Modern dünyanın büyük siyasi fikirleri ve hareketleri evrensel bir özgürleşme vaadi üzerine kurulmuştur.
Ancak son yıllarda solun büyük bir kısmı bu tür isteklere şüpheyle yaklaşmaya başladı.
Eleştirmenler evrensellik çağrısını bir tahakküm biçimi veya başkaları adına konuşmanın bir yolu olarak görüyor ve genellikle “kimlik siyaseti” olarak alay edilen bir tikelcilik siyasetini desteklemeye başladılar.
Diğerleri, hem merkezciler hem de muhafazakârlar, evrenselciliği yirminci yüzyıl totalitarizmi ile ilişkilendirmekte ve felakete yol açmaya mahkûm olduğunu düşünüyor.
Bu kitap, siyasi düşünce ve eylemi yeniden düşünmemize yardımcı olacak yeni bir evrensellik anlayışı geliştiriyor.
Todd McGowan, eşitlik ve özgürlük gibi evrensellerin bize dayatılmadığını savunuyor.
Bunlar, yokluklarına dair ortak deneyimlerimizden ve onlara ulaşmak için verdiğimiz mücadeleden ortaya çıkıyor.
McGowan, Nazizm ve Stalinizm tarihini yeniden gözden geçiriyor ve ırkçılık, cinsiyetçilik ve homofobiyle mücadele eden hareketlerin evrenselliğini geri kazanıyor.
Sağ ve Sol arasındaki ayrımın tikelliğe karşı evrensellikten kaynaklandığını gösteriyor.
Solculara yöneltilen kimlik siyaseti suçlamasına rağmen, her özgürleştirici siyasi proje temelde evrenseldir ve kimlik siyasetinin gerçek savunucuları sağ kanattır.
‘Evrensellik ve Kimlik Siyaseti’, çağdaş siyaset, film ve tarihten çok çeşitli örneklerle kimlik çıkmazlarına bir panzehir ve yirmi birinci yüzyıl kolektif mücadelesine dair ilham verici bir vizyon sunuyor.
Evrensellik nedir?
McGowan, kendine özgü titizliğiyle, evrenselliğin ortak eksikliğimiz, her şeye rağmen gerekli bir toplumsallığın eksik temeli olduğunu çarpıcı bir şekilde savunuyor.
Evrenselliği pozitif içerik ve şiddetli baskı ile birleştiren birçok teoriye karşı, Evrensellik ve Kimlik Politikaları tikelin ötesindeki hareketlerin dayanışma için nasıl vazgeçilmez olduğunu gösteriyor.
Kitaptan bir alıntı:
“… modern dünyaya hızlı bir bakış, gemi azıya almış özgürlüksüzlüğün ve eşitsizliğin her yerde hazır ve nazır olduğunu gösterir. Başlangıcından itibaren modernite Fransız Devrimi’nde dile getirilen vaadi yerine getirmemiştir. Ve şimdi, bugünün toplumu bu başarısızlığın bir anıtı olarak ortada duruyor. Ufacık çocuklar Kongo’da ölümcül koşullarda iPhone üretimi için gerekli madenleri çıkarıyor. Vietnam’daki işçiler açlık sınırındaki ücretler karşılığında, binlerce dolara mâl olan elektronik teçhizatın montajını yapıyor. ABD’de polis siyah bireyleri sırf siyahlar diye vuruyor. İnsan taciri şebekeleri gezegenin dört bir yanında binlerce kadını seks kölesi olarak satıyor. Gey gençlerin intihar etme oranı heteroseksüel gençlere kıyasla dört kat daha fazla. Sağcı popülist liderler zengin çıkar gruplarının gücünü korumak için milli bölünmeleri sertleştiriyor. Bu dehşetengiz eşitsizliklerin modernitenin doğuşundan yüzyıllar sonra bile devam ediyor olması bunların modern dünyanın salt anomalileri değil, kurucu unsurları olduğunu gösteriyor. Modernitede, siyasi gerekçesini yitirmiş olsa da eşitsizliği kabul ediyoruz.”
- Künye: Todd McGowan – Evrensellik ve Kimlik Siyaseti, çeviren: Erkal Ünal, Axis Yayınları, siyaset, 254 sayfa, 2023










