George Santayana – Platonculuk ve Ruhsal Hayat (2022)

Entelektüel anarşi, ışıklarla doludur; körlüğü ise göz kamaştırıcı bir şekilde hayatta kalma, canlanma ve taze başlangıç örneklerinden müteşekkildir.

Bu düzenin kalıntıları ya da tohumları olmasaydı, kaosun kendisi de olmazdı; hiçlikten ibaret olurdu.

Bu büyük icraatlardan bir tanesi Platonculuk, bir diğeri de ruhsal hayattır.

Bu ikisi arasında belli bir yakınlık var ya da varmış gibi görünüyor, tıpkı derin olanın derini çağırdığı gibi.

George Santayana’nın Türkçeye ilk kez çevrilen ‘Platonculuk ve Ruhsal Hayat’ kitabı, ilkçağlardan bugüne hem Batı’da hem de Doğu’da düşüncenin ve dinî hayatın şekillenmesinde büyük bir yer işgal eden Platon’un ve onun takipçilerinin izlerini sürüyor.

  • Künye: George Santayana – Platonculuk ve Ruhsal Hayat, çeviren: Ali Fahri Doğan, Divan Kitap, felsefe, 100 sayfa, 2022

Francis Macdonald Cornford – Platon’un Epistemolojisi (2022)

Klasik dönem uzmanı Francis Macdonald Cornford tarafından tercüme edilen ve Platon’un iki diyalogunun yer aldığı ‘Platon’un Epistemolojisi’, okuyucuya, Platon’un epistemolojisiyle ilgili yararlı birtakım arka plan bilgilere ek olarak metnin anlaşılmasında eşsiz içgörüler de sağlayan kapsamlı yorumlar sunuyor.

Bu yönüyle eser (ve eser içinde yer alan diyaloglar) yalnızca felsefe öğrencileri için değil, aynı zamanda her okurun daima gündeminde tutabileceği türden soruları ele alıyor.

Bu çerçevede, ‘Theaitetos’ diyalogu, “Bilgi nedir?” sorusunun sistematik bir incelemesini sunar.

Diyalogun büyük kısmı Sokrates ile öğrenci Theaitetos arasında geçer ve diyalog boyunca araştırdıkları cevaplar –algı olarak bilgi; doğru inanç olarak bilgi; doğru inanç ve bir açıklama (yani gerekçelendirilmiş doğru inanç) olarak bilgi– ele alınır.

Çoğu Sokratik diyalog gibi, ‘Theaitetos’ da nihai bir yanıt vermeden biter, yani diyalog, okurun bu mesele üzerine düşünebilmesi için bir sonuca bağlanmaz.

İlgili ve diğer bir diyalog olan ‘Sofist’te ise Platon “sofist” terimini yeniden tanımlar.

Platon bu terimi değersizleştirmekle beraber, felsefede safsatalara yani dilsel muğlaklıklara dayanan aldatıcı görüşleri ele alır.

  • Künye: Francis Macdonald Cornford – Platon’un Epistemolojisi: Theaitetos ve Sofist Çevirisi ve Açıklaması, çeviren: Ahmet Cevizci, Albaraka Yayınları, felsefe, 446 sayfa, 2022

Francis Macdonald Cornford – Platon’un Kozmolojisi (2022)

Platon’un en önemli ve günümüzde de üzerinde çeşitli tartışmaların yürütüldüğü ‘Timaios’ diyalogu, düşünürün kozmolojisini, evrenin nasıl oluştuğuna dair kendi öğretisini ve doğa anlayışını ortaya koyar.

Francis Macdonald Cornford’un bu çalışması ise, Platon’un bu eseri üzerine gelmiş geçmiş en iyi incelemelerden biri.

Kitap, Timaios’un çevirisini içeriyor ve çevirinin aralarına, ortaya çıktıkça, her bir yorumlama sorununu tartışan birer şerh serpiştiriyor.

Cornford’un öncelikli amacı, Platon’un sözlerini mümkün olduğunca aslına yakın çevirmek olmuştur.

