Cana Vilken Çoraklı – Augustinus’ta İnanç ve Akıl (2025)

‘Augustinus’ta İnanç ve Akıl’, insanın anlam arayışını, ruhun huzursuzluğunu ve düşüncenin Tanrı’ya yönelişini felsefi bir derinlikle ele alıyor. Cana Vilken Çoraklı, bu eserinde, Augustinus’un Cassiciacum’daki inzivasını yalnızca bir dönüm noktası olarak değil, Batı düşüncesinin temellerini şekillendiren bir iç hesaplaşma olarak yorumluyor. Augustinus’un içsel yolculuğu, duyguların, arzuların ve dünyevi bağların ötesinde hakikati bulma çabasıyla örülüyor. Onun için Tanrı bilgisine ulaşmak, sadece inancın teslimiyetiyle değil, aklın sorgulayıcı kudretiyle de mümkün hale geliyor.

Kitap, Augustinus’un iç dünyasındaki gerilimi merkezine alarak inanç ve akıl arasındaki ilişkinin sınırlarını tartışıyor. Çoraklı, bu gerilimi ne bir karşıtlık ne de bir uzlaşma olarak değil, düşünsel üretkenliğin kaynağı olarak ele alıyor. Augustinus’un dostlarıyla yaptığı diyaloglar, insanın hakikate ulaşmak için başkalarıyla değil, kendi iç sesiyle girdiği mücadeleyi simgeliyor. Bu süreçte ruh, kendini tanıyarak Tanrı’yı tanıma imkânına kavuşuyor; bilmek, inanmakla, inanmak da anlamakla iç içe geçiyor.

Eser, yalnızca bir teolojik inceleme değil, aynı zamanda insanın varoluşsal arayışına dair bir felsefi anlatı. Cassiciacum’daki sessizlikte olgunlaşan bu sorgulama, inanç ile aklın yüzyıllar boyunca sürecek tartışmasına kapı aralıyor. ‘Augustinus’ta İnanç ve Akıl’, Tanrı’yı bilmenin yollarını değil, bu bilginin mümkün olma koşullarını sorgulayan bir düşüncenin hikâyesini anlatıyor; ruhun sükûnet arayışını aklın ışığıyla buluşturuyor.

  • Künye: Cana Vilken Çoraklı – Augustinus’ta İnanç ve Akıl, Alfa Yayınları, felsefe, 176 sayfa, 2025

Cana Vilken Çoraklı – Duyguların Anatomisi (2023)

Romalı devlet adamı ve düşünür Cicero, İÖ 45 yılının şubat ayında çok sevdiği biricik kızı Tullia’yı kaybeder.

Kızının bu ani ölümü, onu öylesine derin bir kedere boğar ki, her şeyden elini eteğini çekerek Tusculum’daki villasına kapanır.

Bu esnada kaleme aldığı ‘Tusculum Tartışmaları’ adlı eserinde, kendi yaşadığı tecrübeden yola çıkarak duygu konusunu soyut bir düzleme taşır ve yalnızca keder gibi tek bir duyguya yönelik değil, bütün duygulara yönelik bir açıklama getirmeye çalışır.

Dahası, duyguların nereden kaynaklandıklarını ve nelere yol açtıklarını antikçağ felsefesinin özellikle de Hellenistik dönem felsefe okullarının konuya ilişkin görüşleri ışığında tartışmaya açar.

Cicero’nun ‘Tusculum Tartışmaları’nda ele aldığı duygular konusunu mercek altına alan bu eser, antikçağ felsefesi ve psikolojisiyle ilgili bir terimbilim oluşturulmasına ve konuya ilişkin sonraki akademik çalışmaların diline katkı sunmaya vesile olan bir başlangıç.

  • Künye: Cana Vilken Çoraklı – Duyguların Anatomisi: Cicero’da Ruh Halleri Üzerine Bir Çözümleme, Alfa Yayınları, inceleme, 112 sayfa, 2023

Platon – Kleitophon veya Felsefeye Davet (2021)

Platon’un ‘Kleitophon veya Felsefeye Davet’i, doğruluk, adalet ve erdem hakkında enfes bir diyalog.

Kleitophon ve Sokrates arasındaki tartışma üzerinden ilerleyen diyalog, Sokrates’in felsefesini tartışmaya açmasıyla dikkat çekici.

Kleitophon, Sokrates’e Sokrates’in söylediklerine şaşırdığını ve onun öğüt verici konuşmalarına hayran olduğunu hatırlatarak başlar.

Kleitophon, Sokrates’in verdiği konuşmalardan örnekler vererek devam eder.

Sokrates ise, babaların oğullarına servetlerini adil bir şekilde nasıl kullanacaklarını öğretecek adalet eğitmenleri bulamadıklarını ve servetlerini artırmaya odaklandıklarını belirtir.

Ardından Sokrates müzik, jimnastik ve yazıya ağırlık veren geleneksel eğitimle ilgilenir.

Zira kendisine göre uyumsuzluk, müzikte ölçü eksikliğinden ziyade ruhtan kaynaklanır.

  • Künye: Platon – Kleitophon veya Felsefeye Davet, çeviren: Eyüp Çoraklı ve Cana Vilken Çoraklı, Alfa Yayınları, felsefe, 56 sayfa, 2021

Platon – Kriton (2020)

Sokrates, toplumun inandığı tanrılara saygı duymama, yeni tanrılar icat etme ve gençlerin ahlakını bozma suçlamasıyla mahkûm edilmiştir.

Artık cezanın infaz edilmesine çok az vakit kalmıştır.

Sokrates’in yakın dostu, varlıklı Kriton ise kendisini zindanda ziyaret eder ve O’nu son şans olarak kaçmaya ikna etmeye çalışır.

Sokrates ise, yurttaşlık görevi gereği bu teklifi reddeder ve bunun nedenlerini derli toplu bir şekilde gerekçelendirmeye koyulur.

Platon’un ilk dönem eserlerinden olan ‘Kriton’ diyalogu, Sokrates’in tezlerinden yola çıkarak yurttaş, yasalar, bireyin yasalarla karşılaşması, yasalara itaat, suç ve ceza gibi konular üzerine derinlemesine bir sorgulama.

Diyalogun bir diğer özelliği de, Sokrates’in son anlarına dair önemli ayrıntılar barındırması.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Kötülüğe maruz kalan birinin bu kötülüğe misliyle karşılık vermesi, çoğunluğun da kabul ettiği gibi, hakkaniyetli mi olur, yoksa hakkaniyetsiz mi?”

“Asıl değer verilmesi gereken şey yaşamak değil, iyi yaşamaktır.”

“İnsan sahiden ya çocuk sahibi olmamalı ya da çocuklarını yetiştirip adam etmek için bütün zorluklara sonuna kadar göğüs germeli.”

“Çünkü ben akıl süzgecinden geçirip de en muteber saydığı düsturdan başkasına kulak asmayacak cinsten bir adamım; hem ilk defa şu an böyleyim de demiyorum, her zaman böyleyim ben.”

  • Künye: Platon – Kriton, çeviren: Eyüp Çoraklı ve Cana Vilken Çoraklı, Alfa Yayınları, felsefe, 96 sayfa, 2020