Ward Farnsworth – Stoacılığı Yaşamak (2024)

Farnsworth, bu derslerde Stoacılığın teknik ve metafizik detaylarına girmez; ölüm, arzu, haz, tutku, erdem ve yargı gibi bizi doğrudan ilgilendiren ve yaşamımızda hayati bir öneme sahip olan konulara odaklanır.

En çok faydalandığı figürler, öğretinin simge isimleri Seneca, Epiktetos ve Marcus Aurelius’tur.

Fakat Farnsworth, bu meşhur temsilcilerle sınırlı kalmaz; Epikür, Cicero, Plutarkhos, Montaigne ve Schopenhauer gibi Stoacı sayılmayan pek çok farklı isimden de birçok alıntı sunar.

Böylece Stoacılığın zamanı aşan bir öğreti olduğunu bize gösterir.

Kitaptan bir alıntı:

“Bu kitap, insan doğası ve bu doğanın idaresi hakkındadır. Antik dönemlerde, veya belki de tüm tarih boyunca, bu konuyu en zekice işleyenler Stoacılardı. Nasıl düşünmemiz ve nasıl yaşamamız hakkında tavsiye verdiklerinde, günümüzde ‘Stoacı’ kelimesiyle özdeşleşen nemrut bir duygusuzluk akla gelmemeli. İlk Stoacılar, filozofların ve psikologların en maharetlilerindendi; üstelik son derece uygulamacı kişiliklerdi; gündelik yaşamın sorunlarına çözümler sunuyorlardı ve akıldışı eylemlerimizin üstesinden gelmek için tavsiye veriyorlardı, ki bu çözümler ve tavsiyeler günümüzde hâlâ geçerlidir ve işe yaramaya devam etmektedir. Bu kitaptaki bölümler, onların en faydalı öğretilerini on iki ders halinde sunmaktadır.”

  • Künye: Ward Farnsworth – Stoacılığı Yaşamak, çeviren: Adem Beyaz, Kolektif Kitap, felsefe, 360 sayfa, 2024

Georges Canguilhem – Yaşam Bilgisi (2023)

Biyoloji ve modern tıptaki dönüşümler yaşam kavrayışlarımızı nasıl şekillendirdi?

Felsefi kavramlar ve bakış açıları biyolojik fikirleri ve deney çalışmalarını nasıl etkiledi?

Birbirine çok uzak disiplinler olarak tasavvur edilen felsefe ve tıp/biyoloji arasındaki etkileşimler nasıl gerçekleşti?

Genetik devrimin şafağında yayınlanan ‘Yaşam Bilgisi’, hücre teorisinin tarihini, organizmaya dair mekanik anlayışlara yakınlaşmamızı ve uzaklaşmamızı, bilim ve nesnelerindeki normalliğin doğasını ve hatta canavarları ele alarak bu sorulara kendi özgünlüğüyle cevap veriyor.

‘Yaşam Bilgisi’, bir bilim olarak biyolojinin yapısını inceliyor.

İlk olarak biyolojide yöntemin incelenmesi, ardından hücre teorisinin tarihi ve son olarak felsefe ve biyoloji arasındaki ilişki olmak üzere üç bölüme ayrılan kitabın ana tezi, canlının fiziko-kimyasal yasalara indirgenemez olduğu ve yapay bir makine olarak anlaşılamayacağıdır.

Michel Foucault, François Jacob, Louis Althusser ve Pierre Bourdieu gibi düşünürlerin çalışmalarındaki izlerinden anladığımız kadarıyla Georges Canguilhem, hem Fransız felsefesi hem de bilim felsefesi üzerinde muazzam bir etki bıraktı.

Yirmi yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu eser, modern biyolojinin doğuşundan geçen yüzyılın ortasına kadar meydana çıkan felsefi muğlaklıkları ve sorunları işleyerek epistemolojik bir tarihsel analiz de sunuyor.

  • Künye: Georges Canguilhem – Yaşam Bilgisi, çeviren: Adem Beyaz, Kolektif Kitap, felsefe, 256 sayfa, 2023

Hélène L’Heuillet – Komşuluk (2019)

❝Komşuluk, yer üzerinden bağ kurmaktır.❞

Komşuluk, başka bir deyişle birlikte var olma kapasitesi sorunu, özünde politik ve etik bir konudur.

Hélène L’Heuillet de bu ilgi çekici çalışmasında, politik ve etik felsefenin toplumsal ve bireysel bir konu olan komşuluğa yaklaşımını enine boyuna tartışıyor.

Bir arada yaşamanın felsefi ve politik olanakları hakkında özgün katkılar sunan kitap, komşuluk olgusu üzerinden kent yaşamındaki bireyin hayatını çok yönlü bir bakışla masaya yatırıyor.

Konuyu kimlikler, sınırlar, samimiyet, merak, üst komşu ile alt komşu arasındaki tahakküm ilişkileri ve sokakta yaşayan “dış” komşular gibi ilgi çekici bağlamlarda irdeleyen L’Heuillet, bizi bir kez daha kişiliğimiz ve toplumsal rollerimiz üzerine düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: Hélène L’Heuillet – Komşuluk: İnsanların Birlikte Varoluşu Üzerine Düşünceler, çeviren: Adem Beyaz, Yapı Kredi Yayınları, felsefe, 208 sayfa, 2019

Émile Durkheim – Felsefe Dersleri (2018)

Sosyoloji disiplininin kurucusu Émile Durkheim’ın henüz genç yaştayken lisede felsefe öğretmeni deneyimi olduğunu pek kimseler bilmez.