Ancak Cornford’un kendi ifadesiyle, Platon’un haşmetli şiirsel üslubunu yeniden üretmeye çalışan herkes başarısızlıkla yüzleşmeye mahkûmdur.

Ona göre, buna anlamı bozma riski de eşlik eder

Cornford’un yorumları, okuyucuya uzun ve karmaşık bir argüman boyunca rehberlik etmek ve en sadık çeviride dahi belirsiz kalması gereken şeyleri açıklamak için tasarlanmıştır; zira ‘Timaios’, düşünceyi en küçük yere sıkıştırma pahasına, uçsuz bucaksız bir alanı kaplar.

  • Künye: Francis Macdonald Cornford – Platon’un Kozmolojisi: Timaios Çevirisi ve Açıklaması, çeviren: Özgüç Orhan, Albaraka Yayınları, felsefe, 500 sayfa, 2022

Platon – Kleitophon veya Felsefeye Davet (2021)

Platon’un ‘Kleitophon veya Felsefeye Davet’i, doğruluk, adalet ve erdem hakkında enfes bir diyalog.

Kleitophon ve Sokrates arasındaki tartışma üzerinden ilerleyen diyalog, Sokrates’in felsefesini tartışmaya açmasıyla dikkat çekici.

Kleitophon, Sokrates’e Sokrates’in söylediklerine şaşırdığını ve onun öğüt verici konuşmalarına hayran olduğunu hatırlatarak başlar.

Kleitophon, Sokrates’in verdiği konuşmalardan örnekler vererek devam eder.

Sokrates ise, babaların oğullarına servetlerini adil bir şekilde nasıl kullanacaklarını öğretecek adalet eğitmenleri bulamadıklarını ve servetlerini artırmaya odaklandıklarını belirtir.

Ardından Sokrates müzik, jimnastik ve yazıya ağırlık veren geleneksel eğitimle ilgilenir.

Zira kendisine göre uyumsuzluk, müzikte ölçü eksikliğinden ziyade ruhtan kaynaklanır.

  • Künye: Platon – Kleitophon veya Felsefeye Davet, çeviren: Eyüp Çoraklı ve Cana Vilken Çoraklı, Alfa Yayınları, felsefe, 56 sayfa, 2021

Alexandre Koyré – Platon Okumaya Giriş, Descartes Üzerine Konuşmalar (2020)

Felsefe tarihinin iki büyük düşünürü, Platon ve Descartes üzerine usta işi bir inceleme.

Alexandre Koyré, iki filozofu eleştirel bir gözle yorumluyor.

Koyré, burada, Platon’un Atina demokrasisinin, anarşi ve demagoji yoluyla diktatörlüğe ve despotizme kayarak çöküşünü betimlediği hem tutkulu hem ağırbaşlı, hem derin hem iğneli sayfalarını adım adım izliyor ve bunun modern dünyada yaşayanlar için ne ifade ettiğini, bugün bundan ne gibi dersler çıkarabileceğimizi değerlendiriyor.

Koyré, Descartes’ı da insanın kesinlik arayışı, özgürlük ve aklın özgürlüğü talebini merkeze alarak tartışıyor.

Koyré’ye göre, Descartes’ın apaçık bir şekilde doğru olduğunu gördüklerimizden başka hiçbir şeyi doğru kabul etmemeyi buyuran buyruğuna her zamankinden daha fazla uymamız ve onun, aklın ve hakikatin üstün değerini ilân ederek, akıldan ve hakikatten başka bir yetkeye boyun eğmemizi yasaklayan iletisine bağlı kalmamız gerekiyor.

  • Künye: Alexandre Koyré – Platon Okumaya Giriş, Descartes Üzerine Konuşmalar, çeviren: Kurtuluş Dinçer, Pharmakon Yayınevi, felsefe, 219 sayfa, 2020

Emmanuel Levinas – Tanrı, Ölüm ve Zaman (2021)

‘Tanrı, Ölüm ve Zaman’, çağdaş fenomenolojiye etik alanında getirdiği yorumla dikkat çekmiş düşünür Emmanuel Levinas’ın 1975-76 akademik yılında Sorbonne Üniversitesi’nde vermiş olduğu; “Tanrı”, “ölüm” ve “zaman”  kavramları etrafında şekillenen derslerinden oluşuyor.

