Abdulhalik Bakır – Eskiçağda Parfüm, Gıda, İlaç Endüstrisi ve Ticareti (2023)

Parfüm, gıda ve ilaç eskiçağlarda insanların en çok ihtiyaç duydukları maddelerin başında yer alıyordu.

Bir kere parfüm kullanmak dinsel hayatın vazgeçilmezlerinden biriydi.

Ayrıca birçok parfüm çeşidinin hem ilaç hem de yiyecek maddesi olarak kullanıldığı bilinen bir gerçek.

Gıda, insanoğlunun, yeryüzündeki macerasının başlangıcından beri hayatını idame etmesinin en önemli kaynağını teşkil ediyor.

Zira yeme içme, yani beslenme olmadan hiçbir varlığın bu dünyada yaşaması mümkün değildir.

Anılan bu iki maddenin (yani parfüm ve gıda) bir nevi tamamlayıcısı olan ilaç ise tarihin en eski devirlerinden beri insanların hastalıklara karşı sağlıklarını korumak uğruna ihtiyaç duydukları önemli bir nesne.

Üstelik gıda maddelerinin birçoğu, tedavide ilaçlar kadar önemli fonksiyonlara sahip bulunuyor.

Bu önemli çalışma söz konusu üç olgunun (parfüm, gıda ve ilaç) birbirleriyle ilişkisini irdeliyor.

  • Künye: Abdulhalik Bakır – Eskiçağda Parfüm, Gıda, İlaç Endüstrisi ve Ticareti, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, arkeoloji, 492 sayfa, 2023

Töre Sivrioğlu, Sidar Gündüzalp – Sovyet Arkeolojisi Üzerine Denemeler 1 (2023)

Soğuk Savaş koşulları yüzünden Dünya, Sovyetler Birliği’nde arkeolojinin gelişimi hakkında bilgi sahibi olamadı.

Sovyet arkeolojisine dönük ön yargılar, Sovyetlerde bilim değil ideoloji üretildiği, tartışma ortamı ve farklı ekollerin bulunmadığı gibi algıların oluşmasına sebep oldu.

Oysa Sovyetlerde farklı arkeolojik yaklaşımlar sürekli rekabet halinde olduğu gibi arkeoloji alanında büyük teknik sıçramalar yaşanıyordu.

Arkeolojinin define avcılığından ayrılıp, antik çağların toplumsal yapısını anlamaya yönelik bir çabaya dönüşmesinde Sovyet arkeolojisinin öncü bir rolü vardı ve bu rol G. Childe ekolü sayesinde Batı arkeolojisinde de etkili olmuştu.

Tarihte ilk kez Sovyet arkeologları kral mezarları, saraylar ve anıtsal yapıların yanı sıra halk tabakalarının, köylülerin, göçebelerin, kölelerin nasıl yaşadıklarını da ortaya çıkarmaya çalışan yeni bir kazı anlayışı geliştirmişlerdi.

Ören yerlerinin havadan fotoğraflanması, arkeolojik nesnelerin korunması veya tarihlendirilmesi için kimya, fizik gibi disiplinlere başvurulması, arkeologların farklı disiplinlerden bilim insanlarıyla ilk kez birlikte çalışmaya başlamaları Sovyet arkeolojisinin bilim dünyasına getirdiği yeniliklerden bazılarıdır.

Seri olarak yayınlanması planlanan bu çalışmada, Sovyet arkeolojisinin arkeoloji, paleografi, epigrafi ve Eski Çağ tarihçiliği gibi disiplinlere katkıları, artıları eksikleriyle Türkiye’de ilk olarak masaya yatırılmaktadır.

  • Künye: Töre Sivrioğlu, Sidar Gündüzalp – Sovyet Arkeolojisi Üzerine Denemeler 1, Sakin Kitap, arkeoloji, 160 sayfa, 2023

Esengül Akıncı Öztürk – Antik Devir’de Güneybatı Phrygia’da İnanç İstismarı(2023)

Apollon Lairbenos, Geç Hellenistik Devir’den itibaren Roma İmparatorluk Devri’nin sonlarına kadar yüzyıllarca, Denizli’nin Çal yöresi ve civarında yaşamını çiftçilikle uğraşarak sürdürmeye çalışan insanları her açıdan kontrol altında tutan Anadolulu tanrılardan birisidir.

