Raymond Carver – Lütfen Sessiz Olur musun, Lütfen? (2012)

  • LÜTFEN SESSİZ OLUR MUSUN, LÜTFEN?, Raymond Carver, çeviren: Ayça Sabuncuoğlu, Can Yayınları, öykü, 253 sayfa

 

20. yüzyıl Amerikan edebiyatının önemli isimlerinden olan Raymond Carver, özellikle kısa öykü türüne getirdiği büyük katkıyla dikkat çekmiş bir yazar. İşte ‘Lütfen Sessiz Olur musun, Lütfen?’, yitik kuşağın bu meşhur ismine ait yirmi iki öyküyü bir araya getiriyor. Carver buradaki öykülerinde sinmiş, acı çeken ve geleceğini kurtaramayacak denli yılmış bireylerin hikâyesini anlatıyor. Amerikan taşrasındaki sıradan insanın yaşamına inen ve bu yaşamda tanık olunan trajedilere soğukkanlı bir şekilde yaklaşan Carver, ardından kendine has maharetiyle, bu olayların  okurun dünyasında silinmez izler bırakmasını sağlıyor.

Ray Bradbury – Yakma Zevki (2012)

  • YAKMA ZEVKİ, Ray Bradbury, çeviren: Murat Özbank, İthaki Yayınları, öykü, 479 sayfa

 

Amerikalı yazar Ray Bradbury’e dünya çapında ün kazandıran romanı, devletin yasakladığı kitapları yakmakla görevlendirilen bir “itfaiyeci”nin anlatıldığı ‘Fahrenheit 451’di. ‘Yakma Zevki’nde ise, Brarbury’nin henüz yukarıdaki kült eseri yayımlamadan önce kaleme aldığı öyküleri bir araya getiriyor. Buradaki öyküler, Bradbury’nin yazma serüvenindeki önemli bir aşamaya tekabül ettikleri gibi, daha sonra ‘Fahrenheit 451’in yer alacak temaların da müjdecisi niteliğinde. Öyküler ayrıca, 1950’li yılların Amerikan toplumunun siyasal tavırları, gelecekten beklentileri ve kaygıları konusunda da önemli ipuçları barındırıyor.

Charlotte Perkins Gilman – Sarı Duvar Kağıdı (2012)

Birinci dalga feminist hareketin önde gelen isimlerinden Charlotte Perkins Gilman, bizde daha önce yayımlanan ‘Kadınlar Ülkesi’yle hatırlanacaktır.

Bu kitap, kadınları ele alan edebi denemeler içerisinde, ilk defa feminist öğeleri ütopya tarzıyla açık ve bilinçli bir şekilde işlemesiyle önemliydi.

Gilman’ın ‘Sarı Duvar Kağıdı’ ise, kendisinin 1890 ile 1914 arasında kaleme aldığı yedi öyküsünü bir araya getiriyor.

Yazar kitaba adını veren öyküsünde, toplumun kadına biçtiği rolleri ve kadının bu sınırlar karşısındaki çaresizliğini anlatıyor.

Sarı duvar kağıdı düzeni, yırtılması ise kadının özgürlüğünü temsil eder.

  • Künye: Charlotte Perkins Gilman – Sarı Duvar Kağıdı, çeviren: Aksu Bora ve Aysun Altunışık, Otonom Yayıncılık, öykü, 115 sayfa

Richard Swartz (ed.) – Yanı Başımızdaki Yabancı (2012)

 

  • YANI BAŞIMIZDAKİ YABANCI, editör: Richard Swartz, çeviren: Sezer Duru, Naciye Güngörmüş, Rubin Hoxha ve diğerleri, Everest Yayınları, öykü, 324 sayfa

Avrupa kıtasının doğu kesimi, Soğuk Savaş döneminde jeopolitik bir birliği ifade ediyordu. Sovyetlerin batı kenarı olarak adlandırılan ve tarihten bu yana kritik bir konumda olan bölge, Soğuk Savaş’ın ardından milliyetçiliğin ve etnik çatışmaların yoğunluklu yaşandığı bir coğrafyaya dönüştü. Richard Swartz’ın editörlüğünü üstlendiği bu kitap, Doğu Avrupa’da doğup büyümüş; Hırvat, Arnavut, Boşnak, Sırp, Macar, Sloven ve Bulgar asıllı yazarların bu parçalanmışlığı konu alan metinlerinden oluşuyor. Yazarlar, bir zamanlar aynı ülkenin bayrağı altında yaşayan insanların birbirlerine nasıl düşman olduklarını anlatıyor.

Kerem Işık – Toplum Böceği (2012)

 

  • TOPLUM BÖCEĞİ, Kerem Işık, Yapı Kredi Yayınları, öykü, 119 sayfa

Kerem Işık, ilk kitabı ‘Aslında Cennet de Yok’ta, sıradan yaşamın içinde pek göze çarpmayan ayrıntılara odaklanmış; tasvir etmeye koyulduğu meseleyi, süslü bir üsluba ve abartılı söz oyunlarına başvurmadan, sade bir tarzda kaleme getirmişti. Yazarın elimizdeki ikinci kitabında yer alan öyküler için de benzer bir saptama yapılabilir. Işık’ın kendine has naif bakışı, buradaki öykülerin de ana çerçevesi olarak düşünülebilir. Yazar burada, toplumun beklentilerini karşılayan bireyler yetiştirme, kariyer yapma ve mutluluk arayışı gibi güncel insanlık sorunlarını, ironik ve mizahi bir bakış açısıyla anlatıyor.