Düşünür bu derslerinde, Aristoteles, Platon, Kant, Hegel, Bergson gibi, felsefe tarihinin önde gelen figürlerini yeni bir okumaya tabi tutuyor.

Fakat dersleri asıl ilgi çekici kılan husus, Heidegger’in ‘Varlık ve Zaman’ adlı yapıtıyla bir hesaplaşmaya girişmesi.

Levinas ilk elden, Heidegger’in, nesnel zaman anlayışına getirdiği eleştiriler ile varoluşun kendine özgü zamansallığını bireyin ölümlülük koşuluyla yakın ilişki içinde ele alışını takdir ediyor.

Öte yandan Levinas, Heidegger’i, varlık, ölüm ve zaman gibi kavramları çözümlerken, temel varlık tasarısı içinde kaldığı için de eleştiriyor.

  • Künye: Emmanuel Levinas – Tanrı, Ölüm ve Zaman, çeviren: Işık Ergüden, Sel Yayıncılık, felsefe, 238 sayfa, 2021

Slavoj Žižek, Frank Ruda ve Agon Hamza – Marx Okumak (2021)

Genelde Hegel eleştirisi üzerinden Marx anlaşılmaya çalışılır.

Bu kitap ise, bunun tam tersini yaparak Marx’tan başlayıp ardından Hegel’e dönüyor.

Günümüzün önemli düşünürlerinden Slavoj Žižek, Frank Ruda ve Agon Hamza, Marx’ı yeni bir özgürleşme siyasetine zemin sunabilecek tarzda yeniden yorumluyorlar.

Çalışma, kapitalizmin içinde bulunduğu krize farklı bir yaklaşım getiren yaratıcı ve deneysel bir okuma sunmasıyla özellikle dikkat çekiyor.

Burada Marx hem Platoncu, hem Kartezyen hem de Hegelci bağlamda derinlemesine tartışılıyor.

  • Künye: Slavoj Žižek, Frank Ruda ve Agon Hamza – Marx Okumak, çeviren: Barış Engin Aksoy, Kolektif Kitap, siyaset, 169 sayfa, 2021

Abdullah Eryiğit – Yasa-Üstü İnsan (2021)

Yalnızca Raskolnikov değil, kurtarıcılar, tiranlar ve diktatörler de yasayı aşmayı arzular.

Abdullah Eryiğit, Batı tarihinde uzun bir yolculuğa çıkarak insanın yasayla kurduğu ilişkide sınırları nasıl ve ne şekilde zorladığını gözler önüne seriyor.

“Platon’dan Agamben’e Yasa ve Hukuk İkileminde İnsan” alt başlığını taşıyan çalışma, yasaların genel, soyut ve kişilik dışı niteliği ile şahsi durumlar, istisnai koşullar ve hayat arasında kalan boşluktan hareket ediyor ve söz konusu yasal boşluğu incelemesinin merkezine oturtuyor.

Kitabın ilk bölümü, Roma’nın kuruluş miti ile başlıyor, ardından Batı medeniyetinin bir diğer mihenk taşı olan Antik Yunan’ın, yasa-üstü insan hakkında kendine özgü yaklaşımına odaklanıyor.

İkinci bölümde yasa-üstü insan kavramının antik dönemden modern döneme kadar nasıl ve ne ölçüde değiştiği inceleniyor ve bu bağlamda Cicero, Machiaevelli, Bodin ve Hobbes gibi düşünürlerin fikirleri bağlamında egemenin kim olduğu, kişiliği ve hukuk karşısındaki pozisyonu konularını tartışılıyor.

Kitabın üçüncü ve son bölümü ise, modern dönemde yasa-üstü insan kavramının nasıl dönüştüğünü odağına alıyor ve bunu yaparken de Hegel, Kierkegaard, Schmitt ve Agamben gibi dönemin öne çıkan filozoflarının konuyla ilgili fikirlerini serimliyor.

