlar üzerinden yürüyen laiklik tartışması, erkek egemen sistemin tüm baskıcı unsurlarını taşıyor.

Türkiye’de son yıllarda din, siyaset ve kadın konusunda yaşanan gelişmeler, toplumun bütününün yaşamının her alanını ilgilendiren bir hal almış durumda.

Sancar, ‘Din, Siyaset ve Kadın’ kitabında, bu tartışmaları yanı başımızdaki “uzak” komşumuz İran üzerinden ele alıyor.

Sancar’ın temel tartışma noktası, içeriği ve biçimi değişen erkek egemen siyasi yapılanmalar ve din arasında kalan kadınların varlık mücadelesi.

Kadınların hayatta kalma mücadelesi elbette tüm toplumun varlık mücadelesi halini alıyor.

Din ve siyaset ilişkisi, toplumsal yaşamın belirlenmesi bağlamında eski dönemlerden bu yana tartışmalı ve çatışmalı bir biçimde sürerken, günümüzde laiklik ve din ilişkisi daha karmaşık ve demokratik mekanizmaları korumak için yoğun bir mücadele gerektiren bir hal alıyor.

Sancar, İran İslam Devrimi öncesi ve sonrasında kadınların, toplumsal ve siyasal yaşama katılımı, ortaya çıkardıkları örgütlenmeler, yayınlar ve yaptıkları eylemleri incelerken, dinin kamusal alandaki yeri konusunda tartışmaların yaşandığı pek çok ülkedeki sorunlar konusunda da ufuk açıcı örnekler sunuyor.

Sancar’ın İran üzerinden yürüttüğü tartışma, Türkiye gibi günümüzde bu sorunları her yönüyle daha yoğun bir şekilde yaşamaya başlayan ülkelerdeki tartışmalara ışık tutuyor.

Sancar, kadınların özgürlük mücadelesinin, bütün bir halkın özgürlükler dünyası için nasıl kilit bir role sahip olduğunu ortaya koyuyor.

  • Künye: Serpil Sancar – Din, Siyaset ve Kadın: İran Devrimi, Nika Yayınevi, inceleme, 284 sayfa, 2022

Serpil Sancar – Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti (2012)

 

Serpil Sancar ‘Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti’nde, erken dönem Türk modernleşmesinde, cinsiyet rejiminin geçirdiği değişim ve dönüşümleri irdeliyor.

Sancar, çalışmasının ilk bölümünde, farklı kadınlık deneyimleri üzerinden modernleşmeye katılımı, uluslaşma süreçlerinde kadınların “milli dava”ya nasıl dahil olduklarını araştırıyor.

Yazar, çalışmasının en özgün bölümü diyebileceğimiz ikinci bölümünde ise, erken modernleşmenin ürettiği “aile odaklı modern toplum modeli”nin kentli, orta sınıf hayatına nasıl içerildiğini ve farklı ideolojik ve kültürel yaklaşımların cinsiyet değerlerini ne şekilde düzenlediğini ele alıyor.

  • Künye: Serpil Sancar – Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti, , İletişim Yayınları, feminizm, 339 sayfa