Ömer Seyfettin – Bütün Hikâyeleri (2011)

  • BÜTÜN HİKÂYELERİ, Ömer Seyfettin, hazırlayan: Nâzım Hikmet Polat, Yapı Kredi Yayınları, öykü, 1413 sayfa

Nâzım Hikmet Polat’ın hazırladığı ve özenli baskısıyla dikkat çeken ‘Bütün Hikâyeleri’, Ömer Seyfettin’in 1902-1920 yılları arasında kaleme aldığı 165 hikâyesini bir araya getiriyor. Ömer Seyfettin, çok eser bırakmış, üretken yazarlardan. Kendisinin  şiir, hikâye, siyaset, günlük, fıkra, çeviri, uyarlama gibi farklı türlerde yazdığı on yedi kitaplık bir külliyatı bulunuyor. Seyfettin’in buradaki öyküleri, yazıldıkları topluma, çevreye ve zaman dilimine ışık tutacak nitelikte. Türk modern öykücülüğünün kurucusu Ömer Seyfettin’in öyküleri, Türkiye’nin çalkantılı dönemlerini yansıtmaları ve çok yönlü, çok içerikli olmalarıyla okunmaya devam ediyor.

Ertuğ Uçar – Yalnızlığın 17 Türü (2007)

  • YALNIZLIĞIN 17 Türü, Ertuğ Uçar, Alef Yayınları, öykü, 125 sayfa

Ertuğ Uçar’ın ‘Yalnızlığın 17 Türü’ isimli bu öykü kitabı, yazarın yalnızlığın belirginleştiği alanlardan biri olarak düşündüğü deniz fenerlerinde geçiyor. Kitap birbirinden bağımsız on yedi bölümden ve yazarın kendi kaleminden çıkma güzel deniz feneri çizimlerinden oluşuyor. Fakat, birbirinden bağımsız görünen her bölüm, yalnızlık ve bu yalnızlığın somutlaştığı mekân olarak deniz fenerlerinde buluşuyor. Yazarın bu on yedi bölümü ayrıca isimlendirmemesinin nedeni de bu olsa gerek. Serbest mimarlık yapan Uçar’ın, daha önce, deniz fenerleri üzerine yayımlanmış çalışmaları bulunuyor. Dolayısıyla kitaptaki öyküler, yazarın bu mimarlık deneyimlerinden, bilgisinden de izler taşıyor.

Jale Sancak – Ansızın Gelen (2007)

  • ANSIZIN GELEN, Jale Sancak, Doğan Kitapçılık, öykü, 300 sayfa

‘Ansızın Gelen’in yazarı Jale Sancak, bilindiği gibi, Türkiye’nin önemli kadın öykücülerinden biri. ‘Bu Gece Pera’da isimli ilk öykü kitabının yayımlanmasının üzerindense neredeyse yirmi yıl geçiyor. Dokuz yıldan sonra yapılan ikinci baskısıyla okuyucunun karşısına çıkan ‘Ansızın Gelen’, altı bölüme ayrılmış çok sayıda öykü barındırıyor. Biraz da edebiyata şiirle başlamasından kaynaklı olarak, öykülerdeki anlatım şiirsel özellikler taşıyor. Öykülerdeki anlatımın akıcı olduğunu, sanırız söylemeye dahi gerek yok. Sancak öykülerinin asıl ilgi çekiciliği de, bu duygu yüklü şiirsel üsluptan ve metnin akıcılığından kaynaklanıyor. Uzun zamandır baskısı tükenen kitap, öykü severlere önerilir.

Antonio Tabucchi – Zaman Hızla Yaşlanıyor (2011)

  • ZAMAN HIZLA YAŞLANIYOR, Antonio Tabucchi, çeviren: Nihal Önol, Can Yayınları, öykü, 133 sayfa

‘Zaman Hızla Yaşlanıyor’, İtalyan edebiyatçı Antonio Tabucchi’nin dokuz öyküsünü bir araya getiriyor. Adını, Yunanlı Kritias’a atfedilen, “Karanlığı izleyerek zaman hızla yaşlanıyor” cümlesinden alan kitapta Tabucchi, ağırlıklı olarak zaman mefhumuna odaklandığı öyküler kurguluyor. Yazar, zamanın elimizden kayıp gidişini, ölümlü olmanın verdiği yenilgi duygusunu, Avrupa’daki savaş kurbanlarının ve siyasî mücadelelerinde büyük hayal kırıklıkları yaşamış olanların gözünden anlatıyor. Zaman, her çağda ilgi çekebilecek temalardan. Kitabı asıl ilgi çekici kılan husus ise, Tabucchi’nin, böylesi canlı bir temayı kendine has üslubuyla işlemesi.

Stefan Zweig – Unutulmuş Düşler (2007)

  • UNUTULMUŞ DÜŞLER, Stefan Zweig, çeviren: Burhan Arpad ve Ahmet Arpad, derleyen: Ahmet Arpad, Everest Yayınları, öykü, 248 sayfa

Stefan Zweig, romanları, biyografi kitapları ve denemeleriyle olduğu kadar, öyküleriyle de ilgi çekmişti. Bu kitap, onun ‘Bir Yankesiciyle Tanışmam’, ‘Çocuk Bakıcısı’, ‘Prater’de İlkyaz’, ‘Masalımsı Bir Gece’, ‘Kadın ve Doğa’, ‘Unutulmuş Düşler’ ve ‘Tek Başına Işıldayan Bir Yıldız’ adlı sekiz öyküsünden oluşuyor. Zweig, kitaba adını veren öyküsünde, yıllar sonra yolları kesişen iki aşığın dünyasına iniyor. Yazar, bir yandan “Gençlik dönemlerinin ölü sandıkları aşkı bir an için konuşmalarına ciddiyet getirdi, onları hüzünlendirdi” derken, öte yandan da, iki aşığın gerçekte birbirlerinden ne denli kopmuş olduklarını ortaya koyuyor.