O, bir taraftan haksızlıkları önleyerek sosyal hayatın düzenini sağlayan hukukun temsilcisi görüntüsü verirken diğer taraftan halkın günlük yaşantısını birtakım dini kurallarla yönlendirmekteydi.

Tanrı bazen hastalık formunda gönderdiği cezaların bağışlayıcısı ve iyileştiricisi olur, bazen de güneşi yanına katarak aydınlatan işleviyle her şeyi görür.

Lairbenos’a adanmış olan katagraphe yazıtları insanları hizmetinde nasıl çalıştırdığını, itiraf yazıtları ise onların davranışlarını nasıl kontrol ettiğini gösterir.

Bu epigrafik belgelerde, dini otoritenin etkisi altındaki insanlar sömürüldüklerini bilerek ya da bilmeyerek, Apollon Lairbenos’un tanrısal güçleri üzerine methiyeler düzmekteydiler.

Onun sonsuz güce sahip bir tanrı olduğuna duyulan inancın belgeleri olan söz konusu yazıtlar Roma İmparatorluk Devri’nde Phrygia’nın bu bölümünde yaşanmakta olan inanç istismarını açıkça ortaya koyuyor.

  • Künye: Esengül Akıncı Öztürk – Antik Devir’de Güneybatı Phrygia’da İnanç İstismarı: “Apollon Lairbenos Kültü”, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, tarih, 248 sayfa, 2023

Kolektif – Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası (2023)

UNESCO Dünya Mirası listesine giren Aphrodisias Antik Kenti, İzzet Keribar’ın fotoğraflarıyla ‘Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası’nda dile geliyor.

1961 yılında, New York Üniversitesi adına Prof. Kenan Erim’in Kazı Başkanı olarak başlattığı Afrodisias Antik Kenti kazılarının ilk ortaya çıkması, fotoğraf sanatçısı merhum Ara Güler sayesinde oldu.

Yolunu kaybettiği için geceyi geçirmek zorunda kaldığı Geyre Köyü’nde, çok değerli tarihi eserlerin, köy meydanı ve köy içindeki her köşede, türlü şekillerde kullanıldığını gören Ara Güler’in çektiği fotoğrafların National Geographic dergisinde yayınlanması bu tarihi kentin keşfini sağladı.

‘Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası’, ülkemizin en önemli fotoğraf sanatçılarından İzzet Keribar’ın bir proje bağlamında çektiği fotoğraflarla Afrodit’e adanmış uygarlık tarihinin bu sıra dışı güzellikteki antik kentini yeniden gözler önüne seriyor.

  • Künye: Kolektif – Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası (İzzet Keribar Fotoğraflarıyla), editör: Hande Kurdoğlu, Yapı Kredi Yayınları, arkeoloji, 172 sayfa, 2023

Jennifer Kerner, Thomas Cirotteau ve Éric Pincas – Leydi Sapiens (2023)

Avrasya’nın çeşitli yerlerinde 45.000 yıl öncesine uzanan, iri vücutlu ve yüzü olmayan nadir ve değerli kadın heykelcikleri keşfedildi.

Bu yontular Venüs heykelcikleri olarak biliniyor.

Peki bu eserlere ilham veren kadınlar gerçekte neye benziyordu?

150 yıl boyunca araştırmacılar tarihöncesindeki kadınların günlük yaşamlarına dair hiçbir arkeolojik bilgi sunmadılar ve toplumdaki yerini hafife aldılar.

Hatta bu kadınlar klişelere hapsedildi: Erkekler avlanır, maceralara atılır, icat eder, yaratır ve çizerken kadınların rolünün çocukları eğitmek ve ev işleri yapmakla sınırlı olduğuna inanıldı.

Geçtiğimiz on beş yıl boyunca yeni nesil araştırmacılar bu yaklaşım modelini sarsmaya başladılar.

Çığır açan analizler ve yeni kazı yöntemleri tanımlayarak görünmez olanı görünür hale getirdiler.