Evet, Durkheim, 1882 yılında henüz yirmi dört yaşındayken, Fransa’nın küçük nüfuslu bir kasabasına felsefe öğretmeni olarak atanmış ve buradaki lisede felsefe dersleri vermeye başlamıştı.

İşte bu kitap da, Durkheim’ın bu lisedeki öğrencilerinden biri olmuş, daha sonra kendisi de ünlü bir düşünür olacak André Lalande’ın tuttuğu ders notlarını bir araya getiriyor.

Seksen başlık altında toplanan bu notlarda Durkheim’ın anlatımı, psikoloji, mantık, etik ve metafizik gibi geniş bir alanda geziniyor.

Ele aldığı konuları açık, anlaşılır bir üslupla irdelemesiyle dikkat çeken kitap, bunun yanı sıra, Durkheim’ın genç bir entelektüel olarak ne denli yetkin bir düşünce yapısına sahip olduğunu da ortaya koyuyor.

Kitaptan iki alıntı:

“Her insan kendiyle kuşatılmıştır.”

“Bir ressamın yalnızca resim yapma tutkusu değil aynı zamanda resmettiği insanlara dair de tutkusu olmalı.”

  • Künye: Émile Durkheim – Felsefe Dersleri, çeviren: Dença Kantun ve Adem Beyaz, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 384 sayfa, 2018

Stéphane Van Damme – Hakikate Yelken Açmak (2018)

‘Hakikate Yelken Açmak’, 17. ve 18. yüzyıllara odaklanarak bir tarihçinin felsefeye yaklaşımının ana hatlarını çiziyor.

Kültür tarihi alanında yaptığı çalışmalarla bildiğimiz Stéphane Van Damme’ın kitabı, o dönem yaşamış filozofların maddi hayatından önemli detaylar vermesi, yani söz konusu düşünürleriS toplumsal ve kişisel ilişkileri, yazışmaları ve seyahatleri gibi detaylar üzerinden ele almasıyla dikkat çekiyor.

Bu yüzyılların canlı bir kültürel panoramasını sunmasıyla da ilgi çeken kitap, Aydınlanma sürecindeki hakikat taleplerini, yenilik arayışını ve bunların sosyal ve politik arka planlarını detaylı bir bakışla irdeliyor.

Van Damme 17. ve 18. yüzyıllardaki felsefe sahasının geniş sınırlarını tespit ederken, o dönem ile günümüzün bilimlerini, sanatını, siyasetini ve ahlakı anlayışını meydana getiren modernist süreci karşılaştırıyor.

  • Künye: Stéphane Van Damme – Hakikate Yelken Açmak: Aydınlanma Dönemi Felsefesinin Öteki Tarihi, çeviren: Adem Beyaz, Yapı Kredi Yayınları, felsefe, 328 sayfa, 2018

Michel Foucault – Hakikat Cesareti (2018)

Foucault’nun ölümünden kısa bir süre önce Collège de France’ta verdiği son dersi olan ‘Hakikat Cesareti’, bir yönüyle düşünürün felsefi vasiyetnamesi olarak da okunabilir.

Foucault burada, daha önce üzerinde tartıştığı parrêsia kavramını, bu kez kavramın soybilimi ve politik kökenleri bağlamında Antik Yunan’da ve Orta Çağ’da doğruyu söyleme biçimlerine uzanan kapsamlı bir sorgulamaya doğru genişletiyor.

Foucault’nun bu derslerde tartıştığı kimi konular şöyle:

  • Parrêsia’nın yapısal özellikleri,
  • Antik Çağ kültüründe doğru söyleme biçimleri,
  • Sokrates’te doğru söylemenin dört türü,
  • Orta Çağ vaazında doğru söyleme,
  • Modern dönemde doğrulamanın dört kipinin yeniden şekillenmesi,
  • Demokratik bir parrêsia’nın otokratik bir parrêsia’ya dönüşümü,
  • Kendilik kaygısının etik kurulumu olarak Sokrates’in ölüm döngüsü,
  • Ruhun hastalığı olarak yanlış fikir,
  • Çocukların eğitimi sorunu,
  • Sokratesçi parrêsia’nın nesnesi olarak bios,
  • Hakikatin sahnesi olarak yaşam,
  • Modern sanatın Platon karşıtlığı ve Aristoteles karşıtlığı,
  • Doğru yaşam sorunu,
  • Felsefi sahtekârlık,
  • Yaşam donanımı olarak kinik öğretimi…

Foucault’nun bu son dersleri, yalnızca Yunan ve Orta Çağ düşüncesinin ölüm karşısındaki tutumunu irdelemiyor, aynı zamanda “felsefi yaşam”ın ne olabileceği hakkında okurunu derinlemesine düşünmeye de davet ediyor.

  • Künye: Michel Foucault – Hakikat Cesareti, çeviren: Adem Beyaz, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, felsefe, 332 sayfa, 2018