Kolektif – Özgürlük? (2011)

  • ÖZGÜRLÜK?, kolektif, çeviren: Cumhur Orancı, Hayy Kitap, öykü, 223 sayfa

‘Özgürlük?’, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden beslenen öykü ve şiirlerden oluşuyor. Kitapta bir araya getirilen metinler, 1948’de kabul edilen ve “Hepimiz özgür doğarız…” cümlesiyle başlayan bu ünlü beyannamenin otuz maddesini okurlarına yeniden hatırlatıyor; aynı zamanda insan haklarının nasıl kolayca ihlal edildiğini de gözler önüne seriyor. Kitapta öykü ve şiirleri bulunan isimler şöyle: David Almond, Bejan Matur, Theresa Breslin, Sarah Mussi, Ursula Dubosarsky, Rita Williams Garcia, Patricia McCormick, Roddy Doyle, Ibtisam Barakat, Malorie Blackman, Margaret Mahy, Meja Mwangi, Jamila Gavin, Eoin Colfer ve Michael Morpurgo.

Suzan Samancı – Reçine Kokuyordu Hêlîn (2011)

  • REÇİNE KOKUYORDU HÊLÎN, Suzan Samancı, Sel Yayıncılık, öykü, 125 sayfa

Suzan Samancı’nın, ilk kez 1993’te yayımlanan ‘Reçine Kokuyordu Hêlîn’i, on beş kısa öyküden oluşuyor. Buradaki öykülerde Kürt coğrafyası sesiyle, rengiyle ve kuşkusuz acısıyla karşımıza çıkıyor. Öyküleri ilgi çekici kılan bir diğer husus ise, yazarın bölgenin kokularına, ilginç ayrıntılar eşliğinde, kendine özgü bir açıdan bakmasıdır diyebiliriz. Samancı, acılara ağıt yakmadan, onları gerçekçi bir bakışla işliyor; militanca sözler ve sloganlar yerine, karakterlerini kanlı canlı bireyler olarak resmediyor. Buradaki öykülerin içinde yer alan ‘Halepçe’den Gelen Sevgili’ ise, Samancı’nın daha sonra yazacağı bir romana da adını verdi.

Kemal Tahir – Üstadın Ölümü (2007)

  • ÜSTADIN ÖLÜMÜ, Kemal Tahir, İthaki Yayınları, öykü, 190 sayfa

Kemal Tahir, Türkiye edebiyatının en çok yazmış isimlerinden biri. Yazarın, birbirinden çok farklı birçok dergide yayımlanmış öyküleri bulunuyor. ‘Üstadın Ölümü’ndeki öyküler de, kendisinin farklı dergilerde yayımlanmış otuz kısa öyküsünü bir araya getiriyor. Bir araya getirilen bu öyküler iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, Tahir’in 21 Ekim 1936-5 Temmuz 1938 tarihleri arasında yayımlanan öyküleri yer alıyor. İkinci bölümdeyse, yazarın Karikatür Dergisi’nde, 13 Şubat 1937-3 Şubat 1938 tarihleri arasında yayımlanmış öyküleri yer alıyor. Yazarın TİPİ ve TA-KA takma isimleriyle kaleme aldığı bu öykülerinin, mizahi yönlerinin baskın, melodramik bir yapıda olduğunu belirtelim.

Kolektif – Özgürlük (2010)

‘Özgürlük’ adlı bu eser, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kutlayan kısa öykülerden oluşuyor.

Birleşmiş Milletler’in, tüm insanların doğuştan onura ve eşit haklara sahip olduğunu belirten söz konusu bildirgeyi kabul etmesinin üstünden altmış yılı aşkın bir süre geçti.

Joyce Carol Oates, Ariel Dorfman, Ali Smith, Paulo Coelho, Juan Goytisolo, Nadine Gordimer ve Henning Mankel gibi yazarların burada yer alan öyküleri, beyannamenin ruhunda yer aldığı gibi, okurlarını empati kurmaya, kendilerini bir anlığına dahi olsa başkalarının yerine koymaya, hoşgörülerini geliştirmeye, sevgi duymaya; en çok da özgürlük üstüne düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: Kolektif – Özgürlük, çeviren: Dost Körpe, Doğan Kitap, öykü, 473 sayfa

David Constantine – Başka Bir Ülkede (2007)

  • BAŞKA BİR ÜLKEDE, David Constantine, çeviren: İnci Ötügen, Metis Yayınları, öykü, 212 sayfa

David Constantine’in ‘Başka Bir Ülkede’si, yayımlandığı 2005 yılında, Independent ve Guardian gazeteleri tarafından yılın en iyi kitapları arasında gösterilmişti. İngiltere’de daha çok şiirleri ve Goethe, Hölderlin gibi klasik Alman şairlerinden yaptığı çevirilerle tanınan Constantine’in, roman, kuram gibi farklı alanlarda, hem de ödül kazanmış eserleri bulunuyor. Yazarın ilk öykü kitabı olan ‘Başka Bir Ülkede’, on dört öyküden oluşuyor. Bazı öyküler, biraz da Constantine’in şairliğinden kaynaklı olarak şiirsel özellikler gösteriyor. Bunun yanında, anlatıcıların çoğunlukla öykü kişilerinden olması, kitabı gerçekçi kılan başlıca unsurlardan. Önerilir.