‘Leydi Sapiens’ bu son araştırmaların ışığında tarihöncesindeki kadının toplumdaki vazgeçilmez ve prestijli konumunu, onun usta avcı, hırçın ve güçlü karakterini ortaya çıkarıyor.

Bu antik kadınlar ilk kez gözlerimizin önünde yeniden diriliyor ve kökenlerimizle ilgili yeni bir teoriye ışık tutuyor.

  • Künye: Jennifer Kerner, Thomas Cirotteau ve Éric Pincas – Leydi Sapiens: Tarihöncesindeki Kadına Dair Klişeler Yıkılıyor, çeviren: Alara Çakmakçı, Say Yayınları, tarih, 208 sayfa, 2023

Charles Leonard Woolley – Sümer Sanatının Gelişimi (2022)

İlk “modern” arkeologlardan biri olarak kabul edilen ve özellikle Mezopotamya’da Ur’daki kazılarıyla tanınan Charles Leonard Woolley, Sümer sanatının gelişimini, Sümer tarihinin inişli çıkışlı dönemleriyle ilişkilendiriyor ve belirleyici siyasi olayları okuyucuya aktarıyor.

Konuya ait kaynakların neler olduğunu göstererek ilgili tarihsel gelişmenin izini sürüyor.

Büyük olasılıkla yaşayan herkesten daha fazla Sümer eserini gün yüzüne çıkaran Sir Leonard Woolley’in çoğunluğunun keşfinden sorumlu olduğu bu harika koleksiyonu tanımamızda bize rehberlik etmesi yerinde olur.

Güzel basılmış bu kitapta belirleyici örneklerin görselleriyle Sümer sanatının kataloglaştırması hiç kolay olmayan koleksiyonunun anlaşılması için bir ölçü oluşturuyor.

Her parçanın detaylı anlatımı, teknik durumlara verdiği özel ilgiyle yöntemi binlerce ve daha fazla yılda gelenek ve eğilimlerin sıkıca şekillendirdiği bir sanatı ve bu sanatın akımlarını ve gelişimini anlamamızı sağlıyor.

  • Künye: Charles Leonard Woolley – Sümer Sanatının Gelişimi, çeviren: Kenan Çelik, Kabalcı Yayınları, sanat tarihi, 168 sayfa, 2022

Nurdan Çakır Tezgin (Aşçı Fok) – Antandros’tan Günümüze Antik Zaman Sofraları (2023)

Arkeolojik zenginlik açısından rakipsiz, gastronomik zenginlik açısından Dünya’nın önde gelen sayılı mutfakları arasında yer alan Türkiye’de birbirinden değerli pek çok sivil toplum örgütü her yıl birbirinden ilginç etkinliklere imza atıyor.

Ne var ki hem kültürel hem bilimsel, hem de turistik açıdan önemli katma değer içeren onca etkinliklerin pek çoğunun içeriği kayda bile geçmeden kaybolup gidiyor.

‘Antik Zaman Sofraları’ kitabı, bu bağlamda önemli bir eser ve her türlü takdiri hak ediyor.

Çorbada tuzu olan çok; Antandros Antik kentinin toprak altında kalan zengin kültürünü toprak üzerine çıkaran Prof. Dr. Gürcan Polat liderliğindeki arkeoloji ekibi, Antik mutfak kültürünü kitap için derleyen Doç. Dr. Yasemin Polat, Antandros kazılarının devamlılığı için destek  olanlar, Kültürel Miras ve Arkeolojiyi anlatmak ve sevdirmek için çaba sarf eden Antandros Derneği, Antik çağ lezzetlerini günümüzün damak tadına taşıyan “Aşçı Fok” Nurdan Çakır Tezgin, Antandros Derneği’ne daima destek veren Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Edremit Ticaret Odası…

Birbirinden değerli insanların dayanışması ile ortaya çıkan bu eseri okumak ayrı bir keyif, eserin içinde yer alan antik lezzetleri tekrar yaşatmak ise önemli bir başarı.

  • Künye: Nurdan Çakır Tezgin (Aşçı Fok) – Antandros’tan Günümüze Antik Zaman Sofraları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, arkeoloji, 208 sayfa, 2023

Töre Sivrioğlu – Kayıp Uygarlıklar ve Diller (2023)

 

Bu özenli çalışma, “tarih kitabı” insanın “Nereden geliyor, nereye gidiyoruz?” merakına dair önemli konu başlıkları üzerine nesnel bir tarih anlatısı.