  • Künye: Abdullah Eryiğit – Yasa-Üstü İnsan: Platon’dan Agamben’e Yasa ve Hukuk İkileminde İnsan, Runik Kitap, hukuk, 224 sayfa, 2021

Søren Kierkegaard – İtirazlara Cevaben (2020)

Platon’un en ünlü diyaloglarından biri olan ‘Symposion (Şölen)’, aşk ve ahlak üzerine kült bir metindir.

Søren Kierkegaard’ın ‘İtirazlara Cevaben’ adlı bu kitabı ise, ‘Symposion’un mizahi uyarlaması.

Kierkegaard’ın bir içki masasında geçen metni, katılımcıların kadına ve evliliğe ilişkin sert yargılar ortaya koymalarıyla açılır ve böylece devam eder.

Kitabın ikinci bölümünde ise, Yargıç Vilhelm adındaki karakter söz almaya başlar ve ifade edilen yargılara yanıt vererek bunları birer birer çürütmeye koyuluyor.

Kitap aynı zamanda, Kierkegaard’ın 1845 yılında yayımlanmış olan ‘Stadier paa Livets Vej (Hayat Yolundaki Merhaleler)’ adlı eserinin ikinci bölümünü oluşturuyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Bir kadının tüm sevimliliğini erkeği ikna etmek için tükettiğini görmek ne azaptır.”

“Sevdalanışın en yüce ifadesi, sevenin kendisini sevdiğinin karşısında bir hiç gibi hissetmesidir, ve bu karşılıklıdır, zira kendini bir şey gibi hissetmek sevdaya ters düşer.”

“Dediği şeye kendi de inanmayan bir rahibi dinlemek iğrençtir ama, makamına rağmen inanç sahibi olmayan bir evli erkek görmek daha da iğrençtir, ve daha da bir sarsıcıdır.”

“Kırık sevda bir insana yeterlidir ama onu koparıp atacak olan, sevenin kendisi olacaksa, o vakit bunun yükü onun elinde iki tarafı keskin kılıç gibidir, sapı yoktur, ama yine de onu sımsıkı tutmak zorundadır; o vakit bu hareket haysiyet yönünden de aynen duygudaşlık yönünden olduğundaki kadar derin acı verir.”

  • Künye: Søren Kierkegaard – İtirazlara Cevaben: Evlilik Üzerine Muhtelif Gözlemler (Bir Kocanın Kaleminden), çeviren: Nur Beier, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 112 sayfa, 2020

Vincent Descombes – Platonculuk (2020)

Platonculuğun özlü bir tanımı ve tarihini sunduğu kadar, Platon’un suret ve ikiz, bir ve çok, aynı ve başka, oluş ve idealar teorisi gibi zorlu sorularına yanıt arayan özgün bir çalışma.

Vincent Descombes aynı zamanda, Platon’un ‘Kratylos’, ‘Parmenides’, ‘Sofist’, ‘Philebosk’ ve ‘Phaidon’ diyaloglarını derinlemesine inceleyerek Platon düşüncesini en ince ayrıntılarına kadar aydınlatıyor.

Kitap, üç bölümden oluşuyor.

İlk bölümde Platonculuğun tarihinden filozoflara göre Platonculuğa pek çok konu ele alınıyor.

İkinci bölüm, tümüyle Platoncu soruların yanıtlanmasına ayrılmış.

Üçüncü bölüm “oluş” ve “varlık derecesi” gibi Platoncu ayırımların, dördüncü ve son bölüm ise, “çok”, “birin sureti” ve “başkalık” gibi Platoncu argümanların sıkı bir sağlamasını yapıyor.

Platon, ‘Theaitetos’ adlı diyalogunda, “Hayret, felsefenin başlangıcıdır.” demişti.

Descombes’in çalışması ise, Batı düşüncesini derinden etkilemiş bu büyük filozofun sistemine daha yakından bakmak için çok iyi bir fırsat.

  • Künye: Vincent Descombes – Platonculuk, çeviren: Murat Erşen, Doğu Batı Yayınları, felsefe, 143 sayfa, 2020