Zeynep Aliye – Bekâret Boncuğu (2011)

  • BEKÂRET BONCUĞU, Zeynep Aliye, Kavis Kitap, öykü, 216 sayfa

 

Zeynep Aliye ‘Bekâret Boncuğu’nda bir araya gelen öykülerinde, Türkiyeli kadınların toplumsal konumunu masaya yatırıyor. Öykülerinde kadınları anne, eş, evlat ve çocuk olarak karşımıza çıkaran Aliye, muhafazakâr bir toplumda hayatta kalmaya çalışan kadınların maruz kaldığı büyük kuşatılmayı ve baskıları resmediyor. Yazar, kitaba adını veren öyküsünde de, Sevinç isimli karakterinin, masumiyetini yitirme korkusunu anlatıyor. Yakın zamanda evlenecek olan Sevinç, geçmişinde yaşadığı bir gönül macerasının vicdan azabını yaşamaktadır. Sevinç, toplumca kabul edilen ve onaylanan evlilik ile hayal ettiği hayat arasında kararsızlık yaşamaktadır.

İzak Babel – Odessa Öyküleri (2011)

  • ODESSA ÖYKÜLERİ, İzak Babel, çeviren: Ergin Altay, Can Yayınları, öykü, 374 sayfa

 

‘Odessa Öyküleri’, Rus Yahudisi yazar İzak Babel’in toplu öykülerinin ilk cildi. Burada, Babel’in erken dönem öyküleri, doğduğu Odessa’ya dönüşünde kaleme aldığı öyküleri ve 1925-1938 arasında kaleme aldığı ve çocukluğu ile gençliğinden izler taşıyan otobiyografik öyküleri yer alıyor. Kitap bu yönüyle, Babel’in kısa öykü alanındaki yetkinliğini gözler önüne seriyor. Babel, hem ilk dönem öykülerindeki naif hem de olgunluk dönemindeki daha karmaşık ve parlak öykülerinde, Rus sosyal yaşamının kendine has yönlerini, ustaca gözlemlerle anlatıyor ve fahişelik, ergen hamileliği ve kürtaj gibi yaşadığı toplumda tabu kabul edilen konuları işliyor.

Şiir Erkök Yılmaz – Eşekarısı (2011)

  • EŞEKARISI, Şiir Erkök Yılmaz, Yapı Kredi Yayınları, öykü, 501 sayfa

 

‘Eşekarısı’, Şiir Erkök Yılmaz’ın şu ana kadar yayımlanmış tüm öykü kitaplarını bir araya getiriyor. Yılmaz, burada yer alan ‘Hop Eden Şey’ adlı kitabındaki diyaloglar üzerine kurduğu öykülerinde, insan ilişkilerini yalın ve sıcak bir üslupla anlatıyor; ‘Çiçek Yiyen İnek’teki öykülerinde de, hayatın içinde sorgulanmadan kabul edilen şeyleri ele alıyor. Yazar, yine bu kitaba alınan öykü kitabı ‘İncir Çekirdeği Yanığı’nda da, kimi zaman gerçeküstü kimi zaman da somut hikâyelerle hayatı sorgulamaya koyulmuştu. Elimizdeki kitapta, Yılmaz’ın söz konusu kitaplarının yanı sıra, ‘Uyuyamamak’ ve ‘Enayi Bir Aşk’ adlı öykü çalışmaları da bulunuyor.

Evrim Yağbasan – Kötü Hatıra Fotoğrafçısı (2011)

  • KÖTÜ HATIRA FOTOĞRAFÇISI, Evrim Yağbasan, Ayizi Kitap, öykü, 128 sayfa

 

‘Kötü Hatıra Fotoğrafçısı’, Evrim Yağbasan’ın ilk kitabı. Kendisini kutluyoruz. Yağbasan öykülerinde, gerçekle hayal arasında gidip gelen ve kimi zaman da iç içe geçen hayatları anlatıyor. Yazarın öykülerinde öne çıkan bir yönün de, iç ses tekniğine sıklıkla başvurulmasıdır diyebiliriz. Yağbasan, kitaba adını veren öyküsünde, takıntılı bir hayat yaşayan kadın karakterinin, aniden değişen hayatını anlatıyor. Kendisini, “bir rakam sapığı” olarak tanımlayan kahramanımız için tanıdığı insanlar, mahallesi, adımları; yani hayatının tümü rakamlardan ibarettir. Mahalleye bir fotoğrafçının gelmesiyle, genç kadının rakamlardan müteşekkil hayatı altüst olacaktır.

Gabriel Garcia Marquez – Mavi Köpeğin Gözleri (2011)

  • MAVİ KÖPEĞİN GÖZLERİ, Gabriel Garcia Marquez, çeviren: Emrah İmre, Can Yayınları, öykü, 124 sayfa

 

‘Mavi Köpeğin Gözleri’, ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez’in on iki öyküsünü bir araya getiriyor. Bu kitap, ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ gibi, dünya edebiyat tarihinin en önemli yapıtlarından birine imza atmış Marquez’in ilk dönem eserlerini bir araya getirmesiyle önemli. Zira Marquez’in 1947-1955 yılları arasında kaleme aldığı bu öykülerin, yazarla adeta bütünleşmiş büyülü gerçekçilik tarzının nüvelerini oluşturduğu da söylenebilir. Yatalak genç bir adam, kedisinin bedenine girmek isteyen bir kadın, ikizinin yokluğuna tahammül edemeyen kardeş ve kurbanını bekleyen ölüm meleği, Marquez’in öykülerinde karşımıza çıkan karakterlerden birkaçı.