Ulaş Töre Sivrioğlu’nun çalışmalarındaki malumatfuruş olmaktan uzak ama bilgiyi en özlü hâliyle, en gerekli detaylarına kadar veriyor ve bunu oldukça analitik bir metodu izleyerek yapıyor.

‘Kayıp Uygarlıklar ve Diller’, tarihe en temel okul bilgileri düzeyinde ilgisi olan okurun da konuyla ilgili belli bir alanda uzmanlaşmış kimselerin de aradıklarını bulabilecekleri etraflıca bir çalışma.

  • Künye: Töre Sivrioğlu – Kayıp Uygarlıklar ve Diller: Büyük Arkeolojik Keşiflerin Öyküsü, Kafka Kitap, tarih, 232 sayfa, 2023

Jürgen Gottschlich ve Dilek Zaptçıoğlu – Kayzer’in Hazine Avcıları (2023)

Jürgen Gottschlich ve Dilek Zaptçıoğlu, arkeolojik kazıların tarihini ve bunların Alman İmparatorluğu’na taşınmasını, arşivler taranarak yapılan titiz bir incelemeye tabi tutuyor.

Yağmalanan sanat tartışması şimdiye kadar daha çok Afrika ve Asya kolonilerinden gelen sanat eserleri hakkındaydı.

Eski Osmanlı İmparatorluğu’ndaki arkeolojik buluntular üzerine bir kitap ilk kez sunuluyor.

İade talebi kadar önemli olan soru şudur: Dünya kültür mirasını mümkün olduğu kadar çok insan için nasıl erişilebilir hale getiririz?

Kitaptan bir alıntı:

“Bergama Sunağı, Milet Pazar Yeri Kapısı, Babil Aslanları, Nefertiti’nin Büstü… Bunların hepsi bugün Alman müzelerinde hayran olduğumuz hazineler. Peki bu eserler nereden geliyor? Almanya’ya ne zaman ve hangi şartlar altında geldi? Dünyaca ünlü bu kültürel varlıkların gerçek sahipleri biz miyiz?”

  • Künye: Jürgen Gottschlich ve Dilek Zaptçıoğlu – Kayzer’in Hazine Avcıları: Alman Arkeologların Doğuyu Yağmalaması, çeviren: Firuzan Gürbüz Gerholdt, Alfa Yayınları, tarih, 304 sayfa, 2023

Tom Higham – Bizden Önceki Dünya (2023)

Bundan 50 bin yıl önce, yeryüzündeki tek insan türü biz değildik.

Neandertaller, Hobbitler (H. floresiensis), Denisovalılar ve H. Luzonensis’in de dahil olduğu en az dört tür daha vardı.

‘Bizden Önceki Dünya’da, Denisovalıların keşfinde oldukça önemli bir rol oynayan arkeoloji profesörü Tom Higham, bu keşiflerin yapılmasına olanak tanıyan bilimsel ve teknolojik gelişmeleri anlatıyor.

Hem bu diğer insan türlerinin tam olarak ne kadar zaman önce yaşadıklarına hem de nasıl yaşayıp birbirleriyle nasıl etkileşimler kurduklarına ilişkin gerçekleri gözler önüne seriyor.

Dahası, bu türlerin sağ kalan tek tür Homo sapiens ile, yani bizim türümüzle olan genetik bağlarını gün yüzüne çıkarıyor.

Bu bizim hikâyemiz!

Ve ilk kez, tüm karakterleriyle birlikte eksiksiz anlatılıyor!

Tarihöncesi fosilleri tarihlendirme konusunda dünyanın en iyi uzmanlarından biri olan Higham, insan evrimi konusundaki kim, ne, nerede, nasıl ve ne zaman sorularına cevap vererek insanlığın erken tarihine yeni bakış açıları getiriyor.

  • Künye: Tom Higham – Bizden Önceki Dünya: İnsanlığın Kökenlerinin Yeni Tarihi, çeviren: Damla Karagöl, Nova Kitap, arkeoloji, 328 sayfa, 2023